Kultur ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Haberturk’te yayınlanan Acık ve Net programına katılarak şirketleri ile ilgili ileri surulen ‘’imar barışından yararlandı’’, ‘’Kissebuku’ne yapacağı otel icin imar planı değiştirdi’’ ve ‘’Yunanistan işgali altındaki Keci Adası’ndaki oteli satıyor’’ şeklindeki uc iddiaya yanıt vererek sektorun gundemine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Siyasetin masanın obur tarafından gorunduğu kadar kolay olmadığını belirten Mehmet Ersoy, ‘’Keşke bu işe hic bulaşmasaydım dediğiniz oldu mu?’’ şeklindeki soruya, ‘’Eski bakanlarımıza ve siyasetcilerimize hep eleştirel yaklaşırdık. Bu tarafın da farklı zorlukları varmış. Ben ticarette de iş hayatında da başarı ve sonuc odaklı bir insanım. Benim farkım aslında kabinenin farkı. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile kabine oluşturulurken dikkat edilen ana konu cok hızlanmamız suratli olmamızdı. Biz cok suratli olacağımı soyledik ve yılbaşına kadar bekleyen ne kadar dosya varsa olumlu veya olumsuz şekilde sonuclandıracağımızı soyledik ve sonuclandırdık.’’ dedi.
''BAKANLIKTA SUAT ALGISI BU KADAR HIZLI DEĞİLMİŞ''
Sunucunun ‘’bakanlık eskiden yavaş mı calışıyormuş?’’ şeklindeki sorusuna ise Ersoy, ‘’Surat algısı bu kadar kuvvetli değilmiş. Bu diğer bakanlıklar icin de gecerli. Şu anki Cumhurbaşkanlığı yonetim sistemine gecmekteki ana amac oydu zaten. Butun bakanlar bu motivasyonla calışıyoruz. Bakanlar duzeyindeki bu surat ve hızlılık, en azından benim bakanlığımda, aşağıdaki kadrolara da yansımış durumda.’’ şeklinde konuştu.
''AVRUPA'DA 2019'DA YUZDE 30-35 ARTIŞ OLUR''
Guvenlik endişesinin bircok pazarda gelir grubu yuksek turisti etkilediğini dile getiren Bakan Ersoy, ‘’Ama bir duzelme var. 2018 yılında batılı turist sayısı yuzde 25 arttı. 2019’da bu rakam daha da yuksek olacak gibi. Şu anda erken rezervasyon rakamlarında yuzde 50 seviyesinde artışlar var. Bu şekilde devam etmez ama batılı turist sayısında yuzde 30-35 civarında ikinci bir artış oranını tekrar goreceğiz gibi.’’ şeklinde konuştu.
''TURKİYE NE ORTADOĞU ULKESİ NE DE TAM OLARAK AVRUPA ULKESİ''
Mehmet Ersoy, Ust gelir grubuna mensup batılı turistin Turkiye’ye gelmemesinde ulke imajının etkili olup olmadığı şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
Turizmde en onemli şey yaratmış olduğunuz algı. Japonya ve Cin’e yaptığım seyahatte bir araya geldiğim bloggerlara ve sosyal medya fenomenleriyle yaptığım goruşmelerde, Turkiye’nin bir Ortadoğu ulkesi olarak algılandığını gordum. Biz bir Ortadoğu ulkesi değiliz. Değiştirmemiz gereken ilk şey bu. Ote taraftan Turkiye tam olarak bir batı ulkesi de değil. Turkiye, Ortadoğudan batıya gecişte kendine has bir ulke. Bunu cok iyi anlatmamız gerekiyor. Turizm o kadar cok şeyden etkileniyor ki. Mesela Cemal Kaşıkcı olayında Turkiye’in gosterdiği tavır, turizmde birkac puan biden kazanmamızı sağladı.
