يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ 90 سورة المائدة
KELİME MANASI (90) MAİDE
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ Ey iman edenler! إِنَّمَا الْخَمْرُ muhakkak ki şarap, daha? وَالْمَيْسِرُ kumar, daha? وَالأَنصَابُ dikili taşlar, daha? وَالأَزْلاَمُ fal okları, nedir? رِجْسٌ birer pisliktir, oyle pislik ki, مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ şeytan amelindendir, yani şeytanın tezyin ve tesvil (suslemesi ve iyi gostermesi)nden kaynaklanmaktadır, فَاجْتَنِبُو o halde kacının, neden? هُ ondan (o pislikten), لَعَلَّكُمْ umulur ki siz, تُفْلِحُونَ kurtuluşa erersiniz.
MEALİ ŞERİF
Ey iman edenler! şarap (icki), kumar, (tapılmak icin) dikili taşlar (putlar), fal (ve şans) okları ancak birer şeytan işi pisliktir, bunlardan uzak durun ki, kurtuluşa eresiniz.
İZAHAT
İmam-ı Fahrurrazî (Rahimehullah) ın beyanına gore: "Hamr" kelimesinin neden iştikak ettiği (alındığı) hususunda iki acıklama vardır.
1 - Hamr: Ortmek manasındadır. İcki de, aklı buruyup, ona karışarak, onu ortup gizlediği icin hamr adını almıştır.
2 - İbnu'l-Arabî (Rahimehullah) ın beyanına gore, bu tabir;
تُرِكَتْ فَخْتَمَرَتْ "Bir muddet bırakıldı da, boylece kokusu değişti" deyiminden almıştır.
1 ـ عن ابنِ عُمَرَ عن عُمَرَ قالَ: "نَزَلَ تَحْرِيمُ الْخَمْرِ يَوْمَ نَزَلَ وَهِيَ مِنْ خَمْسَةِ أشْيَاء: مِنَ الْعِنَبِ وَالتّمْرِ وَالَعَسَلِ وَالحِنْطَةِ وَالشّعِيرِ وَالْخَمْرُ مَا خَامَرَ الْعَقْلَ،
l- İbni Omer (Radıyaliahu Anhuma) Hazreti Omer (Radıyallahu Anh) ın şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "(Bu ayet-i celile ile) Şarabın haramiyeti inmiştir. Şarap; arpa, buğday, uzum, hurma ve bal olmak uzere beş şeyden elde edilir. Şarap, aklı orten herşeydir." (ibni EbîHatim, No.6742,4/1196;
Meysir: Kelimesi, arapların kesilecek develer hakkında oynamış oldukları kumarlarıdır.
EnsÂb: Kelimesi, onların dikip de ibadet ettikleri ilÂhlarıdır.
EzlÂm: Kelimesi ise, uzerinde "Hayır" ve "Şer" kelimelerinin yazılı olduğu fal oklarıdır.
Şu bilinsin ki, hamr ve meysir kelimelerinin manaları, Bakara Suresinin 219. ayet-i kerimesinde (Ruhul Furkan: 2/557- 562), yine boylece "Nusub" ve "EzlÂm" kelimelerinin de, ne demek oldukları Maide suresinin 3. ayet-i kerimesinin tefsirinde (Ruhul Furkan: 6/233-235) zikredilmiştir. Dolayısıyla bu meselelere iyice vakıf olmak isteyen herkes buralara muracaat edebilir.
Gorulduğu uzere, Allah-u Teal ayet-i celilede zikredilen dort şeyi şu iki sıfatla vasıflamıştır.
l- Rics: "Pislik, murdar" anlamında olup, arapcada rics kelimesi pis ve cirkin sayılan amellere verilen isimdir. Bu kelimenin aslı, (ra) harfinin fethasıyla olan recs رجس kelimesindendir ki, bu da şiddetli ses anlamına gelir. Nitekim gok gurultusunun sesi cok şiddetli olduğu zaman:سَحَابٌ رَجَّاسٌ "Gurleyen bulut" denir. Dolayısıyla: "Rics", cirkinlikte zirveye ulaşmış ve kotulukte derecesi cok kuvvetli olan amel (iş) manasına gelmektedir.
2 - "Şeytanın amelinden" sıfatı: Bu da onun bir rics (pislik) olması manasını tamamlamaktadır, cunku şeytan kÂfir olduğu icin necis (pis) tir.
KÂfir de necistir. Zira Allah-u TealÂ:
...اِنَّمَاالْمُشْرِكُونَ نَجَسٌ
"Muşrikler ancak bir neces (pislik) tir." (Tovbe suresi:28 den) buyurmuştur. Pis olan, ancak pis olan şeylere davet eder. Nitekim Mevl TealÂ:
...اَلْخَبِيثَاتُ لِلْخَبِيثِينَ...
"Kotuler (kadınlar veya sozler) kotuleredir" (Nur suresi: 26 dan) buyurmuştur. Ayrıca şeytana izafe edilen herşeydeki bu nisbet o şeyin cok aşırı derecede cirkin olduğuna delÂlet eder, nitekim Mevl TealÂ:
... فَوَكَزَهُ مُوسَى فَقَضَى عَلَيْهِ قَالَ هَذَا مِنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ ...
