Sorunun tamamı: Nazar/goz değmesi insanı oldurur mu? Nazara/goz değmesine karşı ne gibi tedbirler alınabilir; Buyuye karşı sirke tedavisi var mıdır? Goz değmesinin sebepleri nelerdir?

Lutfen hepsini okuyun.
Bu konuyu 4 ana başlık altında anlatayım.

Cevap 1:

İnsanı tesir altına alan, hasta eden bazı vak’alar vardır ki, tıp ilmi bunlar icin kesin teşhise varamamıştır. Gercek sebebi hakkında da acık bir bilgi verememektedir. İşte bunlardan birisi de “nazar etme,” “goz değme”dir. Nazarın gercek olduğu, nazar edilen kimsenin hastalanmasına, hatt olumune sebep olduğu da bilinen ve kabul edilen bir hakikattir.

Nazarın gercek olduğunu ve insanın kaderiyle yakından alÂkasının bulunduğunu ifade eden Peygamber Efendimiz şoyle buyurmaktadır:

“Nazar haktır, kader ile yarışan birşey olsaydı, nazar değme işi yarışıp onu gecerdi (kaderi değiştirirdi).” (Muslim, SelÂm: 42; İbni MÂce, Tıb: 3)

Nazarın kaderle her ne kadar alÂkası varsa da onun tesirini yaratan yine Cenab-ı Haktır. Yoksa bizzat nazar eden kişi o hadiseyi meydana getirmiş değildir. Nazarı keskin olan kimse birşeye baktığı anda Cenab-ı Hak o şeyde zararı yaratmaktadır. Cunku iyiliği de kotuluğu de yaratan Allah’tır. Allah’ın iradesi dışında hicbir şey meydana gelmez.

Nazar etmenin, olumu, kişinin helÂk olmasını netice veren cihetini Peygamberimizden oğreniyoruz. CÂbir bin Abdullah’ın rivayet ettiği hadiste şoyle buyurulmaktadır:

“Goz değmesi haktır. Deveyi kazana, insanı da kabre girdirir.” (Keşfu’l-HafÂ, 2: 76, Ebû Naim’den naklen)

Boylece, nazara uğrayan deve nasıl ki olup, eti tencereye konuyorsa, aynı şekilde nazar edilen kişi dehayatından olup mezara girebilmektedir. Hadis-i şeriften nazarın tesirinin yalnız insana bağlı kalmadığı, butun canlılara, hatt insanı dikkatini ceken herturlu şeye de zarar verebildiği anlaşılmaktadır.

Asr-ı Saadette gecen, nazarla ilgili bir hadiseden, mu’minin beğendiği birşey karşısında nasıl davranması, neler soylemesi gerektiği, nazar etmenin din kardeşini oldurme sayılacağı, nazara uğrayan ve nazar eden kimsenin neler yapması gerektiği hususunda geniş bilgiler cıkarmak mumkundur.

Sahabîlerden Amr bin Rebia, Sehl bin Huneyf’i yıkanırken gorur,nazar eder. Sehl carpılmış gibi yere yıkılır. Alıp Peygamberimizin bulunduğu yere gotururler. Durumu oğrenen Peygamberimiz “Kimden şuphe ediyorsunuz?” diye sorar. Sahabîler, Amr bin Rebia’nın ismini verirler. Bunun uzerine Peygamberimiz Amr’ı azarlayarak, “Sizden biriniz neden din kardeşini olduruyor? Biriniz kardeşinde beğendiği, hoşuna gittiği birşey gorduğu zaman ona mubarek olması icin dua etsin (MÂşallah, BÂrekallah gibi sozler soylesin)” buyurur.

