Hazreti Peygamber'in Allah TeÂlÂ'dan rivayetle ifade buyurduğu hadislere "Kudsi Hadis" denir. Hz. Peygamber'in istediği ibare ile ifade etmek uzere bazen Cibril (a.s) vasıtasıyla ve bazen de vahiy, ilham ve ruya suretiyle Allah TeÂlÂ'dan rivÂyet ettiği hadistir. "Kudsi hadislerin, bir taraftan ilk kaynak olarak Allah TeÂlÂ'ya izafe edilmesi, diğer taraftan Hz. Peygamber'in hadisleri arasında ve hadis lafzıyla zikredilmesi, bunların bazı yonlerinden Hz. Peygamber'in hadislerine benzerliğini ortaya koymaktadır. Zira Kur'Ân-ı Kerim Allah kelÂmı olup Hz. Peygambere vahyolunmuştur; kudsî hadislerin de ilk kaynağı Allah TeÂl olduğuna ve Hz. Peygamber tarafından ondan rivayet edildiğine gore, bunlar da vahiydir. Binaenaleyh, vahiy olmak bakımından Kur'Ân-ı Kerim'le hadis-i kudsî arasında herhangi bir fark mevcut değildir. Bununla beraber Kudsî hadisler Kur'an'dan sayılmazlar; "her ikisinin de kendilerine has ozellikleri vardır ve bu ozellikler ikisinin aynı şey olmalarına engel teşkil ederler" Talat Kocyiğit, Hadis Istılahlarla Ankara 1980, s. 123-124).

Kudsî hadislerle Kur'an-ı Kerîm arasındaki fark konusunda İslÂm Âlimleri iki goruş beyan etmişlerdir:

A- Kudsî hadislerin manÂsı ve sozleri Allah'tandır.

1. Bu hadisler Allah'a nisbet edilmiş ve "Kudsî", "ilÂhî" ve "Rabbani" diye tavsif edilmiştir.

2. "Ey kullarım" gibi Allah'ı ifade eden birinci şahıs zamirleri kullanılmıştır.

3. Kudsî hadislerin ilk kaynağı Allah TeÂlÂ'dır, hitap O'nundur, Hz. Peygamber rÂvî durumundadır. Nitekim bu tur hadislerin başında genellikle şu ibareler gorulur: "Rasûlullah Rabbinden rivÂyet ettiği hadiste şoyle buyurdu..." veya "Rasûlullah'ın rivayet ettiği hadiste Allah TeÂl şoyle buyurdu... "

Bununla beraber Kur'an-ı Kerîm'in ozelliklerine sahip değillerdir. Zira; man ve lafız yonunden Kur'an-ı Kerîm'deki i'caz kudsî hadislerde yoktur. Kur'an tevÂtur yoluyla, kudsî hadisler ÂhÂd yolla nakledilmişlerdir. Kur'an Âyetlerinin man ile rivayeti cÂiz değildir. Kur'an Âyetleri namazda okunur, cunup iken okunmaz ve abdestsiz dokunulmaz. Kudsî hadisler boyle değildir (bk. Muhammed AccÂc el-Hatîb, es-Sunnetu Kable't-Tedvîn, KÂhire 1383/1963, s.22).

B- Âlimlerin coğuna gore kudsî hadislerin manÂsı Allah'a, lafzı Hz. Peygambere aittir. Allah'ın, vahiy, ilham ve ruy yoluyla kendisine bildirdiği ilÂhî mesajları manÂlarına uygun ifadelerle nakletmiştir.

Kudsî hadisler, Allah'ın kudret ve azametinden, rahmetinin genişliğinden, ihsanının bolluğundan soz ederler. HelÂl, haram şeklinde ahkÂma taalluk etmezler. Bu hadisler yuz adedi bulur. Bazı Âlimler kudsî hadisleri ayrı eserlerde toplamışlardır. Bunlardan Abdurraûf el-MunÂvî (1031/1622) "el-İthÂfÂtu's-Seniyye bi'l-EhÂdîsi'l Kudsiyye" isimli eserinde alfabetik sırayla tasnif etmiştir (KettÂnî, er-RisÂletu'l-Mustatrafe, İstanbul 1986, s.81).

Bazı kudsî hadisler: Ebû Hureyre Rasûlullah'ın (s.a.s) şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Allah TeÂl buyurdu ki; Adem oğlunun her ameli kendisi icindir, ancak oruc" boyle değildir. Cunku o, sırf benim rızam icin yapılan bir ibadettir. Onun mukÂfatını bizzat ben vereceğim" (Muslim, SıyÂm, 161,163). Yine Ebû Hureyre'nin Rasûl-u Ekrem'den rivayetine gore, Allah TeÂl şoyle buyurmuştur: "Kulum bir iyilik yapmaya azmeder takat bir engelden dolayı onu yapamazsa, onun icin bir hasene sevabı yazarım. Azmettiği iyiliği yaparsa on haseneden yediyuz misline kadar sevap yazarım. Bir kotuluk yapmaya teşebbus eder de vazgecerse, ona hicbir gunah yazmam. Eğer niyetlendiği kotu işi yaparsa yalnız bu gunah yazarım." (Muslim, İmÂn, 204). "SÂlih kullarım icin Cennet'te, hicbir gozun gormediği hicbir kulağın işitmediği ve hicbir insanın duşunemediği birtakım nimetler hazırladım" (Muslim, KitÂbu'l Cenne, 2,3,4).
__________________