llah (c.c) kimlere merhamet eder? Merhametin en guzel ornekleri nelerdir? Merhametin insan ahlakı uzerinde tecellileri ve guzelliği…
ÎmĂ‚nın ilk meyvesi olan merhamet, CenĂ‚b-ı Hakk’ın rahmet ve muhabbetini celb eden en buyuk muessirdir. Nitekim Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz hadîs-i şerîflerinde bu hakîkati şoyle ifade buyurmuşlardır:
“Merhametliler (var ya!)… RahmĂ‚n, işte onlara merhamet eder. Siz yeryuzundekilere merhamet edin ki gokyuzundeki(ler) de size merhamet etsin.” (Ebû DĂ‚vûd, Edeb, 58; Tirmizî, Birr, 16)
MERHAMETİN EN GUZEL TEZAHURU HİZMET ETMEKTİR
Merhametin en muhim tezahurlerinden biri de, hic şuphesiz ki hizmettir. Hizmetin şumûlu ise cok geniştir. MeselĂ‚ İslĂ‚m’ı yaşamak ve yaşatmanın gayretinde olmak buyuk bir hizmettir ve gonuldeki engin merhametin bir tezahurudur. Gonlu yaralı bir kimsenin yarasına merhem olmak buyuk bir hizmettir ve kalpteki şefkat ve merhametin bir nişanesidir. Allah rızĂ‚sını tahsil icin yapılan her gayret ve calışma hizmettir ve yureklerdeki coşkun îman ve merhametin bir neticesidir. Yine meşrû bir zaruret dolayısıyla borclanacak bir kimseye borc vererek onun ihtiyacını gidermek de bir hizmettir ve merhamet mahsuludur.
HAYIRLARINIZI BOŞA CIKARMAYIN!
LĂ‚kin butun bu hizmetleri îfĂ‚ ederken kalp kırmamaya, gonul incitmemeye gayret gostererek nezaket olculerine riayet etmek şarttır. Cunku; “Hizmette edep, hizmetten daha azizdir.” Aksi takdirde şu ilĂ‚hî îkĂ‚za muhatap olunur:
“…Yaptığınız hayırlarınızı başa kakmak ve incitmek sûretiyle boşa cıkarmayın!..” (el-Bakara, 264)
Zira Ebu’l-Leys Semerkandî Hazretleri’nin buyurduğu gibi;
“İnfak hususunda aslında veren kimsenin alan kimseye karşı buyuk bir teşekkur edası icinde olması gerekir. Cunku veren, alan kimse vesîlesiyle dunya ve Ă‚hiretteki bircok iptilĂ‚, musibet ve sıkıntılardan kurtulmuş olacaktır; hepsinden daha muhimi AllĂ‚h’ın rızĂ‚sını kazanacaktır.”
Muhterem pederim Musa TOPBAŞ g de, sadaka ve infak hususunda nezaket ve edebe son derece hassasiyet gosterir ve alan kimselerin mihnet altında kalmamalarını temin icin zarfların uzerine îtinĂ‚ ile;
“Muhterem ……….. Efendi, kabul buyurduğunuz icin teşekkur ederiz.” ifadesini yazarak, ilĂ‚hî rızĂ‚ya vesîle olduğu icin muhatabına karşı samimî bir teşekkur hissiyĂ‚tı icinde olurdu.
Unutulmamalıdır ki, mulkun yegĂ‚ne sahibi CenĂ‚b-ı Hak’tır. Kulun butun varlığı, AllĂ‚h’ın kendisine ihsĂ‚n ettiklerinden ibarettir. Ve Rabbimiz kulundan cimrilik gostermeyip infakta bulunmasını talep etmektedir. Nitekim Ă‚yet-i kerîmede şoyle buyrulmaktadır:
“…Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. De ki; «İhtiyac fazlasını»…” (el-Bakara, 219)
Dolayısıyla herkes, kavuştuğumuz bu mubarek ayda CenĂ‚b-ı Hakk’a yakınlık kazanmak icin imkĂ‚nı olcusunde vermeye calışmalı. Peki, elinde olmayan nasıl verecek? Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz’in, ashĂ‚bın en fakirlerinden olan Ebû Zer -radıyallĂ‚hu anh-’a hitĂ‚ben buyurduğu şu sozler, bu hususta ne kadar mĂ‚nidardır:
“YĂ‚ EbĂ‚ Zer! Corbana su kat!” Cunku Ebû Zer’in corbasına koyacak dĂ‚nesi yoktu, corbasını ancak su ile coğaltabilirdi.