''DEĞİŞİKLİK HİSSETİRME İHTİYACI''
2019’da Turkiye’nin turizm politikalarında koklu değişikliklere gidileceğini ifade eden Ersoy, ‘’Herkes lale figurune taktı ama sorun lale figuru değil. Biz yıllar sonra ‘nitelikli’ ile ilgili bir gecişe başladık. Bir algı değişikliği yapmanız lazım ve bu da reklam ve tanıtımla başlıyor. Bir değişiklik olduğunu insanlara hissettirmelisiniz. 18 yıldır Turkey Home ve lale figuru ile devam ediyoruz. Bu, lale figurunun kotu olduğu anamına gelmiyor. Buradaki değişim, bir değişikliği hissettirme ihtiyacından kaynaklanıyor. İki ay once Turkiye’nin onde gelen ajanslarıyla bir calıştay duzenleyerek tanıtım politikaları ile ilgili kriterler oluşturduk ve ihale surecini başlattık. Sonuc olarak daha yeni, daha dinamik ve guvenlik endişesi duyulmayan bir Turkiye imajı yaratacağız. Tarih, kultur, gastronomi gibi rakipsiz bize has değerlerin on planda olduğu bir tanıtım politikası oluşuracağız. Deniz, kum, guneş butun destinasyonlarda var. 2019’da gezen sergi projesine başlayacağız. Buna Tokyo’da başlayacak 2020’de Kyoto’ya gececeğiz. Daha sonra bu sergi bize en cok yolcu tedariği sağlayan Berlin, Londra ve Moskova’yı dolaşacak.’’ bilgilerini paylaştı.
''KULTUR VE TURİZ BİRLİKTE OLMALI''
Bakan olmadan once kultur ve turizmin birleşik olup olmamasını kendisinin de sorguladığını dile getiren Mehmet Ersoy, ancak Bakan olduktan sonra kulturle turizmin birleşik olması gerektiğini gorduğunu ifade etti. Ersoy, ‘’Cunku kultur ve turizm birbirini tamamlayan iki alan. Turizmde dunyanın diğer ulkelerinden ancak kulturunuz, sanatınız, muzeleriniz gibi size has değerlerle ayrışabilirsiniz. Elinizdeki en etkili ve rakipsiz silahınız bu.’’ dedi.
3 İDDİA 3 YANIT
Sunucunun CHP Muğla Milletvekili Mursel Alban’ın ileri surduğu ‘’Bakanlığın Ersoy’un şirketinin Kissebuku’ne yapacağı otel icin imar planınının değiştirildiği ve 25 donum daha tahsis edildiği’’ şeklindeki iddiaları da yanıtlayan Ersoy, şu acıklamada bulundu.
1. KİİSEBUKU İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ
Kissebuku’nde bakanlığımız veya başka bir bakanlık tarafından verilmiş herhangi bir tahsis veya yapılaşma izni yok. Zaten Kissebuku 1 derece doğal sit alanı ve arkeolojik alan olduğu icin boyle bir alanı tahsis etme şansınız da imar izni verme şansınız da yok. Muhtemelen, bilincli bir şekilde Kissebuku diye adlandırılan yer, Kissebuku’nun birkac mil kuzeyinde yer alan Adalıyalı mevki dediğimiz noktada 2005 yılında acık tahsis ihalesi ile benim firmam tarafından kazanılan yeri Kissebuku siye algılatmak isiyorlar. Baktığınız zaman, uzerinden 12 yıl gecmiş bir alan sanki yeni bir konuymuş ve Kissebuku koyuymuş gibi algılatılmaya calışılıyor ve ben bunu cok manidar buluyorum ve bilincli olarak bu şekilde yansıtıldığını soyluyorum.
2. ETS'NİN KECİ ADASINDAKİ OTELİ SATMASI
‘’Ersoy’un şirketi Etstur, Yunanistan’ın işgali altındaki Keci Adası’nda otel satıyor’’ iddiasına da yanıt veren Ersoy, ‘’O tamamen teknik bir konu. Dunya genelinde milyonlarca otel ve on binlerce de seyahat acentesi var. Bunların birbirini ziyaret edip kontrat yapmaları mumkun olmadığı icin acente ve oteller, ust duzey teknoloji yazılımları ile oluşturulmuş dağıtım platformu’ dediğimiz platformlara entegre olurlar. Siz bu sisteme entegre olduğunuzda, bu milyonlarca otel otomatik olarak sizin sisteminizde gozukuyor. Sizin izninizin alınmasına gerek yok. Eğer sistem icinde sakıncalı olduğunu duşunduğunuz bir otel varsa, manuel olarak bu oteli sistemden cıkartmanız gerekiyor. Bir gazetenin yayını ile başladı bu. Bizim firmamız gazete yayınından birkac saat sonra Keci Adası denilen yerdeki oteli sisteminden cıkarttı. Bu tamamen sisteme otomatik olarak duşmuş bir otel ama bunu kasıtlı olarak biz o otelle kontrat yapmışız gibi algılatılması manidar. O sisteme entegre olan diğer acentelerde de bu otel otomatikman satışa acılıyor.
