Hava, yoktur uzayda!…
Su da, yoktur!.
Yercekimi de!
Karanlıktır uzay!… Soğuk!… Duygusuz!.
“Can”lıdır uzay!…
“Şuur”lu…
“Dalga”lı!.
Kuşatmıştır Cehennemi; hic kalır indinde Cennet!…
Kucaklamıştır Cennet'i, sutuyle besler, hunerlerini seyreder!.
Uzay kapsamlıdır… Varlığıyla var etmiştir insi cinni, melÂikeyi… Seyreyler onlarda kendini…
Havada, ateşte, toprakta suda!. Bunlardan meydana gelen tum varlıklarda…
Varlığıyla “can”lı kılar hepsini!…
Havayla yaşarız biz; suyla yaşarız; toprakla, ateşle yaşarız biz!. Beşinci elementimiz, uzaydır bizim!.
Uzaydan geldik; uzaya gideriz, varabilirsek!.
“Esm”dır uzay!… Mazharı sıfattır uzay!.. HayÂldir uzay!.
Sukûndur; barıştır; hoşgorudur uzay!.
Kozasız yaşayamazsın uzayda!. İcinde yok olup kozasız kalamazsın uzayda!.
Gerceğiyle yuzyuze gelemezsin uzayın… Cunku sen, insanısın dunyanın!..
Camurdan yaratıldın; toprakla gıdÂlandın, suyla beslendin, ateşle yaşıyorsun!.
Yiyorsun, yeniliyorsun, bir fÂsid daire icinde yaşamını surduruyorsun!.
Sen ey beşinci element…
Bilir misin kendini?.. Sudan, topraktan, havadan, ateşten ote benliğini? Uzay kokenliliğini!.
Uzayın bolunmez parcalanmaz tekilliğini!.
Sanırsın ki uzay bir havasız boşluktur… Karanlıktır… Cansız, şuursuz bir varlıktır!
Oysa uzay, nefesi Rahman; saltanatı Subhan’dır!.
Onunla vardır, boyutlar; onunla kÂimdir dunyalar… Onunla dÂimdir bitmez tukenmez yaşamlar!.
Cennetin onunladır; kozan onunla!… Yemeğin onunladır, suyun onunla… Nefretin onadır, sevgin onunla!.
Kurtarırsan beşinci elementini dordunun kaydından; algılarsın ki, her şeyindir uzay!.. Dalgalarıyla kÂim her şey… Dalgalarıyla acığa cıkmada… Dalgalarıyla seyretmede… Dalgalarıyla “ben” olup yaşamada yine kendinde!.
Ne biliriz biz kozalılar, uzayı!..
Suyu biliriz… KÂh, pınar olur kaynar, diplerden gelip acığa cıkar… KÂh, Gayzer olur, derinliklerden, kızgın fışkırır yeryuzune!.. KÂh, akar yol boyuna hayat dağıtır, ırmak olup; kÂh toplanır gol olur, canlı yetiştirip sular insanları… Bazen toplanır buyuk buyuk; deniz olur, okyanus olur; otesinde nice bilmediklerimizi barındırır, ayrı dunyalar yaşatır… Bazen artezyenle acılmış kuyu olur, kovayla cıkıp yeryuzune insanlara derman olur!.
Bazıları gidip okyanus otelerine, gorurler yaşarlar ayrı dunyaları; farkederler derin sular otesindeki bambaşka değer ve yaşamları… Bazıları, kor, sağır, mukallit, koyunde-mahallesinde, derin suların ardındaki dunyalardan bîhaber…
Ayırır insanları başka dunyalardan, sular!..
Toprak suyla evlendi, sen doğdun!. Bilmez misin anan topraktı, baban su!.
Bedenin topraktır, icindeki su!. Yaşamın toprakladır, yeşerteni su!.