"Bunun uzerine (Musa (AleyhisselÂm)) ona bir yumruk vurup onu oldurdu ve 'Bu, şeytanın işindendir* dedi." (Kasas suresi:15 den) buyurmuştur.
Mevl TealÂ, bu dort şeyi, belirtilen bu iki sıfatla vasfettikten sonra:
فَاجْتَنِبُوهُ لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ
"Ondan kacının ki felah bulasınız" kavl-i şerifiyle, bu sayılan dort şeyden uzak bulununuz ki kurtuluşa eresiniz. buyurmak istemişti فَاجْتَنِبُوهُ emrindeki هُ zamiri geride gecen rics kelimesine rÂci'dir, bu kelime de, zikredilen dort şeye şÃ‚mil olduğundan, "Kacının" emri hepsini icine almış olur.
-وعن عبد الله بن عمرو رضي الله عنهما أن هذه الآية التي في القرآن: قال: هي في التوراة: إن الله عز وجل أنزل الحق ليذهب به الباطل ويبطل به اللعب والكنارات والزمارات والزفن (الرقص) والمعازف والمزاهر والشعر وأقسم ربي بيمين لا يشربها عبد بعد ما حرمتها إلا أعطشه يوم القيامة ولا يدعها بعد ما حرمتها إلا سقيته بحظير القدس.(ومن تركها بعد ما حرّمتها لأُسقينّه إياها في جنة الفردوس)
Abdullah ibni Amr (Radıyallahu Anh) şoyle buyurmuştur: Kur'an-ı Kerimdeki bu ayet, Tevrat-ı Şerifte aynen şoyledir:
"Şuphesiz ki Allah-u Teal hakkı indirerek batılı gidermiş ve onunla (indirdiği hak hukumler vasıtasıyla tavla, satranc gibi) butun oyunları (ney, kaval, flut, klarnet, duduk gibi nefesle calınan) calgı aletlerini, raks (donerek oynanan dans, bale gibi oyunlar) ı, gitar (davul, darbuka, dumbelek gibi elle calınan calgılar) ı, def ve tanburları (calanlar ve dinleyenler icin), şarkıyı (soyleyenler ve dinleyenler icin), şarabı da tadanlar icin iptal etmiş (yasaklamış) tır.
Allah-u TealÂ, yeminine ve izzetine kasem ederek: 'Ben ickiyi haram ettikten sonra, herkim onu icerse, elbette kıyamet gunu onu susuz bırakacağım, herkim ben onu yasakladıktan sonra, onu bırakırsa, elbette Firdevs cennetinde ona onu (cennet şarabını) icireceğim. buyurmuştur." (İbni Ebî Hatim, No:6744,4/1196, Suyûtî, Durrul Mensur, 3/163, îbni Kesir: 2/90)
İmam-ı Taberî (Rahimehullah) bu ayet-i celilede muminlere buyurulmak istenen manayı şoyle ozetlemiştir: Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in ashabından keşiş ve ruhbanlara benzemek icin kadınları, uykuyu ve eti kendilerine haram eden kimseleri, bu yaptıklarından engellemek icin:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تُحَرِّمُواْ طَيِّبَاتِ مَا أَحَلَّ اللّهُ لَكُمْ وَلاَ تَعْتَدُواْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
"Ey iman edenler! Allah'ın size helÂl kıldığı lezzetli şeyleri (kendinize) haram etmeyin ve haddi aşmayın, şuphesiz ki Allah haddi aşanları sevmez." (Maide suresi:87) ayet-i celilesini indirerek, "Benim sınırlarım hususunda haddi aşarak haram ettiğim şeyleri helÂl etmeyin, zira helÂl ettiğim şeyi haram etmeniz caiz olmadığı gibi, haram kıldığım şeyi helÂl saymanız da sizin icin caiz değildir." buyurmak istemiş, Sonra da onlara, evvelce helÂl sayarak cok alıştıkları ve tuketiminde haddi aştıkları bazı haramları bildirmek uzere bu ayet-i celileyi indirerek şoyle buyurmak istemiştir:
"Ey Allah ve Resulunu tasdik eden kimseler! İctiğiniz şarap, oynadığınız kumar, yanında kurbanlar kestiğiniz dikili taşlar ve kısmet acmak icin kullandığınız fal okları, Allah-u TealÂ'nın gazap ettiği ve cirkin saydığı gunah ve pis olan şeyler olup, butun bunlar rabbinizin, sizin icin razı olduğu ve sizi teşvik ettiği amellerden olmayıp bilakis şeytanın susleyerek, sizi kendisine cağırdığı kotu işlerindendir. O halde bunları bırakın ki, boylece rabbiniz katında kurtuluşa erişebilesiniz."
