........................


KurÂn-ı Kerîmden anladığımıza ve Rasulullah’tan bize intikÂl eden bilgiye gore…

“Her bilinc (nefs) olumu TADAR”!.

Bilinc, olmez; olumu tadar!.

Olumu tadan, bu tadıştan sonra da yaşamına devam eder…

“Olum”, bilinc-ruh butunluğunun, beden-beyinle ilişkisinin kesilmesi anlamınadır!. Bunun detaylarını, “İnsan ve Sırları” kitabımda “olum” bahsinde anlatmıştım… İsteyen oraya baksın internetten…

Burada anlatmak istediğim husus daha başka…

Şu an var olan bilinc, ne kadar gercekleri fark etmişse, beynin işlevini kaybetmesiyle birlikte, onun urettiği “ışınsal” (nurÂn&#238 bedende yaşamına kesintisiz olarak devam eder…

“Dunyada am olan sonrasında da amÂdır” hukmunce; olumu tatmadan once gerceği gorememiş kişi, beyinle ve dolayısıyla bedenle ilişkisi kesildikten, yani olumu tattıktan sonra da, ebediyen gerceği goremez!.

Buna karşın, dunya yaşamındayken, gerceği gorup bunun sonucunu yaşamış bilincler, olum sonrası, yani beyin otesi yaşam boyutunda, gerceği yaşamanın getirisi kuvvelerle, “kabir Âlemi” diye isimlendirilmiş –berzah- da denilen boyutta yaşamlarına devam ederler.

İnsanların bir kısmı, cağlar oncesinde, “her şey maddedir” diyor; bazıları da “bir de otelerde uzayda bir yerde, maneviyat Âlemi olabilir”, goruşunu savunuyordu… Oysa gunumuzde, bilimsel temeli olan cevrelerde, bu iki Âlemin, birbirinden ayrı iki mekÂn olmayıp; algılayanın algılamasından doğan, aynı tek yapı olduğu fark edilmeye başlandı.

Dolayısıyla, kişinin, bedeni ve beyni itibariyle, madde diye kabul edilen boyutta iken; bilinci ve ruhu (ışınsal dalga bedeni) itibariyle de maneviyÂt Âleminde yaşamını surdurduğu, konunun ehilleri tarafından fark edildi.

Bugun batıda, sayısız araştırma ve yayın var insan beyinlerinin yaydıkları “dalga”larla birbirlerini etkilemeleri, yonlendirmeleri hakkında.

http://rakmanenuff.blogspot.com/

İnsan, yeryuzunde “halife” ise; KurÂn-ı Kerîme gore…

İnsan beyni, “ALLAH” ismiyle işaret edilenin, sayısız isimlerle işaret edilen ozelliklerinin “nefh” olmasıyla oluşmuş bir kuvveler merkezi ise, bedende…

Nihayet, insan beyni, her an aldığı ve yaydığı, her biri bir bilgi ihtiva eden “dalga”larla tum cevresiyle iletişim hÂlindeyse…

Avam diliyle, “olu olmayan”, Nebî ve Rasûllerle de iletişim mumkun değil midir?


Bu iletişimi hemen karşılıklı iki insanın konuşması gibi anlamayın sakın!.

Beyinler ceşitli frekanslara acık alıcı-vericilerdir, tıpkı ceşitli frekanslara acık radyo alıcıları gibi… Dolayısıyla o beynin alıcı frekanslarına uygun dalga yayan, hic tanımadığı kişilerden gelen dalgaları da alırlar farkında bile olmadan… Sonra da “aklıma geliverdi”, derler! Nereden?!
Burada, konuyu bilen kişilere, “Mirror neurons” – “ayna noronlar” işlevini hatırlatalım…

Asırlar oncesinde, “ayna noronlar” işlevinin insanlardaki acığa cıkışına şoyle işaret edilmiştir toplumlar tarafından:

“Uzum uzume baka baka kararır”!


Evet, beraber olduğunuz kişilerin veya icinde bulunduğunuz toplumu oluşturan beyinlerin yaydıkları “dalga”lar sizin beyninizde akis bulur ve o yonde programlanmaya tÂbi tutulursunuz. İyi veya kotu… Toplumsal cinnet veya toplumsal huzur nasıl oluşuyor sanıyorsunuz?

