11 Mart 2016 Cuma 00:39:00
İnsanı aziz kılan, yuruduğu mukaddes yol veya kendini feda ettiği yuksek ideallerdir. Kur'Ân'ın “fî sebîlillah” olarak belirttiği “Allah'ın rızasına goturen yol”da yurumek ve bu yolda canı, Canan'a feda etmek aşkın bir fedakÂrlıktır.
Şehit, Allah yolunda canını feda eden Musluman kişidir. Kur'Ân-ı Kerim'de şehitliğin onemine ve Allah katındaki değerine şoyle dikkat cekilir: “Allah yolunda oldurulenler hakkında “olu” demeyin. Bilakis, onlar diridirler, fakat siz bunun farkında değilsiniz.” (Bakara Sûresi, 154);“Allah yolunda oldurulenleri sakın olu zannetme! Bilakis onlar hayatta olup, Rablerinin katında yaşarlar, rızıklanırlar.” (Âl-i İmrÂn suresi, 169); “...Allah yolunda oldurulenler var ya, Allah onların yaptıklarını asla zayi etmeyecek, boşa cıkarmayacaktır. Allah onları doğru yola iletir ve onların hÂllerini duzeltir. Onları, kendilerine tanıtmış olduğu cennetine alır.” (Muhammed suresi, 4-6)
EY BU KABRİN SAHİBİ!
Bunun yanında bazı ayetlerde Allah katında şehitlerin derecesinin peygamberler ve sıddıklardan sonra geldiği ifade edilir. (Bkz. Nis suresi, 69) Cunku onlar dunya hayatlarını hak yolda feda etmişlerdir. Hak yolun hatırı ve ustunluğu icin herkesin tutkun olduğu dunya hayatından gecmişlerdir.
Omru boyunca şehitliği arzu eden Hz. Omer bir gun hutbede once peygamberliği anlatır sonra da Efendimiz'i (sallallÂhu aleyhi ve sellem) yuce ve yuksek vasıflarıyla yÂd eder. Peşinden tatlı bir reveransla Efendimiz'in (s.a.s.) mubarek kabr-i şeriflerine doner ve şoyle der: “Ey bu kabrin sahibi ne mutlu Sana!”
Bu sefer Hz. Ebû Bekir'den ve sadakatinden bahis acar. Mevzuyu derin derin tahlil eder ve sonra Hz. Ebû Bekir'in kabrine donerek ona da aynı eda ve aynı tonda, “Sana da ne mutlu ey şu kabrin sahibi!” diye seslenir.
Neden sonra şehitlik bahsini acar. Bu konuyu da yeterince anlatınca kendine doner ve “Nerede şehitlik, nerede sen ya Omer!” der. Ardından umit dolu sozlerle şoyle haykırır: “Sana imanı nasip eden ve seni hicretle şereflendiren Allah (celle celÂluhu) şehitliği de lutfeder...”
HZ. OMER ŞEHİTLİĞİ ARZULUYOR
Buyuk halife Hz. Omer hayatı boyunca iştiyakla hep şehitliği arzu eder ve Cenab-ı Hak da (celle celÂluhu) ona, bunu en yuksek şekliyle nasip buyurur. Bir sabah namazı vakti talihsiz ve uğursuz bir acem kolenin hain hanceri sinesine saplanır ve onu şehit eder. Hz. Omer'in duası kabul olur ve Hakk'a elinde şehadet kÂsesiyle yurur.
Peygamber Efendimiz'in (s.a.s.) ifadelerinden şehidin acı cekmeden olduğu, kanının ilk damlası yere duştuğu anda kul hakları dışında butun gunahlarının affedildiği, kabir azabı cekmeyeceği, cennetteki makamını goreceği, akrabalarından yetmiş kişiye şefaat edebileceği, cennete ilk girenlerden olacağı ve dunyaya donup tekrar şehit oluncaya kadar Allah'ın dinini yuceltmek isteyeceği anlaşılmaktadır. (BuhÂrî, Cihad, 6)
YATAĞINDA BİLE OLSE!
İnsanı aziz kılan, yuruduğu mukaddes yol veya kendini feda ettiği yuksek ideallerdir. Kur'Ân'ın “fî sebîlillah” olarak belirttiği “Allah'ın rızasına goturen yol”da yurumek ve bu yolda canı, Canan'a feda etmek aşkın bir fedakÂrlıktır. Bunun icin Cenab-ı Hak kendi yolunda omur tuketip hayatlarını bağışlayanları sıradan kullara gore cok ozel iltifatlarla ağırlayacak ve onları aziz eyleyecektir.
