Coğu Yahudi ve Hıristiyan diyor ki “Muhammed Tevrat, Zebur ve İncil’i okuyup oğrenmiş, kafasına gore bunları toparlayıp Kuran’ı kendisi yazmıştır”!!! Kuran’ı anlamak niyetiyle okuyanlar bunun boyle olmadığını, Kuran’ın da daha once gonderilen kitaplar (vahiyler) gibi Allah’ın kelimeleri olduğunu bilirler. Bakın; iddia ederler değil, bilirler. Cunku bunu iliklerine kadar yaşarlar Kuran’ı okurken. Siz İncil’i okurken aynı şeyleri hissetmiyor musunuz? Hissetmiyorsanız sorununuz var.
Diyeceksiniz ki bu yuvarlak bir laf! Kendi kitabınızı ovup durmak icin bilip bilmeden boyle soyluyorsunuz! Varsayalım ki sizin dediğiniz gibi olsun! Bir duşunun; beğenmediğiniz peygamberimiz Muhammed kotu bir iş mi yapmıştır size gore? İşte sizin kitaplarınızı onayladığını gostermiş ve ihtilafa duştuğunuz hususları kendisine gore (!) cozumlemiştir. Yanlış bile yapmış olsa (!) sizin kitaplarınıza inanarak ve inceleyerek yapmış olmuyor mu bunu? Bu eğer bir insanın tefekkuru ise saygı duyulacak ve oturup konuşulacak bir iddia değil midir? Bilimsel olarak bunu irdeleme yolunu neden secmiyorsunuz da “o bir yalancıdır” diyorsunuz, doğru durust hic okumadan…
Biraz zaman ayırıp bir kontrol edin Kuran’ı. Ne kaybedersiniz? Dininizi mi? Eğer bundan korkuyorsanız zaten inanmış da sayılmazsınız. Kalbinize inmemiş bir İncil’in ve ustunluğunu ortaya koyduğunuz İsa’nın oğretisi bu kadar kolay silinebilecekse kalplerinizden, iman etmiş sayılır mısınız? Duşunun.
Eğer iddia ettiğiniz gibi Kuran’ı bir Arap kendisi yazmışsa, Allah adına yalan uydurmuştur! Bunun dışında Kuran’ın icinde ne yanlış vardır? Burada yanlış olan nedir? Hic baktınız mı? Eğer iddia ettiğiniz gibi Kuran’ı o yazmışsa neticede sizin dininizi kendi anladığı olcude daha iyi anlatmaya, anlayamadıklarınızı ve kendi aranızda anlaşamadıklarınızı acıklamaya calışarak alternatif cozum uretmekte değil midir? Sizin kiliselerinizin yaptıkları bu manada farklı mı sanki? Bakın Kuran’da bizim peygamberimiz Muhammed konuşuyorsa İncil’de de sizin peygamberiniz (ve bizim de inandığımız) İsa konuşmuyor mu? Bir insan yazmış olsa bile (!) bakın Kuran’da bircok yerde aynen İsa gibi derin benzetmeler yapmış ve kendi takipcilerine anlatmıştır. Duşunemeyen birisi daha kalkıp İsa ve İncil icin de aynı şeyi soyleyebilir. Hatta yazım şekli ile daha da dezavantajlı cıkabilirsiniz.
Eğer peygamberimiz Muhammed’in, tanrı edindiğiniz peygamberiniz İsa’yı sizin yucelttiğiniz bicimde yuceltmediğinden kuşku icindeyseniz, buyurun neyin yanlış olduğunu gosterin. Kendi kitabınıza inanarak gosterin hatta. Yani Kuran’daki iddia ettiğiniz yanlışları, İncil’e gore yanlış olduğunu bilimsel bicimde ortaya koyun. Ama bunu yaparken kafanıza gore değil İncil’e (İncillere) gore yapın. Uyduruk Pavlus hikÂyelerine, İncil’de olmaması gereken mektuplara gore de değil. İncil’e gore…
Goreceksiniz ki İncil’e uymayan, daha doğrusu İsa’nın İncil’deki sozlerine uymayan hicbir şey bulamayacaksınız. Bulduk dediklerinizin de, ki bunların sayısı birkac kalemi gecmez; Kuran’da da anlamak isteyenlere hitap eden muteşabihler (benzetmeler) olduğunu goreceksiniz. Siz sadece reddetmek uzere itiraz ediyorsunuz. Aslında itiraz ettiklerinizden bile bir kuşku icindesiniz. Cunku İsa’nın da size nicin “kıt imanlılar” dediğini cok iyi biliyorsunuz. Aynen bizim tarafta sizin kitabınıza “tahrif olmuş kitaptır, ne diye okuyacağım İncil’i” diyenler gibi. HÂlbuki Kuran’da, İncil veya Tevrat tahrif olmuş denmiyor. Ya ne deniyor? Onaylandığı belirtiliyor ve gizlenen, bu da kitaptandır denilerek ilave edilen ve ihtilafa duşulen hususlar dolayısıyla Musa ve İsa’nın takipcilerinin bolunduğu, ifade ediliyor. İşte Kuran bu ihtilafı ortadan kaldırıyor. Diyeceksiniz ki “siz once kendi gozunuzdeki merteği cıkarın, kendi bolunmuşluğunuzu giderin” Doğru soze ne denir? Bizde kecinin yediği iddia edilen bir ayet ileri surulerek Yahudilerin Âdeti olan kadınları taşlamayı (yapılmasa da) din diye kabul edenler varken, sizde de her namussuzluğu serbest bırakan zihniyet insan dininin icinde ya da dışında hep var olacaktır.