3. İMAR BARIŞI BAŞVURUSU
İmar barışında faydalandığına ilişkin acıklamalarının hatırlatılması uzerine Ersoy, ‘’Soz konusu roportajda bir yanlış anlama oldu. Roportajda iki soru birbirine gecti. Orada imar barışı ve tahsislerde sure uzatımı ile ilgili bir soruldu. Benim cevapladığım soru, tahsislerin uzatılması ile ilgili soruydu. Benim butun otellerim tahsis surelerinin uzatılması ile icin başvurularını yaptı. Zaten biz de bakanlık olarak bunu butun otel yatırımcılarına şiddetle tavsiye ettik. Telefonla arayarak, ‘Bu tahsis surelerinin uzatılması fırsatından yararlanın. Bir daha boyle bir fırsat olmayacak.’ dedik. Bu iki soru birbirine girince benim otellerim kacak yapılarla doluymuş ve biz imar barışından yararlanmışız şeklinde algılandı.’’ acıklamasında bulundu.
''SADECE PEYZAJ DUVARI''
Sunucunun ‘imar izni olmayan, kacak oteliniz var mı?’ şeklindeki sorusuna ise Ersoy, ‘’İskansız otel olur mu? Zaten işletme belgesi alamazsınız. İkinci bir nokta, ben olaydan sonra sordum. Bir tane başvuru olmuş. O da Kemer’deki otelin peyzaj koruma duvarı ile ilgili bir başvuru yapılmış. Tekrar soyluyorum, bu bir yapı değil, peyzaj koruma duvarı ile ilgili başvuru yapışlar. Zaten biz o oteli 2011 yılında devraldığımızda o duvar orada varmış. Otellerimdeki kacak olayı budur.’’ dedi.
turizmguncel

Siyasetin masanın obur tarafından gorunduğu kadar kolay olmadığını belirten Mehmet Ersoy, ‘’Keşke bu işe hic bulaşmasaydım dediğiniz oldu mu?’’ şeklindeki soruya, ‘’Eski bakanlarımıza ve siyasetcilerimize hep eleştirel yaklaşırdık. Bu tarafın da farklı zorlukları varmış. Ben ticarette de iş hayatında da başarı ve sonuc odaklı bir insanım. Benim farkım aslında kabinenin farkı. Yeni Cumhurbaşkanlığı sistemi ile kabine oluşturulurken dikkat edilen ana konu cok hızlanmamız suratli olmamızdı. Biz cok suratli olacağımı soyledik ve yılbaşına kadar bekleyen ne kadar dosya varsa olumlu veya olumsuz şekilde sonuclandıracağımızı soyledik ve sonuclandırdık.’’ dedi.
''BAKANLIKTA SUAT ALGISI BU KADAR HIZLI DEĞİLMİŞ''
Sunucunun ‘’bakanlık eskiden yavaş mı calışıyormuş?’’ şeklindeki sorusuna ise Ersoy, ‘’Surat algısı bu kadar kuvvetli değilmiş. Bu diğer bakanlıklar icin de gecerli. Şu anki Cumhurbaşkanlığı yonetim sistemine gecmekteki ana amac oydu zaten. Butun bakanlar bu motivasyonla calışıyoruz. Bakanlar duzeyindeki bu surat ve hızlılık, en azından benim bakanlığımda, aşağıdaki kadrolara da yansımış durumda.’’ şeklinde konuştu.
