İC FAKTORLER A.GENEL SAĞLIK DURUMU Sporcunun yapacağı antrenman veya yarışma oncesi sağlık durumunda ortaya cıkabilecek akut sorunlar veya genel sağlık durumundaki kronik sorunlar onun performansını olumsuz etkiler. Ayrıca yaralanmalar karşısında bir risk faktoru doğurur. Orneklemeye calışırsak, vucudun ateşli olması, solunum yollarındaki bazı rahatsızlıklar, ishal vb surekli yaşanabilen sorunlar, sporcunun gostermesi gereken performansı sergileyememesine ve yaralanmalar karşısında risk altında olmasına neden olur. B.PSİKOMOTOR GELİŞİM Psikomotor gelişim bireyin doğum oncesi doneminden başlayarak yaşamının sonuna kadar devam eden ve hareketleriyle ilgili davranışlarındaki değişimleri kapsayan bir surectir. Gelişim, buyume, olgunlaşma, hazırbulunuşluk ve oğrenme kavramlarını icermektedir. Buyume nicelikte adım adım gozlenebilen değişikliğe karşılık gelir. Olgunlaşma ise kalıtım ve cevre koşulları arasındaki etkilenişim sonucu belirgin olgunluk duzeyine ulaşmasını sağlayan biyolojik değişimler veya organizmanın temelindeki gizli guclerin gorev yapmaya hazır duruma gelmesi olarak tanımlanabilir. Yeteneklerini kullanmak, becerilerini geliştirmek icin cocuğun buyume ve olgunlaşmasının yanı sıra oğrenmeye de gereksinimi vardır. Oğrenme, bireyin cevresiyle etkilenişimi sonucu oluşan kalıcı davranış değişmeleridir. Hazır bulunuşluk kavramı da hem olgunlaşma hem de bir iş icin gerekli on yeterliliği kapsamaktadır ve ceşitli duşunsel, toplumsal ve duygusal deneyimler sonucu oğrenilenlerin gelişimdeki onemini vurgulamaktadır. Antrenman programlarının planlanmasında ve uygulanmasında psikomotor gelişim surecinin seyri dikkate alınmalıdır. Ozellikle cocukların olgunluk duzeyi bilinmeden oğretilmeye calışılacak becerilerin oğrenilmesi mumkun olamayacağı gibi yetenekli cocukların spordan uzaklaşmasına veya yaralanmalarına yol acabilir. C.FİZİKSEL UYGUNLUK Yeterli kondisyonel ozelliklere sahip olmamak ve sezon oncesi kondisyon calışmalarının yeterli derecede yapılmaması onemli bir yaralanma riskinide beraberinde getirir. Tek’in yaptığı calışmada yeterli kondisyon antrenmanı yapmamış futbolcularda, sakatlanma yuzdesinin daha yuksek olduğu belirlenmiştir. 1.Aerobik dayanıklılık Sporcunun yaptığı spor dalına gore etkin olan enerji oluşum sistemi, onun ortaya koyacağı performansı doğrudan etkileyen bir konudur. Bilindiği gibi bir dakikanın uzerindeki fiziksel aktivitelerde sure uzadıkca etkin olan enerji uretim sistemi aerobik enerji olmaktadır. İşte bu noktada aerobik enerji oluşum sisteminin etkin olduğu spor dallarında, yetersiz bir aerobik dayanıklılık ile yapılacak antrenman ve yarışmalarda sporcunun gerek ortaya koyacağı performans duşuk olacak, gerekse yetersiz aerobik dayanıklılık onun yaralanma riskini yukseltecektir. 2.Kuvvet Sporcular yaptıkları spor dalına gore, o spor dalının gereksinimleri doğrultusunda ortaya bir kuvvet koyarlar. Bu kuvvet gereksinimi kimi zaman kaba/birim kuvvet, kimi zaman cabuk kuvvet, kimi zaman da kuvvette devamlılık şeklinde olabilir. İşte, bu doğrultuda ortaya konulan kuvvetin yetersizliği, o kuvveti oluşturan kaslarda ceşitli zorlanmalar ve kopmalara neden olup bir yaralanma riski yaratacağı gibi, ortaya konulan performansın da yetersizliğine neden olur. 3.Surat Surat, spor bilim dunyasında en karmaşık konulardan biridir. Surat icin gerekli olan fiziksel yapı, bugune kadar optimal olarak tarif edilmiş değildir. Bazı spor dallarında surat o spor dalı icin vazgecilmez ve en onemli ozelliklerden biridir. Surati oluşturan elementlerin yeterli hazırlığa sahip olmaması ve surati etkileyen diğer elementler suratin gerektirdiği duzeyde olmamasını sağlar. O zaman, spor dalında bu ozelliği ortaya koyacak yeterli surate sahip olmamak bir risk doğurur. Bu risk hem performansın duşmesine, hem de yaralanmaya yol acacak zorlanmalara neden olur. 4.Sportif beceri Beceri ile daha ziyade değişik kas grupları arasında iyi bir koordinasyon sağlanarak yapılacak hareketin daha mukemmel olması sağlanır. Burada onemli olan hareketi ylapacak kas grupları arasında sağlanacak koordinasyondur. Dolayısıyla kassal bir aktivitenin kolaylıkla yapılması bir beceri urunudur. Bir sporcunun yaptığ ıspor dalındaki temel teknik ozellikleri iyi yapabilme derecesi onun temel teknik hareketi yanlış yapmaktan doğacak risklerden uzak tutar. Bunun aksi hem sporcu hemde rakibi icin bir risk oluşturur. Sonuc olarak bu sporcunun beceri eksikliği hem sporcunun performansını olumsuz yonde etkiler, hem de yaralanma riskini ortaya cıkarır. 5.Koordinasyon Bilindiği gibi koordinasyon, bir hareket sırasında o harekete katılan kaslar ile merkezi sinir sistemi arasında gosterilen uyumdur. Dolayısıyla bir sportif aktivite sırasında gosterilen uyumdur. Dolayısıyla bir sportif aktivite sırasında gereken ceşitli ve bir seri hareketin hızlı, akıcı ve uyumlu bir şekilde yapılması o harekete katılacak tum vucut organlarınnın zamanlaması, ortaya konulacak performansın iyiliğini etkileyen bir faktordur. Bu noktada koordinasyon bozukluğu veya yetersizli gerek sergilenecek performansın duşmesine, gerekse hareketin amacından sapması sonucu ortaya yaralanma riski doğuracak bir hareket cıkmasına neden olabilir. D.FİZİKSEL YAPI Kişinin sahip olduğu fiziksel yapı, ona yapacağı spor dalında, o spor dalının gereksinim duyduğu fiziksel ozelliklere gore zaman zaman dezavantaj, zaman zaman da avantaj getirebilir. Şimdi, bunları ortaya koymaya calışalım. 1.Boy Boy sporcular icin yaptığı spor dalına gore zaman zaman avantaj, zaman zaman da dezavantaj yaratabilir. Kısa boy halter, ata binme gibi spor dallarında avantaj sağlar. Basketbol, voleybol, yuksek atlama gibi spor dallarında da uzun boy avantaj yaratır. Eskrim, kayak, uzun mesafe koşuları gibi spor dallarında ise boyun bir onemi yoktur. Eğer sporcu yaptığı spor dalına uygun fiziğe, boya sahip değilse, sporcunun boyu o zaman bir risk faktoru oluşturur. 