Kurtubî tefsirinde zikredildiğine gore, ickinin haramiyeti Uhud vakasından sonra inmiştir. Uhud vakası hicretin ucuncu senesi şevval ayında meydana gelmiştir. Ashab-ı Kiram, şarab haram edilmeden evvel ickiye cok duşkun olduklarından şarabın haramiyeti dort merhalede tedricen (yavaş yavaş) inmiştir. Bu hususta ilk inen:
وَ يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْخَمْرِ وَالْمَيْسِرِ قُلْ فِيهِمَا إِثْمٌ كَبِيرٌ وَمَنَافِعُ لِلنَّاسِ وَإِثْمُهُمَا أَكْبَرُ مِن نَّفْعِهِمَا...
"Sana şarap ve kumar (ın hukmun) den sorarlar, de ki: İkisinde de hem buyuk gunah, hem de insanlara (bazı) menfaatler vardır. Fakat gunahları menfaatlerinden daha coktur." (Bakara suresi:219 dan) ayet-i kerimesidir.
Bu ayet-i celile inince, bir takım insanlar: "Kendisinde buyuk gunah olan şeye bizim ihtiyacımız yoktur" diyerek ickiden vazgectiler, fakat diğer bir kısmı "Faydasını alırız, gunahını bırakırız" diyerek icki icmeye devam ettiler, bunun uzerine:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَقْرَبُواْ الصَّلاَةَ وَأَنتُمْ سُكَارَى...43
"Ey iman edenler! Sarhoş iken namaza yaklaşmayın" (Nisa suresi:43 den) ayet-i kerimesi inince bazı insanlar:
"Bizi namazdan alıkoyan şeye ihtiyacımız yoktur." diyerek ickiyi bıraktılar. Yine de namaz vakitleri dışında bir kısımları icmeye devam edince, tefsirinde bulunduğumuz bu ayet-i celile inerek, icki butunuyle haram oldu, o derece ki sahabe-i kiramdan bazısı: "Allah-u Teal şaraptan daha şiddetli bir şekilde hicbir şeyi haram kılmamıştır." dediler.
Ayet-i celilenin iniş sebebi hakkında mufessirler uc goruş uzere ihtilÂf etmişlerdir:
1 - Bu ayet-i celile Hazreti Omer (Radıyallahu Anh) ın duası ve isteği uzerine inmiştir, nitekim:
ـ عن عُمَرَ بنِ الْخَطّابِ قالَ: "لَمّا نَزَلَ تَحْرِيمُ الْخَمْرِ قالَ عُمَرُ: اللّهُمّ بَيّنْ لَنَا في الْخَمْرِ بَيَانَاً شِفَاءً، فَنَزَلَتْ الاَيةُ الّتي في الْبَقَرَةِ: الاَيةُ، فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ، قالَ: اللّهُمّ بَيّنْ لَنَا في الْخَمْرِ بَيَاناً شِفَاءً، فَنَزَلَتْ الاَيةُ الّتي في النّسَاءِ فَكَانَ مُنَادِي رَسُولِ الله صلى الله عليه وسلم إذَا أُقِيمَتِ الصّلاَةُ يُنَادِي: ألاَ لا يَقْرَبَنّ الصّلاَةَ سَكْرَانٌ. فَدُعِيَ عُمَرُ فَقُرِئَتْ عَلَيْهِ، فقالَ: اللّهُمّ بَيّنْ لَنَا في الخَمْرِ بَيَاناً شِفاءً، فَنَزَلَتْ هَذِهِ الاَيةُ قالَ عُمَرُ: انْتَهَيْنَا".
2 - Omer ibni Şurahbîl ebî Meysere (Radıyallahu Anh) dan rivayet edildiğine gore, Omer ibnil Hattab (Radıyallahu Anh): "Ey Allahım! Şarap hakkında bize yeterli bir acıklama yap." diye dua etmesi uzerine Bakara suresindeki: "Sana şarap ve kumardan sorarlar." ayet-i celilesi indi.
Bunun uzerine Hazreti Omer cağrılarak bu ayet-i kerime kendisine okunduysa da, O yine: "Ey Allahım! icki hakkında bizi şifaya kavuşturan bir acıklama yap." diye duada bulundu.
O zaman Nisa suresindeki: "Ey iman edenler! Sarhoşken namaza yaklaşmayın." ayet-i celilesi indi (bu ayet-i celileden sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in muezzini kamet getirirken 'Sarhoş olan namaza yaklaşmasın diye nida ederdi).
Tekrar Hazreti Omer cağrılarak bu ayet-i kerime okundu. Sonra O tekrar: "Ey Allahım! İcki hakkında bizi tam manasıyla aydınlatan bir beyanda bulun." diye dua etti.
Bu sefer Maide suresinin: "Şuphesizki şeytan, icki ve kumar ile aranıza duşmanlık ve kin sokmayı, sizi Allahın zikrinden ve namazdan menetmeyi ister. Artık bunlardan vazgecmez misiniz?" ayet-i kerimesi nazil oldu.