KOMŞUNU GOZET
Efendimiz’in ona ikinci emri ise şoyle oldu:
“Komşunu gozet!”
Zira mu’min, mu’mine zimmetli. Bugun acaba kac kişi, civĂ‚rındaki hĂ‚nelerden haberdar? Kac kişi komşuları arasındaki ihtiyac sahibi, dul, yetim ve gariplerin hĂ‚lini araştırıp dertlerine derman olmanın gayretinde?
HĂ‚lbuki etrafımızdaki hĂ‚nelerde ihtiyac sahibi bir yetim var mı, dara duşmuş bir garip var mı, arayıp bulmak, bir mu’minin aslî vazifesi. Âyet-i kerîmede “…Sen onları sîmĂ‚larından tanırsın…”[1] buyruluyor.
Efendimiz’in Ebû Zer’e bir diğer emri ise şoyle oldu:
“(Verirken de) mĂ‚ruf uzere (nezĂ‚ketle) ver.” (Muslim, Birr, 142-143) Yani kalp kırmadan, gonul incitmeden ver… Tepeden bakmadan ver. Sana lûtfedilen her nîmetin bir şukrĂ‚nesi olarak nezĂ‚ketle ver.
FĂ‚tih Sultan Mehmed HĂ‚n’ın, İstanbul şuhedĂ‚sının Ă‚ilelerine, onları rencide etmemek icin buyuk bir titizlik gostererek akşamın loş karanlığında, kapalı kaplar icinde yemek gondermesi, bizlere infak esnĂ‚sında gostermemiz gereken nezĂ‚ket ve inceliğin mustesnĂ‚ bir misalini sergilemektedir.
Yine Bezm-i Âlem VĂ‚lide Sultan’ın; “hizmetkĂ‚rların kırdığı veya zarar verdiği eşyaları, onların haysiyet ve şahsiyetleri rencide olmasın diye tazmin etmek” gĂ‚yesiyle kurduğu vakıf, ne zarif bir hassĂ‚siyet orneğidir.
Hadîs-i şerîfte buyrulur:
“Ey insanlar! Olmeden evvel AllĂ‚h’a tevbe ediniz! Sizi meşgul edecek birtakım sıkıntı ve meşakkatlerle karşılaşmadan evvel, sĂ‚lih amellere koşunuz! AllĂ‚h’ı cok cok zikretmek ve gizli-acık bol bol sadaka vermek sûretiyle, O’nun, uzerinizdeki hakkını îfĂ‚ya gayret ediniz ki rızka nĂ‚il olasınız, yardım goresiniz ve ıslĂ‚h edilesiniz!” (İbn-i MĂ‚ce, İkāme, 78)
Ayrıca bilinmelidir ki, meşrû bir ihtiyacı dolayısıyla dara duşmuş bir kimseye borc vermek, sadakadan daha efdaldir. Nitekim hadîs-i şerîfte Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- şoyle buyurmuşlardır:
“Mîrac gecesinde Cennet’in kapısı uzerinde şu ibĂ‚renin yazılı olduğunu gordum:
«Sadaka, on misliyle mukĂ‚fatlandırılacaktır. Odunc para ise on sekiz misliyle…»
Ben:
«–Ey Cibrîl! Odunc verilen şey, nicin sadakadan daha ustun oluyor?» diye sordum.