Bu olayda olduğu gibi beyin ayrıca yoneldiği kişiyle de iletişime girebilir. “Telepati” de derler bunun bir turune…

Evet, bir diğer deyişle yoneldiğiniz yapı tarafından, beyniniz yonlendirilir siz hic farkında olmadan.

İşte beyindeki bu ozellik dolayısıyla…

Rasulullah, kendisine inananlara, cokca “salÂvat” getirmelerini tavsiye etmiştir.

“Kesinlikledir ki Allah ve melekî kuvveleri Nebî’sine yonlenmektedir. Ey iman edenler siz de Ona yonlenin ve teslim olun, selÂmet bulun”. Uyarısı işte buna işaret eder.

“Allah ismiyle işaret edilen, tum varlığı yaratan hakikatin “nokta”sındaki varlığı; ve O’nun isimlerinin ozelliklerinin acığa cıkışı olan melekî kuvveler, “nubuvvet” dediğimiz sistemin gerceklerini, ”sunnetullah”ı okuma hÂline yonlendirir O’nu… Siz de O’na yonlenerek, O’ndan yayılan bu frekansı alıp, “ayna noron”larınızın bu “dalga”ları (gelen yayını) değerlendirmesi suretiyle selÂmete erin”; denmektedir belki de KurÂn-ı Kerîmdeki bu Âyette! (ozden gelen bilginin bilincte acığa cıkması icin oluşan işlev = yusallune).

İşte bu yuzdendir ki, kişi, ne kadar cok Rasûlullah (aleyhisselÂm)a yonelir ve O’nu anarsa, salÂvat getirirse, o nispette O’nun ruhuyla, bilinciyle bağlantı kurup, o yayın kanalından kendisine bilgi akmaya başlar; kapasitesi kadarıyla da bu gelen bilgiyi değerlendirir.
Hazreti Muhammed Mustafa (aleyhisselÂm)dan gelen “bilgi” ile “sunnetullah”ı daha iyi fark ederek; sistemin gerceklerini idrak etmeye başlar ve yaşamına bu gerceklere gore yon verir. Bu de geleceğinin selÂmet olmasını sağlar.

Esasen bu olay, sadece O’na mahsus bir olay değildir; bu bir sistemdir!. Bir tur mekÂnizmadır!. Beynin sayısız işlevlerinden biridir.

Kişiler, yaşayan veya boyut değiştirmiş kapsamlı ve kuvvetli bilinclere (ruhaniyet sahiplerine) yoneldikleri zaman, o kişiden gelen dalgayı hic fark etmeden alırlar ve “ayna noronlar” ile bir şekilde değerlendirirler… Bu hayli geniş bir konudur. ManeviyÂt ehlinin, kendilerine yonelenlere bilgi aktarışı da bu yoldandır. “Rabıta”nın aslı da buna dayanır. “Murakabe” ise kişinin kapasitesine gore kendi derûnuna, “nokta”sına acılımıdır.

Her an ve her alanda en son bilgileri takip etmeye calışıyorum ki, Rasûlullah’ın getirdiği verileri deşifre ederek, “sunnetullah”ı daha iyi anlayabileyim… Anlayışı sınırlı insanların oluşturduğu, gok tanrılı gokten inme din anlayışından korunabileyim!. “Allah” adıyla işaret edileni daha iyi tanıyabileyim…

Zira, tanrılık kavramından munezzeh “Allah” adıyla işaret edilenin, “ZÂt”ını kavramak imkansızdır!. O, ancak acığa cıkarttıkları kadarıyla seyredilebilir…

Bunun da yegÂne yolu ilimdir!.

İlim-irade-kudret” uclusunun eseri ise “bilgi evreni”dir. Bu evrendeki varlığın, bilgin; kendini tanıyıp ne olduğunu fark etmen kadardır.

Beyin ve bilgi konusunda yazılacak daha cok tespitlerimiz var amma… Bu kadarı bile…

Neyse…

Surcu lisÂn ettiysek, haddimizi aştıysak affola…

AHMED HULÛSİ
22 Aralık 2006
North Carolina, USA


NOT : ALINTIDIR. YAZININ TAMAMINI BURADAN OKUYABİLİRSİNİZ.
__________________