HTML Code:
Konu daha once vardı..Ancak arama yaptım bulamadım.Bu yuzden tekrar acıyorum...
Soru: Mezhebleri inkĂ‚r eden Abduhcu biri, "Peygamber ve SahĂ‚benin mezhebi var mi? Bir mezheb imĂ‚mina ve hadîse uymadan Kur'Ă‚na gore amel ederim." diyor. Bir mezhebe uymak lĂ‚zim degil mi?
Cevap: Mezheb imĂ‚mi demek, Kur'Ă‚n-i kerîm ve hadîs-i serîflerde acikca bildirilmis olan din bilgilerini, EshĂ‚b-i kirĂ‚mdan isiterek topliyan kitaba geciren buyuk Ă‚lim demektir. Acikca bildirilmis olanlara benzeterek meydĂ‚na cikaran derin Ă‚limlerdir. EshĂ‚b-i kirĂ‚min herbiri muctehid ve mezheb imami idi. Her biri kendi mezhebinde idi. Hepsi de, mezheb imĂ‚mlarimizdan daha ustun idi. Mezhebleri daha kiymetli idi. Fakat, bunlar kitablara yazilmadigi icin,. mezhebleri unutuldu.
(Peygamberin, sahĂ‚benin mezhibi nedir?) demek, (Ordu kumandani, hangi bolugun eridir?) veya (Fizik ogrenmeni, hangi sinifin talebesidir?) demeye benzer. Cunku sahĂ‚benin her biri bir mezheb imĂ‚mi, hattĂ‚ mezheb imĂ‚mlarinin hocalari idi. Resûlullah efendimiz de kĂ‚inatin hocasi idi.
Sunnete Uymanin Onemi
(Mezhebe, hadîse uymam) demek (Kur'Ă‚na uymam) demektir. Zira Hak teĂ‚lĂ‚ buyurdu ki:
(Resûle itĂ‚at eden, Allah'a itĂ‚at etmis olur.) [NisĂ‚ 80]
(Peygamberin emrine uyun, nehyettiginden sakinin.) [Hasr 7]
(indirdigimi insanlara beyÂn edesin, aciklayasin) [Nahl 44]
BeyĂ‚n etmek, Ă‚yetleri, baska kelimelerle ve baska sûretle anlatmak demektir. Âlimler de, Ă‚yetleri beyĂ‚n edebilselerdi ve kapali olanlari acikliyabilselerdi ve Kur'Ă‚n-i kerîmden hukum cikarabilselerdi, Allahu teĂ‚lĂ‚ Peygamberine, (Sadece sana vahy olunanlari teblîg et.) derdi. Ayrica beyĂ‚n etmesini emretmezdi. (Huccetullahi alel'Ă‚lemîn)
Sunnet [hadîs-i serîler], Kur'Ă‚n-i kerîmi, mezheb imĂ‚mlari da sunneti aciklamislardir. Âlimler de, mezheb imĂ‚mlarinin sozlerini aciklamisladir. Hadîs-i serîfler olmasaydi, namazlarin kac rek'at oldugu, nasil kilinacagi, ruku' ve secdede okunacak tesbîhler, cenĂ‚ze ve bayram namazlarinin kilinis sekli, zekĂ‚t nisĂ‚bi, orucun, haccin farzlari, hukûk bilgileri bilinmezdi. Ya'nî hic bir Ă‚lim, bunlari Kur'Ă‚n-i kerîmden bulup cikaramazdi. Bunlari peygamber efendidimiz aciklamistir. Sunneti muctehid Ă‚limler aciklamis, boylece mezhebler meydana cikmistir. Peygamberimiz de bu Ă‚limlere uymamizi emrediyor:
(Kur'Ă‚n-i kerîme tĂ‚bi' olmak, hepinize farzdir. Onu terk etmek icin hicbir ozur olamaz. Kur'Ă‚n-i kerîmde bulamadiginiz islerde, sunnetime uyunuz. Sunnetimde de bulamazsaniz, EshĂ‚bimin sozune uyunuz.) [Beyhekî]