''AVRUPA'DA 2019'DA YUZDE 30-35 ARTIŞ OLUR''
Guvenlik endişesinin bircok pazarda gelir grubu yuksek turisti etkilediğini dile getiren Bakan Ersoy, ‘’Ama bir duzelme var. 2018 yılında batılı turist sayısı yuzde 25 arttı. 2019’da bu rakam daha da yuksek olacak gibi. Şu anda erken rezervasyon rakamlarında yuzde 50 seviyesinde artışlar var. Bu şekilde devam etmez ama batılı turist sayısında yuzde 30-35 civarında ikinci bir artış oranını tekrar goreceğiz gibi.’’ şeklinde konuştu.
''TURKİYE NE ORTADOĞU ULKESİ NE DE TAM OLARAK AVRUPA ULKESİ''
Mehmet Ersoy, Ust gelir grubuna mensup batılı turistin Turkiye’ye gelmemesinde ulke imajının etkili olup olmadığı şeklindeki soruya ise şu yanıtı verdi:
Turizmde en onemli şey yaratmış olduğunuz algı. Japonya ve Cin’e yaptığım seyahatte bir araya geldiğim bloggerlara ve sosyal medya fenomenleriyle yaptığım goruşmelerde, Turkiye’nin bir Ortadoğu ulkesi olarak algılandığını gordum. Biz bir Ortadoğu ulkesi değiliz. Değiştirmemiz gereken ilk şey bu. Ote taraftan Turkiye tam olarak bir batı ulkesi de değil. Turkiye, Ortadoğudan batıya gecişte kendine has bir ulke. Bunu cok iyi anlatmamız gerekiyor. Turizm o kadar cok şeyden etkileniyor ki. Mesela Cemal Kaşıkcı olayında Turkiye’in gosterdiği tavır, turizmde birkac puan biden kazanmamızı sağladı.
''DEĞİŞİKLİK HİSSETİRME İHTİYACI''
2019’da Turkiye’nin turizm politikalarında koklu değişikliklere gidileceğini ifade eden Ersoy, ‘’Herkes lale figurune taktı ama sorun lale figuru değil. Biz yıllar sonra ‘nitelikli’ ile ilgili bir gecişe başladık. Bir algı değişikliği yapmanız lazım ve bu da reklam ve tanıtımla başlıyor. Bir değişiklik olduğunu insanlara hissettirmelisiniz. 18 yıldır Turkey Home ve lale figuru ile devam ediyoruz. Bu, lale figurunun kotu olduğu anamına gelmiyor. Buradaki değişim, bir değişikliği hissettirme ihtiyacından kaynaklanıyor. İki ay once Turkiye’nin onde gelen ajanslarıyla bir calıştay duzenleyerek tanıtım politikaları ile ilgili kriterler oluşturduk ve ihale surecini başlattık. Sonuc olarak daha yeni, daha dinamik ve guvenlik endişesi duyulmayan bir Turkiye imajı yaratacağız. Tarih, kultur, gastronomi gibi rakipsiz bize has değerlerin on planda olduğu bir tanıtım politikası oluşuracağız. Deniz, kum, guneş butun destinasyonlarda var. 2019’da gezen sergi projesine başlayacağız. Buna Tokyo’da başlayacak 2020’de Kyoto’ya gececeğiz. Daha sonra bu sergi bize en cok yolcu tedariği sağlayan Berlin, Londra ve Moskova’yı dolaşacak.’’ bilgilerini paylaştı.
''KULTUR VE TURİZ BİRLİKTE OLMALI''
Bakan olmadan once kultur ve turizmin birleşik olup olmamasını kendisinin de sorguladığını dile getiren Mehmet Ersoy, ancak Bakan olduktan sonra kulturle turizmin birleşik olması gerektiğini gorduğunu ifade etti. Ersoy, ‘’Cunku kultur ve turizm birbirini tamamlayan iki alan. Turizmde dunyanın diğer ulkelerinden ancak kulturunuz, sanatınız, muzeleriniz gibi size has değerlerle ayrışabilirsiniz. Elinizdeki en etkili ve rakipsiz silahınız bu.’’ dedi.
3 İDDİA 3 YANIT
Sunucunun CHP Muğla Milletvekili Mursel Alban’ın ileri surduğu ‘’Bakanlığın Ersoy’un şirketinin Kissebuku’ne yapacağı otel icin imar planınının değiştirildiği ve 25 donum daha tahsis edildiği’’ şeklindeki iddiaları da yanıtlayan Ersoy, şu acıklamada bulundu.