Yine Hazreti Omer (Radıyallahu Anh) cağrılarak kendisine bu ayet-i kerime okunduğunda O: "Vazgectik, vazgectik" buyurdu. (Tirmizî,Tefsir:6, No:3049,5/253, Ebû
Davud, Eşribe:!, No:3670, 2/349, Ahmet ibni Hanbel, Musned, No:378, 1/118, Beyhakî, Sunen-i Kubra, Eşribe:l, No:l 7324,8/495)
2 - Ayet-i kerime Sa'd İbni Ebî Vakkas (Radıyallahu Anh) hakkında inmiştir. Nitekim:
مصعب بن سعد عن أبيه؛ أنه قَالَ: وَأَتَيْتُ عَلَىَ نَفَرٍ مِنَ الأَنْصَارِ وَالْمُهَاجِرِينَ، فَقَالُوا: تَعَالَ نُطْعِمْكَ وَنَسْقِيكَ خَمْراً. وَذَلِكَ قَبْلَ أَنْ تُحَرّمَ الْخَمْرُ. قَالَ: فَأَتَيْتُهُمْ فِي حَشَ وَالْحَشّ الْبُسْتَانُ فَإِذَا رَأْسُ جَزُورٍ مَشْوِيّ عِنْدَهُمْ، وَزِقّ مِنْ خَمْرٍ. قَالَ: فَأَكَلْتُ وَشَرِبْتُ مَعَهُمْ. قَالَ: فَذُكِرَتِ الأَنْصَارُ وَالْمُهَاجِرُونَ عِنْدَهُمْ. فَقُلْتُ: الْمُهَاجِرُونَ خَيْرٌ مِنَ الأَنْصَارِ. قَالَ: فَأَخَذَ رَجُلٌ أَحَدَ لَحْيَيِ الرّأْسِ فَضَرَبَنِي بِهِ فَجَرَحَ بِأَنْفِي. فَأَتَيْتُ رَسُولَ اللّهِ صلى الله عليه وسلم فَأَخْبَرْتُهُ. فَأَنْزَلَ اللّهُ عَزّ وَجَلّ فِيّ يَعْنِي نَفْسَهُ شَأْنَ الْخَمْرِ: (5 المائدة الاَية: ).
3 - Mus'ab ibni Sa'd (Radıyallahu Anh) babasının şoyle dediğini rivayet etmiş-tir: "Benden sebep Kur'an-ı kerimde bir takım ayetler inmiştir....Bir keresinde ensar ve muhacirlerden oluşan bir topluluğa rast geldim.
Onlar: 'Gel seni yedirelim ve sana şarap icirelim' dediler, bu hadise şarap haram edilmeden evveldi. Onların yanına, bir bostan icindeyken vardım. Birde baktım, yanlarında kızartılmış bir deve kellesi, bir testi de şarap var, onlarla beraber yedim, ictim...,
Derken, onların yanında ensarla muhacirlerin lÂfı oldu. Ben: "Muhacirler ensardan daha hayırlıdır" deyince, bir adam kızartılmış kellenin iki cene kemiğinden birini yakalayıp onunla bana vurarak burnumu yaraladı.
Hemen Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in yanına gelerek bunu haber verdim. Bunun uzerine Allah-u Teal benim hakkımda şarabın hukmunu (beyan eden):
إِنَّمَا الْخَمْرُ وَالْمَيْسِرُ وَالأَنصَابُ وَالأَزْلاَمُ رِجْسٌ مِّنْ عَمَلِ الشَّيْطَانِ
"Şarap, kumar, dikili taşlar ve oklar ancak şeytan işi pis şeylerdir." ayet-i kerimesini indirdi.
(Muslim, Fezailu's-Sahabe:5, No:1748,4/1877, Ahmed ibni Hanbel, Musned, No:1614,1/393)
3 - Abdullah ibni Abbas (Radıyallahu Anhuma) bu ayet-i kerimenin ensardan iki kabile hakkında indiğini soylemiştir, onlar icki icmişler, sarhoş olunca da birbirleriyle şakalaşmışlar ve kavga etmişlerdir.
Ayılınca yuzlerinde ve sakallarında bulunan kotek izlerini gorduklerinde herbiri kendi kendine: "Benim kardeşim bana bunu yaptı ha? Şayet o bana karşı esirgeyici ve acıyıcı olsaydı bana bunu yapmazdı" diye soylendi.
Bu kişiler birbirlerine karşı kalplerinde kin taşımayan insanlar iken, bu hadiseden sonra birbirlerine karşı kin beslemeye başladılar, bunun uzerine
bu ayet-i celile nazil oldu. (Taberî, Camiu'l-Beyan, No:12526,5/35)
Mufessirler, bu ayet-i kerimenin sebebi nuzulu hakkında bir kac sebep daha zikretmişlerse de, bunun iniş sebebi Hazreti Omer (Radıyallahu Anh) ın duası da olabilir, Sa'd ibni Ebî Vakkas (Radıyallahu Anh) ın icine duştuğu hadise de olabilir, kumar oynama sebebiyle kişinin malını kaybetmesi de olabilir, elimizde buna dair kesin bir delil yoktur.
