CEVġEN SEKTORU- HAKSOZ DERGĠSĠ
Dunyada her turlu beladan, afet, hastalık yangın ve soygundan korunmak, Allah ile aranızda herhangi bir perde kalmayıp tum isteklerinizin yerine getirilmesini ister misiniz? Asla cehenneme uğramadan cennetteki koĢklerde saltanat surmeyi garanti altına almaya ne dersiniz? Dileyenler icin Bedir'de Ģehid olan ashabın derecesinden 900.000. kat daha fazlasına sahip olmak pek fazla uzak (bir ihtimal) değil! Diyar diyar dolaĢıp nefesi guclu, her derde deva muskalar yazan cinci ve buyucu hoca efendiler aramaya gerek kalmadı artık. Bu zikredilen kudsi sonuc ve derecelere ulaĢmanın yolu size en yakın kitapcıya uğrayıp bir adet "CevĢen-i Kebir" satın almaktan geciyor. Cunku Turkiye yaĢadığımız gunlerde Ġslami(!) cemaat ve cevrelerin ustun gayret ve fedakÂrlıkları sonucu "nur topu" gibi bir "cevĢen sektoru"nun doğuĢuna Ģahit oldu. Tabii sadece cevĢen sektorunun doğuĢuna değil insanları adaletli iliĢkiler butunune teĢvik eden Ġslam'ında ucuzlatılmıĢ ticari bir meta haline getirilmesine de Ģahit oldu Turkiye halkı.
Nedir CevĢen? CevĢen hakkında Allah katından bir bilgi indirilmiĢ midir? CevĢen'i hangi sapkın zihniyet gundeme sokmaktadır? Bu turden ifsad edici bir zihniyet bireysel ve toplumsal bunyede itikadi, siyasi ve ekonomik somurgeciliği nasıl etkin kılmaktadır? Ġnsanları Furkan olan Kur'an'a değil de, hakkında Allah katından hic bir bilgi indirilmemiĢ hurafelerin peĢine takan ulema kılıklı buyuculere, gaybdan haber getirdiğini iddia eden "hoca efendi" sıfatlı samirilere karĢı nasıl daha ciddi ve kuĢatıcı onlemler alabileceğimizi duĢunmeyecek miyiz? Bu sebeple bir ornek olarak "CevĢen-ul Kebir" hakkında tarihsel veri ve rivayetleri de icine alan genel bir değerlendirme yaparak bu tur sapkın inancların kurulu zalim duzen ve mudafilerinin lehine, muslumanca yaĢamaya cabalayan fakat cehaletle kuĢatılmıĢ http://www.erdemyolu.com/
geniĢ halk kesimlerinin aleyhine nasıl bir iĢleyiĢe sahip olduğunu ele almaya calıĢacağız. "CevĢen" kelimesi sozluklerde, "bir tur zırh, savaĢ elbisesi" anlamını ifade etmekte olup, farsca kokenli bir kelimedir. Terim olarak, ġia'dan Ehl-i Beyt kanalıyla Hz. Muhammed'e isnad edilen iki duanın adıdır. Metinleri birbirinden farklı "CevĢen-ul Kebir" ve "CevĢen-us Sağir" adıyla meĢhur olan iki ayrı duanın ortak adı olarak kullanılır. CevĢen; 100 farklı bolumden ibaret oldukca uzun bir duadır. Dua Allah'a atfedilen 250 isim ile 750 sıfat ve munacaatı icerir. ġii ve Sunni hadis kulliyatlarında mevcud olmayan 15 sahifelik uzun bir metni vardır. CevĢen'in metni hakkında cok farklı kanallardan oldukca mubalağalı rivayetler mevcuttur. Rivayetlerde anlatıldığına gore Uhud SavaĢı sırasında Hz. Peygamberin uzerindeki zırhın kendisini fazlasıyla sıktığı bir sırada Hz. Peygamber ellerini acarak Allah'a dua etmiĢ, bunun uzerine gok kapıları acılarak Cebrail gelmiĢ ve "Ey Muhammed! Rabb'in sana selam ediyor. Ve uzerindeki zırhı cıkarıp bu duayı