Ya nasıl, topraktan ateş doğdu da, seni sağlıklı kodu!. Organlarında, damarlarında ısısıyla seni korudu!. Beyninden tum hucrelerine akıp, onları gene sahibine bildirdi!… Uzaya yayılıp beyninden, seni icyuzunle yuzleştirdi!.
Ak ateş kara ateş birbirini dengeler!… Sonunda, bakalım hangisi diğerini elemine eder!
Hava!.. Dunyanın yaşamını koruyan nesne…
Hucrelerin onunla yaşar, beynin onunla!.. Ateşin onunla yanar, suyun vardır onunla!. O sevdiğindir duygulandığın; bazen de duşmanındır kactığın!. Tanımadığın, ya da tapındığın!.
Toprak ondan meydana gelmiştir, ateş ondan; su ondan meydana gelmiştir, varlığın ondan!
Toprağın toprağa gidecek; suyun havaya!.
Ya sen nereye gideceksin, havan gidince havaya?
Tenezzul etti hava oldu; tenezzul ateş oldu; tenezzul etti toprak oldu, su oldu; tenezzul etti “sen” oldu; ya sen nereye gideceksin beşinci element?
Toprağı mı mekÂn tutacaksın, suyu mu; havayı mı mekÂn tutacaksın ateşi mi?
Yoksa uzay mı mekÂnın olacak, mekÂnsızlıktır mekÂnım, diyerek!.
Sen ey beşinci element…
Sen ey maddeden doğma, beşinci boyut varı!…
Bil ki, vatan sevgisi îmÂndandır.. Gel don vatanına!… MekÂnsızlık otağına; DOST katına!…
“Can”la canlanmış olarak… “Rûh”la, ruhlanmış olarak…
Tanı kendini, aş bedenini; seviyorsan ozun olan “Ben”ini..
Uzayı tanı, uzayı bil!.
Uzaydır, Rahim; uzaydır Halîm; uzaydır Kerîm, uzaydır Azîm!.
Yansıdı aynaya, uzay koydu, adını; yarattı mahlûkatı, “adı”yla ayrı koydu varlığını…
Gel dostum, urûc eyle… Yaşamını mi’rÂc eyle…
SalÂt eyle, selÂm eyle; salÂt ile rahmet eyle!.
Gayzer oldu CelÂliyle, pınar oldu CemÂliyle; okyanustan KemÂliyle, ilmi irfÂn sactı bize!.
Değerlendirmezsek bu nimeti; aldığımız bu nefesi; dunyamızın tum ziyneti, yarın hepten vebal bize!.
Gelin canlar, “cÂn” olalım… Hak’ta, hÂk olalım!. Varlığımızı uzaya salıp; deryada bir dalga olalım!.
Sevelim, sevilelim; sevindirip, boluşelim; yaşam O’nun icindir, her dem O’nunla seyredelim!.
Kin tutma, ardından konuşma; hakkın olmayana el uzatma; yaban gozle bakıp ta, ozunun-uzayın gazÂbını alma!.
Beden sanma boyutunu; gokte sanma konutunu; “sen” mekÂnsız varlıksın, cıkar artık, poturunu!
Rasûl gelmiş uzayından; haber verir YÂr’ından; dersin, bana dunya gerek, neyleyeyim ben o YÂr’ı …
Bak dostum, bunca sozun kısası…
Hep, gonuller BİR olası…
Uzay bağı, HAK bahcesi!…
Erenleri, gul goncası!.
Sanma uzay gayrıdır!… Hak ayrıdır, Uzay gayrıdır!… Sen seni bilmezsen, HAK, zannında ayrıdır!.
Bil ki sozun amacı…
TEK’liği bilmeyen; RASÛL’e kulak vermeyen; Kur’Ân'a yonelmeyen, “uzay” nedir bilesi değil!.
AHMED HULÛSİ
08 Kasım 1998
New Jersey, USA
www.ahmedhulusi.org
__________________
Uzay
Dini Bilgiler0 Mesaj
●26 Görüntüleme