İlk halife Hz. Ebu Bekir'in ilan ettiği savaş hukuku!..



Hicretin on birinci senesinin başlarında Resulu Ekrem Efendimiz'in ateşli rahatsızlığı ilerlemiş, 13 gun gibi kısa bir zaman icinde İlahî takdir hukmunu icra ederek, 12 Rebiulevvel'de vefat-ı nebi vÂki olmuş, yerine hemen Hazreti Ebu Bekir halife secilmişti.

O sıralarda Efendimiz, cihad icin bir ordu da hazırlamış, tam gondereceği sırada vefat vÂki olduğundan hazır bekleyen ordu yola cıkamamıştı. Yeni Halife'nin ilk işi Resulullah'ın (sas) hazırladığı bu orduyu hemen yola cıkarmak oldu.

Savaş ordusu Medine dışında toplanarak Şam taraflarına doğru yola dizilirken Muslumanların ilk Halifesi de bu orduyu uğurlamak uzere aralarında bulunuyordu. Kendisi yolda yururken ordu kumandanlığına tayin edilmiş bulunan on sekiz yaşındaki genc Usame de at ustunde gidiyordu. Usame defalarca attan inmeyi istemiş; ama Halife, ''Benim de ayaklarım Allah yolunda tozlansın.'' diyerek onun atının yanında yurumeyi tercih etmiş, genc kumandana itaatte tereddut edenlere de boylece itaat mesajı vermeyi ihmal etmemişti. Hatta bir ara askerlerin icinde bulunan Hazreti Omer'i genc kumandan Usame'den isteyen Halife, ''Omer'i benim yanımda Medine'de bıraksan da acil işlerimde bana yardımcı olsa!'' teklifinde bulunmuş, Usame de isteğe uyarak Hazreti Omer'i Halife'nin hizmetine vermekte tereddut gostermemişti.

İşte bu savaş ordusunu uğurlaması sırasında Ceref'teki bir kum tepesi uzerine cıkan Halife Hz. Ebu Bekir, tarihe altın harflerle yazılacak muhim bir konuşma yaptı. Duşman topraklarına girdiklerinde nelerin helal, nelerin haram olduğunu anlattığı bu savaş kuralları konuşmasında, savaşa iştirak etmeyen sivillerin hayatlarının koruma altında olduğunu hatırlattığı askerlerine şu savaş kurallarını sıraladı:

***

- Aziz mucahidler! Hedefinizdeki duşman topraklarına girince sakın her turlu vurup kırmanın, yakıp yıkmanın serbest olduğunu duşunmeyesiniz. Sayacağım şu kurallara savaş ortamında da dikkat etmeniz gerekmektedir. Biliniz ki, Allah ve Resulu şu on maddeyi savaş ortamında da yasaklamıştır:

1- Girdiğiniz duşman topraklarında henuz savaş nedir bilmeyen masum cocuklara asla dokunmayın, cocuk oldurmek gibi bir buyuk gunah, gecmişteki cehalet devrinde kalmış olsun, gunumuze taşıma vebalini yuklenmeyin...

2- Kadınları asla katletmeyin. Savaşta karşınıza cıkmayan kadınlar sizin muhatabınız değildir; onları korumanız altında tutun...

3- Size karşı koymaya gucu yetmeyen yaşlılara, hastalara, felclilere, baktığı hedefi goremeyen korlere dokunmayın...

4- Kiliselerde kendilerini ibadete vermiş din adamlarına da dokunmayın...

5- Duşman arazilerindeki meyveli meyvesiz ağacları kesmeyin, sebze ve meyve yeşilliklerini tepelemeyin, ekinleri ateşe vermeyin...

6- Duşmanın koyun ve kecilerinden ihtiyacınızdan fazlasını kesmeyin...

7- Elinize gececek ganimet malından şahsınıza hicbir şey almayın.

8- Kadınların iffetini ihlal edecek zina fiilinin her yerde haram olduğunu hatırlayın; namus ve iffetin her zeminde koruma altında bulunduğunu unutmayın...

9- Duşmanın savaşamayacak hale gelmiş yaralı askerlerini oldurmeyin, silahını bırakıp kacanlarını kovalayıp da arkadan vurmayın...

1O- Elinize duşen esirleri koruyun, işkence ve zulum gibi eziyetlere maruz bırakmayın!..

***

Muslumanların ilk halifesi Hz. Ebu Bekir'in savaşa giden askerlerine yaptığı bu tarihi savaş konuşmasından anlaşılıyor ki, 21. asırda İsrail'in cocuk, kadın, yaşlı, sivil demeyip topyekun katletmekten cekinmediği insanlık dışı savaş anlayışını İslam, altıncı asırda yasaklamış, insanlığa layık bir savaş hukukunu daha o asırda dunyaya boyle ilan etmiştir...

Demek insanlık bugun, İslam'ın baştan koyduğu bu savaş hukukuna muhtac durumdadır. Varabilirse ona varacak, uygulayabilirse onu uygulayacaktır ki, dengesini yitirmiş bir savaş katliamından cocukları, kadınları, hastaları, yaşlıları, sivilleri kurtarabilsin... Cephede carpışan askerler arasında yapılacak savaş, savunmasız sivilleri imha vahşetine donuşmesin...


AHMED ŞAHİN
Zaman Gazetesi

__________________