Gecen ay yaşanan 5,8 buyukluğundeki depremin ardından insanlar beklenen buyuk İstanbul depremini tekrar hatırladı. 1999 depreminden sonra her an beklenen ve buyuk hasarların oluşturulacağı konuşulan deprem ile ilgili onlemler ve yapılması gerekenler ise tekrar gundeme gelmeye başladı. Bu anlamda İstanbul Aydın Universitesi (İAU) de depremin ulusal guvenliğe yonelik olası etkilerini uzmanlar eşliğinde masaya yatırarak "Ulusal Guvenlik ve Deprem" başlıklı bir konferans duzenledi.
Beklenen İstanbul depreminin ozellikle maddi hasarlar boyutundan bakıldığında ulusal anlamda bir krize neden olabileceğini ifade eden Prof. Dr. Şukru Ersoy bu anlamda zararın eski depremlere nazaran daha fazla olacağını soyledi. Binaların yuzde 90'ının depreme hazırlıklı olmadığını da vurgulayan Prof. Dr. Ersoy sonuc olarak zararın en az 40 milyar dolar olacağını hatta bu rakamın daha da artabileceğinin altını cizdi.
[h=3]"5,8 DEPREMİNDEN SONRA MİLLİ BİR TATBİKATIN İCİNE GİRDİK"[/h] Konferans oncesinde onemli başlıklara değinen Ersoy'un acıklamaları şu şekilde devam etti:
"Son zamanlarda yaşadığımız depremler bize gerceği bir kez daha hatırlattı. Bu yuzden farkındalığın arttırılması icin cok fazla koşturuyoruz. Son yaşadığımız 5,8 şiddetindeki depremden sonraki gunleri ben milli bir tatbikat olarak goruyorum. O bakımdan da bu tatbikatın devam etmesi icin neler yapmamız gerekiyor, gelen tehlikeler neler onları ele alacağız.
[h=3]"MİNUMUM HASAR 40 MİLYAR DOLAR"[/h] Elbette genel itibariyle Turkiye bir deprem bolgesi ama Marmara biraz daha nufus potansiyeli acısından yuksek olduğu icin ozel. Etkilenecek illerin toplam nufusuna baktığımızda 26-28 milyon insan yaşıyor ve 6 milyon konut var. Sanayinin de kalbinin burada attığını duşunursek ve zemin faktorlerini de ortaya koyduğumuzda burada oluşacak olası bir deprem yonetilmesi zor ve istikrar isteyen bir şey. Bu yuzden ulusal guvenlik durumunu ortaya cıkarıyor cunku minimum maliyeti 40 milyar dolar. Bu rakam daha da artabilir."
[h=3]HASAR GECMİŞTE YAŞADIĞIMIZ DEPREMLERDEN DAHA FAZLA OLACAK[/h] "20 yıldır hicbir şey yapmadık demek olmaz ama yine de tam hazır değiliz" diyerek sozlerine devam eden Ersoy hasarın eski depremlerden daha fazla olunacağının tahmin ettiklerini dile getirerek, "Hic hazır değiliz demek yanlış olur. Aradan bir yirmi yıl gecti bu 20 yıl icerisinde epey hazırlıklar var. Fakat yeterli midir sorusuna cevap veremiyoruz. Cunku yeterli değil elbette. 1999 depreminde sadece kamu binalarında bile bin 500 tane binanın hasar gorduğunu biliyoruz. Bunların coğu iyileştirildi ama vatandaşların evleri hala buna hazırlanmadı tam anlamıyla. İstanbul'un ilcelerinde her sokak başında yıkılabilecek binalar var. Bu yuzden bu boyutu bizi cok kaygılandırıyor. Cunku yapısal hasarlarımız yuksek olacak. Ustelik bu hasar gecmişte yaşadığımız depremlerden daha fazla olacak. Bu endişe verici biraz. Dolayısıyla hem aile bazında hem ulusal orgutler bazında hem de devlet acısından her olcude depreme hazırlanmamız gerekiyor" dedi.