Yuhanna 8 (1-11) İsa ise Zeytin Dağı’na gitti. Ertesi sabah erkenden yine tapınağa dondu. Butun halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup onlara oğretmeye başladı. Din bilginleri ve Ferisiler, zina ederken yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta yere cıkararak İsa’ya, “Oğretmen, bu kadın tam zina ederken yakalandı” dediler. “Musa, Yasa’da bize boyle kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?” Bunları İsa’yı denemek amacıyla soyluyorlardı; O’nu suclayabilmek icin bir neden arıyorlardı.
İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı yazıyordu. Durmadan aynı soruyu sormaları uzerine doğruldu ve, “İcinizde kim gunahsızsa, ilk taşı o atsın!” dedi. Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya başladı. Bunu işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak uzere, birer birer dışarı cıkıp İsa’yı yalnız bıraktılar.
Kadın ise orta yerde duruyordu. İsa doğrulup ona, “Kadın, nerede onlar? Hicbiri seni yargılamadı mı?” diye sordu. Kadın, “Hicbiri, Efendim” dedi. İsa, “Ben de seni yargılamıyorum” dedi. “Git, artık bundan sonra gunah işleme!”
İcinizde kim gunahsızsa ilk taşı o atsın. Cok doğru. İşte maalesef butun insanlık aynı durumdayız. İcimizde ilk taşı atacak kimse yokken birbirimizi uyarmak yerine birbirimizin kitabını taşlıyoruz. Gelin kitabınızı ve kitabımızı okuyalım. Cunku sadece biz değil siz de kitabınızı hak ettiği bicimde ve uzerinde derin derin duşunerek okumuyorsunuz.
İsa donecek ve sadece sizi kurtarıp dunyaya hukmedecek diyorsunuz… Oysa İncil’de “İnsanoğlu” geleceği gunun tasvirini yapmıştır. Geleceği gun, sizin uzerinize tanıklık yapacağı yargı gunudur. Bunu biliyorsunuz. Kuran’da da zaten bu soylenmektedir. İsa gibi diğer butun peygamberler de kendi kavimleri, ummetleri uzerine o gun tanık olacaklardır. Diğer dinleri ve ummetleri nasıl gormezden gelir ve herkesin Hıristiyan olması gerektiğini iddia edersiniz! Siz Hıristiyan bir aileden gelmeyip de bizim gibi bir ailede doğsaydınız ya da Budizmle haşır neşir olan bir coğrafyada doğsaydınız yine de Hıristiyan mı olacaktınız? Sizin Rabbiniz o kadar acımasız mı ki bizi hicbir sucumuz yokken daha doğuştan cehennemlik kılsın! Sizin kitabınız demiyor mu; O gun goksel egemenliğe giren en kucuk kişi bu dunyadaki gibi bir Davut’tan, bir Yahya’dan veya bir İlyas’tan bile cok daha nitelikli bir vasıfta olacaktır. Aklını kullanmayanlar ise kaybedecektir. Sadece İsa yoktur, sayısız peygamber vardır. Sanki bunu bilmiyormuşsunuz gibi!