(Âlimlere tĂ‚bi' olun!) [Deylemî]
(Âlimler rehberdir.) [i. NeccĂ‚r]
(Bize yalniz Kur'Ă‚ndan soyle!) diyen birine, imrĂ‚n bin Husayn hazretleri: (Ey ahmak! Kur'Ă‚n-i kerîmde, namazlarin kac rek'at oldugunu bulabilir misin?) dedi. Hz. Omer'e, farzlarin seferde kac rek'at kilinacagini Kur'an-i kerjmde bulamadik dediklerinden, (Allahu teĂ‚lĂ‚, bize, Muhammed aleyhisselĂ‚mi gonderdi. Kur'Ă‚n-i kerîmde bulamadigimizi, Resûlullahdan gordugumuz gibi yapiyoruz. O, seferde, dort rek'at farzlari iki rek'at kilardi. Biz de, oyle yapariz.) buyurdu. (MîzĂ‚n-ul-kubrĂ‚)
(Mezhebe uymam Kur'Ă‚nla amel ederim.) demek, (Kanunlara uymam, yalniz Anayasa'ya gore hareket ederim.) demek gibi yanlistir. Cunku Anayasa'da butun hukumler, butun cezĂ‚lar bildirilmemistir. Anayasa, kanunlara havĂ‚le etmistir. Kanunlardan baska tuzukler, yonetmenlikler de cikmistir. (Anayasa varken, kanina luzum yok.) demek ne kadar yanlis ise, (Kur'Ă‚n varken, mezhebe luzum yok.) demek, bundan daha yanlistir. Kur'Ă‚n-i kerîmi hadîs-i serîfler, hadîs-i serîfleri de mezheb imĂ‚mlari aciklamistir. Kanunlar, Anayasa'nin gosterdigi istikamette hazirlanmis, mezhebler de, Kur'Ă‚n-i kerîmin ve hadîs-i serîflerin gosterdigi istikamette tesekkul etmistir.
Hic kimse, (Madem, mezheb, kur'Ă‚n-i kerîmin ve hadîs-i serîflerin aciklamasidir. Ben de aciklar bir mezheb kurarim.) diyemez. Cunku bir kimsenin (MĂ‚dem doktor olmak, tip kitĂ‚bi okumaya baglidir. Kimyager olmak icin de kimya kitabi okumak kĂ‚fidir.) diyerek eline aldigi bir tip ve kimya kitabi ile doktorluk yapmaya,ilĂ‚c imĂ‚l etmeye kalkismasi ne kadar gulunc ise, (Ben de Kur'Ă‚ndan, hadîsten hukum cikaririm) demek daha gulunctur.
(Ben islÂma gore hareket ederim, mezhebe uymam) demek, (Ben devletin emrine uyarim. Fakat, kanunu, polisi, hÂkimi dinlemem.) demeye benzer. Cunku islÂma uymak demek, dort hak mezhebden birine uymka demektir. islÂm yari, mezheb ayri degildir.
Mezheplerin luzumu
Bir muctehidin ictihĂ‚d ederek elde ettigi bilgilerin hepsine, o muctehidin mezhebi denir. EshĂ‚b-i kiramin hepsi derin Ă‚lim, birer muctehid idiler. Din bilgilerinde, siyĂ‚set, idĂ‚recilik ve zamanlarinin fen bilgilerinde ve tasavvuf ma'rifetlerinde birer deryĂ‚ idiler. Bu bilgilerinin hepisini, Resûlullahin kalblere isliyen, rûhlari ceken sozlerini isitmekle, az zamanda edindiler. Herbirinin mezhebi vardi. Mezhebleri az veya cok farli idi.
