Ahir zamanın aile tipi


Gecenlerde bir arkadaş, dindar hanımlardan şikayetci oldu. Bir hanım da dindar erkeklerden dert yandı. Şu hal gosteriyor ki, dindar aileler bile ahir zaman fitnesinden kendini kurtaramamış.

Ahir zaman nedir? Ahir zaman, gunahların acıkca işlendiği ve reklam edildiği bir devirdir. Bu bakımdan Muslumanlar İslam'ı yaşamakta zorluk ceker.

Butun peygamberler, alimler ve evliyalar ahir zaman fitnesinden Allah'a sığınmıştır. Yine butun peygamberler, alimler ve veliler ahir zamanda, İslam'ı oğrenmeye, anlamaya, yaşamaya calışanlara gıpta etmiştir. Cunku ibadet edenlere ceza verildiği bir devirde munafık olmaz. Yapılan ibadet Allah icindir.

Mademki ahir zamanda gunahlar reklam edilecek, bu durumda Muslumanların İslamiyet'i oğrenmesi cok zordur. İşte gerek kızlar ve gerekse erkekler, İslamiyet'i yeteri kadar oğrenmeden evleniyorlar. Cevrelerindekiler de İslam'ı bilmiyorlar. Bu durumda yarım yamalak şeyleri İslamiyet zannediyorlar veya şahsî mantıklarını İslam'ın kendisi sanıyorlar. İslam'ın vaat ettiği saadete ulaşmak mumkun değil.

Şekilde kolayca yakalanan İslamiyet, ilimde ve ibadette yakalanamayınca, kabuğun kuvvetine nazaran, oz curumuş oluyor. Boyle bir ağac hafif bir ruzgÂrla kırılabilir.

Erkek hanımının kendine itaat etmesini, her sozunu yerine getirmesini, kısacası gonlune gore bir kadın olmasını ister. Halbuki neyin hayırlı olduğunu bilemeyiz. Huy, ahlak ve anlayış bakımından birbirini tamamlayan eşler pek azdır. Kadın hissî hareketleriyle hastalanıp, darılıp, kırılmasıyla problem cıkarabilir. Bu hal, dindar erkeğin lehine iken bilmezler.

Cunku bir erkek hayalindeki kadını bulsa servetini, hayatını, muhabbetini ona verir. Halbuki insan bunun icin yaratılmamıştır.

Bu durumda, dindar ailelerdeki kadınlar ve erkekler her gecimsizlikte, her can sıkıntısında kendilerini ilme ve ibadete verseler, felaketlerdeki rahmeti yakalayabilirler. Bırakın ufak tefek olayları, bazen en buyuk felaket, en buyuk saadetin anahtarı olabilir.

Gecen gun yuksek dereceden emekli olmuş, zengin, bilgili ve dindar bir arkadaş geldi. Hafızasını yitirecek durumda. Sebep, coluk cocuktan gelen irili ufaklı felaketler… Bu arkadaş hayatını coluk cocuğa vermişti. Cocuklarının cok iyi yetişmesi icin cok kazanmıştı. Kimseye muhtac olmamaları icin buyuk bir servet edinmişti. Sozun kısası, gercekten rahat bir hayat yaşamış, himmetini ailesine hasretmişti. Babalarının zenginliğine guvenen cocuklar ise tahsil yapmamış, sanat oğrenmemiş.

Boş kalmanın sonucu, eğlenirken berbat bir hayat gecirmişler. "Neye guvenirseniz, ona havale edilirsiniz." Cocukları oyle bir hayat yaşamaya başlamış ki, babalarına cıldırmak duşmuş. Dedim ki: "Bu buyuk felaket, buyuk bir saadetin anahtarıdır. Arabanı sat, bir başkasını al. Arsalardan birini sat, parayı cebine koy, izini kaybet. Birkac cocuğa bedel, yuz cocuğa hizmet et. Hela temizlemekten bir şeyler oğretmeye kadar cırpın. Bundan sonraki hayatını İslam'a ver."
Mendiliyle gozlerini sildi ve gitti. Ne yaptı bilmiyorum…
__________________