2.Ağırlık Yapılan spor dalı genelde belirli bir fiziksel yapıya sahip olmayı gerektirir. Bu fiziksel yapıya sahiplikteki onemli kriterlerden biri de vucut ağırlığıdır. Kimi spor dallarında vucut ağırlığının fazla olması bir dezavantaj yaratırken, kimi spor dallarında vucut ağırlığının fazlalığı avantaj yaratmaktadır. Normalin uzerindeki vucut ağırlığı orneğin dayanıklılık gerektiren spor dallarında kilogram başına duşen oksijen kullanımını azaltacağı icin bir dezavantaj yaratır. Ayrıca sıcramanın onemli olduğu alanlarda aşırı vucut ağırlığı, kişinin sırtına konmuş ağırlık gibi bir dezavantajdır. Bu ve buna benzer performans duşurucu ozelliklerin dışında normalin uzerindeki vucut ağırlığı ozellikle alt ekstremitelere daha fazla yuk binmesine ve ub ekstremitelerin yaralanma riskini artırmaktadır. Sporcu secimi yapılırken onceden bu spor dalı ile ilgili olarak belirlenmiş olan fiziksel yapı normların goz onunde bulundurumması, aile ozelliklerinin araştırılması ve sporcunun fiziksel yapısına uygun bir branşa yoneltilmesi bu riskleri minimuma indirmeye yardımcı olacaktır. 3.Eklem stabilitesi Sportif yaralanmalara yol acan onemli faktorlerden biri de eklemlerin stabilitesini(sabitliğini) yitirmiş olması yani instabil olmasıdır. Bu temelde eklemlerin cevresindeki kasların yeterli kuvvete sahip olmamasından kaynaklanır. Sonucta instabil eklemler cevrelerideki tendon veya ligamentlerin yaralanma risklerini arttırır. Stabil olmayan eklem cevresindeki kasların kuvveti arttırılarak, instabilite kompanze edilir ve boyelce tendon ve ligamentlerin yaralanma risklerini artırır. Stabil olmayan eklem cevresindeki kasların kuvveti arttırılarak, instabilite kompanze edilir ve boylece tendon ve ligamentlerin sakatlanma riski azaltılır. Sonuc olarak diyebiliriz ki, eklemlerin yeterli stabiliteye sahip olmaması, o eklemin ortaya koyacağı performansı duşureceği gibi yaralanma riskini de artırmaktadır. 4.Vucut yağ yuzdesi Bilindiği gibi sporcularda vucut yağ oranı yapılan spor dalına gore değişiklikler gostermektedir. Bu noktada, yağ oranı yapılan spor dalına gore kimi zaman bir avantaj yaratırken, kimi zaman dezavantaj oluşturmaktadır. Orneğin takım oyunlarında vucut yağ oranının o spor dalı icin gerektiğinden fazla olması, sporcunun sanki sırtında fazladan bir ağırlık ile antrenman veya yarışmaya katılıyormuş gibi bir durum yaratmakta ve daha fazla enerji sarfına neden olmaktadır. Bu da beraberinde yorgunluğa yol acmaktadır. Ayrıca, vucut yağ oranının fazlalığından kaynaklanan durum sporcuların bazı ortamlarda yaralanma riskini artırmaktadır. Bir sıcrama sırasında diz ve ayak bileklerine binen yuk, vucut yağ oranının fazlalağında artar. Eğer yeterli kas gucu ve bağların gucluluğu yok ise ceşitli yaralanmaları da beraberinde getirir. Ama orneğin maraton yuzmede vucuttaki yağ oranı vucudun ısısını korumada bir avantajı beraberinde getirir. 5.Yaş Sporcunun yaşı, yaptığı spora gore zaman zaman olumlu, zaman zamansa olumsuz riskler taşır. Buyume ve gelişme cağındaki bir kişinin kemiklerinin uzama bolgeleri (epifiz bolgeleri) daha tam olarak kemikleşmediği icin kişinin buyumesi, uzaması devam eder. Bu yaşlarda yapılan halter ve bilincsiz ağırlık calışmaları buyume noktalarına darbe etkisin yapar ve buyumenin, uzamanın oluşmasını durduru. Bu tehlike buyume bolgelerine gelen dirkt darbeler icinde gecerlidir. Judo, karate, gibi kontak sporları, futbol gibi dize bol darbe alan sporlar hep buyume yaşındaki bir sporcu icin buyumesini, uzamasını engelleyen riskler taşır. Jimnastik, rutmik jimnastik gibi spor dallarında ise yaşın kucukluğu bir avantaj yaratır. Gelişme başlamadığı donemlerde vucudun esnekliği, kasların ve omurganın elastikiyeti cok yuksektir. Bu ozellikler de jimnastik, ritmik jimnastik gibi sporlarda bir avantaj yaradır. Medical Tribune tarafından doktorlar arasında yapılan bir ulusal kamuouyu yoklamasında, doktorların yuzde 40,5’inin uygun denetim olduğu taktirde 15 yaşın altındaki cocukların vucut temaslı sporlara cok zarar gormeyeceği, yuzde 43,5’ise rekabetin netelikli olmadığına dikkat cekmiştir. Carlı Lendrgren’in belirtitği gibi 15 yaşın altında cocuklarda kaburga, kafası kemikleri oldukca kırılgın yapıdadır; vucut olgunlaşmamıştır; deri kolayca incinebilir ve yırtılabilir. Kas kuvveti yaş ilerledikce artan bir ozelliktir. Orneğin 5 yaşından 30 yaşına kadar vucudun kas kitlesi yuzde 7,7’den, yuzde 8,5’e cıkarken; kas kuvveti 9’dan, 14’e cıkmaktadır. Yaş ile kas kuvvetindeki artışın bir diğer gostergesi de 8-9 yaşındaki bir cocuğun kendi vucut ağırlığının 1/3’unu tek elle kaldırıp birkac adım atabilirken, 12-13 yaşında bu miktarın iki katını, 16 yaşında ise kendi vucut ağırlığı kadarını kaldırabildiği belirlenmiştir. Dolayısıyla yaşın kucukluğu kas kuvveti icin bir dezavantaj yaratıp, sergilenecek performansı duşurur. 6.Cinsiyet Fizyolojik acıdan egzersize uyum sağlama ve performansta ulaşılan duzey bakımından kadın ve erkek arasında farklar bulunmaktadır. Vucut yağ oranı erkeklerde, kadınlardan daha duşuktur. Oksijen kullanma kapasitesi kadınlarda erkeklerden daha duşuktur.. Kadınlarda eklem ve bağı yapıları daha incedir. Bu incelik esneklik ozelliğinin kadınlarda, erkeklerden daha fazla olmasını getirir. Kadınlar erkeklerden daha az terleyerek, daha az su kaybına uğramaktadır. Genellikle kadınlar kendi fizyolojik sınrılarını erkeklerin yaptığı gibi sonuna kadar zorlamazlar. Yani psikolojik sınır (insanın yapabileceğini hissettiği) ile fizyolojik sınır (insanın fiziksel ve fizyolojik olarak en ust duzeyi) arasındaki ucurum vey afark kadınlarda erkeklerden daha buyuktur. Yapılan araştırmalarda kadınlarda spor yaralanmaları ve oranları erkeklere oranla daha duşuk gorulmektedir. Dolayısıyla cinsiyet sakatlanma riski acısından kadınlar lehine gorulmektedir. İşte bu nedenlerden oturu, kadınlar spor alanlarında erkeklerden daha az risk alırlar. 