Kalp temizliği ve gercek iman
“Benim kalbim temiz!”
“Dini butun bir insanım!”
“Benim inancım tamdır!”
Sıkca işitirsiniz bu cumleleri. Acaba, “Kalbim temiz!” demekle kalp temiz olur mu? Ne tuhaftır ki, kafası binbir şuphe ve vesvese; midesi ruşvetle dolu olan da “Kalbim temiz!” diyor.
Aslında kendi kendilerini aldatıyorlar ama, farkında olmak istemiyorlar!
Şoyle demek istiyorlar: “Ben tıbba inanıyorum ve cok seviyorum, temiz duygular taşıyorum. Oyle ise doktor olabilirim!”
Hangi meslek, yalnız “Kalbim temiz, buna yurekten inanıyorum!” demekle kazanılır?
Hic şuphesiz, kÂinatın ve metafizik boyutların derinliklerindeki sırları acıklayan İslÂmın ongorduğu, tavsiye ettiği imÂn basit bir “İnandım” sozunden ibÂret değil. Dogmatik, statik bir inanc hic değil. Elbette, iman da bu derinlikte ve bu boyutla paralel gitmeli.
Mu’min, tahkikî imÂnı elde etmek zorunda. Cunku Kur’Ân, “Ey imÂn edenler! Allah’a, Resûlune, Resûlu uzerine indirdiği kitaba ve daha once indirdiği kitaplara hakkıyla imÂn edin.” “İmÂnlarını bir kat daha arttırsınlar diye mu’minlerin kalplerine guven indiren Odur” diyerek kesin bilgi ve ilimle tahkiki imÂnı vurgular.
Zaten, mu’min; kesin (yakîn) bilginin delillerine dayanarak akıl, kalb ve vicdÂnıyla imÂn dairesine girer. Başka dinlerin bÂzı ferdleri gibi ruhbanları taklit icin burhanı bırakmaz.
Cunku, İslÂm imÂnı, “İnandım” sozuyle cekirdek gibi kalb tarlasına ekilir. Akıl-zekÂ, zihin merhaleleri, kalb, vicdan ve sÂir hislerin de devreye girmesiyle kÂinatı kaplayacak capta dallanıp budaklanır.
Gelenek-gorenek, onkabul, şartlanmışlık engellerini aşarak, taklidî imandan saf ve tahkikî imana ulaşmalı! Yani, imÂn yoksa, imÂna girmeli, imÂn zayıf ise imÂnı guclendirmeli, imÂnı guclu veya taklidî ise, imÂnını tahkikî yapmalı, imÂnı tahkikî ise, imÂnını genişletmeli, imÂnı geniş ise, butun gercek olgunluğun, mukemmelliğin sebebi ve temeli olan mÂrifetullÂhta (Allah’ı tum isim ve sıfatlarının tecellileriyle bilerek) yukselmeli ve ufkumuzda parlak manzaralar acmalı.
İman esaslarını araştırarak, inceleyerek kabul etmek başka bir şey, Musluman olmak, teslim olmak başka şeydir. Dolayısıyla Kur’Ân’ın tarif ettiği, dilde, ağızda, sozde dolaşan imanı, kalbe indirmeliyiz: “Bedevîler dedi ki: ‘İmÂn ettik.’ De ki: ‘Siz imÂn etmediniz, ancak İslÂm (teslim) olduk’ deyin. İmÂn kalblerinize henuz girmiş değildir” Âyeti de, İslÂmiyeti kabul etme, teslim olma ile imÂnın farklı olduğunu belirtir.
Ote yandan, kabul etmek ayrıdır, inanmamak ayrıdır, inkÂr etmek ayrıdır. İnkÂrın da dereceleri vardır: İlgilenmemek tarzında bir inkÂr ile, inkÂrını ispat etmeye calışmak bambaşka şeylerdir.
Dolayısıyla iman esasları mutlaka ozumsenmeli, benimsenmeli ki, bu sakat durumlara—bilmeden—duşulmesin. Aynı şekilde, ‘İnanıyorum’ demek ayrıdır, inandığını ispat ve izah edebilmek ve imanını taklitten tahkike cıkarıp genişletebilmek ap ayrıdır.
__________________
Kalp temizliği ve gercek iman
Dini Bilgiler0 Mesaj
●17 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Dini Bilgiler
- Kalp temizliği ve gercek iman