Bu insanlar saplantılı bir şekilde “Bana bunu nasıl yapar?”, “Nasıl bu kadar duşuncesiz olabilir?” gibi duşunceleri hatırlayarak haksızlığa uğradıklarını surekli tekrar edip dururlar.
Unutulmaması gereken bir gercek vardır; bir insanın hic hata yapmadan yaşaması mumkun değildir. Allah insanları imtihanın bir gereği olarak hata yapacak şekilde yaratmıştır. En guzel ahlaklı insanların dahi hata yapmaması mumkun değildir.
İnsan hata yapmaya elverişli olarak yaratıldığı gibi affetmeme konusuna da eğilimli yaratılmıştır. Gercek af duygusu Allah korkusu ile mumkundur. Muminler affı da Allah rızası icin yaşarlar.İyiliğin karşılığını Allah’tan beklerler.
Kotuluğun karşılığı, onun misli (benzeri) olan kotuluktur. Ama kim affeder ve ıslah ederse artık onun ecri Allah’a aittir... (Şura Suresi, 40)
Her insan bir hata yaptığında cevresinden hoşgoru bekler ve Allah’ın bağışlamasını umut eder. Bu yuzden kişi nasıl ki affedilmeyi bekliyorsa, hata yapan insanlara merhametli yaklaşmalıdır.
Muminlerin af anlayışı diğer insanlarınkinden farklıdır. Kuran ahlakını yaşamayan insanlar hata yapan kişileri ne kadar affettiklerini soyleseler de kalben bunu yaşamaları cok gec olmakta yada hic olmamaktadır. Kalplerinden kin duygusunu atamadıkları icin her fırsatta bunu acığa cıkarır ve yapılan hatayı hatırlatıcı bir tavır sergilerler.
Samimi Muslumanlar insanın aciz olarak yaratıldığını bildiklerinden hata yapan kişiye karşı hemen onyargılı olmayıp, ılımlı davranmaya gayret ederler. Hatada onemli olan kişinin tevbe etmesi ve bir daha tekrarlamamak icin gayret etmesidir. Nitekim İslam’da onemli olan kişinin hataları değil, hatalarını duzeltme cabası ve kişinin son halidir.
Allah’ın (kabulunu) uzerine aldığı tevbe, ancak cehalet nedeniyle kotuluk yapanların, sonra hemencecik tevbe edenlerin(kidir). İşte Allah, boylelerinin tevbelerini kabul eder. Allah, bilendir, hukum ve hikmet sahibi olandır. (Nisa Suresi, 17)
Yine Musluman, hata tamamen karşı tarafta olsa dahi affeden olup, ornek bir ahlak sergiler. Kuran ahlakını benimseyen bir insan icin kucuk hata ve buyuk hata diye birşey soz konusu değildir. Musluman’ın her hataya karşı tavrı aynıdır. Hataların tumunu Rabbimiz yaratır. Bu yuzden hatayı yapan kişi ne kadar cok maddi yada manevi olarak zarar vermiş olsa da, Musluman kadere olan inancından oturu hep affedicidir.
Musluman basiretiyle hata yapan insanın niyetini anlayabilir. Elbette Musluman affediciliğinin kotuye kullanılmasına musaade etmez, karşısındakini Allah’tan korkmakya davet eder. Nitekim Allah korkusuna davet de bir merhamet orneğidir.
Rabbimiz affedici olmayı oğreterek insanlar arasındaki muhabbeti yaratmıştır. Zira kişi affetmeyi bilmezse sevdikleri ile arasındaki bağlar cok cabuk kopar ve yalnız kalır. Kişinin sevgisini koruyabilmesi icin affetmek onemli bir ahlaktır. Sabır ve affedicilik sevginin derinleşmesine, olgunlaşmasına ve Allah’tan bir nimet olarak guzelleşmesine vesiledir. Bu yuzden Allah’ın rızasını gozeten icin affetmek bir kulfet değil, zevke donuşur.
Kim sabreder ve bağışlarsa, şuphesiz bu, azme değer işlerdendir. (Şura Suresi, 43)
__________________
Affetmek kulfet değil zevktir
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Affetmek kulfet değil zevktir