7.Onceki sakatlanmalar Sporcu icin onemli bir yaralanma riski de daha onceden gecirmiş olduğu bir yaralanmadır. Onceki yaralanan bolge, iyileşme durumu ne olursa olsun duşuk bir yuzde de olsa bir yeniden yaralanma riski taşır. Ayrıca onceden yaralanmış veya operasyor gecirmiş bir bolgedeki kasların zayıflaması ve yeterli reedukasyon, programının uygulanmaması da yaralanma riskini arttırır. 8.Kas gerginliği, sıklılığı Fiziksel aktivitenin icinde kas belirli bir elastikiyette olmalıdır. Eğer bu elastikiyete sahip değil ve sertleşmiş ise bir risk oluşturur. Belirli kasların sertliği halinde spor dallarına gore değişen yaralanmalar ortaya cıkar. Orneğin, hamstring grubunun sertliğinde tendinit ve patellofemoral sorunlar; triceps surae’de aşil tendiniti(kasları kemiklere bağlayan tendonların, iltihaplanması); iliotibial bant sertliğinde ise iliotibial bant surunme sendromu gelişebilir. İşte, bu kasların sertliği hem yaralanma riskini arttırır, hem de eklem hareket acısını belirleyen oğelerden birisi olan elastikiyet kaybolduğundan ortaya konan performans duşer. 9.Alt ekstremitenin (Kalca/bacak/diz/ayak) zayıflığı Yapılan araştırmalarda en cok sportif yaralanmanın alt ekstremitelerde gorulduğu belirlenmiştir. Bacağın kalca eklemindeki belirli bir pozisyonda yinelenen aşır ızorlanmalarında ortaya bazı sorunlar cıkar. Bu sorunlar kasların insersiyonlarında, gerek tendonlarda, gerekse kemikte yapısal bozukluklara neden olabilir. Burada kas-kiriş-eklem yapılarındaki dokularnı değişik şiddetteki zorlanmalar karşısındaki dayanıklılık dereceleri, sınırları, ayrıca işlevles yeterlilikleri onem kazanır. Yana doğru eğilimli arazilerde koşmak ayağı pronasyona zorlar, yokuş yukarı koşularda aşil tendonuna fazla yuk biner, yokuş aşağı koşularda ise ayak topuğuna yuk biner. Kalca, diz ve ayak bağlantısındaki duzensizlikler, alt ekstremitelerin aşırı zorlanmasına ve belirli noktaların fazla yuklenmesine neden olur. Pronasyonlu ayak, pes planus (duz tabanlık), pes kavus, metatarsal varus, tibia vara,g enu valgum, patella alta, femur boynu anteversiyonu gibi duzensizlikler; yurume ve koşma siklusunda yer alan fazların işleyişine engel olur ve boylece normal biyomekanik işlevi bozan yapısal duzensizlikler oluşturur. İşte, bu ve buna benzer sorunlar yuzunden sporcunun alt ekstremitelerinin yeterli oranda guclu olması gerekmektedir. Bunun aksi yaralanmalara yol acıcı bir ortamı hazırlar. 10.Alt esktremitenin eşitsizliği İki bacak uzunluğu arasında 20 mm’den daha fazla bir fark olması onemli bir biyomekanik bozukluğu beraberinde getirir. Bu farklılık tum alt esktremitede bir risk doğurur. Kalca rotator ve adduktor kaslarının fonsksiyon gormesi gucleşir. Bu da beraberinde gerek performans duşukluğunu, gerekse yaralnama riskini getirir. 11.Aşırı kullanma (Overuse) Spor yaralanmalarına yol acıcı onemli etkenlerden biri de aşırı kullanımdır (overuse). Aşırı kullanmaya bağlı yaralanmalar, giderek artan bir yaralanmaya yol acar. Başlangıcta belli belirsiz bir ağrı ile yolan cıkan olay, ardından artan ağrı ve fonksiyon kaybı şekliyle ortaya cıkar. Aşırı kullanım (overuse) yaralanmaları kas-tendonda tenisci dirseği (tenniselbow); tendonda, aşil tendiniti (achilles tendonitis); bursa’da omuz bursidi (shoulder bursitis) ve kemikte de stres kırıkları (stress fracture) şeklinde ortaya cıkabilir. Bu hem sergilenecek performansı duşurucu, hem de yaralanma riskini yukseltici bir durumdur. 12.Az kullanma Spor yaralanmalarına yol acıcı ve performansı duşurucu etkenlerden biri de az kullanımdır. Yapılan spor dalında vucudun bazı bolumlerinin veya taraflarının (sol el/sol ayak) az kullanılması, sporcuların ve bazı calıştırıcıların o bolgeleri veya tarafları yeterli oranda hazırlanmamasını getirir. Orneğin futbolda vucudun ust tarafı, goğus, kafa gibi bolgeler, sağ ayağını kullanılan bir futbolcu icin sol ayağı. Sağ elini kullanan bir basketbolcu, voleybolcu veya hentbolcu icin sol eli, zayıf bolgeleri ve taraflarıdır. Yarışma veya antrenman sırasında bu az kullanılan bolge veya taraf yarışma veya antrenman sırasında kullanılma zorunda kalırsa, yeterli hazırlığı olmadığından hem sporcunun performansını duşurur, hem de yaralanma riski doğurur. 13.Fiziksel kusur Sporcunun fiziksel yapısındaki bazı kusurlar onun ceşitli riskler altında olmasını getirir. Posturundeki bozukluklar, kas yapısındaki ve kemik yapısındaki bazı olumsuzlukalr onun performansını etkiliyebileceği gibi, yaralanma riskini de arttırır. E. PSİKOLOJİK FAKTORLER Gunumuzde genel olarak bireyin sağlıklı ve verimli olmasını etkileyen nedenler arasında psikolojik faktorlerin giderek onem kazandığı gorulmektedir. Ruhsal ve fiziksel işlevler ile performans kapasitesi arasındaki yakın ilişki goz onune alınmadan yapılan antrenmanlar ve yarışmalar, sporda performansı sınırlayna ve yaralanmalara yol acan nedenlerin bışında gelmektedir. Performansı etkileyen faktor, genellikel sporcunun kişiliği ve motivasyonundan kaynaklanır. Bu nedenle, sporcu adayanın once seciminde ve daha sonra yapılan antrenmanlar esnasında, performansını etkileyen faktorlerin saptanması ve giderilmesine ozen gosterilir. Spor yaralanmalarının oluşum nedenlerinden biri de psikoloik nedenlerdir. Bu durumun bilinmesi ve ortadan kaldırılması spor yaralanmalarındaki bir oluşum nedenini ortadan kaldırabilir. Ayrıca bilindiği gibi kaygı, depresyon, nevrotik vb. durumlarda sporcuların başarıları olumsuz yonde etkilenir. Sporcunun zaman zaman ortaya koyduğu kontrolsuz, saldırgan ve riskli davranışlarının nedenlerini ic şartalra (psikofizik) bağlamak gerekir. Spor yaralanmalarının meydana gelme olasılığını artıran ve sporcunun performansını olumsuz yonde etkileyen kişilikle ilgili psikolojik durumlar; duygusal nedenler, zihinsel nedenler ve sensomotrik (duyu-hareket) nedenler olarak uc ana başlık altında ele alınabilir. 