Basketbolun İcadi...okumaniz Gerekİr
Basketbol0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Spor
- Basketbol
- Basketbolun İcadi...okumaniz Gerekİr
-
16-10-2019, 01:09:32Kayıtlı ÜyeBASKETBOL DOKTORU, JAMES NAISMITH... Hayır! Yazının başlığından ilhan alarak tahmin yuruteceğiniz uzere konumuz Dr. J., yani basketbol sporunun doğduğu Massachusetts’teki universitede yıldızı parlayan, ABA ve NBA efsanesi, Philadelphia 76ers takımının sembol oyuncusu hokkabaz Julius Erwing değil. Daha eskilere, yine aynı eyalete doneceğiz, ama mevzuumuz daha derin. Her işin bir mutehassısı vardır derler ya, Dr. James Naismith de cumle alemde basketbol hadisesinin profesoru olarak bilinir. 1861’de Kanada’da doğan bu ulvi kişi, sepet topu oyununun mucididir. 1891 yılında Massachusetts eyaletine sokun ederek Springfield şehrindeki bir okulda mesaiye başlayan basketbolun babası Naismith, kış mevsimi boyunca dondurucu soğukların yaşandığı bu bolgede, afacan oğrencilerin yapacak bir şey bulamamaktan canlarının sıkıldığını fark etmiş. Duşunmuş, taşınmış; kapalı ve kucumen alanlarda da oynanabilen, ayrıca besili kulhanbeylerinin zayıfları ezemediği, dayanıklılığın yanında kabiliyetin ve tekniğin de on plana cıktığı bir aktivite tasarlamış. İşte bu duşuncelerle yola cıkarak fantastik sepettopu oyununu yaratmış. Kullandığı ilk malzemeler; bir futbol topu ile kale vazifesi goren ve kelle seviyesine asılan iki adet şeftali sepetiymiş. Amacını “topu sahanın herhangi bir yerinden fırlatıp, rakibin kalesine sokmak” olarak tanımladığı musabakada, Doktor James uyulması gereken 13 adet kural saptamış. Bakın bir asır once adamlar basketbolun kok sporunu nasıl oynuyorlarmış: 1. Tek veya iki el kullanılarak, top istenilen yone fırlatılabilir. 2. Top, tek veya iki elle, yumruk atmamak kaydıyla, istenilen istikamete doğru iteklenebilir, tokatlanabilir. 3. Oyuncu topla birlikte koşamaz. Eleman topu, mutlaka yakaladığı noktadan savurmalıdır. Topu tutma anında tatminkar bir suratte koşan oyuncuya, sabit kalma konusunda azıcık iltimas gecilebilir. 4. Top, avuc icinde veya ellerin arasında tutulmalıdır. Topu kavramak icin kollar veya govde kullanılamaz. 5. Rakibi tutmak, itmek veya celme takmak, omuz atmak, kasıtlı carpmak kesinlikle yasaktır. Bu kuralın ihlali durumunda, eylemi yapan hoyrat oyuncuya faul verilir. Sporcu aynı macta ikinci kez faul yaparsa, yeni sayı atılana kadar oyundan diskalifiye edilir. Eğer suc kasıtlı işlenmişse, eleman kırmızı kart muamelesi gorerek, oyundan atılır ve oyuncu değişikliğine izin verilmez. 6. Topa yumruk cakıldığı anda oyuncu faul yapmış sayılır ve cezasını ceker. 7. Aynı takım arka arkaya uc kez faul yaparsa fena olur ve rakip tarafın hanesine bir sayı yazılır. 8. Sayı yapabilmek icin topun kaktırılarak veya fırlatılarak sepetin icine atılması ve orada kalması gereklidir. Savunma yapan oyuncuların sepete temas etmeleri veya kımıldatmaları yasaktır. Eğer top sepetin kenarında, koşesinde seğirtirken savunma elemanı kufeyi sarsarsa, karşı taraf sayı kazanır. 9. Top oyun alanı dışına kactığında, ona dokunan ilk oyuncu tarafından tekrar oyuna sokulur. Tartışmalı pozisyonlarda ise hakem devreye girerek, topu sahaya şahsen gonderir. Top, oyuna beş saniye icinde sokulmalıdır. Bu sure aşıldığı takdirde, top rakip takıma gecer. Topu oyuna gecikmeli sokmayı adet edinmiş muzır oyuncular, hakem tarafından faul verilerek cezalandırılır. 10. Baş Hakemin gorevi,oyuncuların hareketlerini yargılayarak, faulleri tutmak ve ardı sıra uc faul yapan takımı yardımcı hakeme gammazlamaktır. Ayrıca beşinci madde uyarınca sporcuları diskalifiye etme yetkisine de sahiptir. 11. Yardımcı hakem ise topu izler, oyun sahası icinde topla ilgili eylemler uzerine ahkam keser ve zamanı tutar. Takımların attıkları sayıların gecerliliğine karar vererek bunları cetelesine kaydeder. 12. On beşer dakikalık iki periyottan oluşan mucadelede, beş dakikalık devre arası verilir. 13. İkici periyot sonunda sayıca ustun bulunan taraf, macın galibi olarak ilan edilir. İlk karşılaşmanın yapıldığı tarihi gunde oyuncuların uzerlerinde gri pantolonlar, kısa kollu mintanlar ve ayaklarında birer cift spor pabucu varmış. Her takım dokuz oyuncudan mutevellitmiş ve bir kaleci, iki defans, uc orta saha oyuncusu ile uc hucum elemanı duzeninde sahaya yayılıyorlarmış. Sepetlerin tabanları delik olmadığı icin her sayının ardından top toplayıcılar pota yanında konuşlanmış merdivene tırmanıp, meşin yuvarlağı hakemlere teslim ediyorlarmış. Bu olağan ustu gosteri sporuna "Naismithball." adı verilmesi onerilmiş. Ancak Doktor James, boyle bir ismin, keşfettiği sporu telef edeceğine kanaat getirerek “Basketbol” lakabının daha uygun olacağını duşunmuş. Dr. James Naismith, yarattığı basketbol oyununun, Berlin’de duzenlenen 1936 Olimpiyatlarında, olimpik bir spor dalı olarak kabul edildiğine tanıklık etme heyecanına eriştikten sonra, 1939 senesinde bu dunyadan gocup gitmiş. Ardında tarihi bir keşif ve basketbol ile ozdeşleşmiş istisnai şahsiyetinden ebedi izler bırakarak... 14 gunde turetilen ve Springfield’deki YMCA spor salonunda hazır bulunan 18 dev adamın kolları sıvamasıyla başlayan basketbol sporu, bugun dunya capında uc yuz milyondan fazla birey tarafından icra ediliyor. Nereden, nereye... Unutmayalım ki, ne kadar geriye bakarsak, o kadar ilerisini gorebiliriz. Seni hurmetle anıyoruz Dr. Naismith. __________________