[h=3]"YUZDE 90'I YONETMELİĞE UYMUYOR"[/h] Binaların yuzde 90'ının deprem yonetmeliğine uymadığını bu yuzden de bir an once onlemlerin daha hızlı bir şekilde alınması gerektiğinin de altını cizen Ersoy ayrıca; "2018 yılında Turkiye deprem tehlike haritası yapıldı ve bazı bolgeler ikinci derece deprem bolgesi iken şimdi artık birinci dereceye alındı. Teorik olarak İstanbul'da binaların yuzde 90'ı yonetmeliğe uymuyor. Elbette ki yeni binalar kullandıkları malzeme acısından depreme oldukca guvenli gibi gorunuyor. Eğer zeminle de uyuşmuşsa onemli bir sorun olmayabilir yeni binalarda fakat İstanbul'da hem kulturel yapılar hem vatandaşların konutlarının coğu eski ve bunların yuzde 65-70'i kacak. Bu tabloya baktığımızda bile biraz zararın yuksek olacağını ongormek yanlış olmaz" şeklinde konuştu.
[h=3]KULTUREL YAPILAR DA TEHLİKE ALTINDA[/h] Deprem icin oncelikle sonrasında kullanılacak alanlar olarak gorulen kamu binalarının daha da sağlam olmasın gerektiğini hatırlatan Ersoy deprem acısından kulturel binaların da tehlike altında olduğunu belirterek, "Depremde aslında en guvenli yer yapıların icidir. Cunku sizi sokakta ayrı tehlikeler bekliyor. Uygun bir yapıda oturuyorsanız cok korkmanıza gerek yoktur. Onemli olan evlerin sağlıklı olması. Bunun dışında devlet nazarında kamu kurum binalarının da hazır olması gerekiyor. Cunku deprem sonrasında da insanların barınacağı yerler olarak tahsis edilecek. Bu yuzden normal konutlardan cok daha sağlam olması gerekiyor. Tarihsel depremlere baktığınızda kulturel yapıların da cok etkilendiğini goruyorsunuz. Beşinci yuzyıldan itibaren surlar, Ayasofya Camisi gibi diğer tarihi yapılar defalarca zarar gordu. Bu yuzden zararlara bakıldığında boyle bir depreme hazırlıksız olmak aymazlık olur. Turkiye guclu bir ulke bira daha fazla inisiyatifle beraber sorunları aşacağımızı duşunuyorum elimizi daha hızlı tutmalıyız" ifadelerini kullandı.
[h=3]"TSUNAMİ İCİN DE HAZIRLIKLI OLMALIYIZ"[/h] Son olarak da tsunami olasılığının da goz onunde bulundurulması gerektiğinin altını cizen Ersoy, "Hic uzman olmaya gerek kalmadan, Marmara'da deprem konuşuluyorsa eğer, bir yandan da tsunamiyi de birlikte soylemek gerekiyor. Cunku ic bir deniz olmasına rağmen gecmişte tsunamiler olmuştur. Depremin kendisi tsunamiyi oluşturmayabilir ama deniz altı heyelanları yuzunden tsunami olabilir. Bu da 1 ile 3 metre arasındaki bir yukseklik ki bu da Marmara icin onemli. İlla pasifik gibi 10 metre civarı olması gerekmiyor. Bu bile oldurucu ve yıkıcı bir durum ortaya cıkarabilir. Bu yuzden bu konuda da farkındalığın arttırılması ve onlemlerin alınması gerekir" diyerek sozlerini sonlandırdı.
[h=3]"ULKENİN URETKENLİĞİ UZERİNDE COK BUYUK ETKİSİ OLACAKTIR"[/h] USAM Muduru Dr. Oğr. Uyesi Şevket Ayaz da deprem ile birlikte uretim konusunda ciddi sıkıntılara girileceğini soyleyerek, "Deprem buyukluğune bağlı olarak ulusal guvenlik sorununu ortaya cıkarabiliyor. Ozellikle bu bolgede olursa, ekonominin yuzde 47'sinin İstanbul'da olduğu duşunulduğunde ve olabilecek mal ve can kaybı nedeniyle ulusal guvenliği ciddi olcude tehdit edecektir. Uretim ve ulaşım duracaktır, bir takım hastalıklar olacaktır yangınlar cıkacaktır. Ulkenin uretkenliği uzerinde cok buyuk etkisi olacaktır. Bu bakımdan depremin ulusal guvenliğe etkisi onemlidir. Onun icin vatandaşların bilinclendirilmesi gerekli onlemlerin hem vatandaş nezdinde hem de devlet nezdinde acilen alınması gerekiyor" dedi.
Kaynak: İHA