1.Kişilik Farklı kişilik ozelliklerine sahip sporcularla antrenman yapmak ve yarışmalarda başarıyı yakalamak antrenorleri oldukca zorlayan bir konudur. Kişilik bir insanı başkalarından ayıran bedensel, zihinsel ve ruhsal ozelliklerin butunu olarak değerlendirilmektedir. Bir başka deyişle kişilik kavramından, bir insanı nesnel (objektif) ve oznel (subjektif) yanlarıyla diğerlerinden farklı kılan duygu, duşunce, tutum ve davranış ozelliklerinin tumu anlaşılır. Kişilik cok yonlu ve karamaşıktır. İrade, zeka, duygu, heyecan, mizac, biyolojik yapı, soya cekim, cevre etkileri, sosyoekonomik etkenler gibi pek cok ozellik kişiliğin icinde yer alır. Bireyin kişiliğini sadece sahip olduğu bu ozellikler değil, aynı zamanda bu ozelliklerin bireyin icinde yaşadığı ortamda bıraktığı izlenimler belirler. Bunun en belirgin kanıtı, aynı bireyin, ceşitli toplumlarda, aynı toplumun ceşitli kesimlerinde ve aynı kesimin ceşitli bireylerinde birbirlerinden farklı, hatta celişkili şekilde algılanması, yargılanması ve değerlendirilmesidir. Sporcuların kişilik ozelliklerine bağlı olarak spora yonelme sebepleri, sporda beklentileri, antrenman yuklenmelerinde gosterdikleri sabır ve gayret ile yarışmalardaki zor koşullarda etkilenme şekil ve duzeyleri farklıdır. Eğer antrenor sporcuların kişilik ozelliklerinin ve bu ozelliklerini performansla ilişkisinin farkında ise kişiliğin performansı engelleyici bir faktor olması riskini azaltabilir. Spor dunyası surekli “en yuksek performans” kavramı uzerine kurulu olduğun icin, sporcu kişiliğinin “ruhsal ve fiziksel butun guclerini kullanarak en yuksek performansa ulaşmaya hazır ve buna ulaşmak icin gerekli fedakarlığı yapmaya uygun” bir kişilik olması gerekir. Pek cok yetenekli sporcu duygusal acıdan, spordaki psikolojik zorlanmalara direnc gosteremedikleri icin beklenen performansa ulaşamamakatdır. Yetenek seciminden başlayarak, sporcunun kişilik ozelliğine uygun spor dallarına yoneltilmesi ya da performans sporuna uygun olap, olmadığının tespit edilmesi gerekir. 2.Motivasyon Sportif yuksek performansın elde edilmesi icin sporcunun uzun ve yorucu anternanlara sabırla katlanması ve ulaşmış olduğu performansı zorlu yarışma koşullarında (rakib, seyirci, hava koşulları vb) sergileyebilmesi onun motivasyonu ile ilgilidir. Kişiliğin oluşmasında, bicimlenmesinde tutum ve davranışı başlatan, acığa cıkaran, surduren, yonlendiren bilincli ya da bilincsiz etkenlere gudu veya motiv denir. Gudulerin etkisi ile oluşan surece de gudulunme veya motivasyon denir. Motivasyon fizyolojik surecleri, davranışın sosyal belirleyicilerini, psikolojik ihtiyacları, gudulenmeleri ve heyecanlarla ilgili etkileri bunyesinde toplar. Gudulenmeler oğrenme deneyimleri yoluyla butun davranışları ile ilgilidir. Bazı gudulenmeler olumlu, bazıları da olumsuzdur. Spor karşılaşmalarında bircok olumlu ve olumsuz gudulenmeler ic icedir. Sporcunun fizyolojik ve psikolojik acıdan yarışmaya hazırlıklı olması icin yeterli bir motivasyon duzeyinde olması gerekir. Mutivasyon duzeyinin yetersizliği “start tembelliği” durumuna yol acar. Bu durumdaki sporcu sahip olduğu performans duzeyini sergilemede isteksizdir. Nedensiz bir yorgunluk ve keyifsizlik hisseder. Motivasyon duzeyinin aşırı olması ise “start telaşı” durumuna yol acar. Bu durumdaki sporcu ise kendisini aşırı gergin hisseder, sinirli ve telaşlıdır, davranışları kontrolsuzdur. Kaygı, motivasyonu olumsuz yonde etkileyerek, sporcunun kendisini aşırı zorlama icine atmasın abelki de sakatlanmasına yol acabilir. Motivasyonu performansı olumlu yonde etkileyecek şekilde kullanabilmek icin antrenorun sporcularını yakından tanıması, onların ilgi ve gereksinimleri hakkında doğru bilgilere sahip olması gerekmektedir. 3.Benlik Bir kimsenin kendisi ile ilgili duşunceleri ve cevresindekilerin kendisiyle ilgili duşunduğunu sandığı kanıların butunu onun benliğini oluşturur. Olumlu benlik bilincinin gelişebilmesi icin cocukluktan itibaren koşulsuz sevgi iccinde bulunması gerekir. Pangrazi, benlik kavramını kişinin ic dunyasını oluşturan, duşunceler, tutumlar, değerler ve yorumlar olarak tanımlar. Benlik kavramı, bireyin kendi kişiliğine ilişkin kanaatlerinin toplamı, bireyin kendini tanıma ve değerlendirme bicimidir. Bireyin kendini kavraması, kim ve ne olduğunu, bir insan olarak nitelikleri, sorumlulukları, amacları, inancları ve bilincli olarak elde ettiği değerleridir. Benlik kavramı, insan davranışında onemlidir ve olumlu benlik kavramı kişinin uyum işlevleri ve mutlu yaşamı icin gereklidir. Cocukluktan başlayarak butun yaşam boyu insanın cevresinde bulunan kişilerle kurduğu ilişkiler, iletişim ve etkileşim bu gelişmede bir yandın bireyin toplumsallaşmasını, ote yandan kendi benliğini tanımasını sağlar. Ben kimim, neler yapabilirim, amacım nelerdir, gibi sorulara verilen yanıtlar sonucunda kişinin benliği ortaya cıkar. Kişinin kendisini olduğu gibi gorebilmesi ve gercekci olarak istediği gibi değerlendirip kabullenmesi başarılı ve mutlu olmasını engeller. Yetenekli bir sporcu kendisini veya yeteneksiz bir sporcu, yetenekli olduğunu duşunerek başaramayacağı gorevler almak isteyebilir. Antrenorler, ozellikle genc sporcuların başarısızlıkları durumunda, benliklerinin zarar gormemesi ve kendilerine olan guvenlerini yitirmemeleri icin eleştirilerinde dikkatli olmalıdır. 