Allah (c.c.) Berat Gecesi’nde yarattıklarının omur ve rızıklarını belirlemekle kalmıyor, tum tovbe edenleri de bağışlıyor. Efendimiz (s.a.v.) bu gece hakkında “Şaban’ın ortasında gece ibadet ediniz. Gunduz oruc tutunuz. Allah o gece guneş batınca, dunya semasına tecelli eder. Fecir doğana kadar ‘Yok mu benden af dileyen affedeyim, yok mu benden rızık isteyen vereyim’ der” buyurmuştur.

Berat, lugatte nişan, rutbe, imtiyaz, taltif icin verilen resmi kÂğıt manasına gelir. Bir başarının tescili, bir rutbenin tespiti, yuce bir makam tarafından yapılmış bir hizmetten sonra bir taltifin belgesi ve seckin bir tebaya bahşedilmiş imtiyazın vesikası demektir.

Berat’ın dini ıstılahda manası, Arabî aylardan ve mubarek uc ayların ikincisi olan Şaban ayının on beşinci gecesi olup, yaratılmışların rızıklarına, omurlerine, amellerine dair tarafı ilahiden meleklere yıllık talimat verildiği hakkında rivayet bulunan bir gecedir.


Bediuzzaman Said Nursi, bu gece hakkında şunları soylemiştir: “Bu gelen gece olan Leyle-i Berat, butun senede bir kutsi cekirdek hukmunde ve mukadderatı beşeriyenin programı nevinden olması cihetiyle, Leyle-i Kadir’in kutsiyetindendir. Her bir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta her bir ameli salihin ve her bir harf-i Kur’an’ın sevabı yirmi bine cıkar. Sair vakitte on ise, Şuhur-u Selase’de (Uc aylar) yuze ve bine cıkar. Bu kutsi Leyle-i meşhûrede, on binler, yirmi binler ve otuz binlere cıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hukmune gecebilir. Onun icin elden geldiği kadar, Kur’an ve istiğfar ve salÂvatla meşgul olmak buyuk kÂrdır.”

Berat kelimesi, “Beraat” olarak soylendiğinde, borctan, cezadan, sorumluluktan kurtulmak, temize cıkmak, uzak olmak, gamdan, kederden kurtulmak, hastalığın iyileşmesi, yaraların sarılması manalarına da gelmektedir. Buna gore bu gecenin feyzi fazileti ve sevabı ile Allah’ın kullarına kazandırdıkları yanında gunahların affına, suclarından beraat etmelerine, gonullerinin ferahlamasına, azabı ilahiden selamete ermelerine, manevi hastalıklardan şifa bulmalarına vesile olabileceği manasına da gelmektedir.

[IMG]http://img52.**************/img52/5130/beraatkandili.gif[/IMG]

Berat, kurtuluş belgesidir

Kur’an-ı Kerim’de sucsuzluk, kurtuluş belgesi (Kamer Suresi 54/43) muşriklerle her turlu ilişkiyi kesme, onlardan uzak durma (Tovbe Suresi 9/1) anlamlarında iki yerde berat kelimesi gecmektedir. Hadislerde ise genellikle gunahtan kurtulma, bir iş veya zumreden uzak durma manalarında kullanılmıştır. Dini kaynaklarda ayrıca Beraat-i Asliye, Beraat gecesi, Beraat yemini olarak da gecmektedir.

Bu gecede muminlerin tovbe ve istiğfarları ve duaları kabule karin olmakta ve muminler tarafından huşû ile tes’id ve ihya edilmektedir.

Efendimiz (sav) bu gece hakkında “Allahu Teala, Şaban’ın on beşinci gecesi dunya semasında tecelli eder ve Kelp kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha fazla kişiyi bağışlar” buyurmuştur. (İbn-i Mace, İkame, 191)

Diğer bir hadislerinde de “Şaban’ın ortasında gece ibadet ediniz. Gunduz oruc tutunuz. Allah o gece guneş batınca, dunya semasına tecelli eder. Fecir doğana kadar ‘Yok mu benden af dileyen affedeyim, yok mu benden rızık isteyen vereyim. Bir derde duşen yok mudur? Ona afiyet vereyim (o dertten kurtarayım). Şoyle olan yok mu? Boyle olan yok mu?’ der” buyurmuştur. (İbn-i Mace, İkame, 191)

[IMG]http://img819.**************/img819/3855/beraatetmek540x764.jpg[/IMG]

Berat Gecesi Namazı

Şaban ayının on beşinci gecesi kılınacak olan namaz yuz rekattır. Bu namazın her rekatında, Fatiha’dan sonra on kere ihlas suresi okunur. Yuz rekat kılan kişi bin defa ihlas suresini okumuş olur. Hasan-ı Basri Rahmetullahı Aleyh’den gelen rivayete gore:

“Otuz sahabeden dinledim, bu namaz icin şoyle dediler: “Her kim bu namazı, berat gecesi kılar ise Allah-u Teala’nın yetmiş rahmet nazarı ona ulaşır. Her nazarda, kendisinin yetmiş ihtiyacı yerine gelir. Bunların en kucuğu, Allah-u Teala’nın mağfiretidir.”

Berat Gecesi kılınan namazlardan biri de Peygamber Efendimiz’in kıldığı, Hz. Aişe‘nin naklettiği şekildedir:

Rasulullah kalkıp namaza durdu. Ayakta durması hafif oldu. Fatiha suresini okudu; sonra da kucuk bir sure okudu. Gecenin yarısına kadar secdede kaldı. Daha sonra ikinci rekata kalktı. Ayakta iken, birinci rekatta okuduğu kadar bir şey okudu. Sonra yine secdeye vardı. Bu secdede dahi, tan yeri ağarıncaya kadar kaldı. Secdede o kadar kaldı ki, bunun icin Yuce Allah ruhunu aldı sandım. Bana gelmesi uzayınca, kendisine yaklaştım. Hatta ayaklarına elimi surdum. Hareket ettiğini gorunce rahatladım. Secdesinde şoyle dediğini işittim:

“Azabından affına sığınırım. Dargınlığından rızana sığınırım. Senden sana sığınırım. Şanın yucedir. Sen kendi zatını ovduğun gibi, seni ovemem.”

Sonra kendisine sordum: “Ya Rasulullah, bu gece secdende bir şeyler okuduğunu duydum. Bunları daha once okuduğunu hic duymamıştım.”

Boyle demem uzerine, bana sordu: “Sen onları oğrenebildin mi?”

Bu sorusuna karşılık: “Evet” deyince, şoyle buyurdu:

“Onları hem sen oğren, hem de başkalarına oğret.”

Bu mubarek zaman diliminin, butun İslam Âlemine feyizler, hayırlar ve saadet mujdeleri getirmesini yuce Allah’tan niyaz ediyoruz.

__________________