Daha sonra Peygamberimiz bir miktar su ister ve nazar eden Amr’ın abdest almasını emreder. (İbni MÂce, Tıb: 32, Musned, 3: 447)

Bir nevi abdest olan bu tatbikatı fıkıh Âlimlerimiz şoyle tarif ederler. Bir kabın icine su konur. Nazar eden kimse bir avuc alır, ağzını calkar, suyu kabın icine puskurtur. Sonra aynı sudan alarak yuzunu yıkar, sonra sol eliyle su alarak sağ elini yıkar, sağ eliyle de alarak sol elini bileklere kadar yıkar. Daha sonra sağ ve sol dirseklerini yıkar. Sonra dirseğini ve omuzu arasını yıkar. Sonra ayaklarını, sağ ve sol dizini yıkar. Elini ve ayaklarını yıkarken, kolunu ve dizinden aşağısını yıkamaz. Daha sonra sağ boğrunu aşağı doğru yıkar. Butun bu organlarını yıkadıktan sonra su aynı kapta biriktirilir. Nazar eden kişi bu işi tamamladıktan sonra su kabını alarak nazar ettiği şahsın arkasında durup başına doker. (Neyevi, Şerh-u Sahih-i Muslim, 14 % 172-173) Kullanılan bu su pis sayılmamaktadır. Bunu Peygamberimizin bizzat kendi tatbikatından anlamaktayız.

Peygamberimizin kısaca tarif ettiği ve Âlimler tarafından da genişce izah edilen bu yıkamanın bilinmeyen pek cok hikmeti, şuphesiz, vardır. En azından nazar şuphesini gidermek icin bu sunneti yapmak gerekir. Bu yıkama ve dokme işi Sahabîler tarafından da zaman zaman tatbik edilmiştir.

Bu iş yapıldıktan sonra nazar eden kimse bereket duasında bulunarak, “MÂşallah, L kuvvete ill billah” derse, meydana gelebilecek zararı Allah’ın gidereceği bildirilmektedir. Zaten bu yıkama işinin yapılması bir nevi fiilî duadır. Tesir ve şifa ise Allah’tan beklenmelidir.

Nazardan ve ondan gelebilecek şerden Allah’a sığınmalıdır. Hz. Âişe’den oğrendiğimize gore, Peygamberimiz ona goz değmesine karşı rukye yapmasını (dua okumasını) emretmiştir. (İbni MÂce, Tıb: 34)

Başka bir hadiste “Nazardan Allah’a sığınınız” (A.g.e., Tıb: 32) buyurularak, şifayı Allah’tan istememiz tavsiye edilmektedir.

Peygamberimizin goz değmesi karşısında ondan korunmak icin hangi duaları okuduğunu ve neler yaptığını Ebû Said el-Hudrî (r.a.) şoyle anlatmaktadır:

“Resulullah (a.s.m.) (Cinlerin ve insanların nazarından Allah’a sığınırım, gibi dualarla) cinlerin nazarından, sonra da insanların nazarından Allah’a iltica ederdi. Sonra MuavvizetÂn (FelÂk ve NÂs Sûreleri) inince bu sûrelere devam etti. Diğer duaları terk etti.” (A.g.e., Tıb: 34)

Şu halde, nazar eden ve zarar verenleryalnız insanlar değildir. Aynı zamanda cinler de nazar edip, insana zarar vermektedir. “Cinlerin nazarı oktan daha sur’atli gecer” diyen bazı Âlimler goz değmesini, cinlerin carpması ve nazar etmesi mÂnÂsında da anlamaktadırlar.

Peygamberimizin tatbik ve tavsiye ettiği mÂnevî ilaclardan başka yollara başvurup şifa aramak mu’mine yakışmaz. Cahiliye devrinde Araplar bazı hastalıklardan dolayı boyunlarına ve kollarına ceşitli Âlet ve boncuklar takarlardı. Deva ve şifayı da o taktıkları şeylerden beklerlerdi. Şirk kokan, inancına uymayan bu nevi işleri şiddetle yasaklayan Peygamberimiz, “Kim birşey takarsa butun işleri o taktığı şeye teslim edilir” (Tirmizi, Tıb: 24)

buyurmuştur.

Boylece takılan o şeyin bir fayda vermeyeceği, ayrıca kişinin butun umidini bizzat ona bağlamasıyla da inancına zarar geleceği anlaşılmış oluyor.