TĂ‚biînin ve Tebe'i tĂ‚bi'înin arasinda da muctehidler vardi. Bu muctehilerin ve EshĂ‚b-i kirĂ‚min mezheblerinden yalniz dordu kitaplara gecip, dunyanin her yerine yayildi. Digerlerinin mezhebleri unutuldu. Bu dort mezhebin îmĂ‚nlari EshĂ‚b-i kirĂ‚min ortak olan îmĂ‚nidir. Bunun icin dordune de Ehl-i sunnet denir. ÎmĂ‚nlari arasinda esasta ayrilik yoktur. Birbirlerine din kardesi bilirler. Birbirlerine severler. Birbirlerine uymiyan islerinde, zarûret olunca, birbirlerini taklîd ederek yaparlar. Allahu teĂ‚lĂ‚, mezheblerin boyle ayri olmalarini istemistir. Bu ayriligin, muslumanlara Allahu teĂ‚lĂ‚nin rahmeti oldugunu, peygamberimiz haber vermistir. Cunku, dort mezheb arasindaki ufak tefek baskaliklar, muslumanlarin islerini kolaylastirmaktadir. Her musluman, vucûd yapisina, yasadigi iklim sartlarina ve is hayatina gore, kendisine daha kolay gelen mezhebi secer. ibĂ‚detlerini ve her isini, bu mezhebin bildirdigine gore yapar.
Allahu teĂ‚lĂ‚ dileseydi, Kur'Ă‚n-i kerîmde ve hadîs-i serîflerde, hersey acikca bildirilirdi. Boylece, mezhebler hĂ‚sil olmazdi. KiyĂ‚mete kadar, dunyanin her yerinde, her muslumanin tek bir nizĂ‚m olurdu. Muslumanlarin hĂ‚lleri, yasamalari guc olurdu.
Peygamberimizin yolu, Kur'Ă‚n-i kerîm ile hadîs-i serîfler ile ve muctehidlerin ictihĂ‚dlari ile gosterilen yoldur. Bu uc vesîka, bir de, icmĂ‚'-i ummet vardir ki, EshĂ‚b-i kirĂ‚min ve TĂ‚bi'înin sozbirligi oldugu, R.MuhtĂ‚r'da yazilidir. Bir hukum uzerinde, dort mezhebin ictihĂ‚dlari arasinda icmĂ‚' hĂ‚sil olursa, bu icmĂ‚'a da inanmak lĂ‚zimdir, innamiyan kufre girer. (MektûbĂ‚t c.2, m. 36)
islĂ‚m Ă‚limleri yanlis birsey uzerinde ittifakta bulunmazlar. Hadîs-i serîfte buyuruldu ki:
(Ummetim dalÂlet uzerinde birlesmez.) [i.Ahmed]
Bu dort vesîkaya Edille-i ser'iyye denir. Bunlarin disinda kalan hersey bid'attir. Hadîs-i serîfte buyuruldu ki: (Ummetim yetimsuc firkaya ayrilacak, bunlardan yalniz biri Cennete girecektir. Bunlar, benim ve EshĂ‚bimin yolunda olanlardir.) [ibni MĂ‚ce]
Bu ayrilik, usûlde, îmĂ‚nda olan ayriliktir. EshĂ‚b-i kirĂ‚mdan sonra, yeni musluman olanlardan bir kisminin îmĂ‚nilari bozuldu. EshĂ‚b-i kirĂ‚min dogru îmĂ‚nindan ayrildilar. DalĂ‚let firkalari meydĂ‚ne geldi. Bu bozuk firkalara, bid'at firlari denir. Bunlar, ba'zi nasslari te'vîl ederek yanildiklari icin kĂ‚fir degildir. Fakat, islĂ‚miyyete zararlari, kĂ‚filerin zararlarindan cok oldu. Birbirleri ile ve Ehl-i sunnet ile cekistiler. Harp ettiler. Cok musluman kani dokuldu. Muslumanlarin yukselmelerini, ilerlemelerini baltaladilar.
Bid'at firklarini, Ehl-i sunnetin dort dogru mezhebi ile karistirmamalidir. Dort mezheb, birbirlerinin dogru yolda oldugunu soyler ve birbirini severler. Bid'at firkalari ise, muslumanlari parcalamaktadir. Bu dort meshebin birlestirilemiyecegini, islÂm Âlimleri sozbirligi ile bildirmislerdir. Allahu teÂlÂ, mezheblerin birlestirilmesini degil, ayri olmalarini istiyor. Boylece, islÂm dinini kolaylastiriyor.
Dogru yol nedir?
