Murşid cennetin yolunu tarif eder.

KÂmil murşid, kimseye cennet bileti dağıtmaz. Sadece herkesi cennete giden yola davet eder. Elinden tutanın artık butun tehlikelerden kurtulduğunu soylemez; “elimden sıkı tut!” der ve onu Allah rızasına giden yolda koşturur.
Onlar, Allah’ın hukmunu ve hukukunu, iyi bilir. Allah rasulu’nun yolunu başına tac, gonlune ilac yapar. Allah ve Rasulu’nun hukumlerine teslim olur. Vaatlerine hic şuphesiz inanır ve guvenir. Kendisine tabi olanları da bu mujde ve rahmetle buluşturmak icin gayret eder. Talebelerini edeple terbiye edip Allah’a teslim etmek ister. Onlara iman dersi verir. Salih ameli oğretir. İhlasa yapıştırır. Bu yolda sadık ve sabırlı olmalarını tavsiye eder. Olene kadar başlarını bekler, onlerinde ornek olur, yolu gosterir, engelleri gecirir. Şeytana karşı uyarır, nefsin hileleri karşısında uyandırır. Devamlı zikir ve fikir ile meşgul eder, Allah sevgisini kalplere iyice yerleştirir. Bunu kalbi boş kuruntu ve korkulardan kurtarmak icin yapar. Olurken ve olumden sonra kula fayda verecek ve ondan istenecek tek şeyin kalb-i selim olduğunu bilir. Kalb-i selim, Allah ile huzur bulan kalp demektir. Murşidin butun hedefi kalbi bu hale getirmektir. Bu şekilde Allah’a bağlanan kalbin sahibine Yuce MevlÂmız’ın hediyesi iman selameti, cennet ve Cemalullah nimetidir (İbrahim/27; Kaf/31-33; Yunus/26).

KÂmil murşidin kendi elinde bir fayda ve zarar verme yetkisi yoktur. Fayda ve zarar Yuce Allah’ın takdiri ve yaratmasıyla olur. Murşid, ilÂhi nimetlerin kula ulaşmasında bir vasıtadır.

Velileri sevmenin asıl meyvesi ahirettedir.

Hemen şunu belirtelim ki, bir velinin Allah icin sevilmesi buyuk bir saadettir. Onun terbiyesine girilmesi ayrı bir nimettir. Bu nimetin ahirette de fayda vermesi icin ilk şart samimiyettir. İkinci şart, olene kadar bu yolda sabır gostermektir. İhlassız ve sabırsız olanlar hayırlı sonuctan mahrum olurlar. Allah yolunda kurulan bir dostluğun fayda vermesi icin, onun olene kadar muhafazası şarttır. Bir onemli şart da, guc yetebildiği nisbette amel etmek ve sevginin hakkını vermektir. Allah yolunda rehber olan kÂmil murşide ve hak yola muhabbetini koruyan, bunda samimi olan, munkirlik yapmayan herkes, bu sevgisinin faydasını mutlaka gorur.

Şu hadiseden payımıza duşeni alalım:

Hz. Enes R.A. anlatıyor: Bir adam Hz. Rasulullah A.S.’a yedi sene hizmet eder. Efendimiz A.S. bir gun:

“Onun bizim uzerimizde hakkı vardır; cağırın da bir ihtiyacı varsa bize bildirsin, yerine getirelim.” buyurur. Adamı cağırırlar. Efendimiz A.S.: “İhtiyacını bize soyle yerine getirelim.” buyurur. Adam:

“Ya Rasulallah! Bana sabaha kadar musaade buyurun; benim icin hayırlı olanı nasip etmesi icin Allahu TealÂ’ya yalvarayım.” der. Sabah olunca, Efendimiz’in yanına gelir ve:

“Ya Rasulallah! Sizden kıyamet gunu bana şefaat etmenizi ve sizinle cennette beraber olmayı istiyorum.” der. Rasulallah A.S., ‘Allah muminleri dunya ve ahirette sağlam ve sabit soz (kelime-i tevhid) uzere sabit tutar.’ ayetini okur ve peşinden:

“O halde bu isteğinin gercekleşmesi icin cokca secde ederek, kendi adına bana yardımcı ol!” buyurur. (Muslim, Ebu Davud, Nesa&#238
__________________