okumanı istiyor. Bu dua hem sana hem de ummetine zırhtan daha sağlam bir emniyet sağlayacaktır" demiĢtir. Kaynaklar Cebrail'in peygamber'e dua oğretmekle birlikte duanın onemi ve faziletleri hakkında oldukca ayrıntılı bilgiler aktardığını da kaydederler. Tabii ardından bu duanın kudsiyeti ve kerameti babından onlarca rivayet nakledilerek. Ġki ornek olarak Ģu rivayetler zikredilebilir; "Allah dunyayı yaratmadan 50.000 yıl once CevĢen-i Kebiri arĢın direkleri uzerine yazmıĢtır." "Cebrail, Hz. Peygamber'den duayı kafirlere oğretmemesini sadece mumin ve takva sahibi kiĢilere talim etmesini istemiĢtir." CevĢen, rivayet kanalları itibariyle her ne kadar Ġmam Musa Kazım'dan itibaren yukarı doğru Hz. Muhammed'e isnad edilmiĢ olsa da kaynak niteliğindeki ġii ve Sunni kaynaklarda yer almadığını ifade etmiĢtik. CevĢen ancak ġii literaturde kaynak olma ozelliği taĢımayan dua mecmualarında yer almıĢtır. CevĢen duası sufilerin zikir ve virdlerinde oldukca onemsenir. Turkiye'de ilk defa kendileri de mutasavvıf olan Ahmet Ziyaettin GumuĢhanevi'nin "Mecmuat-ul Ahzab" ve Said Nursi'nin "Emirdağ Lahikası" isimli eserlerinde yer almıĢtır. ġii dunyada CevĢen'e Ģerh ve haĢiyeler yazanlar genelde Ahbari kanaldan gelenler olmuĢtur. Sunni dunyada ise Said Nursi'nin talebeleri -ozellikle Fethullah Gulen ve cemaati- CevĢen'le ilgili itikadi veya ticari butun iĢleri fedakÂrca omuzlamıĢlardır. Once CevĢen mevzuu itikadi bir gereklilik haline getirilip, ilgili tum bilgi ve malzemeler, mutlak suretle elde bulundurulması gereken ihtiyaclar haline donuĢturuldu. Bu, iĢin teorik tarafıydı. CevĢen'le ilgili teoriler vaazlarda iĢlendi. Teyp ve video kasetleriyle daha geniĢ kesimlere ulaĢtırıldı. Daha sonra yazılı metin haline getirilip basıldı. ĠĢte CevĢen'e dair yazılanlardan bir kac not: "Cevşen manası itibariyle Efendimiz'e ilham veya vahiy yoluyla gelmiştir. Daha sonra da Ehlullah'tan birisi bu Cevşen'i keşif yoluyla Efendimiz'den almış ve Cevşen bize kadar oyle ulaşmıştır. Onlar "keşfen aldık " dediklerini mutlaka oyle almışlardır ve dedikleri de katiyyen doğrudur" (F. Gulen /Prizma-I. Sh. 121) Fethullah Efendi'nin oluĢturduğu mantık orgusunu olaylara yaklaĢım ve cozumleme zihniyeti olarak yururluğe soktuğumuzda ister istemez bizden de Ģoyle bir mantık silsilesi sadır olacaktır: "Rasulullah'a gelen vahiylerin bir kısmı Kur'an'da yer almamıĢtır. Rasulullah gelen vahyi insanlara duyurmak yerine kendinde rezerv ederek Kur'an'ı tamamlanmamıĢ bir kitap derecesine duĢurmuĢtur. Rasulullah'a gelen vahiyleri "ehlullah'tan olmayan sahabiler farkına varıp kavrayamamıĢ ancak bir kac yuzyıl sonra tasavvuf ehli bir sufi "gayri metluv vahiy"den bir kısmını iceren "CevĢen-i Kebir'i keĢif yoluyla elde etmiĢtir. Sufi "keĢften aldık" diyorsa, katiyyen doğrudur. Fethullah Efendi ve onun efendisi Said-i Nursi de "vakıa budur, iman edeceğiz" diyorlarsa, doğru diyorlardır. Mukellefiyetimiz "iĢittik ve itaat ettik" demektir.