Kur'Ă‚n-i kerîmde buyuruldu ki:
(Ey îmĂ‚n edenler! Allah'in dinine sarilin. Birbirinizden ayrilmayin!) [Âl-i imrĂ‚n 100]
Ebussu'ûd Efendi hazretleri burayi aciklarken, (Ehl-i kitabin parcalandigi gibi parcalanip da dogru îmĂ‚ndan ayrilmayin! CĂ‚hiliyye zamaninda birbirleriniz ile dovustugunuz gibi bolunmeyin!) buyurdu. Dogru yolun, Ehl-i sunnet Ă‚limlerinin bildirdigi îmĂ‚n oldugunu, Peygamberimiz haber verdi. O hĂ‚lde, Ehl-i sunnette birleserek, kardas olmalari, birbirini sevmeleri lĂ‚zimdir. Muslumanlarin bu birliginden ayrilan, bu Ă‚yet-i kerîmeye uymamis olur. Bu yolda birlesir, birer kardes oldugumuzu bilip birbirimizi severek, dunyanin en buyuk, en kuvvetli milleti olur, dunyada rĂ‚hata, huzûra, Ă‚hirette de sonsuz saĂ‚dede kavusuruz. Dusmanlarimizin ve cĂ‚hillerin ve somurucelerin, kendi cikarlari icin soyledikleri yalanlara aldanip, bolunmemeye cok dikkat etmeliyiz! (Hadîka s. 696)
Mezheb ve rahmet
Allahu teĂ‚lĂ‚ ve Resûlu, mu'minlere merhamet ettikleri icin, ba'zi islerin nasil yapilacagi, Kur'Ă‚n-i kerîmde ve hadîs-i serîflerde acik bildirilmedi. Acikca bildirilse idi, oylece yapmak farz ve sunnet olurdu. Farzi yapmiyanlar gunĂ‚ha girer, kiymet vermiyenler de kĂ‚fir olurdu. Mu'minlerin hĂ‚li guc olurdu. Boyle isleri, acik bildirilmis bulunanlara benzeterek islemek lĂ‚zim olur. Din Ă‚limleri arasinda, islerin nasil yapilabilecegini, boyle benzeterek anliyabilenlere, Muctehid denir.
Dort mezhebin hĂ‚li, bir sehir halkinin hĂ‚line benzer ki, onlerine cikan bir isin nasil yapilacagi kanûnda bulunmazsa, o sehrin esrĂ‚fi, ileri gelenleri toplanip, o isi kanûnun uygun bir maddesine benzetip yaparlar. Ba'zan uyusamayip, ba'zisi devletin maksadi, beldeleri tamîr ve insanlarin rĂ‚hatligidir der. O isi, re'y ve fikirleri ile, kanûnun bir maddesine benzetir. Bunlar, Hanefîlere benzer.
Ba'zilari da, devlet merkezinden gelen me'mûrlarin hareketlerine bakarak, o isi, onlarin hareketine uydurur ve devletin maksadi, boyle yapmaktir, derler. Bunlar da, MĂ‚likî mezhebine benzer. Ba'zisi ise ifĂ‚deye, yazinin gidisine bakip, o isi yapma yolunu bulur. Bu da, sĂ‚fiîye benzer. Bir kismi ise, kanûnun baska maddelerini de toplayip, birbiri ile karsilastirarak, bu isi dogru yapabilmek yolunu arar. Bunlar da, Hanbelî mezhebine benzer.
Dort dogru yol
iste sehrin ileri gelenlerinden her biri, bir yol bulur ve hepsi, yolunun dogru ve kanûna uygun oldugunu soyler. Kanûnun istedigi ise, bu dort yoldan biri olup, diger ucu yanlistir. Fakat, kanûndan ayrilmalari, kanûnu tanimadiklari icin, devlete karsi gelmek icin olmayip, hepsi kanûna uymak, devletin emrini yerine getirmek icin calistiklarindan, hicbiri suclu gorulmez. Belki, boyle ugrastiklari icin, begenilir. Fakat, dogrusunu bulan daha cok begenilip, mukĂ‚fĂ‚t alir. Dort mezhebin hĂ‚li de boyledir. Allahu teĂ‚lĂ‚nin istedigi yol, elbette birdir. Dort mezhebin ayrildigi bir iste, birinin dogru olup, diger ucunun yanlis olmasi lĂ‚zimdir. Fakat, her mezheb imĂ‚mi, dogru yolu bulmak icin ugrastigindan, yanilanlar affolur. HattĂ‚ sevĂ‚b kazanir.