Ancak şurası bir gercektir ki, bu ayetin hukumleri butun mukellefleri bağlamaktadır, iniş sebeblerinin kesin olarak bilinmemesi, kimse icin bir ozur sebebi sayılmaz, dolayısıyla bu ayet-i celileyi oğrenen her mukellefin icki, kumar, tapınmak icin dikilen taşlar ve fal oklarından kacınması farzdır.
Kurtubî tefsirinde zikredildiğine gore, geride zikredilen rivayetler, evvelce şarap icmenin mubah olup, insanlar arasında tatbik edilen, kimse tarafından inkÂr edilmeyen, hatta Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) tarafından bile ikrar edilen bir şey olduğuna delÂlet etmektedir. Bu konuda hicbir ihtilÂf soz konusu değildir.
Ancak sarhoş edecek kadar icmenin evvelce mubah olup olmadığı hususunda bir ihtilÂf varsa da usul Âlimlerinin beyanına gore sarhoş olmak her şeriatta haramdır, zira şeriatlar kulların faydalarını gozetmektedir, butun menfaatların aslı ise akıldır, butun kotuluklerin temeli, aklın kaybolması olduğuna gore, aklı giderecek veya bulandıracak her şeyin yasak olması icabeder.
İcki haram edilmeden evvel bazı sahabelerin sarhoş olacak kadar ictikleri hakkında rivayetler varsa da muhtemeldir ki, onlar sarhoş olmak icin icmemişler, lÂkin anlamadan fazla kacırarak ickiye mağlûp olmuş olabilirler.
Her hÂl-u kÂrda islÂm dininde ickinin haram oluşu, ayet-i celilede gecen;فَجْتَنِبُوهُ "Ondan sakının." ifade-i celilesindeki emir sîğasından kesinen anlaşılmakla birlikte, diğer bir cok sağlam hadis-i şeriflerin nasları (delilleri) de bu haramiyeti tekidlemiş, ummetin icmaı (goruş birliği) de bu hususta munakid olmuş (karar kılmış) tır.
Muslumanların Âlimleri arasında ickinin haramiyetinin Maide suresinde nazil (inmiş) olduğu hususunda hicbir ihtilÂf soz konusu değildir. Cunku Maide suresi Medine-i Munevvere'de son inen surelerdendir.
LÂşenin, atılan kanın ve domuz etinin haramiyeti Enam suresinin 145. ayet-i kerimesinde haber suretiyle bildirilmiş, Maide suresinin bu ayet-i kerimesinde ickinin haramiyeti ise nehy ve zecr (engelleme ve yasaklama) yoluyla acıklanmıştır ki, tahrim (yasaklama) ifadelerinin en kuvvetlisi de bu yoldur.
İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) nın şoyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Şarabın haramiyeti inince Resulullah (SalMlahu Aleyhi ve Sellem) in ashabı birbirlerinin yanına gelerek "Şarap haram edildi ve şirke muÂdil (benzer) kılındı." dediler. Onlar, bu manayı ayet-i celilede şarabın, şirk manasında olan dikili taşlara kurban kesme ile birlikte zikredilmesinden cıkarttılar.
Ayrıca ayet-i celilenin sonunda kurtuluş umidinin bu haramlardan sakınmaya bağlanması da, onların bu anlayışının doğruluğuna delÂlet etmektedir.
Cumhûr-u ulema, şarabın haram edilmesi, şeriatın onu pis sayması ve onun hakkında rics ismini kullanması ve ondan sakınılmasını emretmesinden yola cıkarak ickinin necasetine hukmettiler.
Bazıları, sahabe-i kiramın icki haram edildiğinde ellerinde bulunan şarapları Medine-i Munevvere sokaklarına dokmelerinden delil alarak şarabın icilmesinin haram, fakat kendisinin temiz olduğunu soylemişlerse de, boyle bir istidlal (delil cıkartma) uygun değildir, zira o zaman sahabenin şarabı dokecek sarnıcları ve kuyuları yoktu, hatta evlerinde hel cukurları bile yoktu. Nitekim Hazreti Aişe (Radıyallahu Anha) ashab-ı kiramın evlerinde kenef ittihaz etmekten iktizar ettiklerini (tiksindiklerini) acıklamıştır.
O durumda ellerinde bulunan şarapları Medine dışına cıkarmakta buyuk kulfet ve meşakkat bulunduğundan, onlar da bu emri hemen uygulamak istedikleri icin sokaklara dokmuşlerdir
Ayrıca Medine sokakları geniş olup, şarap da ırmak gibi butun yolu kaplamayacağından kenardan akan şaraptan sakınmak mumkun olmuştur, ustelik bu, haramiyet hukmunun yayılmasına ve ickiden hic bir şekilde istifade edilemeyip telef edilmesi gerektiği fikrine yardımcı olmuştur. Nitekim birbirinden goren insanlar da bu şekilde uygulamada bulunmuşlardır.