4.Algı Genel olarak algı ic ve dış dunyamızını farkında olmaktır. Duyu organlarımız aracılığı ile almış olduğumuz uyarıcıların belirli bir kısma algılanır. Aynı cevredeki iki ayrı kişi farklı şeyler algılayabilir. Algılar kişinin deneyimleri, oğrenmeleri, dikkatinin yonu ve duygularından etkilenir. Algı bireyin beş duyu organı ile cevreden, derin duyu organları ile vucudundan gelen uyarıcılar aracılığı ile edindiği izlenimlerin bilinc duzeyine ulaşmasıdır. Algılama etkinliği ile sporcu, yaptığı işi bu işin onemini, rakiplerin durumunu, uygulaması gerektiği taktiği kavrayabilir. Bir sporcunun oncelikle kendi bedenini algılaması gerekir. Beden algısı, bedenin şekli, olcusu, kol ve bacakların konumu, yapısı, hatta eklemlerin hareket genişliği ve mekan icindeki hareket yonlerini kapsar. Bunun yanında mekan algısı, zaman algısı ve hareket algısı spordaki performansı etkiler. Mekan algısı, spor ortamına katılna nesnelerin şeklini, sbuyukluğunu, uzaklığını ve yonunu bildirir. Zaman algısı, hareketlerin zaman birimi icerisinde duzenlenerek, ritmik bir olaya donuşmesi sayesinde bir anlam kazanır. Hareket algısı, hem başkalarını hem de sporcunun kendi hareketlerinin algılanmasını kapsar. Aşağıdaki yanlışlıklar beklenen performansa ulaşma ve yaralanma riskleri icinde yer alır. Algıların her biri duyusal uyarımlardan gelip cabuk şekilde oluşan organize edilmiş, yorumlanmış şeylerdir ve bir kimsenin eski deneyimlerinden,g ecmişinden ve oğrenmelerinden yapılanmış olarak hafızasına yerleştirilmiş olur. Sporcunun heyecan durumu ve dikkatinin yonu algılarını geniş olcude etkilemektedir. Ornek olarak tenis oynayan biri topa vurmaya ve pozisyon almaya kendini o kada verebilir ki, rakibin pozisyon değiştirdiğini algıyalamaz hale gelebilir . Futbolda pas bekleyenler bazen karşılarındaki savunma elemanından sıyrılmaya kendilerini o kadar kaptırırlar ve acele ederler ki, topu yakalamaya pek az dikkat sarf ederler ve topu kacırırlar. Dikkat ve dolayısıyla algı bir bakıma ayırdedici bir ozelliktir. Bir kimsenin dikkatini odakladığı yon ve motivasyonu onun algılayaşıni etkiler. Cevreninkişi tarafından algılanışı sters uzerinde de etkili olmaktadır. Dış dunyanın kendisinin değil de bizim onu algılayış şeklimizin stres kaynağı olduğunu ileri surenler bulunmaktadır. Deplasmanda oynayan bir sporcu sahayı, seyirci veya hakemi performansını engelleyici bir faktor olarak algılıyor ise kendinden daha zayıf bir rakibe yenilebilir. Algı tek bir uyarının değil pek cok uyarının hızlı bir şekilde yorumlanmasına dayınır. Ozellikle yarışma ortamında uyaran sayısı daha da artar, buna karşılık başarı icin cok cabuk ve artarda doğru algılamalar yapılması gerekir. 5.Konsantrasyon Konsantrasyon dikkatin bir noktada odaklanması anlamına gelir. Spor hareketlerinin oğrenilmesinde ve bu hareketlerin yarışma ortamında doğru olarak uygulanabilmesinde dikkatin bir noktada yoğunlaşabilmesi gerekir. Duşunme, algılama ve hayal etmede meydana gelen psikolojik fonksiyonların bilincli bir şekilde harekete gecirilmesi dikkat olarak tanımlanır. Dikkati toplama yeteneği, bireyin korteksinde baskın uyarılma evrelerinin oluşturulmasına ve bu faaliyete katılmayan merkezlerin baskı altına alınmasına dayanır. Beyin merkezine gelen bir uyarının, o merkeze komşu diğer merkezlere yayılma ozelilği vardır. Orneğin basket topunu sepete atmak icin ilgili merkezlere gelen bir uyarı, o kaslara komşu diğer kasların merkezlerini de uyarır. Bu uyarılma sonucu, harekete katalması gereksiz kaslar da kasılır ve harekete katılırlar. Bu duruma irradrasyon denir. Boylece hem hareketin koordinasyonu bozulur hem de daha cok sayıda kas calıştığı icin spocu daha cabuk yorulur. Konsantrasyon, irradrasyonun tersidir. Bir uyarının, yeterli sıklık ve şiddette yinelenmesi, onun cevreye yayılma ozelliğini azaltır ve zamanla tamamen ortadan kaldırır. Kişinin yapmakta olduğu işe duyduğu ilgi ve istek onun dikkatini toplama yeteneğini belirler. İlgi duyuluan bir faaliyet istekle yapıldığında konsantrasyon daha kolay sağlanmakta ve uzun sure devam edebilmektedir. Sporcular konsantrasyon veya dikkatlerini oyunun kendisinden daha başka konu ve problemlere yoneltirlerse, oyunun gidişine bağlı olarak gorevlerini başarıyla yerine getirmede, iyi bir performans ortaya koyamazlar. Cunku oyuncular sınırlı olan konsantrasyon veya dikkat kapasitelerini farklı konulara kaydırırlar, farklı yontelre kaydırılan enerji oyun icindeki performansın yerine getirilmesinde verimli bir şekilde kullanılamaz. Yuksek kayfı durumunda olan sporcular konsantrasyonlarını rakplerinin ne kadar iyi olduğuna kaydırarak kendi becerilerini başarıyla yerine getirmede zorluk cekebilirler ve performansları bozulabilir. Bir antrenman macında, musabakaya gore cok daha az norofizyolojik enerji harcanır. Genc bir sporcunun dikkatini toplama yeteneğinin iyileştirmek isteyen antrenor, oncelikle o sporcuya ozgu dikkat duşuşunu tespit etmelidir. Şartların uygun olması durumunda, kısa molalar vererek soprcunun harcadığı enerjiyi yerine koymasına fırsat verilmelidir. Mola ve yuklenmelerin duzenli olarak birbirini takib etmesi durumunda., harcanan enerji tekrar sağlanabilir. Konsantrasyonu sağlamada gucluk varsa oncelikle bunun sebebini belirlemek gerekir. Motivasyon eksikliği, duygusal ve zihinsel catışmalar, hastalık durumu, monoton antrenmanlar veya aşırı yuklenmeli antrenmanlar, korku ve otonom sinir sistemi bozuklukları gibi pek cok neden dikkatin bir noktada odaklanmasına engel olabilir. 