olan yolunda yurumekle sereflendirsin! Yavrum! Bu dunyÂ, imtihÂn yeridir.
DunyĂ‚nın gorunusu, yalancı yaldızlarla susludur. Kotu kadına benzer.
Yuzunu saclar, kaslar, ben ile boyamıslardır. Gorunusu tatlıdır. TĂ‚ze, guzel,
korpe sanılır. Fekat aslında, guzel koku surulmus bir olu gibidir. Sanki
bir lesdir ve bocekler, akrebler dolu bir coplukdur. Su gibi gorunen bir
serĂ‚bdır. Zehrlenmis seker gibidir. Aslı harĂ‚bdır, elde kalmaz. Kendini sevenlere,
arkasına takılanlara, hic acımayıp, en kotu seyleri yapar. Ona tutulan
aklsızdır, buyulenmisdir. Âsıkları delidir, aldatılmısdır. Onun gorunusune
aldanan, sonsuz felĂ‚kete duser. Tadına, guzelligine bakan nihĂ‚yetsiz
pismĂ‚nlık ceker. Server-i kĂ‚inĂ‚t, Habîb-i Rabbil’Ă‚lemîn “aleyhi ve alĂ‚
Ă‚lihissalevĂ‚t vettehıyyĂ‚t” buyurdu ki, (DunyĂ‚ ile Ă‚hıret birbirinin zıddıdır,
birbirine uymaz. Birini rĂ‚zı edersen, oteki gucenir). Demek ki, bir kimse,
dunyĂ‚yı rĂ‚zı ederse, Ă‚hıret ondan gucenir. Ya’nî, Ă‚hıretde, eline bir sey gecmez.
Allahu teĂ‚lĂ‚, bizi ve sizi, dunyĂ‚ya duskun olmakdan ve dunyĂ‚yı ele
gecirmek icin insanlık vazîfelerini cigneyenleri sevmekden muhĂ‚faza eylesin!
Yavrum! Bu, pek kotu oldugunu anladıgın dunyĂ‚, nedir biliyor musun?
DunyĂ‚, seni, Allahu teĂ‚lĂ‚dan uzaklasdıran seyler demekdir. Kadın,
cocuk, mal, rutbe, mevkı’ dusuncesi, Allahu teĂ‚lĂ‚yı unutduracak kadar asırı
olursa, dunyĂ‚ olur. Calgılar, oyunlar, (MĂ‚lĂ‚-ya’nî

bos seylerle vakt gecirmek, [kumarlar, kotu arkadas, kotu filmler, mecmû’a
ve romanlar], hep bunun icin dunyĂ‚ demekdir. Âhırete fĂ‚idesi olmıyan ilm-
ler, dersler de, hep dunyĂ‚dır. HesĂ‚b, hendese [ya’nî matematik ve geometri],
astronomi, mantık, eger Allahu teĂ‚lĂ‚nın gosterdigi yerlerde kullanılmazsa
[ya’nî kĂ‚firlerle mucĂ‚dele ve onlardan ustun olmak icin ve insanlara hizmet
etmek icin kullanılmazsa] bunlarla ugrasmak, bosuna vakt oldurmek
olur ve duny olur. Bu bilgileri butun derinligi ile, incelikleri ile okumak,
yalnız basına ise yarasaydı, eski Yunan felsefecileri [ve son zemĂ‚nlardaki
Avrupanın, Amerikanın fen adamları, mutehassısları] se’Ă‚det yolunu bulur,
Ă‚hıretdeki ebedî azĂ‚bdan kurtulurlardı.
[Liselerde, universitelerde okunan ulûm-i akliyye, ya’nî tecribî ilmler,
ya’nî fen bilgileri ve yabancı diller, islĂ‚miyyete ve mahlûklara hizmet etmek
niyyeti ile ogrenilirse ve bu yolda kullanılırsa, fĂ‚ideli olur. Bunlara calısmak
lĂ‚zım olur ve sevĂ‚b olur. Bunun icindir ki, ecdĂ‚dımız, SĂ‚m, BagdĂ‚d,
Semerkand ve Endulus muslimĂ‚nları her durlu fende ve guzel san’atda pek
ileri gitmis, dunyĂ‚ birinciligini ellerinde tutmuslardı. Avrupanın ilm ve fen
adamları, asrlar boyunca, islĂ‚m fakultelerine gelip ihtisĂ‚s kazanırlar ve bununla
ogunurlerdi. MuslimĂ‚nların o parlak medeniyyetlerinin eserleri,
bugun meydĂ‚ndadır ve dunyĂ‚ munevverlerini hayrĂ‚n bırakmakdadır.
Bugun liselerde, universitelerde okutulan ve insanın butun genclik hayĂ‚tına
mal olan bilgiler, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrlerine uyarak kullanılırsa,
fĂ‚ideli olur ve dunyĂ‚ ve Ă‚hıretin kazanılmasına sebeb olur.
