Efes’te tarihin uzak gecmişlerine yapılan duşsel yolculuktan sonra 8 km. uzaklıktaki Şirince Koyu’nu gormenizi ısrarla oneririz. Şirince bir başka duşsel yolculuğa cıkaracaktır sizi. Bu kez cok daha yaşayan, uzanıp elinizle tutuvereceğiniz bir gecmişe gideceksiniz, ustelik icinde yaşayarak

Evet Şirince’den sozediyoruz. Selcuk’tan zeytinlikler arasında uzanan yol birdenbire karşınıza kendi de adı gibi guzel bir koy cıkarıyor. Burası eski bir Rum koyu. Mubadeleden sonra Yunanistan gelen gocmenler yerleştirilmiş. Adı zamanla değişip durmuş; Kırkınca, Cirkince olmuş.

Şirince kimi kaynaklarda "Dağdaki Efes" diye anılıyor. Kucuk menderes nehrinin taşıdığı aluvyonların antik Efes ovasını yaşanmaz hale getirmesiyle, 5. yuzyılda kurulmuş. Eski adı Kırkınca olan koyun 20. yuzyıl başında 1800 hanesi varmış, buyuk bolumu Rum olan. 1. Dunya savaşı sonrası Yunanistan’a goc vermiş, 1924’te ise mubadiller yerleşmiş. Koyu ziyareti sırasında İzmir Valisi Kazım Dirik Kırkınca adını Şirince’ye değiştirmiş.

Girişte tam karşınıza uzerinde "Etnografya Muzesi" niyetine yapılmış ve ufak tefek elişlerinden başka pek birşey olmayan eski bina cıkıyor. Onun solundaki buyuk bina eskiden koyun okuluydu. Şimdi turistik bir tesise, Artemis Şarap Evi’ne donuştu. Şimdiki okul da karşısında. Yıllar sonra yapılan okulun eskisinden kucuk olması sizi de duşundurecektir sanırız.

Artemis Şarap Evi kendi uretimi olan şarapları ve doğal urunlerden oluşan yemekleriyle tanınıyor. Şirince gezisi oncesi ya da sonrasında uğrayabilirsiniz.

Şirince gezisi icin, koyun meydanına, lokantaların bulunduğu taraftaki park yerine aracınızı bırakın. Daracık Sokaklarda arabayla gezmek hem mumkun değil, hem de yakışıksız olur.

Vadiye sırtınızı donerek koy icinde kucuk bir tura başlayabilirsiniz. Taş doşeli dar sokaklardan yuruyerek yokuşu cıkmaya başlayın. İlginc mimari ornekler sunan evler nostaljik bir duzgarla birlikte huzun de estiriyor. Coğu yıkılmaya yuz tutmuş, zorlukla zamana ayak diremeye calışan evler arasından yuruyorsunuz. Bu arada Safranbolu tarzı iki koprulu ev goreceksiniz. (Evin altında geciş yolu bırakılmış.) Bu tarzın Şirince’ye nasıl geldiğini bilen yok. Başka orneği de yok.

Motor gurultusu, korna sesi, bağırıp cağıran satıcılar.. hicbiri yok. Onlar sizin geldiğiniz kentte kaldı. Şirince’de once huzur var, dinginlik var, arasıra oten kabadayı horozların uuruu’lerini ve yumurtlayan tavukların gıd gıdak’larını saymazsanız. Koy iki yamaca yayılmış. Evler birbirine saygılı kurulmuş, kimse kimsenin onunu kapatmamış, herkes penceresinden ovanın, karşı tepelerin yeşiline, geceleri ayışığına gonlunce dalıp gidebilir.