Katade (Radıyallahu Anh) ın rivayetine gore bu ayet-i kerime indiğinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :
"يا أيها الناس إن الله قد حرم الخمر فمن كان عنده شيء فلا يطعمه ولا تبيعوها،
4 - "Ey insanlar! Şuphesiz ki Allah-u Teal şarabı haram kılmıştır. Yanında (ickiden) bir şey bulunan onu tatmasın ve onu satmayın" buyurmuştur. Bu emir uzerine Medine-i Munevvere sokaklarına o kadar şarap dokulmuştur ki, muslumanlar bir sure onun kokusunu duymuşlardır. (Suyûtî, Durrul Mensur, 3/161)
Şarabın satılmasının hukmu:
Ayet-i celilede gecen: "Sakınma" ifadesinin mutlak oluşu şaraptan hicbir surette faydalanılamayacağını ifade etmektedir, dolayısıyla icmek, satmak, tedavide kullanmak ve başka bir surette faydalanmak caiz değildir. Bu hususta varid olan hadis-i şerifler de bu goruşu tekid etmektedir, nitekim:
عَنْ أَبِي سَعِيدٍ الْخُدْرِيّ قَالَ سَمِعْتُ رَسُولَ اللّهِ صلى الله عليه وسلم يَخْطُبُ بِالْمَدِينَةِ قَالَ: "يَا أَيّهَا النّاسُ إنّ اللّهَ تَعَالَىَ يُعَرّضُ بِالْخَمْرِ، وَلَعَلّ اللّهِ سَيُنْزِلُ فِيهَا أَمْراً، فَمَنْ كَانَ عِنْدَهُ مِنْهَا شَيْءٌ فَلْيَبِعْهُ وَلْيَنْتَفِعْ بِهِ". قَالَ: فَمَا لَبِثْنَا إلاّ يَسِيراً حَتّى قَالَ النّبِيّ صلى الله عليه وسلم "إنّ الله تَعَالَى حَرّمَ الْخَمْرَ فَمَنْ أَدْرَكَتْهُ هَذِهِ الاَيَةُ وَعِنْدَهُ مِنْهَا شَيْءٌ فَلاَ يَشْرَبْ وَلاَ يَبِعْ" قَالَ: فَاسْتَقْبَلَ النّاسُ بِمَا كَانَ عِنْدَهُ مِنْهَا، فِي طَرِيقِ الْمَدِينَةِ، فَسَفَكُوهَا.
5 - Ebû Saidil Hudrî (Radıyallahu Anh) şoyle buyurmuştur: "Ben Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Medine-i Munevvere'de hutbe okurken şoyle buyurduğunu işittim: "Ey insanlar! Allah-u Teal şaraba tariz (dokundurma) da bulunuyor; galiba onun hakkında yakında bir emir indirecek. Binaenaleyh kimde ondan bir şey varsa hemen satsın da faydalansın."
Az bir zaman sonra Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Şuphesiz ki Allah-u Teal şarabı haram kılmıştır, artık kimin elinde ondan bir şey bulunduğu halde bu ayet kendisine ulaşırsa ne icsin ne de satsın." buyurdu.
Bunun uzerine yanında şarap bulunan bazı kimseler bu emri Medine yolunda duyar duymaz derhal şarapları doktuler. (Muslim, MusÂkÂt:12, No:1578,3/1205)
عَنْ عَبْدِ الرّحْمَنِ بْنِ وَعْلَةَ (رَجُلٌ مِنْ أَهْلِ مِصْرَ) أَنّهُ جَاءَ عَبْدَ اللّهِ بْنَ عَبّاسٍ! ح وَحَدّثَنَا أَبُو الطّاهِرِ (وَاللّفْظُ لَهُ): أَخْبَرَنَا ابْنُ وَهْبٍ: أَخْبَرَنِي مَالِكُ بْنُ أَنَس وَغَيْرُهُ، عَنْ زَيْدِ بْنِ أَسْلَمَ، عَنْ عَبْدِ الرّحْمَنِ بْنِ وَعْلَةَ السّبَإِيّ (مِنْ أَهْلِ مِصْرَ) أَنّهُ سَأَلَ عَبْدَ اللّهِ بْنُ عَبّاسٍ عَمّا يُعْصَرُ مِنَ الْعِنَبِ؟ فَقَالَ ابْنَ عَبّاسٍ: إنّ رَجُلاً أَهْدَىَ لِرَسُولِ اللّهِ صلى الله عليه وسلم رَاوِيَةَ خَمْرٍ، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم "هَلْ عَلِمْتَ أَنّ اللّهِ قَدْ حَرّمَهَا؟" قَالَ: لاَ، فَسَارّ إنْسَاناً، فَقَالَ لَهُ رَسُولُ اللّهِ صلى الله عليه وسلم "بِمَ سَارَرْتَهُ؟" فَقَالَ: أَمَرْتُهُ بِبَيْعِهَا. فَقَالَ: "إنّ الّذِي حَرّمَ شُرْبَهَا حَرّمَ بَيْعَهَا" قَالَ: فَتَحَ الْمَزَادَةَ حَتّىَ ذَهَبَ مَا فِيهَا.