Medeniyyet demek, yalnız ilm ve fen demek degildir. Ilm ve fen, medeniyyet
icin, ancak bir Ă‚let, bir vĂ‚sıtadır. Ilmde, fende cok ileri olan milletlere,
fen vĂ‚sıtalarını ne yolda kullandıklarını incelemeden, medenî demek
buyuk gafletdir. Pek yanlısdır. Fabrikaların, motorlu vĂ‚sıtaların, gemi,
tayyĂ‚re, atom cihĂ‚zlarının cok olması, gozleri kamasdıran yeni bulusların
artması, medeniyyeti gostermez. Bunları medeniyyet sanmak, her silĂ‚hlıyı
gÂzi, mucÂhid sanmaga benzer. Evet, mucÂhid olmak icin en yeni
harb vĂ‚sıtalarına mĂ‚lik olmak lĂ‚zımdır. Fekat, bunlara mĂ‚lik olan, eskıyĂ‚lık
da yapabilir.
Medeniyyet, ta’mîr-i bilĂ‚d ve terfîh-i ibĂ‚ddır. Ya’nî, beldeleri, memleketleri
i’mĂ‚r etmek ve butun insanları, rûh, dusunce ve beden bakımlarından
rĂ‚hat yasatmakdır. Bu iki gĂ‚yeye vĂ‚sıl olmak, ancak ve yalnız ahkĂ‚m-ı islĂ‚miyyeye,
ya’nî Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrlerine ve yasaklarına uymakla olur. IslĂ‚miyyetden
ayrıldıkca medeniyyet geriler. Iste liselerde, universitelerde
ogrenilen bilgiler, butun fen vĂ‚sıtaları, fabrikalar, agır sanĂ‚yı’, memleketleri
i’mĂ‚r icin, insanları rĂ‚hat etdirmek icin kullanılırsa, fĂ‚ideli olur, sevĂ‚b
olur. Memleketleri tahrîb, insanların hurriyyetini ellerinden almak, kole
yapmak icin kullanılırsa, fĂ‚idesiz olur, gunĂ‚h olur. Bunların fĂ‚ideli olması,
medeniyyete hizmet etmesi ancak ve yalnız islĂ‚m dînine uygun kullanmakla
olur. Avrupa, Amerika, asrlardan beri, islĂ‚m ahlĂ‚kını, islĂ‚m hukûkunu
inceliyor. IslĂ‚m dîninin emrlerini, yasaklarını alıp, kendilerine mal ediyor.
Onların bugunku ilerlemesi, kanûnlarında bile yer verdikleri, islĂ‚mî kıymetler
ve esĂ‚slar sĂ‚yesinde oldugu acıkca gorulmekdedir. Demek ki, bir milleti,
bir gemiye benzetirsek, islĂ‚m ahkĂ‚mı, ya’nî Allahu teĂ‚lĂ‚nın emrleri ve
yasakları, bu geminin guverte ve kaptan teskilĂ‚tıdır. Butun ilmler, fen bilgileri,
endustri kolları, agır sanĂ‚yi’ de bu geminin, carkcı, makinist kısmı
demekdir. Gemide kaptan da, makinist de lĂ‚zımdır. Biri bulunmazsa, gemi
ise yaramaz, helÂk olur.
O hĂ‚lde, dedelerimizin “rahmetullahi teĂ‚lĂ‚ aleyhim ecma’în” dunyĂ‚ capındaki
basarılarını, ustunluklerini, yine elde etmek icin, islĂ‚m bilgilerinin
her iki kısmını, ya’nî hem dînimizi iyi ogrenmemiz ve ona sarılmamız,
hem de ulûm-i akliyyeyi, asrımızın butun teknik buluslarını ogrenmege ve
en iyi seklde yapmaga calısıp, bunları islĂ‚m ahkĂ‚mına uygun olarak kullanmamız
lĂ‚zımdır. Bunu basarınca, maddî, ma’nevî olgunlasacak, butun milletlere
ornek olacak, butun dunyĂ‚ca sevilerek, hĂ‚kim ve hĂ‚mî secilecegiz.
Hadîs-i serîfde, (El Cennetu tahte zılĂ‚lissuyûf) buyuruldu. Ya’nî (IslĂ‚miyyet,
kĂ‚firlerdeki silĂ‚hların hepsini yapmakla ve bunları iyi kullanmak
ile saglam kalır). Bunun icin, fen bilgilerine cok calısmamız, atom bombası,
roket, radar, fuze yapmamız lĂ‚zımdır. Aksi takdîrde din yıkılır. Bindortyuz
bu kadar sene evvel, bugunun kurtulus yolunu, bu hadîs-i serîf, bizlere
gostermisdir. (Insanların (milletlerin) dinleri, kendilerini idĂ‚re edenlerin
dinleri gibi olur!) hadîs-i serîfi de, muslimĂ‚nların calısarak, kĂ‚firlerden
ustun olmasını emr buyurmakdadır. Bu hadîs-i serîfleri iyi anlamalı ve
dort el ile sarılmalıdır].
Peygamberimiz “aleyhissalĂ‚tu vesselĂ‚m” buyurdu ki: (Bir kimsenin
mĂ‚lĂ‚-ya’nî ile, ya’nî fĂ‚idesiz seylerle ugrasması, bos vakt gecirmesi, Allahu
teĂ‚lĂ‚nın onu sevmedigine isĂ‚retdir!) FĂ‚risî beyt tercemesi:
Ne varsa guzel, Allah sevgisinden baska,
hepsi cÂna zehrdir, seker bile olsa.
__________________