1. KİİSEBUKU İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ
Kissebuku’nde bakanlığımız veya başka bir bakanlık tarafından verilmiş herhangi bir tahsis veya yapılaşma izni yok. Zaten Kissebuku 1 derece doğal sit alanı ve arkeolojik alan olduğu icin boyle bir alanı tahsis etme şansınız da imar izni verme şansınız da yok. Muhtemelen, bilincli bir şekilde Kissebuku diye adlandırılan yer, Kissebuku’nun birkac mil kuzeyinde yer alan Adalıyalı mevki dediğimiz noktada 2005 yılında acık tahsis ihalesi ile benim firmam tarafından kazanılan yeri Kissebuku siye algılatmak isiyorlar. Baktığınız zaman, uzerinden 12 yıl gecmiş bir alan sanki yeni bir konuymuş ve Kissebuku koyuymuş gibi algılatılmaya calışılıyor ve ben bunu cok manidar buluyorum ve bilincli olarak bu şekilde yansıtıldığını soyluyorum.
2. ETS'NİN KECİ ADASINDAKİ OTELİ SATMASI
‘’Ersoy’un şirketi Etstur, Yunanistan’ın işgali altındaki Keci Adası’nda otel satıyor’’ iddiasına da yanıt veren Ersoy, ‘’O tamamen teknik bir konu. Dunya genelinde milyonlarca otel ve on binlerce de seyahat acentesi var. Bunların birbirini ziyaret edip kontrat yapmaları mumkun olmadığı icin acente ve oteller, ust duzey teknoloji yazılımları ile oluşturulmuş dağıtım platformu’ dediğimiz platformlara entegre olurlar. Siz bu sisteme entegre olduğunuzda, bu milyonlarca otel otomatik olarak sizin sisteminizde gozukuyor. Sizin izninizin alınmasına gerek yok. Eğer sistem icinde sakıncalı olduğunu duşunduğunuz bir otel varsa, manuel olarak bu oteli sistemden cıkartmanız gerekiyor. Bir gazetenin yayını ile başladı bu. Bizim firmamız gazete yayınından birkac saat sonra Keci Adası denilen yerdeki oteli sisteminden cıkarttı. Bu tamamen sisteme otomatik olarak duşmuş bir otel ama bunu kasıtlı olarak biz o otelle kontrat yapmışız gibi algılatılması manidar. O sisteme entegre olan diğer acentelerde de bu otel otomatikman satışa acılıyor.
3. İMAR BARIŞI BAŞVURUSU
İmar barışında faydalandığına ilişkin acıklamalarının hatırlatılması uzerine Ersoy, ‘’Soz konusu roportajda bir yanlış anlama oldu. Roportajda iki soru birbirine gecti. Orada imar barışı ve tahsislerde sure uzatımı ile ilgili bir soruldu. Benim cevapladığım soru, tahsislerin uzatılması ile ilgili soruydu. Benim butun otellerim tahsis surelerinin uzatılması ile icin başvurularını yaptı. Zaten biz de bakanlık olarak bunu butun otel yatırımcılarına şiddetle tavsiye ettik. Telefonla arayarak, ‘Bu tahsis surelerinin uzatılması fırsatından yararlanın. Bir daha boyle bir fırsat olmayacak.’ dedik. Bu iki soru birbirine girince benim otellerim kacak yapılarla doluymuş ve biz imar barışından yararlanmışız şeklinde algılandı.’’ acıklamasında bulundu.
''SADECE PEYZAJ DUVARI''
Sunucunun ‘imar izni olmayan, kacak oteliniz var mı?’ şeklindeki sorusuna ise Ersoy, ‘’İskansız otel olur mu? Zaten işletme belgesi alamazsınız. İkinci bir nokta, ben olaydan sonra sordum. Bir tane başvuru olmuş. O da Kemer’deki otelin peyzaj koruma duvarı ile ilgili bir başvuru yapılmış. Tekrar soyluyorum, bu bir yapı değil, peyzaj koruma duvarı ile ilgili başvuru yapışlar. Zaten biz o oteli 2011 yılında devraldığımızda o duvar orada varmış. Otellerimdeki kacak olayı budur.’’ dedi.
turizmguncel
__________________