Resûlullah Efendimiz (s.a.s.), “Kim Allah'tan ihlasla samimi olarak şehit olmayı dilerse, yatağında bile olse Allah onu şehitler makamına ulaştırır.” (Muslim, İmÂret, 157) buyurur.
Bu vesile ile vatan icin toprağa duşen butun şehitlerimize Rabbimizden rahmet ve mağfiret, yakınlarına da sabırlar dileriz.
SOZUN OZU
1- Şehit, canını Allah yolunda feda eden kişidir.
2- Allah, şehitlere ahirette surpriz lutuflar hazırlamıştır.
3- Bir insan şehit olmayı arzularsa Allah onu şehitler makamına ulaştırır.
ORNEK HAYATLAR
HER BİR SALÂT U SELAM ON GUNAHIN SİLİNMESİNE VESİLEDİR
Sahabeden Hz. Ebû Talhael-EnsÂrî'nin bildirdiğinegore Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gun her zamankinden daha fazla neşeli bir şekilde gune başlamıştı. Bu durum sahabenin dikkatini cekmişti. Şoyle dediler:
- Ya Resûlallah! Bugun daha bir başkasınız. Huzurlu ve gulecsiniz. Sebeb-i hikmeti ne ola ki? Allah Resûlu:
- Doğrudur. Bugun bana Rabbimden bir elci geldi de şu mujdeyi verdi: “Ummetinden her kim sana salavat getirirse Allah da ona on hasene sevabı yazar, on gunahını siler, on derece yukseltir ve sana salavat getiren kişiye aynı şekilde mukabele eder.” (TaberÂnî, Mu'cemu'l-Kebîr, 4718)
Vefalı Peygamber'in (s.a.s.) ummetine de vefakÂr olmak duşer. O'nu (s.a.s.) anmak ve Allah'tan kendisi icin tazim ve teşrif ricasında bulunmak bizim icin cok kÂrlı bir iş ve bir guzel edeptir.
SALAVAT GETİRİN
Kur'an bize “Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber'e hep salÂt (rahmet ve sena) ederler. Ey iman edenler! Siz de ona salÂt edin ve tam bir ictenlikle selam verin.” (AhzÂb suresi, 56) cağrısı yapmaktadır.
Allah'ın Peygamber Efendimiz'e (s.a.s.) salÂtı, O'nu (s.a.s.) rahmetine mazhar etmesi ve şanını yuceltmesidir. Meleklerin ve biz muminlerin salÂtı ise Hz. Peygamber'in şanını yuceltme ve kendisi icin duadır. Selama gelince Efendimiz'e (s.a.s.) selamet ve esenlik dileme, kendisini yakışıksız şeylerden uzak tutma niyazı anlamına gelir.
ŞEFAATİNİ DİLİYORUZ
Bizler salavat getirdikce bir anlamda Habib-i Ekrem'i yuceltmiş oluyoruz. Allah'tan onun icin bu dunyada şanının yuce olması, dininin guneşin doğup battığı her yere ulaşması ve kıyamete kadar hukmunu icra etmesi ricasında bulunuyoruz. Ahirete bakan yonuyle de Efendimiz'in (s.a.s.) Cenab-ı Hak nezdindeki şeref ve makamının yukseltilmesini, makam-ı mahmud denilen o yuce payenin kendisine nasip olmasını ve ummeti icin şefaat etmesini talep etmiş oluyoruz.
Ulvî Âlemlerde Allah ve meleklerin takdir ve dualarına mazhar olan Efendimiz (s.a.s.) icin suflî Âlemde yaşayan biz insanlar da duacı oluyor ve sema ile arzı salavat halkasıyla birleştirmiş bulunuyoruz.
VİTİR NAMAZININ SON REKÂTINDA NİCİN TEKBİR ALIYORUZ?