6 - (Mısır ehlinden) Abdurrahman ibni Va'le es Sebeî (Radıyallahu Anh) bir kere Abdullah ibni Abbas (Radıyallahu Anhuma) ya uzumden sıkılan (şarab) ın hukmunu sorduğunda İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) şoyle dedi:
Bir adam Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e bir tulum şarap hediye edince, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Bilir misin ki Allah-u Teal bunu haram kılmıştır." buyurdu. Adam, "Hayır" dedi ve hemen birine bir şeyler fısıldadı.
Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : "Ona ne fısıldadın?" diye sorunca, O kişi: "Şarabı satmasını emrettim." dedi.
Bunun uzerine Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) : "Onun icilmesini haram kılan (Allah-u TealÂ) satılmasını da haram kılmıştır." buyurdu.
O zaman adam tulumu actı ve icindeki (şarap) akıp gitti. (Muslim, MusakÂt:12, No:1579,3/1206)
İşte bu hadis-i şerif şaraptan hic bir şekilde faydalanmanın caiz olmadığını gostermektedir, eğer boyle olmasaydı elbette Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onun bir faydasını acıklardı, nitekim lÂşe'nin derisinden istifade edilebileceğini beyan etmiştir, şoyle ki:
عَنِ ابْنِ عَبّاسٍ أَنّ النّبِيّ صلى الله عليه وسلم مَرّ بِشَاةٍ لِمَوْلاَةٍ لِمَيْمُونَةَ. فَقَالَ: "أَلاَ انْتَفَعْتُمْ بِإِهَابِهَا؟".
7 - İbni Abbas (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edildiğine gore, bir kere Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Meymune (Radıyallahu Anha) validemizin cariyesine ait olan (olmuş de atılmış) bir koyuna rastladığında: "Onun derisi ile neden faydalanmadınız?" buyurdu. (Muslim, Hayız:27, No:365,1/277, Ebu Davud, Libas:41, No:4121,2/464, NesÂî, Fere':4, No:4248,7/194, Ahmed ibni Hanbel, Musned, No:2003,1/489)
Bu hadis-i şeriflerin delaletiyle şarabı icmek ve satmak butun ulemanın ittifakıyla haramdır ve Allah-u TealÂ'nın lanetine sebeptir. Nitekim:
- عَنْ شَبِيبٍ؛ سَمِعْتُ أَنَسَ بْنَ مَالِكٍ (أَوْ حَدَّثَنِي أَنَسٌ) قَالَ: لَعَنَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم فِي الْخَمْرِ عَشَرَةً: عَاصِرَهَا، وَمُعْتَصِرَهَا، وَالْمَعْصُورَةَ لَهُ، وَحَامِلَهَا، وَالْمَحْمُولَةَ لَهُ، وَبَائِعَهَا، وَالْمَبْيُوعَةَ لَهُ، وَسَاقِيَهَا، وَالْمُسْتَقَاةَ لَهُ. حَتَّى عَدَّ عَشَرَةً مِنْ هذَا الضَّرْبِ.
8 - İbni Omer (Radıyallahu Anhuma) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte Re-sulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şoyle buyurmuştur:
"Allah-u Teal şaraba, icene, sakisine (icmek isteyenlere sunana), satana, satın alana, sıkana (icki yapılmak uzere uzum veya benzeri bir maddeyi imal edene), sıktırana (imal ettirene), taşıyana ve taşıtana lanet etmiştir." (Ebu Davud, Eşribe:2, No:3674,2/350, İbni Mace, Eşribe:6, No:3380,2/1121)
ـ عن عُرْوَةَ بنِ المُغِيرَةِ بنِ شُعْبَةَ عن المُغِيرَةِ بنِ شُعْبَةَ قالَ قالَ رَسُولُ الله صلى الله عليه وسلم: "مَنْ بَاعَ الْخَمْرَ فَلْيُشَقّصِ الْخَنَازِيرَ".
9 - Muğiyre ibni Şu'be (Radıyallahu Anh) dan rivayet edilen bir hadis-i şerifte de Resulullah (Sallallu Aleyhi ve Sellem): "Şarap satan, domuzları parcalasın (domuz kasaplığı yapsın, icki satışını helÂl goren domuz yemeği de helÂl Saysın)." buyurmuştur. (Ebu Davud, Buyû':66, No:3489, 2/302, DÂrimî, Eşribe:9, No:2027, 1/549, Ahmed ibni Hanbel, Musned, No:18240,6/343, Beyhakî, Sunen, Buyû':119, No:11046, 6/20)
- عن عائشة رضي الله عنها: لما نزلت آيات سورة البقرة عن آخرها، خرج النبي صلى الله عليه وسلم فقال: (حرمت التجارة في الخمر).