Nazardan korunmak icin mÂnÂsı bilinmeyen bazı muskalar yazıp kullanmak veya “nazar boncukları” takmak İslÂm inancına uymayan bÂtıl Âdetlerdir. Bu gibi şeyleri insanın takınması caiz olmadığı gibi, bir hayvana veya bir eşya uzerine takmak da aynı şekilde meşru değildir. Peygamberimizin haram saydığı bazı şeyler arasında nazarlık takınmak da sayılmaktadır. (Neseî, Zînet: 17)

Bu işlere benzeyen ve halk arasında mum eritmek, kurşun dokmek veya ot yakıp hastanın başının uzerinde gezdirmek gibi hicbir mÂnÂsı olmayan tatbikatlara tevessul etmemek lÂzımdır. Cunku Cenab-ı Hak her turlu derdi verirken meşru olarak dermanını da yaratmıştır. Mu’min olcu olarak sunneti almalı, o cizgiden cıkmamaya calışmalıdır. İstikamet ancak bu yolla mumkundur.

Cevap 2: Nazardan Korunma Tedbirleri

Nazara karşı su ile tedaviyi Peygamberimiz uygulamıştır. Ancak buyu veya nazara karşı sirke ile tedavi uygulamasını bilmiyoruz.

Gozdeğmesi (nazar) illetine yakalanmadan once korunmak icin şu tedbirler alınmalıdır:

1) BİRİNCİ TEDBİR: Sabah ve akşam koruyucu dua, evrad ve zikirlere devam edilmelidir.

Onları okuyan kimseyi Allah (c.c.) nazardan muhafaza buyurur. Okunacak sure ve dualar coktur.

Bazıları şunlardır: Fatiha Suresi, Ayetu'l-Kursî, FelÂk Suresi, NÂs Suresi,


Peygamber (s.a.v.) Efendimiz'in okuduğu muhtelif dualar. Nazara karşı şu duayı okumalıdır:

"Yarattığı şeylerin şerrinden Allah (c. c.)' in tam olan kelimelerine sığınırım." (Ebu Davûd, Tıp, 19; DÂrimî, İsti'zan, 48; Muvatta, İsti'zan, 34; Ahmed b. Hanbel, 4/430)

Yine şu duayı okumalıdır:

"Butun şeytanlardan, zararlı hayvanlardan, Kem gozlerden Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Hicbir iyinin ve kotunun yapamadığı ve Allah (c. c.) 'in yaratıp vucuda getirdiği butun şerlerin şerrinden,

Gokten inenlerin ve goğe cıkanların şerrinden,

Yerde bitenlerin ve yerden cıkanların şerrinden,

Gecenin ve gunduzun fitnelerinin şerrinden,

İyilik icin kapı calan haric, gece ve gunduz her kapı calanın şerrinden Allah (c. c.) 'ın tam olan kelimelerine sığınırım.

Ey Rahman (olan Allah'ım)" (Buharî, Kitabu'l-Enbiya, 10; Muslim, Kitabu'z-Zikr, 54, 55)

Yine şu ayeti okumalıdır:

"Doğrusu inkÂr edenler, Kur'an'ı duydukları vakit (sana olan duşmanlıklarından dolayı) neredeyse gozleri ile seni yere sereceklerdi!

HÂl da (senin icin) mutlaka o, delidir! Diyorlar.

Halbuki Kur'an, butun Âlemler icin bir oğutten başka bir şey değildir." (Kalem, 68/51,52.)

İnsanların ahvÂline bakan kimse, nazar konusunda onlarda bir umursamazlık olduğunu gorur. Oysa ki, bilhassa bebeklerin ve kucuk cocukların şeriata uygun dualarla nazardan korunmaları gerekir.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Huseyin (r.a.)'ı şu dua ile koruyordu:

"Sizi, butun şeytanlardan, Zararlı hayvanlardan, Kem gozlerden, Allah (c.c.)'ın tam olan kelimelerine sığındırırım." (Buharî, Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, torunları olan Hz. Hasan (r.a.) ve Hz. Huseyin (r.a.)'a hitaben yine şoyle derdi:

"Şuphesiz ki, sizin atanız (İbrahim AleyhisselÂm) İsmail'i ve İshak'ı onlarla koruyordu." (Buharî, İbn-i Abbas (r.a.)'dan rivayet etmiştir.)

