GUNAHLARDAN NASIL KURTULUNUR?

Gunah ve ihtiraslarla kirlenmiş, kuflenmiş şu kohne dunyada insanların iyiyi kotuden, hayrı şerden, sevabı gunahtan ayırt edebilmeleri, icinde bulundukları konum itibariyle hayli gucleşmiştir. Bu gucluğu yenmenin en kolay yolu, kalbi gunah kirleriyle lekelememek, zedelememekten gecer.
Gunahlarla kirlenmiş, paslanmış kalbin, iyiyi kotuden, guzeli cirkinden ayırabilme ozelliğini Peygamber (s.a.v.) Efendimiz şoyle acıklamaktadır:
"Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nefsini uzaklaştırır, af taleb eder ve tevbede bulunursa kalbi cilalanarak (leke silinir.) Bilakis, aynı gunahı işlemeye devam ederse, kalpteki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir, kalbi tamamen kaplar. İşte bu durum Cenab-ı Hakk'ın: "Bilakis, onların irtikab edegel-dikleri, kalplerini paslandırmıştır." (Mutaffifiîn, 14) mealindeki ayette zikrettiği pastır."
Demek ki gunahlar, bembeyaz bir elbise uzerine sıcrayan pislikler gibidir. Ya da parlak bir aynanın uzerinde oluşan lekeler gibidir ki, lekeler coğaldıkca zamanla goruntuyu bozarlar. Daha kotusu bu lekelerin aynayı kaplayıp burumesi halinde ayna gorev yapamaz hale gelir. Kalbi manevî lekelerle kirlenmeyen, korelmeyen kimseler iyiyi, doğruyu ve guzeli kolayca tanıyıp fark ederler. İlahî nurla cilalanmış olan kalpler parlak bir ayna misali hayatın gercek yuzunu onlara parlak bir goruntuyle yansıtırlar.
İşte bu sebeple Peygamber Efendimiz sav; kalbi temiz, vicdanı saf olan ve kendisine "iyiliğin ne olduğunu" sormaya gelen sahabisi VÂbisa ibn-i Ma'bed (r.a.)'e:
"Kalbine danış. İyilik, nefsin uygun gorduğu ve yapılmasını kalbin onayladığı şeydir. Gunah ise, icini tırmalayan ve başkaları sana "yap" diye nice nice fetvalar verse bile, icinde şuphe ve tereddut uyandıran şeydir." buyurmuştur.
İyilik ve gunahın tarif edildiği bir rivayette de şoyle buyrulur:
"İyilik, guzel ahlÂktan ibarettir. Gunah ise kalbini tırmalayıp durduğu halde, insanların bilmesini istemediğin şeydir."
Bu hadis-i şerif'te; gunahı, cirkini ve kotuyu anlayabilmenin en kolay olcusu gosterilmektedir. Eğer yapılan herhangi bir iş, insanın gonlunde bir huzursuzluk, bir rahatsızlık oluşturuyor ve o işin başka insanlar tarafından duyulmasını istemiyorsa, bu yapılan iş mutlaka kotudur, cirkindir ve dînen de gunahtır. Cunku insanların coğu yaptıkları iyi işlerin duyulmasını, bu sebeple takdir edilmelerini isterler. Yaptığı işin duyulmamasını istemek ise genellikle o işin kotu ve gunah bir iş olduğuna işarettir. Zaten yapılan bir davranışın gunah olup olmadığı hususunda şupheye duşmuş olmak bile, o davranışı terk etmek icin yeterli bir sebeptir.
Bir Musluman'ın hedefi, Rabbine en iyi şekilde kulluk yaparak takv derecesine ulaşmak, bu sayede dunyayı terk edip giderken, olurken Rabbinin rızasına kavuşmak olduğuna gore; bu hedefe ulaşabilmek icin, acaba bilerek ya da bilmeyerek bir gunah işlerim de Allah katındaki yerimi, değerimi kaybeder miyim, diye dikkatli ve hassas davranması gerekmektedir. Onun bu dikkat ve hassasiyetini yeterli olcude sağlayacak şey ise, manevî kirlerden, gunah lekelerinden arındırılmış tertemiz bir kalptir. Elbette Musluman'ın, Allah'ın iyi kulu olması, Allah'ın sevdiği yolda yurumesi, Allah'a hep itaat etmesi dolayısıyla pÂk ve pırıl pırıl bir kalbe sahip olması temenni edilir; ama kusursuz, ayıpsız, hatasız kul da olmaz. Hani ne derler: "En iyi cins at da bazen tokezler." Oyleyse Musluman, hatalarını neler siliyor, gunahları neler temizliyor, manevî lekelerden kalbini neler arındırıyor, onu bilmesi ve ona gore amel ederek kalbinin pasını cilalaması, gonul evini dezenfekte etmesi gerekmektedir. Bunun icin lÂzım olan malzemeyi hadis-i şerifler en guzel şekilde vermektedir:
1) ABDEST TEMİZLİYOR: "Bir Musluman veya mu'min abdest alır, yuzunu yıkarsa, gozleriyle bakarak işlediği gunahların hepsi su ile veya suyun son damlasıyla yuzunden dokulur gider. Ellerini yıkarsa, eleriyle tutarak işlediği gunah, abdest suyu ile yahut suyun son damlasıyla cıkar. Ayaklarını yıkadığında, ayaklarıyla işlemiş olduğu her gunah, abdest suyu ile yahut suyun son damlasıyla cıkar ki, o adam (Hakkullah'a muteallik kucuk) gunahlardan paklanmış olur."
2) TOVBE İSTİĞFAR TEMİZLİYOR: "Her kim, kendisinden başka ibadete lÂyık hicbir ilÂh olmayan, hayat ve bek sahibi Yuce Allah'a (bir daha işlememek uzere gunahlarımdan) tovbe ve istiğfar ediyorum." diye yalvarırsa (şirkten başka), Hakkulah'a muteallik en buyuk gunahı dahi bile bile işlemiş olsa, gunahları mağfiret olunur."