CebrĂ‚îl -aleyhisselĂ‚m-:
«–Cunku yoksul, (ekseriyetle) yanında az-cok para bulunduğu hĂ‚lde sadaka ister. Borc isteyen ise, ihtiyacı sebebiyle talepte bulunur.» cevĂ‚bını verdi.” (İbn-i MĂ‚ce, SadakĂ‚t, 19)
CenĂ‚b-ı Hak, kullarının, kendi rızĂ‚sı istikĂ‚metinde yaptıkları hayırları ve infĂ‚k ettikleri sadakaları; “Karz-ı hasen: En guzel borc” nĂ‚mıyla kabul etme lûtfunda bulunmaktadır. Ustelik bu borcu bizzat kendisinin, hem de kat kat fazlasıyla odeyeceğini şoyle taahhud etmektedir:
“Kim AllĂ‚h’a guzel bir odunc verecek olursa, Allah da onun karşılığını kat kat verir ve ayrıca onun cok değerli bir mukĂ‚fatı da vardır.” (el-Hadîd, 11)
“…ALLAH TEÂLÂ DA O KİMSENİN AYIP VE KUSURUNU ORTER.”
AllĂ‚h’ın rızĂ‚sını tahsil maksadıyla yapılan her turlu mĂ‚lî harcamanın AllĂ‚h’a verilen bir borc olarak zikredilmesi, verilenin Allah katında aslĂ‚ zĂ‚yî olmayacağına, karşılığının sevap ve mukĂ‚fat olarak mutlakĂ‚ geri doneceğine dĂ‚ir bir nevî ilĂ‚hî vaaddir.
Efendimiz’in şu hadîs-i şerîfi, bir mu’minin ihtiyacını gidermek husûsunda ne buyuk bir mujdeyi ihtivĂ‚ etmektedir:
“Musluman kardeşinin ihtiyacını gideren kimsenin Allah da ihtiyacını giderir. Kim bir muslumandan bir sıkıntıyı giderirse, Allah TeĂ‚lĂ‚ o kimsenin kıyĂ‚met gunundeki sıkıntılarından birini giderir. Kim bir muslumanın ayıp ve kusurunu orterse, Allah TeĂ‚lĂ‚ da o kimsenin ayıp ve kusurunu orter.” (BuhĂ‚rî, MezĂ‚lim, 3; Muslim, Birr, 58)
İslĂ‚m’ı hayatlarının mihveri kılan şanlı ecdĂ‚dımızın emsĂ‚li gorulmemiş bir nezĂ‚ket eseri de, muhtacların sıkılmadan ihtiyaclarını karşılayabilmeleri icin ihdĂ‚s edilen “Sadaka Taşları” olmuştur. Uzerinde hafif bir oyuk bulunan bu taşlar, mahallenin munĂ‚sip yerlerine yerleştirilirdi. HĂ‚li-vakti yerinde olanlar; “sağ elin verdiğini sol el gormeyecek şekilde” infakta bulunabilmek icin gece karanlığında sadakalarını bu taşın uzerindeki cukura bırakırlardı.
Daha sonra semtin fazîletli ve iffetli fakirleri de ihtiyacları kadar parayı oradan alırlar, fazlasına ilişmezlerdi. Durumları duzeldiğinde ise aldıklarını kat kat fazlasıyla oraya geri bırakırlardı.
Ebû Hureyre -radıyallĂ‚hu anh-’ın, Rasûlullah -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- Efendimiz’den naklettiği şu hĂ‚dise, odemek niyetiyle alınan bir borcun geri odemesinde CenĂ‚b-ı Hakk’ın ilĂ‚hî yardımını ne guzel bir sûrette sergilemektedir:
“İsrĂ‚iloğullarıʼndan bir kimse, arkadaşından bin dinar borc talep etti. O ise:
«‒Bana şĂ‚hitlerini getir, onların huzurunda vereyim de şĂ‚hit olsunlar!» dedi.
Borc isteyen kimse:
«‒(FĂ‚nîlerden şĂ‚hidim yok.) ŞĂ‚hit olarak Allah yeter!» dedi.