2) İKİNCİ TEDBİR: Nazar değmesinden korunma yollarından biri de, korktuğu ve şuphelendiği kişilerin yanında guzelliklerini teşhir etmemelidir.

Hafız el-Bağavî "Şerhu's-Sunne" eserinde anlattığına gore, Hz. Osman b. Affan (r.a.) cok guzel bir cocuk gormuştu.

Bunun uzerine, onu nazardan korumak icin cocuğun velisine şoyle dedi: "Bu cocuğun cenesine siyah boya surerek onun guzelliğini kamufle ediniz."

3) UCUNCU TEDBİR: Gozdeğmesinden korunma yollarından biri de, gorup beğendiği bir şey hakkında, goren kişinin bereketle dua etmesidir.

Bir kimse, kendi gozunun başkasına zarar vermesinden korkarsa, ona baktığı zaman şoyle demelidir:

"Allah (c.c.) onu sana mubarek etsin." (Benzer ifade ile Bkz. Ebu Davud. NikÂh, 36; Tirmizî, NikÂh, 7; İbn-i MÂce, Ezan, 2; Ahmed b. Hanbel, Musned, 3/281.)

Veya şoyle demelidir:

"Ya Rabbi! Ona mubarek eyle." (Benzer ifade ile Bkz. Muslim, Zuhd, 74; Ebu Davud, Vitir, 31; Nesaî, ZekÂt, 12; İbn-i MÂce, Zuhd, 8; Ahmed b. Hanbel, musned, 3/108, 188, 5/77.)

Yahut şoyle demelidir: "MÂşÃ‚allah (Allah ne guzel yapmış) Allah'tan başka kuvvet (sahibi) yoktur." (Ebu Davud, Edeb, 101.)

Ya da buna benzer dualar etmelidir. O zaman Allah (c.c.)'ın izni ile zarar defolur gider.

Kendi nefsinden, başkasına nazar değmiş olmasından şuphelenen ve endişe duyan kimsenin yapması gereken şey, Allah (c.c.)'dan korkması ve gozdeğmesine sebep olabilecek şeylerden sakınmasıdır. Bunun icin Allah (c.c.)'ı cokca zikretmeye devam etmelidir. İnsanlardan hoşa giden bir şey gorduğu zaman Allah (c.c.)'dan, onu mubarek kılmasını dilemelidir.

Yuce Allah (c.c.)'ın, insanlara vermiş olduğu nimetlere kesin olarak hased etmemelidir. Cunku, eğer onlara hased ederse, sanki Rabbine karşı itirazda bulunmuş gibi olur.

Cevap 3: Nazar Değmesinden Sonra

Yukarıda, nazar değmemesi icin alınacak tedbirler ve korunma careleri acıklanmıştı. Nazar değdikten sonra da şeriata uygun careler vardır. Kur'an-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde bu hususa işaret eden deliller bulunmaktadır.

Yine şu sure ve ayetler dua maksadıyla okunmalıdır.

a) Fatiha Suresi,

b) Ayetu'l-Kursî,

c) FelÂk Suresi,

d) NÂs Suresi,

e) Ayrıca Cebrail AleyhisselÂm'ın, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz'e okuduğu ve oğrettiği şu dua okunmalıdır:

"Allah (c. c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup uflerim). Sana eziyet veren her şeyin şerrinden, Her nefsin yahut hased edenin kem gozunun şerrinden Allah (c.c.) sana şifa versin. Allah (c.c.)'in ismi ile sana rukye ederim" (Buharî, Kitabu't-Tıb, 38; Muslim, Kitabu's-Selam, 40; Ebu Davud, Kitabu't-Tıb. 19; Tirmizî, Kitabu'l-CenÂiz, 4; İbn-i MÂce. Kitabu't-Tıb, 36. 37; Ahmed b. Hanbel, Musned. 6/332.)