İsa Tanrının oğludur, diyorsunuz… Yahudi din adamlarının veya Vali Pilatus’un karşısında mahkeme edilen İsa’nın İncil’deki ifadesini aynen kullanayım: “Soylediğiniz gibidir.” İsa neden bu cevabı vermiştir hic duşundunuz mu? “Soylediğiniz gibidir” derken İsa “anladığınız gibi değildir” demek istemiştir. “Soylediğiniz gibidir” demek bir ironi ve bir uyarıdır. Bu da bir teşbihtir. Benzetmedir. Allah’ın soz soyleme sanatıdır ki bu şekilde aynı cumleleri okuyanların bir kısmı ikna olurken bir kısmı inkÂr ederler. Cunku bir kısmı doğru, coğu ise yanlış yoldadır. Allah ise dilediğine (hak edene) anlama imkanı verir.
Oğul tum iman etmiş muminler icin bir tabir, Baba ise tum veli edinilenler icin (takip edilenler icin) bir sıfat, bir lakap, bir nickname gibidir. Luka’da İbrahim’e de baba dendiğini okumadınız mı? Belki de okumadınız. Ya da okudunuz ama Pavlus masallarına gore yorumladığınız icin anlamadınız. İsa Tanrı icin oğul huviyetindedir. Ama Tanrı evlat edinmiş değildir. Tanrı asla yarattıkları gibi değildir. Ne doğurulmuş, ne doğmuş ne de doğurmuştur. İstese yarattıklarından birini elbette cocuk edinebilirdi. Ama o yarattıkları gibi olmaktan, bir cocuğu olmaktan munezzehtir. İsa’nın ve tum muminlerin Tanrı onundeki duruşunu, konumunu anlayasınız diye “baba oğul” benzetmesi kullanılmıştır. Soylediğiniz gibidir, anladığınız gibi değil. Mesele manayı anlamaktır, ici boş sozler soyleyip, benzetmelerin peşine takılıp giderek, Allah’a bilmediğiniz şeyi yakıştırmak değil.
Tanrı uctur diyorsunuz… Teslis (trinity) diyorsunuz… Gokte baba tanrı, İsa oğul tanrı, kutsal ruh da obur tanrı oluyor derken bunların ucu de birdir diyorsunuz… Aslında ne bilime ne de vahye guveniyorsunuz. İcinizdeki şupheye mantığınız ile son vermeye calışmıyor, bunu ifade etmekten bile korkuyorsunuz. Kiliselerinizin klasik ve mantıktan yoksun savunmasını Allah’ın gerceği zannediyorsunuz. Kitabınız size tek tanrıdan bahsederken, şeytanın onu en sevdikleriniz uzerinden coğaltmaya calıştığını goremiyorsunuz.
Madem tanrı uctur, hÂlihazırda yaşadığını iddia ettiğiniz İsa, Rabbine karşı yarın isyan ederse kimden taraf olacaksınız!!! İcinizden “o asla isyan etmez” diye gecirdiğinizi duyar gibiyim. Peki İncil’in sonunda carmıha gerili bedenin sahibi “Rabbim beni neden terk ettin?” diye serzenişte bulunurken neden gozleriniz nemlenip, burnunuzun direği sızlıyor!!! Hic itiraz edip de kendinizi kandırmayın; o noktada ya carmıha gerili İsa’dan yana ya da her şeyin en doğrusunu bilen Tanrıdan yana olursunuz. Ya da her ikisini de reddedip sadece (Kutsal Ruh’u) kendi duygunuzu sahiplenip onu tanrı edinirsiniz. Hani tanrınız uctu!!! Hani ucu de birdi!!! Bu sorununuzu cozmek icin İsa’yı carmıhtan indirip oraya İncil’de adı gecen gecmeyen başka birini asmak durumunda ya da İsa’nın sadece etten kemikten ve onceden ruhu yukseltilmiş dunyevi bedenini asmak zorundasınız. Yoksa butun teziniz curur!
Hic cebelleşmeyin kalbinizle… Siz bu halinizle İsa’dan yanasınız, İsa’nın Rabbinden yana değil. İsa’nın Rabbinden de yana olduğunuzu soylemeniz sadece korkunuzdandır. Hem İsa’dan, hem sozlerinden, hem de tek olan Baba’dan yana olsaydınız, kitabınızda İsa’nın dediği gibi “iyi olan sadece Tanrı’dır” derdiniz. Kendi inancınızı gozden gecirmeden, Allah yerine Muhammed’e tapanları eleştirirken, kendinizin de aynısını yapmakta olduğunuz hic aklınıza gelmiyor değil mi?