Diğeri:
«‒Oyleyse buna kefil getir.» dedi.
Borc isteyen:
«‒Kefil olarak Allah yeter!» dedi.
Diğeri:
«‒Doğru soyledin.» dedi ve belli bir vĂ‚deye kadar parayı ona verdi.
Adam deniz yolculuğuna cıktı ve ihtiyacını gordu. Sonra borcunu, vĂ‚desi icinde odemek maksadıyla geri donmek uzere bir gemi aradı, fakat bulamadı. Bunun uzerine bir odun parcası alıp icini oydu. Borclu olduğu kimseye hitĂ‚ben yazdığı mektupla birlikte bin dinarı o oyuğa yerleştirdi. Sonra oyuğun ağzını kapatıp duzledi ve denize getirip (gonlundeki engin îmĂ‚nı ve CenĂ‚b-ı Hakk’a olan tevekkul, teslîmiyet ve îtimĂ‚dını serdedercesine):
«‒Ey AllĂ‚h’ım! Biliyorsun ki, ben falandan bin dinar borc almıştım.
Benden kefil isteyince, “Kefil olarak Allah yeter!” demiştim. O da kefil olarak Sen’den rĂ‚zı olmuştu.
Yine benden şĂ‚hit istediğinde, “ŞĂ‚hit olarak Allah yeter!” demiştim. O da şĂ‚hit olarak Sen’den rĂ‚zı olmuştu. Ben ise şimdi malını ona gondermek uzere bir gemi bulmak icin gayret ettim, fakat bulamadım. Şimdi onu Sana emĂ‚net ediyorum!» dedi ve odun parcasını denize attı. Odun (deniz uzerinde yuzerek gozden) kayboldu.
Sonra oradan ayrılıp memleketine gidecek bir gemi aramaya devam etti.
Diğer taraftan borc veren kimse de parasını getirecek bir gemi gelir umidiyle (sahilde ufuklara) bakmaya başladı. Bu arada, icinde parası bulunan odun parcasını buldu. Onu Ă‚ilesine odun yapmak uzere aldı. Odunu testere ile bolunce, icinde para ve mektup olduğunu gordu.
Bir muddet sonra borc alan kimse geldi. Bin dinar getirdi ve:
«‒Malını getirmek icin durmadan gemi aradım, ancak bundan once gelen bir gemi bulamadım.» dedi.
Alacaklı:
«‒Sen bana bir şeyler gondermiş miydin?» diye sordu.
Borclu:
«‒Ben sana, bindiğim gemiden once bir gemi bulamadığımı soyluyorum.» dedi.
Alacaklı:
«‒Allah TeĂ‚lĂ‚ Hazretleri, odun parcası icerisinde gonderdiğin parayı bize ulaştırdı ve senin yerine borcunu odedi. Şimdi bu getirdiğin bin dinarı geri al ve selĂ‚metle git!» dedi.” (BuhĂ‚rî, KefĂ‚let 1, Buyû 10)
VelhĂ‚sıl Ă‚yet-i kerîmede buyrulur:
“…Namazı kılın, zekĂ‚tı verin, AllĂ‚h’a gonul hoşluğuyla borc (karz-ı hasen) verin. Kendiniz icin onden (dunyada iken) ne iyilik hazırlarsanız Allah katında onu bulursunuz; hem de daha hayırlı ve mukĂ‚fatca daha buyuk olmak uzere!..” (el-Muzzemmil, 20)
Rabbimiz, cumlemizi ince, rakik ve hassas gonullu, infĂ‚k ehli kullarından eylesin. Gonullerimizi, butun mahlûkātı icine alan bir rahmet dergĂ‚hı kılsın. Âmîn!..
Kaynak: Şebnem Dergisi, Yıl: 2019 Ay: Mayıs Sayı: 171
__________________
Allah kimlere rahmet eder?
Dini Bilgiler0 Mesaj
●44 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Eđitim Forumlarý
- Ýslami Bilgiler
- Dini Bilgiler
- Allah kimlere rahmet eder?