Yine Resûlullah (s. a.v.) Efendimiz' in bir hastalığı olduğu zaman Cebrail AleyhisselÂm gelir ve şu duayı okurdu: "Allah (c.c.) 'in ismi ile sana rukye ederim (okuyup uflerim). Allah (c.c.) butun hastalıklardan sana şifa versin. Hased ettiği zaman hased edenin şerrinden ve butun kem gozlulerin şerrinden (seni korusun.)" (Muslim, Hz. Âişe (r.a.)'dan rivayet .etmiştir.)

Bazı İslÂm buyuklerinden nakledilmiştir ki; gozden sakınmanın şartı, iyilikleri, guzellikleri, zînetleri gizlemektir. Bir kimsenin kendisini, ailesini veya cocuğunu susleyip el Âleme teşhir etmesi uygun değildir. AllÂme İbnu'l-Kayyım diyor ki: "Kim bu duaları okuyup tecrube ederse, faydasının derecesini ve ona ne kadar cok ihtiyac bulunduğunu anlar. Bu dualar, nazar edenin tesirine mÂni olur. Onu okuyan kimsenin imanının kuvvet derecesine gore nazarın etkisini giderir. Cunku bu dualar silahdır. Silah ise, kullanana gore etkili olur."

Abdullah es-SÂcî (r.a.)'ın anlattığına gore, kendisinin cok guzel bir devesi vardı.

Birgun devesine binerek yol arkadaşları ile beraber sefere cıktı. Yolculardan biri vardı ki, gozu değerdi. Bu durumu bilenler Abdullah'ı uyardılar. Devesini o adamın gozunden sakınmasını soylediler. Abdullah o adamın, devesine bir zarar veremeyeceğini soyleyip pek aldırmadı. Abdullah'ın sozlerini ve davranışını da o adama anlattılar. Adam, kendisini ispat etmek icin Abdullah'ı kollamaya başladı. Bir mola sırasında Abdullah oradan ayrılınca, adam hemen gelerek deveye nazar etti. Biraz sonra deve hastalanıp yere duştu. O sırada Abdullah da cıkageldi. Deveyi o vaziyette gorunce neler olduğunu sordu.

Dediler ki: "Sen gidince hemen o adam gelip deveye nazar etti.

Hayvana bakınca o da bu hÂle geldi."

Bunun uzerine Abdullah: "O adamı bana gosterin" dedi.

Onlar da gosterdiler. Abdullah, adamın yanına varıp karşısında durdu.

Sonra şu duayı okudu:

"Allah (c.c.)'ın ismiyle hapsedenin hapsinden, Kuru taşın (şerrinden), Yakıcı kıvılcımın (şerrinden Allah 'c.c.)'a sığınırım).

Nazar edenin gozdeğmesi, kendi aleyhine donsun ve en sevdiği kişinin uzerine donsun.

Gozunu cevirip de (sema' ya) bak! Bir bozukluk goruyor musun? Sonra gozunu iki kez cevir de yine bak. Goz hor, Hakir, Bitkin ve umidini kesmiş olarak tekrar sana doner." (Bu duanın son kısmı, Mulk Suresi'nin 3. ce 4. ayetleridir. Bkz. Mulk, 67/3-4..)

Abdullah es-SÂcî bu duayı okuyunca gozdeğmesi kalktı. Allah (c.c.)'ın izni ile devesi iyileşti.

Cevap 4: Uyarılar

1) BİRİNCİ UYARI: Gozdeğmesi (nazar) bazan insanlardan olur. Bazan da cinlerden olur.

Mu'minlerin annesi Ummu Seleme (r.a.)' dan rivayete gore, Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz, evinde bir kız gormuştu. Kızın yuzunde bir değişme farketti ve şoyle buyurdu: "Ona rukye yapınız (okuyup ufleyiniz). Cunku onda gozdeğmesi (nazar) vardır." (Buharî ve Muslim, Ummu Seleme (r.a.)'dan rivayet etmişlerdir.)

Hafız el-Bağavî diyor ki: "Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz nazar değmesine işaret ederken cinlerden nazar değmiş olacağını kasdetmiştir."