10 - Aişe (Radıyallahu Anha) şoyle buyurmuştur: Bakara suresinin son ayetleri (275. -Alış verişin helal kılınıp, faizin haramiyetiyle ilgili- 281. e kadar) inince, (her turlu ticaret helal sayılmasın diye) Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem), cıkıp (gelip): "Şarabın ticareti haram kılınmıştır." buyurdu. (Buharî, Buyû':.105, No:2113,
2/775, Ebu Davud, Buyu ':66, No:3490,2/302)
- عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمِعَ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَقُولُ عَامَ الْفَتْحِ وَهُوَ بِمَكَّةَ إِنَّ اللَّهَ وَرَسُولَهُ حَرَّمَ بَيْعَ الْخَمْرِ وَالْمَيْتَةِ وَالْخِنْزِيرِ وَالْأَصْنَامِ فَقِيلَ يَا رَسُولَ اللَّهِ أَرَأَيْتَ شُحُومَ الْمَيْتَةِ فَإِنَّهَا يُطْلَى بِهَا السُّفُنُ وَيُدْهَنُ بِهَا الْجُلُودُ وَيَسْتَصْبِحُ بِهَا النَّاسُ فَقَالَ لَا هُوَ حَرَامٌ ثُمَّ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عِنْدَ ذَلِكَ قَاتَلَ اللَّهُ الْيَهُودَ إِنَّ اللَّهَ لَمَّا حَرَّمَ شُحُومَهَا جَمَلُوهُ ثُمَّ بَاعُوهُ فَأَكَلُوا ثَمَنَهُ.
(Radıyallahu Anh), fetih senesi Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) in Mekke'de şoyle buyurduğunu işitmiştir: "Şuphesiz Allah ve Resulu, şarabın, meytenin, domuzun ve putların satışını haram kılmıştır.>
Bunun uzerine "Ya Resulallah! Murdar olen hayvanın ic yağları hakkında ne dersiniz? Cunku onunla gemiler cilalanır, deriler yağlanır ve onunla insanlar (mum yapıp) ışıklanır." diye sorulunca, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem): "Hayır! O haramdır." buyurduktan sonra, "Allah yahudilere lanet etsin! Allah murdar olen hayvanın ic yağlarını haram kıldığı zaman, onlar bu yağı eritip sattılar da parasını yediler." buyurdu. (Buharî, Buyû':in, No:2121, 2/779, ibni Mace,Ticaret:11, No:2167,2/732, Ahmed ibni Hanbel, Musned, No:14479,5/71)
İşte butun bu hadis-i şerifler, gerek ickinin imali (yapımı), gerekse alım satımı veya icilmesiyle ilgilenen kimselerin hepsinin Allah ve resulu tarafından lanetlendiklerini ifade etmektedir. Lanetlenmek Allah'ın rahmetinden uzak olma anlamına gelir.
Şaraptan sirke yapmanın hukmune gelince; İmam-ı Şafiî, Ahmed ve Malik (Rahimehumullah) bunun haram olduğunu soylemişlerdir, ancak kendiliğinden sirkeye donuşen şarap bilittifak temiz ve kullanılması mubahtır. Cunku o, sarhoş edicilik vasfını kaybettiğinden şarap olmaktan cıkıp sirke ismini almıştır.
İmam-ı EvzÂ'î, Leys, İmam-ı Azam ve bir rivayette İmam-ı Malik (Rahimehumullah) şaraptan sirke yapmaya cevaz vermişlerdir. Zira:
ـ عن جابر، عن النبي صلى اللّه عليه وسلم قال: "نعم الإِدام الخل".
12 - Cabir (Radıyallahu Anh)dan rivayet edilen: "Sirke ne guzel bir katıktır." (Ebu Davud, Etime:40, No:3820,2/387, Tirmizi, Etime:35, No:1840,4/278, NesÂî, İman:21, No:3805, 7/19, ibni Mace, Etime:33, No:3316,2/1102, Ahmed ibni Hanbel, Musned, No:14229,5/25) hadis-i şerifinde Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) sirkeyi methetmiştir.
Ayrıca şarabı sirke yapmak suretiyle şarabın ifsad edici olan sarhoş edicilik vasfı kaybolup, safrayı dindirmek, şehveti kırmak ve gıdalanmak gibi guzel sıfatlar meydana cıkmış olur ki, mufsit olan bir şeyi ıslah etmek goruş birliğiyle mubahtır, (îmam-ı Aynî, el BinÂye fî şerhil Hidaye: 11/456)
Cumhura gore şarap kapları kırılmaz, tulumları yarılmaz, yalnız iclerindeki şarap dokulur, ici sıcak suyla yıkandıktan sonra kullanılabilir.
İmam-ı Malik (Rahimehullah) in kırılması hakkındaki fetvası ise aynı gunaha donmek ihtimali olan kimseleri caydırmak icin olabilir. (Kazî İyaz, Şerhu sahih-i Muslim, 5/252)
Yine yukarda gecen, Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) e şarap tulumu hediye eden kişinin hadisinden anlaşıldığına gore, haram olduğunu bilmeyerek bir masiyet işleyen kimseye dunyevî ve uhrevî bir ceza yoktur, ayrıca bir kimsenin bazı sırlarını sormak caizdir, sorulan şahıs gizlenmesi icap eden cihetleri gizler, diğerlerini soyler.
Tefsir: RUHU-L FURKAN Mahmud USTAOSMANOĞLU
__________________
ickinin hukmu
Dini Bilgiler0 Mesaj
●36 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eğitim Forumları
- İslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- ickinin hukmu