6.Rekabet ve hırs Sporcu yarışmalar sırasında başarılı olabilmek icin rakibiyle rekabet icindedir. Aslında sporcu her yarışmada aynı zamanda kendisiyle ve cevresiyle yarışır. Cocuklardaki hareket zorlamasının ozel bir ifade şekli de rekabettir. Psikolojik bir gudu olan rekabet, cocuğun kendini başkalarıyla karşılaştırma, kendi yeteneklerini değerlendirme ihtiyacaından doğar. Rekabet ayrıca verilen durumların ustesinden gelebilme merakı olarak da ortaya cıkar. Spor disiplinlerinin sınırlı olması ve rakiplerin guclerinin birbirine yakınlığı, resabeti artırırken, sters de, sbuna paralel olarak artara. Rekabet, organizmanın uyarıcılarını maksimum kapasite ile calışması icin coğunlukla en ust duzeye yukseltirken,yarış ortamı da sporcuların onceden var olan yuzeye cıkmamış rekabet duygularını kamcılar. Sporcu yarışa sadece fiziksel kapasite ile değil, duygu ve duşuncelerini iceren psikolojik durumlarıyla da katılırlar. Rekabetin bir yandan kuvvetli bir gudulunem aracı olduğu, sbircok yarışmalar icin optimal duzeyde gostermelerini sağladığı belirtilirken, diğer yandanda aynı yarış ortamının duşuk ve yuksek kaygılı sporcuları rekabeti ne pahasına olursa olsun kazanmak noktasında yaşarlar. Bu durumda hırsla hareket ederler. Hırs duygusu sporcunun kendisine ya da cevresine zarar verecek şekilde davranmasına yol actığından istenmemektedir. Ancak mucadeleci ve azimli olma yerine hırslı olma antrenorlerce yanlış olarak sıkca kullanılmaktadır. Hırslı oynamak uzere talimat sporcular tehlikeyi goze alırlar, koordinasyonu bozuk davranışlar, carpışmalar, faullu hareketler artar. Yaralanmalar ortaya cıkabilir ve performans riske girebilir. Kondisyon yeteneklerinin duşukluğu, vucut olculerinin yapılan spor turune uygun olmaması veya antrenmansızlık gibi sebeplerden dolayı, sporcunun başarı ihtimalinin başından beri duşuk olduğu durumlarda, rekabetten kacınmak gerekir. Rekabet gudusu bilincli bir sev ve idareye ihtiyac gosterir. Aksi taktirde algı bozuklukları, hatalı ve yanlış davranışlar, koordinasyonu bozukluğu sonucu istenen performansa ulaşmak gucleşir. 7.Riski goze alma Bazı sporcular coğu zaman tehlikeyi goze alan davranışlarda bulunurlar. Genelde bu davranışlar seyirciyi coşturur ve medyada geniş yer alır. Bir eylem, amaclanan bir hedefin bulunması, fakat aynı zamanda mevcut arac ve imkanların bu hedefe ulaşmak icin yeterli olup olmadığı konusunun belirli olup olmaması halinde riskli olarak değerlendirilir. Sporcuların bazılarında kişilik ozelliği olarak tehlikeyi goze alma eğilimi bulunabilir. Ama bunun dışında spor ortamında riski goze almaya yol acan bircok sebep bulunur. Sporcular başarısız olmama ve kendisine gosterilen ilgiyi devam ettirme gayreti sonucunda, mevcut yeteneklerine uygun duşmeyen aşırı riskli eylemlerde bulunabilirler. Antrenorun gozune girme isteği, seyirciye hoş gorunme, riskli davranışlarda bulunan bazı sporculara ozenme, aşırı motivasyon, rakibe duyulan ofke veya yenilgiyi kabullenmeme sporcunun riski goze alma davranışına yol acan diğer nedenlerdir. Riskli davranışlar aslında nadiren olumlu sonuclar getirir. Genellikle performansı olumsuz yonde etkiler ve yaralanmalara yol acabilir. Antrenorler sporcuların uzun ve sağlıklı bir spor yaşamı icin, riskli hareketleri ozendirecek soylem ve davranışlardan kacınmalıdırlar. 8.Saldırganlık Gunumuzde saldırganlık sporla ilgili olarak artan bir şekilde gundeme gelmektedir. Normal yaşantıda saldırgan davranışlar değişik nedenlere yapılan ceşitli engellemeler sonucu ortaya cıkarken; sporda başarı rakibin engellemesine bağlı olduğundan kurallara bağlı olarak buna izin verilir. Kuralları ihlal ettiğinde rakibine ya da kendine zarar vereceğinden cezalandırılır. Saldırganlığın, biri kişi veya nesnesinin zarar gormesi şeklinde anlaşması konusunda buyuk olcude bir birliktelik mevcuttur. Gabler, sporta engelleme ve zarar verme ayırımını yapar. Spor dalına ozgu kurallar cercevesinde bir engelleme soz konusudur ve bu sporcular tarafından karşılıklı olarak beklenir. Kurallar ihlal edildiği noktadan itibaren saldırgan davranışa geciş gercekleşir. Kurallar ne kadar kadı, normal ne kadar bağlayıcı ve beklentiler ne kadar yuksekse, hayal kırıklığığna uğrama tehlikesi de o oranda buyuk olur. Saldırganlık dolu eylemlerden kacınmak icin yuklenme ve hayal kırıklığı yaşantılarını tahammul edilir bir cercevede tutmaya ve başarılı olma yaşantılarını on plana cıkarmaya gayret edilmelidir. Bazı sporcular saldırgan davranışlarad bulunmaya eğilimlidir. Boyle sporculara, ozellikle (savunma oyuncuları gibi) rakipte temas halinde olmaya gerektirecek gorevler verildiyse yaralanma veya ceza alma riski artar. Bazı sporcularda yer değiştirmiş saldırganlık gorulebilir. Bu durumda sporcu kızgınlığını esas kaynağına değil de başka kişi veya nesnelere yoneltebilir. Antrenorune kızan bir sporcu, yaptığı bir hatalı pası bahane ederek takım arkadaşlarına bağırabilir ya da hakeme kızan bir sporcu kendine donuk bi saldırganlık gosterebilir. Sucluluk, hayal kırıklığı, pişmanlık kendine donuk saldırganlığın sebepleridir. Ozellikle genc sporcuların da duyguları yaşamasına izin vermeyecek bir diyalog geliştirilmelidir. 9.Kaygı Kaygı eski Yunanca’da endişe, korku, merak anlamında kullanılan “anxietas” sozccuğunden gelmektedir. Kaygı tedirgin edici bir duygudur. 1966 yılında Spielberger kaygıyı gecici bir durum olark” durumluk kaygı” ve sabit bağlantılı bir kişilik ozelliği olarak “surekli kaygı” diye ikiye ayırmıştır. Koknel’e gore, bireyin bilincli tehlike karşısında verdiği tepkiye korku, bilinc dışı catışmaya bağlı olarak duyulan ic tehlikeye karşı gosterilen tepkiye de kaygı denilir. Durumluk kaygı sıkıntı tasa ve gerginlik ile karakterize olan acil durumu gostermektedir. Surekli kaygı ise belirli durumları tehlikeli veya tehdit edici loarak algılama eğilimi gostermekmtedir ve bu sporcunun kişilik yatkınılğı olarak ele alınmaktadır. Sporculardaki surekli kaygı, karşılaşılan olaylarda, onların değişik durumluk kaygı duzeyleri ile yanıt gostermelerine neden olmaktadır. Kaygının insan davranışlarına olumlu ve olumsuz etkileri varıdr. Olumlu olarak daha yuksek bir başarı icin guduleyici ve hazırlayıcı, olumsuz olarak da hareketin kısıtlanması, duşuk başarı ve cekinme şeklinde etkilerini gosterir. Yuksek duzeyde durumluk kaygı performansı bozmaktadır. Buna karşılık duşuk duzeyde durumluk kaygıya sahip olan kişi, başarılı olmak icin motivasyonu eksikliği gostermektedir. Yapılan araştırmalar sporcular icin yarışmaların kaygı yaratan durumlar olduğunu ortaya koymaktadır. Bu durumun sonuca etkisinin olumlu veya olumsuz olması, kişilik yapısı, yaş, cinsiyet, yaşam koşulları, deneyim ve cevre koşulları gibi pek cok faktore bağlıdır. Surekli kaygı duzeyi yuksek olan sporcuların, durumluk kaygıyı diğerlerine gore daha fazla yaşadıkları, bunun da performansı engelleyici bir faktor olabileceği kabul edilmektedir. 