Deniliyor ki: "Cinlerin nazar etmesi, mızrak ucundan daha tesirlidir." Şuphe yok ki, insan kirli elbiselerini değişmek icin cıkardığı vakit, Yahut tuvalet ihtiyacını gidermek icin, Ya da bir başka sebeple avret yerini actığı vakit cinlerin nazarından korunmak icin dua etmelidir. Bu da Cenab-ı Hakk'ın ismini zikretmekle olur.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şoyle buyurmuştur: "Onlardan (insanlardan) biri helaya girdiği zaman, başka bir rivayette, elbisesini cıkarıp bir yere koyduğu zaman bismillah demesi, cinlerin gozleri ile Ademoğlunun avret mahallinin arasında bir perdedir." (Tirmizî. Sunen'inde ve Ahmed b. Hanbel de Musned'inde rivayet etmişlerdir.)

2) İKİNCİ UYARI: Cenab-ı Hakk'ın ihsan ettiği sağlığı, Guzelliği, NÂli olduğu nimetler ve sair sebeplerle gozdeğmesine hazır olan kimse, daima tedbirli olmalı ve kendisini teşhir etmemelidir.

Ozellikle kadınlar kendi guzelliklerini ve bilhassa kız cocuklarının guzelliklerini aşırı derecede teşhir etmemelidirler. Cunku bunun sonucunda bircok uzucu olaylara şahit olunmaktadır.

Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz Esma binti Umeys (r.a.)'a hitaben şoyle buyurmuştur:

"Bana ne oluyor ki, kardeşoğullarının cisimlerini zayıf goruyorum! Yardıma muhtac duruma gelmişler." (Muslim, CÂbir b. Abdullah (r.a.)'dan rivayet etmiştir.) Bunlar Hz. Cafer b. Ebu TÂlib'in cocukları idiler. Esma dedi ki: "Onların bir hastalıkları yok. Fakat onlara nazar değdi."

Bunun uzerine Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz şoyle buyurdu: "(O halde) sen onlara rukye yap. (okuyup ufle.)" (Ahmed b. Hanbel. Musned, 3/333.)

3) UCUNCU UYARI: İnsanlardan bazıları rukye tedavisi (okuyup ufleme) talep ettikleri zaman okuyan kişinin inancının sağlam olup olmadığını, Maksadını, İlmini araştırmıyorlar. Bu sebeple de sahtekÂrlara, Buyuculere ve kotu maksadlı olanlara yoneliyorlar. O bozguncular, yapıcı olmaktan cok yıkıcıdırlar. Hatta onların icinde niceleri vardır ki, haram olan şeyleri, Yahut bid'atları, Ya da şirk olan şeyleri insanlara emrederler. Boyle kimselerin şerlerinden muhafaza etmesini Yuce Allah (c.c.)'dan dileriz.

Rukye (okuyup ufleme) talep eden kimseye gereken şey, dikkatli olması ve işini sağlam apmasıdır. Yani, ya kendisi okumalı, Yahut da buna ehil olan imanlı ve ihlÂslı kimseleri bulmalıdırlar. Şunu da iyi bilmelidir ki; Eğer şeriatın uygun gorduğu şartlar uygun olmazsa, rukye yapmak caiz olmaz.

Hz. Yusuf AleyhisselÂm'ın kıssasını anlatan şu ayetin mÂnÂsını derin derin duşunmeliyiz:

"Ayrı ayrı kapılardan (şehre) girin (ki size nazar değmesin.) Yine de Allah'ın takdir ettiği bir şeyi ben sizden gideremem. Hukum ancak Allah'ındır. Ben ona guvenip dayandım. Tevekkul edenler de yalnız ona guvenip dayanmalıdırlar." (Bkz. Yusuf, 12/67.)

Bilmelidir ki, gozdeğmesinden (nazardan) korunmak ve onu tedavi etmek, ancak Allah (c.c.)'dan ve onun Resûlu'nden gelen şeylerin doğruluğuna inanmakla mumkun olur. Eğer bu konuda şuphe ve tereddutleri olursa, ilacın tesiri de azalır.

Sorularla İslamiyet.

Sorularınız veya Ek bilgi icin ozel mesaj.
__________________