Oncelikle Alanya'nın boyle bir stada kavuşmuş olması cok onemli. Antalya'ya 1500-2000 takım geldiği masalını bir yana bırakıp buraya sahiden cok sayıda takım cekebilmek icin boyle statlara da buyuk gereksinme var. Bu kadar takım varken doğru durust bir turnuva bile yapamadığımızı unutmayalım. Alanya bir yandan kent olmaya doğru ilerlerken ote yandan da Alman nufusun gormezden gelinemeyecek duzeye cıktığı bir ilce. Ayrıca Super Lig'de takımı olan bazı kentlerin bile boyle stada sahip olmadığı duşunulduğunde işin onemi biraz daha anlaşılır. Sezon başında Almanya'daki hazırlık macında Galatasaray daha macın başında 10 kişi kalmış olan Fenerbahce'ye yenildiğinde, bunun feci sonuclar verebilecek bir kayıp olduğunu anlatmaya calışmıştım. Nedeni de cok basitti: İster hazırlık doneminde ister ligde kaybetmek cok cabuk alışkanlık yapar ve bir daha ne yapsanız kurtulamazsınız. Hele ezeli rakibiniz karşısında zaten berbat bir durumdaysanız iş daha da yıkıcı bir hal alabilir. O zaman sıradan bir hazırlık macını cok abarttığımı duşunen okurlarımız olmuştu. Sonucu hep birlikte gorduk. O nedenle Sarı Kırmızılı takımın elbette ki uzerinde fazla konuşmaya değmez macta Hannover'i yenmiş olması onemlidir. Evet, 10 kişi kalmış rakip karşısında dakikalarca hicbir uretkenlik gostermeden korlemesine bir oyunu surdurmek elbette ki sıkıcıydı. Savunmanın arasına ve arkasına atılan her topun tehlike oluşu, ortaalanda topa sahip olunamayışı, ustuste uc pas yapılamayışı gibi yetersizliklerin hepsi suruyordu. Hatta bunlara Arda'nın kolay toparlanamayacak gibi bir gorunum vermeye başlamasından bezdirici top kayıplarına kadar bir yığın tatsızlığı eklemek mumkundu... Yine de kazanmak onemlidir cunku boyle durumda sıkıntıları azaltmak daha kolaydır. En cok merak edilen iki adam elbette ki Kazım ve Culio idi. İkisi de bu gazozuna sayılabilecek macta taraftara bekleneni vereceklerini gosterir gibiydiler. Gerci Kazım'ın attığı gol oncesi iki metreden topu iceri ceviremeyişi cansıkıcıydı ama o 90 dakika oynadığı maclarda bile iki gol atmaya alışkın biri değil. Culio daha top ayağına ilk geldiğinde 'Evet, ben iyi futbolcuyum' diyebilen yapıda biri. Usttarafı cok duşunmeye değmez... Hem Ufuk'un hem Aykut'un iyi denilebilecek oyunları, Pino'nun bıraktığı yerden fırtına gibi devam edişi Sarı Kırmızılılara mutluluk veren durumlardı. Macın en guzel hareketi olan ikinci gole Sarı Kırmızılı takımın ozkaynak duzeninden yetişmiş uc oyuncunun imza koyması ilgincti. Koşe atışını Arda kullandı, Aydın indirdi, Sabri vurdu ve guzel bir gol oldu. Bu maca bakıp geleceğe donuk ahkamlar kesmeğe gerek yok ama şunu soylemek zor değil: Galatasaraylılar ilk yarıda cektikleri acıları bundan sonra aynı şekilde yaşamayacak; ikinci yarıda yuzler biraz gulecek. __________________