Bu sapkın mantık orgusuyle insanlar dunyada rezilliğe ahirette ise kotu akibete mahkûm olurlar. Bu mantık orgusunun aĢtığı yol, tev'il adı altında Kitab'ın apacık http://www.erdemyolu.com/
hukumlerini ayaklar altına alır. Bu sapkın yol, Ġlahi bildirimle iletilen tum olcu ve kriterleri kaale almayan, yok sayan bir zihniyetin urunudur. Ġki ornek olarak yine Fethullah Efendi'nin kitabından yararlandık "Ġmam Rabbani der ki: "Ben Ġbn Mesud'dan muavizeteyn (Felak ve Nas Surelerimin Kur'an'dan olmadığına dair rivayetini gorunce bu sureleri farz namazlarında da okumamaya baĢladım. Ne zaman ki, Efendimiz'den onların Kur'an'dan olduğuna dair ihtar aldım ancak o zaman bu surelerin farz namazlarında da okumaya baĢladım." Fethullah Efendi ise "bazılarının bizim Kunut duası olarak okuduklarımızı, Kur'an'dan kabul etmesi, yukarıda iĢaret etmek istediğimiz hususa ayrı bir delil kabul edilebilir" (Prizma 1, s.121) yaklaĢımıyla tum sufilerin, batınilerin goruĢlerindeki paralelliklerin hicbir yoruma gerek bırakmayacak Ģekilde ust uste oturduğunu gosteriyor. Bu sapkın duĢuncelerin mumessilleri halen kıyasıya yarıĢ ve rekabet icinde mucadele ediyorlar. Nurcuların Batıni-ġii kaynaklardan devĢirdiği CevĢen ile itikadi ve iktisadi sektordeki tekelciliğini kırmak uzere NakĢibendiliğin Halidiyye kolu temsilcilerinden Cubbeli Ahmet Efendi de bir karĢı atak oluĢturdu. Cubbeli Efendi "Nal-ı ġerif"i keĢf ederek, "Nal-ı ġerif"in faydalarını tum ummetin faydasına olmak uzere piyasaya surdu. Boylece hem imanımızı korumak, hem de bin bir turlu bela ve musibetlerden emniyette olmak icin musluman birey ve toplumların tum iĢlerini sufistik geleneğin Turkiye'deki guclu iki temsilcisi konumundaki Nurcuların ve NakĢibendilerin hararetle sahiplendiği muskalara havale etme noktasına geldik. Ġtikadi, siyasi, iktisadi veya sosyal alanlardaki gerek bireysel gerekse toplumsal bunyedeki kufru, Ģirki, zulmu ve nifakı gidermek uzere Allah katından indirilmiĢ olan Kur'an, bizzat bu sapkın ve saptırıcı "Hoca efendiler" tarafından muskalar icin basit bir malzeme haline donuĢturuluyor. Kalpleri ve akılları Kur'an'la Ģekillendirmeye değil muskalarla Ģekillendirmeye kalkıĢan bu hoca efendiler, insanları Allah'a değil, adeta kendilerine kul yapma cabasındadırlar. Ġnsanları Kur'an'da onerilen sahih amellere değil de Yahudi ve ġamanist kulturlerden ithal edilen buyu, tılsım ve cifrden sentezlenen muskalarla oluĢturulan "sahte Ġslam" havasıyla bu hoca efendiler hem yururlukteki zulmun devamını sağlıyorlar, hem de otoriter ve ekonomik bir getiriyle bir statu elde ediyorlar. Yazılıp cizilenlerden, anlatılıp konuĢulanlardan etkilenen kitleler mutlak surette bir CevĢen-i Kebir veya Nal-i ġerif edinmenin yollarını arar oldular. Gerek Nal-i ġerif gerekse CevĢen-i Kebir kolye ve maskot Ģeklinde hazırlanmıĢ, altın yaldız serigrafili, deri kaplı, gumuĢ kaplama, eĢantiyon olarak dağıtım icin firma isimlerini iĢleme imkanı vb. gibi ozelliklerle cok amaclı ve cok fonksiyonel hale getirilmiĢ. Ġcerdiği bu ozellikler sayesinde hem itikadınızı sağlamlaĢtırıyor hem de yakıĢıklılığınızı arttırıyorsunuz. Yani her Ģey ummet icin.
CevĢen-i Kebirin ve Nal-i ġerifin iĢlevi Ģimdilik bu kadarla sınırlı; fakat "Bu duayı kefeninin uzerine yazan mu'min azap gormez" rivayetinin henuz hoca efendiler tarafından keĢf edilmediğini sanıyoruz. Biz haber vermiĢ olalım da bizim de bu yolda bir nevi hizmetimiz olmuĢ olsun. Ġran'da bazı ozel matbaalarda kefen bezi uzerine baskı yapılmakta, olu bu ozel baskılı bezle kefenlenmekte ve boylece defnedilerek azabdan emniyete alınmaktadır. Turkiye'deki hoca efendiler de derhal bu konuyu tetkik edip ulkemizde de bu uygulamayı baĢlatırlarsa hem matbaacılık ve tekstil sektoru acısından hem de olen vatandaĢlar acısından sayılamayacak kadar faydaya vesile olacaklar. Hoca efendiler ve bağlısı sektorler de hayırlarda yarıĢmayı nede cok severler ya! Bakalım bu hayır yarıĢını Cubbeli Efendi'nin bağlıları mı yoksa Fethullah Efendi'nin takımı mı kazanacak!? Bunu zaman gosterecek. (Haksoz Dergisi - Sayı: 70 - Ocak 97CevĢen Sektoru- Kenan Alpay- http://www.haksozhaber.net/okul_v2/article_detail.php?id=1566
__________________
Cevşen ve Muskalarda İlahi Guc Varmı.
Dini Bilgiler0 Mesaj
●12 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Cevşen ve Muskalarda İlahi Guc Varmı.