İsa’yı biz de elbette seviyoruz. Ona insanlık dişi işkenceleri reva goren Yahudi kahinleri ve din adamlarını sizin gibi biz de lanetliyoruz. İsa uzerinden bu gune kadar orulen duygusal hassasiyetlerinizin de farkındayız. Ama biz size dışarıdan baktığımızda işte bu duygusallığınızın kullanılmakta olduğunu ve maddi manevi İsa arabeski uzerinden kiliselerce somurulduğunuzu de gorebiliyoruz. Ancak sizin coğunuz denizin icindeki balık gibi yaşıyor ve kendi deniziniz dışında bir hayat olabileceğini, Muhammed’in de peygamber ve Kuran’ın da hak kitap olma ihtimalini goremiyorsunuz. Cunku sizi uyarması gereken kiliselerinizin işine boylesi geliyor. Eminiz ki iclerinde
ilimde derinleşmiş oyle rahipler vardır ki bizim peygamberimizi de kendilerini bilir gibi bilirler.
İcinizde İsa’nın babasız doğuşunu hala sindiremeyenlerin icindeki fitneyi cok iyi biliyorsunuz ve bunu İsa’ya kufrederek dile getiren Hıristiyanlar olduğuna bile her gun şahit oluyorsunuz. Peki Muhammed’i takip edenlerin ve hatta Muhammed’e bilerek ya da bilmeyerek tapmakta olanların bile İsa’ya boyle bir kufur ettiklerine hic şahit oldunuz mu!!! Neden bu, İsa’ya kufretme kulturu sadece sizde var da İncil’i takip etmeyenler daha rahat kufredebilecekken onlarda yok? Şeytan bu konuda sizi kullanıyor ve İsa’ya olan sevgi ve bağlılığınızı kendi lehine donduruyor olmasın!!! Hadi uyanın.
Şunu anlayın ki; sizin de Rabbiniz (Tanrınız) bizim de Rabbimiz (Allah’ımız) birdir. Aynı Tanrıdır. Allah’ın kelimesi olan İsa’yı Adem gibi gonderen ve Mujde’yle yeryuzune elci olarak ileten O’dur. Aynı Allah İbrahim’i de, Musa’yı da, Davut’u da, Suleyman’ı da, İlyas’ı da, Yahya’yı da, Yeşeya’yı da ve Muhammed’i de elci olarak gondermiştir. Nasıl İsa’yı Mujde’yle indirmişse, Muhammed’i de son mesajı ve antlaşması (The Final Tastement) olan Kuran’la gondermiştir.
Kuran asla İncil’i, Zebur’u, Tevrat’ı ve diğer tum vahiyleri reddetmemiştir. Sizin de bizim de en buyuk sorunumuz kitabımızı okumamamız, Allah’ın vahyi yerine geleneksel inanışlara ve insanların sozlerine itibar edişimiz ve okusak bile hem İncil’i, hem Tevrat’ı, hem Zebur’u ve hem de Kuran’ı dıştan gelen ve kulaklarımıza doğduğumuz gunden beri fısıldanan kirli bilgilerle okumamızdır. Oysa arınmış bir yurekle Allah’ın kelimelerine sarılırsak oradaki benzetmeleri kalbimize apacık ve kendini acıklayan ayetler şeklinde “download” edebiliriz.
Sizin İsa’nın şahsında, bizim de kendi peygamberimiz şahsında bir kalp testine tabi tutularak sınandığımız gibi ortak bir durumumuz var. İsa’yı eleştirenler onun sadece babasız doğuşunu değil, gunahkÂr Ferisiler, gunahkÂr vergi memurları ve bir kısmınızın fahişe olduğundan şuphelendiğiniz kadınlarla oturmasını ve şarap icmesini nasıl vesveselerine sebep ediniyorlarsa, bizim peygamberimiz Muhammed’imizi eleştirenler de onun savunma savaşlarını ve cok eşli evliliklerini sorun ediyorlar. Doğruları anlamak yerine bu fitnelere takılıyorlar.
Nasıl ki İncil’deki son fısıh yemeğinde İsa, bir daha Goklerin Egemenliğine kadar şarap icmeyeceğine yemin ediyorsa, Kuran’daki Ahzab Suresi 52. ayette artık guzellikleri hoşuna gitse bile evlenmek Muhammed’e haram kılınıyor. Bu benzerlikler sizce tesaduf mu? Yoksa kendi aleyhine kullanılacağı acık olduğu halde boyle vahiyleri one suren Muhammed gelecekte benzeşecek bu manayı da mı o gunlerde kopyaladı!!! Eğer oyleyse hakikaten cok zeki olduğunu, gelecekteki fitneleri de cok iyi bildiğini ve ustun bir dehaya sahip olduğunu da kabullenmeniz gerekir. Sizin kitabınıza gore geleceği bilmeye yonelik ayetler sadece peygamberlere ozgu değil miydi?
