TURK-İSLAM BİRLİĞİ'NİN ACİLEN KURULMASININ SEBEPLERİ



1) Yaklaşık bir bucuk milyarlık bir nufusu barındıran Turk İslam dunyasının genelinde bir bolunmuşluk soz konusudur. Ortak bir kulture ve gecmişe sahip insanlar birbirlerini yeterince tanımamaktadır. Kulturel bir kaynaşma ve yakınlaşma ortamının eksikliği suni problemlere neden olmaktadır. Pek cok ortak nokta goz ardı edilmekte, kucuk goruş farklılıkları on plana cıkarılmakta, bu sebeple de yapay gerginlikler ortaya cıkmaktadır. Hatta kimi İslam ulkeleri arasında catışmalar yaşanmaktadır. Musluman toplumları ortak paydada buluşturacak, insanların birbirleriyle kaynaşmalarına, sevgi ve samimiyete dayalı icten ilişkiler kurmalarına vesile olacak adil ve şefkat dolu bir yapıya ihtiyac vardır.



2) Musluman halklar arasında bir dayanışma eksikliği mevcuttur. Turk – İslam ulkelerinin bazılarında yoksulluk cok onemli boyutlara ulaşmıştır. Ote yandan oldukca zengin ulkeler de bulunmaktadır. Ancak yardımlaşma ve dayanışma eksikliği nedeniyle ozellikle Afrika ulkelerinde buyuk bir aclık yaşanmaktadır. Soz konusu eksikliğin ortadan kalkması icin Turk-İslam dunyasının genelini kapsayacak bir bilgi ağına ve teknoloji ile donatılmış yuksek hizmet kapasitesine sahip, tum insanları kucaklayan bir kurumun tesis edilmesi şarttır.



3) Turk-İslam dunyasının kendi icinde birlikteliğini sağlayamamış olması, bircok Musluman ulkenin geri kalmasına sebep olmuştur. Turk-İslam dunyası geniş maddi kaynaklarına ve insan potansiyeline rağmen bilimde, teknolojide, sanatta ve eğitimde istenen seviyeye gelememiştir. Turk–İslam Birliği’nin kurulması ile devletler sahip oldukları tecrubeleri, bilgileri ve imkanları kardeş devletlerle paylaşacaktır. Boylelikle ulkeler kalkınma ve buyume hamlelerinde daha doğru kararlar alacaklar, toplumların refah seviyesi hızlı bir şekilde artacaktır.

4) Turk-İslam dunyasının dort bir yanında birbirinden son derece farklı dini yorumlar, goruşler ve modeller hakimdir. Neyin gercekten İslam’a uygun neyin de aykırı olduğunu belirleyecek, bu konuda tum Muslumanların geneline yon verecek, onları uzlaştırabilecek bir merkez de yoktur. Orneğin Katoliklerin Vatikan’ı, Ortodoks Hıristiyanların Patrikhaneleri bulunurken, Turk-İslam dunyasında dini ve sosyal konularda birlik oluşturacak bir merkez bulunmamaktadır.



5) Turk–İslam dunyası icinde bazı bolgesel ya da stratejik birliktelikler soz konusudur. Ancak İslam Konferansı Orgutu (İKO) dışındakiler, hem Turk-İslam dunyasının genelini kapsamamakta hem de yalnızca bazı konularda ortak bir zemin oluşturmaktadır. Bu nedenle, Musluman toplumlar arasında gerektiği gibi bir birlik anlayışının ve bilincinin yerleşmesine zemin hazırlayamamaktadırlar. İKO ise belirli donemlerde toplantılar yapan, kararları bağlayıcı olmayan ve daha ziyade sembolik bir mana taşıyan bir kurum gibi algılanmaktadır. Turk-İslam dunyasının, daimi kurumları bulunan, bağlayıcı kararlar alma yetkisine sahip, ortak politika geliştirebilecek ve bunları kararlılıkla uygulayacak, tum Muslumanların ortak sesi olacak, yalnızca belirli bolgelerin değil tum Turk-İslam dunyasının sorunları ile ilgilenip bu sorunlara cozum uretecek daha kapsamlı bir birliğe ihtiyacı vardır.

6) Gecmişte yaşanmış olan Osmanlı İmparatorluğu tecrubesi boyle bir birlikteliğin olabileceğini ve cok guzel sonuclar ortaya cıkaracağını gostermektedir. Turk–İslam dunyası halklarının, bilhassa Ortadoğu Muslumanlarının Osmanlı donemi sona erdikten sonra yaşadıkları sıkıntılar, basına da sıkca yansıdığı gibi, Turk–İslam aleminde gittikce yukselen bir Osmanlı adaleti ve huzuru ozlemini meydana getirmiştir.



7) Osmanlı devletinin siyaset sahnesinden silinmesiyle bu coğrafyada buyuk bir otorite boşluğu meydana gelmiştir. Bu coğrafyada bunca mucadele ve catışma yaşanmasına rağmen bu boşluk bugun henuz doldurulamamıştır. Bolgede istenen istikrar hicbir zaman sağlanamamış, Osmanlı’nın bıraktığı topraklar kanayan yaraya donuşmuştur. Bu boşluğun adaletle doldurularak bolgeye barış ve huzurun gelmesinde Turk İslam Birliği’ne buyuk gorev duşmektedir.

8) Tum Muslumanları ilgilendiren konuların cozume kavuşturulmasında Muslumanların haklarını gozetecek, Muslumanların adına ortak bir duruş sergileyecek ve adil bir cozum isteyecek bir kurumun varlığı gereklidir.

9) Gunumuzde aynı amaclar ve hedefler taşıyan ulkeler siyasi, sosyal ya da ekonomik birliktelikler kurmaktadır. Bu tur oluşumlar diğer ulkelerle olan ilişkilerde daha cok itibar gormektedir. Turk–İslam dunyasının, dış ulkelerle olan ilişkilerinde birlik icinde hareket etmesi, devletlerin munferit hareket etmesinden cok daha etkin sonuclar ortaya cıkaracaktır. Bir bucuk milyarlık bir nufus ve cok geniş bir coğrafya adına hareket eden bir yapı, uluslararası alanda kuşkusuz buyuk bir itibara haiz olacaktır.

10) Turk-İslam dunyası ile Batı dunyası arasında her gecen gun suni bir ‘medeniyetler catışması’ oluşturulmaya calışılmaktadır. Kendi icinde beraberliği sağlamış bir Turk-İslam dunyası, dunya barışının da guvencesi olacak bazı radikal unsurlar gelişme ortamı bulamayacaklardır. Turk-İslam Birliği’nin kurulması ile bu tehlike tamamen ortadan kalkacaktır.


Untitled Document

__________________