3) NAMAZ TEMİZLİYOR: "Bir Musluman, farz namazın vakti geldiğinde guzelce abdest alır, huşû icinde ve rukuunu da tam yaparak namazını kılarsa, buyuk gunah işlemedikce, bu namaz onceki gunahlarına kefaret olur. Bu her zaman boyledir."

4) CUMA NAMAZI TEMİZLİYOR: "Buyuk gunahlar-dan kacınıldığı muddetce, beş vakit namaz ile iki Cuma, aralarında işlenen kucuk gunahlara keffarettir."
5) RAMAZAN ORUCU TEMİZLİYOR: "Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, gecmiş gunahları bağışlanır."
6) MAKBUL BİR HAC VE UMRE TEMİZLİYOR: "Kotu soz soylemeden ve buyuk gunah işlemeden hacceden kimse, annesinden doğduğu gundeki gibi gunahsız olarak (evine) doner." "Umre ibadeti, daha sonraki bir umreye kadar işlenecek gunahlara kefarettir. Mebrûr haccın karşılığı ise, ancak cennettir."
7) ŞEHİTLİK TEMİZLİYOR: "Şehidin kul borcu dışındaki butun gunahlarını Allah bağışlar." "Allah yolunda olum, kul borcundan başka her şeye keffarettir."
8) MUSîBETLERE SABIR TEMİZLİYOR: "Yorgunluk, surekli hastalık, tasa, keder, sıkıntı ve gamdan, aya-ğına batan dikene varıncaya kadar Musluman'ın başına gelen her şeyi, Allah, hatalarını bağışlamaya vesile kılar."
9) MUSÂFAHA TEMİZLİYOR: "İki Musluman karşılaştıklarında el sıkışırlarsa (musÂfaha ederlerse), daha birbirlerinden ayrılmadan once gunahları bağışlanır."

Daha bunlara benzer nice hadis-i şerifler, Musluman'ın nasıl, ne ile ve ne şekilde temizlenebileceğini, gunah kirlerinden arınabileceğini ifade etmektedir. Mu'min icin gunah işlemesinden cok, o gunahlardan arınmak icin caba sarf etmesi daha ciddi bir durumdur. Cunku işlenen her gunah, kalpte oluşan bir lekedir. Lekeler coğaldıkca, katmerleştikce de kalp gorevini yapamaz hale gelir. İyilikle kotuluğu, hayırla şerri birbirinden ayıramaz duruma duşer, yonunu ve hedefini kaybeder. Karamış bir kalple işlenmeye devam edilen gunahlar ise, kufrun postacılığını yapar.
Netice olarak diyoruz ki; kufrun postacılığını yapan gunahlardan uzaklaşıp, manevî kirlerle pas tutmuş olan kalplerimizi, nebevî metotlarla temizleyip cilalayarak, ilahî rızayı kazanma hedefimize doğru koşmalıyız. Bu yolda en buyuk orneğimiz, onderimiz Peygamberimiz sav'dir. Oyleyse bir yandan temizleyen guzel amelleri işlerken, bir yandan da dua etmeliyiz:
"Allah'ım! Şimdiye kadar yaptığım, bundan sonra yapacağım, gizlediğim, acığa vurduğum ve Senin benden daha iyi bildiğin gunahlarımı affeyle!"


__________________