Dinden ve kitaptan soğutma metodları farklı olsa da peygamberlerin aileleriyle birlikte kişiliklerine iftiraları ve şahsına ait işleri şeytan on plana cıkararak kitabın onune koymaya yelteniyor. Oysa ki İsa, goruştuğu gunahkÂr Ferisiler ve kadınlarla aynı masada şarap icerek eğlenmeyi değil de neyi amaclamışsa, Muhammed’in evliliklerinde de toplum icin benzer hassasiyetler olduğu mecazen saklıdır. İsa’ya ve annesine iftira eden, Muhammed’e şehvet duşkunu diyen zihniyet sizi İncil’den, bizi de Kuran’dan kopartmak peşindedir. Ne İsa ne de Muhammed gibi tertemiz kullar bu iftiraları hak ediyor değildir. Buna rağmen İsa’nın İncil’deki ifadesiyle “en iyi olanın Tanrı (Allah) olduğu” da unutulmamalı değil midir?
Siz İncil’e, biz Kuran’a sarıldıkca aynı zamanda birbirimizin kitabına ve tek olan Rabbimize sarılmış olacağımız gerceği beliriyor, elcileriyse birer beşer olarak sevmemiz gerektiği ortaya cıkıyor. Ancak tevhidi gercek manada kabul etmek icin insanın tum kirli bilgilerinden korkmadan arınması şarttır.
Elbette biz, sizin din kulturunuzu, dininizi nasıl yaşadığınızı sizden daha iyi bilemeyiz. Sizin hakkınızda soylediklerimiz icinde “hayır oyle değil, yanlış biliyorsunuz” dedikleriniz vardır. Aynen sizin de bizim kulturumuzu tam olarak bilemeyeceğiniz gibi. Biz sizin dininizi nasıl yaşadığınızı sizden olan insanların yaşayışından gorduğumuz, duyduğumuz kadarıyla değerlendiriyoruz ve bir suru yanlış anlamlandırma ve hurafeye dayalı olarak İsa’yı takip ettiğinizi fark ediyoruz. İşte siz de bizden olanların hurafeye bulaşmışlıklarını ve duyduklarınızı İslam zannediyorsunuz. Oysa ne sizin coğunluğunuzun yaşamakta olduğu din birebir İncil’e, ne bizden olanların coğunluğunun yaşadığı din birebir Kuran’a uymakta. Sizden farkımız, biz sizin de kitabınızın Allah’tan olduğuna, sizin peygamberinizin de Allah’ın elcisi olduğuna inanıyor ve aynı İlah’a iman ettiğimizi biliyoruz.
Aynı zamanda şu da bir gercek ki her iki dine mensup kişiler olarak sizden de bizden de bircokları kendisinden olmayanlara (ifade etmekten cekinseler de) dinen nefretle ve kesinlikle kaybetmiş kafirler olarak bakıyorlar. Sizden biriniz Kuran’dan bahsetse kınanıyor, bizden birimiz İncil’den bahsetse kınanıyor. Oysa sizin de bizim de dinimiz tevhid dini ve her ikisi de (islam) barış dini. Ama bunu gorenler o kadar az ki! Kendi kitabını bile okumayanlar doğuştan beri gelenekle dayatılarak reddettirildikleri oburunun kitabını okurlar mı!!! Sadece nefret ediyorlar, aldanıp da karşı dine gecme ihtimallerinden korkuyorlar. Cunku kendi kitaplarını bile anlamış ve o kitaplara tam manasıyla inanmış değiller. Cunku akıllarına ve kalplerine guvenmiyorlar. Cunku aslında kendi kitaplarına guvenemiyorlar. Cunku şeytan, kitabını okumayana sağdan sarılıp, oyle fısıldıyor onlara. Taşla diyor!!! Gelin taşlamayın! Siz de okuyun şu Kuran’ı. Pişman olmayacaksınız.
Devamı gelecektir..
__________________
Kim Gunahsızsa İlk Taşı O Atsın
Dini Bilgiler0 Mesaj
●21 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kim Gunahsızsa İlk Taşı O Atsın