Bir yaşamı, celişkilerden arındırıp onu anlamlı bir forma burundurmenin başat ve bir o kadar da elzem olan koşulu, anlamsız bir yaşamın var olmasını sağlayan duşuncenin tasfiye edilip kişiyi anlamlı ve yaşanılabilir bir hayata ulaştırabilecek bir duşunceyi var etmektir. Duşunce, kişinin icinde bulunmuş olduğu durumu belirleyen bir unsur olma ozelliğine sahiptir. İnsanın icinde bulunmuş olduğu durumun hoş veya nahoş olması, biraz da bu unsurun(duşuncenin) niteliğiyle ilintilidir. Bir yonuyle duşuncelerin urunu olan yaşamın, nitelikli bir hal alması, duşuncelerin sağlıklı bir nitelik arz etmesini gerekli kılar. Nitekim bu noktada MevlÂn CelÂlettin-i Rumi hazretlerinin “Duşuncen konuşmana, konuşman hareketine, hareketin kaderine yansır. Guzel duşun, guzel yaşa…” vecizesi duşuncenin, insanın yaşamı uzerinde ne denli buyuk bir etkiye sahip olduğunu ifade eden isabetli bir tespittir.
Duşuncelerin insan yaşamı uzerindeki etkisi kuşkusuz tartışma goturmez. Bu minvalde, dikkat edilmesi ve uzerinde onemle durulması gereken temel husus, insanın yaşamında bu denli buyuk bir yere sahip olan bir unsurun “NEDEN” ve “NASIL” var edileceği, var edilen bu unsurun kişiyi isabetli bir sonuca goturebilmesi icin “HANGİ” ozelliklerle harmanlanarak oluşturulabileceği hakkında sorulan sorulara tutarlı cevaplar verilerek izlenecek olan yolun haritasının cıkarılmasıdır.
Anlamlı bir yaşamın mimarı olan bir duşunce, oluşturulurken onun reel dunyada bir karşılığının olması, yani gerceklikle uyumlu olması lazım geliyor. Kişinin icinde bulunmuş olduğu konjonkturun goz ardı edildiği bir yaklaşım, somut bir esere donuşmeyip salt kişisel bir fantezi olmakla yetinecektir. Bu durumun onune gecmek icin kişinin icinde bulunduğu durumu tanıması, tanımlaması ve bu bilincle guclu bir tutum geliştirip etkin ve verimli bir eylem sellikle hayatı yaşanılabilir kılmanın savaşımını vermelidir. Kişinin icinde bulunduğu durumun “NE” olduğunu analiz ettikten sonra “NE”lerin bu yaratım surecine ket vurduğunu saptaması ve bunun onlemini alması onem teşkil eder. İranlı yazar ve aydın Ali Şeriati’nin “İnsan, kendisini alıkoyan şeylere ‘HAYIR’ dediğinde var olur.” ozdeyişi konuyla ilişkili olarak kayda değerdir.
Adına dunya denilen şu hengamede, eksik bir insan olarak tamamlanmayı bekleyen kişiyi, anlamsızlıktan azade edip tamamlayacak olan duşunce; iyilik, guzellik ve doğruluk ile yoğrulmuş olandır. Celişkilerden arındırılmış anlamlı bir hayat bu uc oğeyle yoğrulan duşunce uzerine bina edilmelidir. Bu inşa sureci icerisinde teori ve pratik arasında derin bir ucurumun olmamasına dikkat edilmelidir. Ve William Shakespeare’inin “HAMLET” adlı oyununda gecen “Takdir hakkınızı kullanın. Eyleminizi soze, sozu eyleminize uydurun.” ibaresi bu surecte her dem hatırda tutulmalıdır.
__________________
Yazı
Sohbet Muhabbet0 Mesaj
●14 Görüntüleme