Gezmek icin hic endişeniz olmasın. Şirinceliler konuksever insanlar, kime neyi sorarsanız hemen yanınıza duşup gosterirler. Yamacta Doktor’un Evi diye bilinen eski yapıda zamanında koyun doktoru otururmuş. Karşısında zamanın hastanesi var. Evin şimdiki sahibi Emine Adıyaman adında guleryuzlu bir teyze. İzin isteyip evi gezebilirsiniz, yalnız ayakkabılarınızı Emine Teyze’nin soylemesine gerek bırakmadan cıkarın lutfen. Yoksa inceliğinden soyleyemez ama uzulur sonra. Evin ust kat penceresinin onunde kerevete oturup manzaraya bir bakın. Pencerenin guzel işciliği, Emine Teyze’nin elişi perdeleri ve koy. Hepsi de birbirine oylesine yakışıyor ki! Guzel elişlerinden satınalmak isterseniz ev aynı zamanda bir sergi yeri, secip beğenin.

Sokak aralarına kurulu tezgahlarda ve koy meydanında koye has sabunlar ve ev yapımı şaraplar goze carpıyor. Kucuk hediyelikler, el işleri de satılıyor.Bir cok ev bahcesini lokanta ya da gozleme evine cevirmiş. Gozlemesi de ve ayranı da lezzetli.

Koyun iki kilisesi ayakta. Yukarı Kilise ( Vaftizci Yahya Kilisesi )ozel mulkiyette. Bir koy evinin bahcesinde kalmış. Koy evi dediğimiz aslında kilisenin okuluymuş. Avlu kapısından girip gezmek icin izin isterseniz hemen buyur edilirsiniz. Avlu herzaman tertemiz. Kilisenin kapısı onunde cocuklar evcilik oynuyorlarsa kıyısından gecip girin, alışkındırlar ve oyunlarını bozmazlar. Kilisenin ici de tertemiz, evsahipleri evlerinin bir parcası olan kiliseyi de supurup temizliyorlar.Kilise kısmen restore edilmiş ama henuz tamamlanmamış durumda. Cıkarken isterseniz ev sahibinin imalatı şarabın tadına bakın. Şişenin kapağı ile bir yudum icin, beğenirseniz satın alın.

Şirinceliler hafif, taze guzel bir şarap yapıyorlar, her dukkanda, her evin onunde satılıyor. Hepsinin tadına bakmak serbest. Şaraplar iyi de zeytinyağı bir başka. Koyun zeytinyağını "iyi" sozcuğu anlatamıyor. Elbette hepsi aynı tadda değildir, iyisini secip almak size kalmış. Oldukca de ucuz.

Kiliselerin buyuğu 1832 yılında inşa edilen ve Vaftizci St. Jean’a adanan kilise. İc suslemeleri buyuk olcude yok olmuş olan kilise Efes Muzesi onderliğinde bir Amerikan Vakfı tarafından restore ediliyor.

Carşısı da renkli mi renkli, insanları da guleryuzlu. Danteller, iğne oyaları, coraplar ve elbette şarapla zeytinyağı. Bir anı almaya değer.

Şimdi biraz soluklanmak gerek. Koyun manzarasını seyretmek isterseniz Doktorun Evi’nin altındaki Ali’nin Yeri’ne oturup gozleme yiyebilirsiniz ya da girişte soz ettiğimiz Artemis Şaraf Evi’ne uğrayabilirsiniz.Aracınızı parkettiğiniz yerde set ustunde bahceli iki lokantadan birini de secebilirsiniz.

Bir yudum şarap icip daha once okuduysanız Yunanlı yazar Dido Satiriou’nun "Benden Selam Soyle Anadoluya" romanındaki dramı hatırlayabilirsiniz. O roman buralarda geciyordu ve Satiriou da Şirinceliydi.

Okumadıysanız donuşte bir kitapcıya uğrayın, gorsel bir boyut katarak okumuş olursunuz.


Şirince Egenin adı gibi şirin bir koyu. Duşsel bir ulkede hayal goruyorsunuz gibi. Evleri, sokakları ve insanları... herbiri diğerinden guzel.


Şirince’de ev şarapları da uretiliyor. Oracıkta tadına bakabilirsiniz.
__________________