10.Korku Freud korkuyu bir tehlike karşısında bireyin gosterdiği tepki şeklinde ifade eder. Korku cok ceşitli nedenlerden kaynaklanabilir. Sporda yaşanılan korkuların buyuk bir kısmı spor ortamından kaynaklanır ve oğrenme sonucu ortaya cıkar. Pragman’a gore korku, zararlı olarak sıhhatlililğe yoneltilmiş uyaranan algılanmasını gerektirir. Korku tehlikeli ve stres vericidir. Korku fizyolojik tepkileri genelleştirir. Pongardz, korku tepkisi vermeye yonelik doğuştan bir yatkınlığn varlığına dikkat cekmiştir. Bu yatkınlığa bağlı olarak, her kişide hayatı boyunca farklı bir korkuyu değerlendirme kalitesi gelişir. Sporcuların yaşadıkları korkuları; kazanma ve kaybetme korkusu, reddedilme korkusu, sakatlanmalardan korkma, saldırganlık korkusu, beklenti korkusu olarak sıralamak mumkundur. Cratty, sportif yarışların sonuclarına nasıl katlanılacağının oğretilmesine ve ortamın suni yarışma ortamı olduğunun kabul edilmesine rağmen, başarısız sonuclara katlanmanın her zaman kolay olmadığını belirlemektedir. Her sporcunun az da olsa kaybetme korkusu vardır. Bunun kaynağı, cocukluk deneyimleri başta olmak uzere, bircok nedenle bağlı olabilir. Ozellikle cevresi tarafından surekli olarak kazanması beklenen sporcular ya da kendisinde boyle bir benlik geliştirmiş sporcularda kaybetme korkusu cok sık yaşanır. Bazı sporcular ise kazanmaktan korkaklar ancak bu korkularının bilincinde değillerdir. Kazanma korkusu ilgi odağı olmak isteyecekleri gibi sebeplerden de kaynaklanabilir. Ozellikle kazanma korkusunu tespit etmek icin antrenorun cok dikkatli olması gerekir. Davranış ve performansın başkaları tarafından değerlendirilmesi halinde, spordaki sosyal durumlarda başarısız veya rezil olma korkusunun teşvik edilmesi tehlikesi ortaya cıkar. Tum insanlarda var olan sevdikleri insanlar tarafından reddedilme korukusu sporcularda ilave olarak, antrenor, seyirci ve medya tarafından reddedilem koruksu olarak yaşanmaktadır. Tum sporcuların sağlıklarına dikkat etmeleri ve sakatlanmaktan kacınmaları gerekir. Ancak bazı sporcularda bu durum aşırıya kacarak korku yaratabilir ve performansı olumsuz etkiler. Benzer şekilde bazı sporcularda karşısındaki oyuncuyu sakatlama duşuncesi de korku yaratabilir. Sporcular gerek kendileri gerekse rakibinin saldırganlığından dolayı da korku yaşayabilirler. Duşuk ve orta şiddette olan korkuları zihni olarak kontrol altında tutabilen istikrarlı kişilğe sahip olanlarda korku, bazen performansı artırıcı yonde bir etki gosterebilir. Bu duruma coğunlukla, kondisyonla ilgili konularda rastlanır. Buna karşılık jimnastik ve oyun oynama gibi koordinasyon ve taktiğe gerek gosteren faaliyetlerde korku, performansı duşurur. Korkuyu azaltmaya yonelik olarak yapılacak ilk şey, korkunun bilincine varma, başka bir deyişle korkuyu itiraf etmektir. Korkuya neden olan konularda bilgi verilmesi korkuyu azaltmanınbaşka bir yoludur. Sporcunun kendisini, rakibini oyun icinde kendi gorevlerini, seyirciyi ve hatta hakemi yeterince tanıması ve hedeflerini acık ve uygun bir şekilde belirlemesi korkunun performansını engellemesini ortadan kaldıracaktır. 11.Stres Stres, organizmanın bedensel ve ruhsal olarak zorlanması sonucu ortaya cıkan ve hem psikolojik hem de bedensel rahatsızlıklar şeklinde yaşanan birdurumdur. Organizmanın stres yaratan durumlara gosterdiği psikolojik tepkileri, kişilik ozellikleri ve cevresel faktorlere bağlı olarak farklı bicimlerde yaşanmaktadır. Sporcu gerek antrenmanlar gerekse yarışmalar nedeniyle surekli olarak stres yaratabilecek ortamlar icindedir. Ozellikle sporcuların fiziksel kapasiteleri, teknik ve taktik duzeylerinin oldukca yakın olduğ onemli musabakalarda başarı stresle başa cıkabilmeyi başaran tarafın olmaktadır. Connan’a gore insan organizmasının, kendisini saran dış cevrenin etkisi altında ic ortamını belirli bir sınır icinde sabit tutması zorunludur. Bu da sempatik ve parasempatik sinir sistemi parcalarının karşılıklı dengesi ile mumkun olmaktadır. Homeostasis sınırı denen bu sınır icinde meydana gelecek dalgalanmmalar, ferdin ozelliklerine ve dışarıdan gelen etkinin cinsine ve şiddetine bağlı olmakta,bu sınır aşıldığında stres ortaya cıkmaktadır. Ancak sadece cevre strese neden olmaz, cevrenin nasıl algaılandığı strese neden olmaktadır. Stres kişiye cevre taraffından yuklenilen istemler ve ub istemlerin kişini algılaması ile kişinin bu istemlerle başa cıkabilmesi icin kendisinde var olduğuna inandığı kapasiteleri arasındaki dengesizlikten kaynaklanmakatıdr. Bu nedenle sporcuların aynı yarışma ortamı icinde stresi yaşama duzeyleri ve verdikleri tepkiler ile bunun performanslarnıa etkileri farklıdır. Antrenorler, stresi sporcuların performansını engelleyici bir faktor olmaktan cıkarmak istiyorlar ise oncelikle sporcularını cok iyi tanımalı ve stres yaşama nedenleri ile duzeylerini tespit etmelidirler. Sporcunun kendini baskı altında hissetme nedenleri ortadan kaldırmaya calışılmalı, gerekiyorsa psikorealaksasyon yontemleri (prograsif relaksasyon, biofeed-back, otojenik antrenman, transandantal meditasyon, hipnoz vb) kullanımalıdır. 