Dort mezhebden baskasina uymak cĂ‚iz degildir. Bu, EshĂ‚b-i kirĂ‚min ve TĂ‚bi'înin mezheblerini kucumsemek degildir. Cunku, EshĂ‚b-i kirĂ‚min ve baskalarinin mezheblerini tam olarak bilmiyoruz. O mezhebleri de bilseydik, onlara uymamiz da cĂ‚iz olurdu. Cunku, hepsinin mezhebleri dogru idi. Dort mezheb, tam bilindigi ve kitablari her yere yayilmis oldugu icin, her muslumanin yalniz bunlardan birine uymasi lĂ‚zimdir.
imĂ‚m-i RabbĂ‚nî hazretleri, (Bir mezhebe tĂ‚bi olmiyan mulhid olur.) buyuruyor. (Mebde ve Mead)
Kur'Ă‚n-i kerîmdeki; (Allah'in ipine sarilin!) emri, (Fikh Ă‚limlerinin, mezheb imĂ‚mlarinin bildirdigine uyun!) demektir. [TahtĂ‚vî (Durr-ul muhtĂ‚r) hĂ‚siyesi, zebĂ‚yih kismi]
Mezheb degistirmek
Dort mezhebin imĂ‚mlari ve onlari taklîd eden Ă‚limler, her muslumanin dort mezhebden diledigini taklîdde serbest oldugunu ve bir mezhebden baska mezhebe gecmenin cĂ‚iz oldugunu ve harac, sikinti oldugu zamanlarda, baska mezhebin taklîd edilecegini bildirdiler. Allahu teĂ‚lĂ‚, mu'minlerin dort mezhebe ayrilmalarini ve bunun, kullari icin fĂ‚ideli olacagini ezelde takdîr ve irĂ‚de buyurdu. Amelde mezheblere ayrilmaktan rĂ‚zi oldugunu bildirdi. RĂ‚zi olmasaydi Resûlu, bu ayriligin rahmet oldugunu bildirmezdi. i'tikĂ‚dda ayrilmayi yasak ettigi gibi, amelde ayrilmayi da yasak ederdi. (MîzĂ‚n)
Resûlullah, Kur'Ă‚n-i kerîmde icmĂ‚len bildirilenleri, ya'nî kisa ve kapali olarak bildirilenleri aciklamasaydi, Kur'Ă‚n-i kerîm kapali kalirdi. Resûlullahin vĂ‚risleri olan mezheb imĂ‚mlarimiz, hadîs-i serîflerde mucmel olarak bildirilenleri aciklamasalardi, sunnet-i nebeviyye kapali kalirdi. Boylece, her asirda gelen Ă‚limler, Resûlullaha tĂ‚bi' olarak, mucmel olani aciklamislardir.
Bilinen dort imĂ‚m zamaninda, baska mezheb imĂ‚mlari da vardi. Bunlarin da mezhebleri vardi. Fakat, bunlarin mezheblerinde olanlar azala azala bugun hic kalmadi. (Hadîka)
Ehl-i sunnetin dort mezhebinin îmĂ‚nlari, inandiklari seyler, birbirlerinin aynidir. Aralarinda hic fark yoktur. Ayriliklari yalniz ameldedir. Bu da, muslumanlara bir kolayliktir. Her musluman, diledigi mezhebi secerek, bunu taklîd eder. Her isini, sectigi mezhebe gore yapar. Muslumanlarin, dort mezhebe ayrilmalari, Allahu teĂ‚lĂ‚nin rahmetidir. Bir musluman, kendi mezhebine gore ibĂ‚det yaparken, bir zahmet, bir mesakkat hĂ‚sil olursa, baska bir mezhebi taklîd ederek, bu isi kolayca yapar.
__________________
Bir Mezhebe Uymak Şartmıdır ..?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●18 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaţam & Danýţman
- Eđitim Öđretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Bir Mezhebe Uymak Şartmıdır ..?