Bu soruyu bize İstanbul'dan yazan okurumuz Ahmet Bey soruyor. Sorunuzla alakalı kaynaklarımızda şu bilgiler yer alıyor:
“Peygamber Efendimiz (s.a.s) Mirac'ta, Sidre-i Munteha'ya cıktı, bir rekÂt namaz kıldı. Buna bir rekÂt da kendisi ilave etti. Namaz iki rekÂt oldu. Cenab-ı Hak kendisine bir rekÂt daha kılmasını emretti. Boylece namaz, akşam namazı gibi vitir (tek) oldu. Peygamberimiz ucuncu rekÂtı kılacağı sarada İlahî rahmet ve nur tecelli etti. Peygamberimiz (s.a.s.) o nur icinde kaldı. Ve kendinden gecmiş vaziyette elleri cozuldu. Sonunda ellerini kaldırarak tekbir aldı. İşte elleri kaldırmak boylece sunnet oldu.” (Ruhu'l-Beyan, 4/413-414)
UCUNCU REKATTAKİ SIR
Başka bir rivayette ise Peygamberimiz, ucuncu rekÂtı kılacağı sırada Fatiha ve zamm-ı sure okudu. Rukûa gideceği sırada Cehennemi gordu. Cehennem ehli komur gibi simsiyah olmuştu. Peygamberimiz bu hÂlde de kendisinden gecti ve elleri cozuluverdi. Hemen CebrÂil (a.s.) geldi, Peygamberimiz'in uzerine Kevser suyundan doktu. Boylece Peygamberim'iz kendine geldi. Tekbir alıp Kunut dualarını okudu.
EFENDİMİZ, VİTİR NAMAZINI ANLATIYOR
Vitir namazının vakti ve fazileti hakkında Peygamber Efendimiz (s.a.s.) şoyle buyurur:
“Allah size bir namazı ziyade kıldı ki, o namaz sizin hakkınızda kırmızı tuylu develerden daha hayırlıdır. İşte o namaz vitir namazıdır. O namazı yatsı ile şafağın atışı arasında verdi.” (Ebû DÂvud, SalÂt, 336)
Arapların yanında o donemde en kıymetli dunya malı kırmızı tuylu develerdi. Hadiste, vitir namazının en kıymetli dunya malından daha hayırlı olduğu bildirilmektedir.
Butun bu rivayetler ve hikmetleri ile birlikte, ibadetlerle ilgili meselelerde aranan esas husus, Peygamberimiz nasıl kılmış ve tatbik etmişse, onu taklit edip yapmaktır.
TEFEKKUR ATLASI
COK MERAK ETTİM KAC YAŞINDASINIZ?
Bazıları insanların yaşını, maaşını bunun da otesinde kişinin kendisinde kalması gereken bircok malumatı velhasıl ne kadar ozeli varsa onu merak eder sorar. Başkalarının yaşının bize ne faydası vardır? Yaşlı dediğimiz insan da bir zamanlar bizimle aynı yaşta değil miydi?
NE CABUK COKMUŞ!
İnsan, olumsuz işleri kendine pek yakıştırmaz ya da nefsinin istemediği hÂlleri hep kendisinden uzak gorur. Yaşlılık ve olum de bunlardandır. Bazı insanlar vardır, “Falan ne cabuk cokmuş, filanı gordun mu adam on yaş birden yaşlanmış.” gibi sozler eder de kendi icin de zamanın gectiğini anlamak istemez.
Oysa biz kabul etsek de etmesek de zaman nehri akıyor ve bu nehri durdurmak hicbir insana nasip olmamıştır. Başkaları yaşlanırken biz genc kalmıyoruz. Onemli olan insanca, insana yaraşır erdemlerle yaşamaktır.
BİR ÂYET
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gucunuzle ve butun işlerinizde adaleti gercekleştirin ve adalet numunesi şahitler olun! Bir topluluğa karşı, icinizde beslediğiniz kin ve ofke, sizi adaletsizliğe suruklemesin. Âdil davranın, takvaya en uygun hareket budur.” (Maide, 5/8)
BİR HADİS
Peygamber Efendimiz, hepimizi yakından ilgilendiren bir hadislerinde şoyle buyuruyor: “Dikkat edin! Vucutta oyle bir et parcası vardır ki, o iyi/doğru/duzgun olursa butun vucut iyi/doğru/duzgun olur, o bozulursa butun vucut bozulur. Dikkat edin o kalptir.” (Buhari, İman, 39)
Ali DEMİREL - İlahiyatcı, Ozgur Duşunce Gazetesi ve Ailem Dergisi Yazarı
-alıntıdır-
__________________
Şehitlik nedir, kimlere şehit denir? | Makale | Ali Demirel
Dini Bilgiler0 Mesaj
●22 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Şehitlik nedir, kimlere şehit denir? | Makale | Ali Demirel