12.Psikolojik yuklenmeler Yuksek performansa yonelik butun sportif faaliyetlerde fiziksel yuklenme yanında psikolojik yuklenmeler de soz konusudur. Sporcuların psikolojik yuklenebilirlikleri farklı farklıdır. Aynı durum değişik sporcularda kişilik ozelliklerine ve deneyimlerine bağlı olarak farklı sonuclara yol acabilir. Psikolojik yuklenmeyi yaşama duzeylyeri soprcuların psiko-fiziki dengesinde bozulmaya neden olduğunda performansta duşme gorulur. Duygular, otonom sinir sistemined yer alan uyarıcıları harekete gecirir veya onları etkisiz hale getirir. Harekete gecirmeye yonelik duygular sempatik sinir sistemini uyarır ve kanda adrenalin ve noradreranilin duzeyinin yukselmesine yol acar. Artmış uyanıklılık hali tepkisi “ergotrop tepki” olarak tanımlanır. Edilgenlik duyguları ise parasempatik sinir sistemini uyarır. Burada uyanıklılık derecesinde bir azalma gercekleşir. Buna da “tropotrap tepki” adı verilir. Musabaka korkuları, ergotrap tepkinin sonuclarıdır. Tropotrap tepkilerin sonucunda ise uykusuzluk, sıkıntı, tekduzellik gorulur. Kendilerine ozgu duygusal yapıya bağlı olraak aşırı doygunluk şeklinde yaşanan catışma durumları da meydana gelebilir. Surekli olarak aynı ceşit ısınma ve antrenman yapılması halinde yada antrenorun surekli olarak aynı tur sozlerle uyarıda bulunması durumunda tekduzelik ortaya cıkar. Boyle monotonluklar sporcuda isteksizlik, uyku hali, yorgunluk, kan basıncında duşmeye yol acacağından, performansta dalgalanmalar ve kontsantrasyon bozuklukları ortaya cıkar. Psikolojik doygunluk durumları ise sporcunun isteksiz veya sinirli olmasına yol acacağından zihni yeteneklerini kullanamamasına ve performansının kotuleşmesine neden olur. 13.Duygusal ve zihinsel catışmalar Performans sporcusu gerek gunluk yaşamı icerisinde, gerekse antrenman ve yarışmalarda sık sık duygusal ve zihinsel catışmalar yaşayabilir. Guzel birg unde kendi yaş grubundan arkadaşlarıyla pikniğe gitmek isteyen bir sporcu, aynı zamanda yaklaşan final musabakasının duşunduğunde bir yandan da antrenmana gitmek itseyerek duygusal catışma icine girebilir. Ya da musabaka sırasında bir basketbolcu topu potaya atmak veya arkadaşına pas cıkartmak arasında zihinsel bir catışma yaşayabilir. Catışma, birbirleriyel uyuşmayna iki veya daha fazla gudunun aynı anda bireyi etkilediği durumlarda ortaya cıkar; gudulur turune, şiddetine, icinde bulunulan ortama gore değişik goruntuler gosterir. Belirli bir konuda karar vermede zorluk cekmeye, gerginleşmeye başlayan kişi, buyuk bir olasılıkla, bir catışma halindedir. Belirli bir konuda karar vermede zorluk cekmeye, gerginleşmeye başlayan kişi, buyuk bir olasılıkla, bir catışma halindedir. Bu kişi, biraz sakinleşip ic dunyasını gozleyebilirse, birbirleriyle catışan gudulerin farkına vardıktan sonra, karar verme surecini daha akıllıca ve kolayca yapabilir. Sporcular ozellikle yarışmalar icerisinde surekli kararlar vermek zorundadır. Ust uste birkac hata yapan sporcu karar vermekte catışmalar yaşamaya başlar. Bu gibi durumlarda cok ugun bir pozisyonda olmasına rağmen kendi şut atmak yerine daha zor bir pozisyondaki arkadaşına pas verebilir. Catışmaların her zaman olumsuz etki gostermesi gerekmez. Bunlar yaratıcı faaliyetlere veya daha fazla gayret gostermeye de yol acabilir. Somut bir durumda catışmanın etkisi kişilik, duygu ve isteklerin yapısına bağlıdır. Karar vermekte zorlarnan ve tereddut geciren kişi surekli olarak kendisiyle mucadele eder ve başkalarının kararların bekler. Catışmaların performansı engelleyici bir faktor haline gelmemesi icin onları cozmek ve ustesinden gelmek gerekir. Sporcu bunu kendisi gercekleştirebileceği gib antrenor veya takım psikologu aracılığıyla da halledebilir. Bunun icin once catışmaların kesinlikle bastırılmaması, acıkca ortaya konularak kabullenilmesi gerekir. Psikolojik bilgilerin, catışmaların cozumlenmesinde onemli bir yeri vardır. Antrenor, bu bilgilerin yardımıyla sporcunun yaşı, zekası ve duygusal durumunu goz onune alarak hareket etmelidir. Kendine guven konusunda sorunu olan sporculara yeni, somut ve daha kolay gorevler verilebilir. Sporcusunu iyi tanıyan bir antrenor onun durumunu onceden tahmin ederek catışma yaşamasına fırsat vermeden onlem alabilir. Sporcuların istek ve ilgileri ile kendilerinden beklenilenler ve cevre koşulları uyumlu değil ise duygusal ve zihinsel catışmalar sonucu sporcuda saldırgan tepkiler ortaya cıkabilir. Bu da yaralanma riskini arttırır. 14.İnanc sistemi Sporcularda kendileri ile ilgili oluşmuş inanclar vardır. Bu inanc sistemi icinde -daha once hic yapmadım, bu hareketi yapamam- gibi inancları vardır. Bunların giderimlmeme durumu, sahada olumsuzluklara neden olur. 15.Takıntılar Sporcuların daha onceden yaşadıkları durumlara gore bazı takıntıları vardır. Daha once yaşanan bir sakatlık pozisyonu, onun o pozisyon yaratıldığında , pozisyona katılmamasını sağlayabilir. 16.Kurban bulma eğilimi Acıma duygusu ile beslenen insanlar başarısızlıkta, sorumluluk almazlar. Dışarıdan bir sorumlu bulmaya, bir bahane yaratmaya calışırlar. Adeta bir arkasını koruyan kişiliğe sahip olurlar. F.SPORDA ANİ OLUMLER Sporda hic arzulanmayan bir olay cok ender de olsa zaman zaman ortaya cıkan ani olumlerdir. Dunya Sağlık Orgutu bu konudan soz ederken, egzersizden sonraki 30 saniye icinde ve en gec 6 saat icinde belirtilerinin gorulduğu, 24 saat icinde de olumun ortaya cıktığı olaylardan osz etmektedir. Bu olaylar sağlıklı, travmatik veya atravmatik nedenlerle ortaya cıkmaktadır. Egzersizle ortaya cıkan ani olumler değişik yaş gruplarında gorulebilmektedir. Erken yaşlarda ortaya cıkanların genellikle doğumsal anormalliklere, gec yaşlarda ortaya cıkanların da iskemik kalp hastalığına ve bunun komplikasyonlarına bağlı oludğu gozlenmiştir. Spordaki ani olumler konusunad ilk yapılan bilimsel calışma Cekoslavakya’dan Schmid ve Hornof’un calışmasıdır. Bu araştırmacılar 1925-1960 yılları arasında 76 sporcuda ani olum vakası tespit etmişlerdir. Daha sonra Japonya’dan İzeki 1962-1969 yılları arasında liseli sporcular arasında 507 ani olum vakası tespit edip, bunları incelemiştir. Bu olumlerin buyuk bolumunun boğulma ve akut kalp yetersizliği ile oludğu belirlenmiştir. Burada sporda karşılaşılan ani olumlerin nedenlerinin başında kardiyak (kalp ile ilgili) nedenler yatmaktadır. Ayrıca ısı carpması, hipotermi ada verilen ısı kaybı, dehidratasyon yani su kaybı da diğer ani olum nedenleridir __________________