AHİR ZAMAN FİTNELERİNDE KADIN FAKTORU

Yuce Yaratıcı, insan neslini Hz. Âdem (as) ve Havva’dan coğalttı. Yeryuzunde insanı kendisine halife kıldı. Ve her şeyi onun emrine verdi.

Kadın; her şeyden once annedir, eştir, kardeştir, haladır, teyzedir. Âile yuvasının temelini o teşkil eder. Cocuğun ilk terbiye edicisi annedir. Şefkat ve fedakÂrlık duygularının en zirvesi onlara verilmiştir.

Sabır, onların katığıdır. Her turlu meşakkate katlanan onlardır. Bundan dolayı “Yuvayı dişi kuş yapar” denilmiştir.


Hadis-i şerifte de “Cennet anaların ayağı altındadır” mujdesi verilmiştir. Annenin cocuk uzerinde, babasından uc kat daha fazla hakkı olduğu bildirilmiştir.


Cahiliye doneminde, kadın, alınan satılan bir mal ve hicbir değeri olmayan bir met hukmunde iken, İslÂmiyet kadını lÂyık olduğu yere yukseltti. Aile icinde onu baş tÂcı etti.
Onu hor ve hakir gormekten, incitilmekten ve aşağılanmaktan kurtardı. Kocası uzerine yuklenmiş bir cok haklara sahip kıldı. Yuvasının kralicesi yaptı.

Allah Resûlu (asm) de
“İcinizde, hanımlarına karşı en iyi davranan benim. Eşinize iyi muamelede bulunun. Onların hak ve hukuklarını gozetin. Onları darıltmayın, incitmeyin” emretti.


İslÂm tarihi boyunca, pederşÃ‚hi ve ataerkil bir Âile duzeni oluşmasına rağmen, perde arkasında kadın genellikle Âile icinde dÂhilî bir idareci gibi oldu. Başarılı olmuş her erkeğin arkasında mutlaka dirayetli ve yardımcı bir kadının olduğu gozlenir.


İslÂm, kadına sosyal hayatta yer vermekle birlikte, onun asıl yeri yuvasıdır. Cocuklarının terbiyesi ve onlarla oynaması, ona en cÂzip sinemalardan daha eğlenceli gelir. Âile yuvası, onun bu dunyada mÂnevî ve kucuk bir cennetidir.


Modern cÂhiliye devri diyebileceğimiz Âhirzaman ve dini dışlayan medenî eğitim, kadınları yuvasından dışarı cıkardı. Onun şeref ve haysiyetini ayaklar altına aldı. İnsanlığı baştan cıkarmada ve ahlÂken cokertmede kadınları sonuna kadar kullandı. Her turlu reklamlarda kadın faktoru one cıkarılıyor. Araba lastiklerinin reklamında bile o var.

Kadının cinsellik tarafı alabildiğine somuruluyor. Fuhûş ve kadın ticareti bir sektor haline gelmiş. Gayr-ı meşrû hayatları ozendirecek yayınlarla Âile kurumu temelinden sarsılıyor.

Amerika ve Avrupa’daki evliliklerin yuzde ellisi boşanmayla sonuclanıyor. Coğu ulkelerde evliliğin sorumluluklarından kacan erkek ve kadınlar, serbest yaşamayı ve nikÂhsız beraberlikleri tercih ediyor. Bizde de, Musluman bir toplum olmamıza rağmen, inanc zaÂfından kaynaklanan sebeplerle ve başka faktorlerin de ilÂvesiyle boşanmalarda ciddî artışlar goruluyor. HattÂ, dindar Âileler bile bu gidişattan maÂlesef etkileniyor.


Ciddî rakamlara ulaşan boşanma oranları ve serbest yaşamayı tercih edenler yuzunden milyonlarca kadın başı boş kalıyor. Sosyal hayatta yaşanan acı olaylar ve namus kavramının zayıflaması, cemiyetteki ahlÂkî cokuntuyu de beraberinde getiriyor. Boylece, hadis-i şeriflerde haber verilen kıyamet alÂmetlerinden biri de cıkmış oluyor.


Rivayetlerde haber verilmiş ki: “Âhirzamanda bir erkek kırk kadına nezÂret eder.” Bunun tevilini yapan Bediuzzaman “O zamanda meşrû nikÂh azalır veya Rusya’daki gibi kalkar. Bir tek kadına bağlanmaktan kacıp başıboş kalan, kırk bedbaht kadınlara coban olur. Veya kadınların tam serbestiyetleri kadınlık şehvetini şiddetle ateşlendirdiğinden fıtratca erkeğine galebe eder, veledi kendi sûretine cekmeye sebebiyet verdiğinden, emr-i İlÂhiyle kızlar pek cok olur.” (5. ŞuÂ) demektedir.


Hadis-i şeriflerde var ki: “Fitne-i Âhirzaman o kadar şiddetlidir ki, kimse nefsine hÂkim olmaz.”


Bundan dolayı butun ummet asırlar boyu hep Âhirzamandan Allah’a sığınmışlar. Kimse nefsine hÂkim ‘olamaz’ değil, ‘olmaz’ tÂbiri gercekten cok ilginc.


Demek ki, gunahlara bilerek ve isteyerek giriliyor. Bu hadisin yorumunu da yapan Bediuzzaman “O fitneler nefisleri kendilerine ceker, meftun eder. İnsanlar ihtiyarlarıyla, belki zevkle irtikap ederler.


MeselÂ; Rusya’da hamamlarda, kadın-erkek beraber cıplak girerler ve kadın kendi guzelliklerini gostermeye fıtraten cok meyyal olmasından seve seve o fitneye atılır, baştan cıkar ve fıtraten cemalperest erkekler dahi, nefsine mağlûp olup o ateşe sarhoşÃ‚ne bir surur ile duşer, yanar. İşte dans ve tiyatro gibi o zamanın lehviyatları ve kebÂirleri ve bid’aları, birer cazibedÂrlık ile pervÂne gibi nefis-perestleri etrafına toplar, sersem eder.” (5. ŞuÂ)


Âhirzaman fitnelerinde bir kısım kadınların rol oynayacağı haber verildiğinden, deccal ve sufyan fitnelerinden sonra, o tip kadınların fitnesinden, şerrinden, belÂsından ve hilesinden de Allah’a sığınılması emredilmiştir.


Cenab-ı Hakkın, Âhir zamanın butun şer ve fitnelerinden bizleri korumasını niyaz ediyorum
__________________