Genc oyuncumuz Enes Unal, TFF'nin resmi yayın organı Tam Saha Dergisi'ne roprotaj verdi. Galatasaray'a attığı golle "Super Lig'de gol atan en genc oyuncu" olarak tarihe gecen Bursaspor'un genc yıldız adayı, Akademi Ligleri'nde son uc sezonda 57 gol ortalamasıyla oynayarak bugunlerin sinyalini vermişti. Genc Millî Takımlardaki 29 macta 27 golluk performansı ise onun uluslararası alandaki başarısını gosteriyor. Duruşu ve sozleriyle 16 yaşın cok uzerinde bir olgunluğa sahip olmasının yanı sıra tevazuu ve kitaplara olan duşkunluğu de yakın gelecekte değerli bir yıldıza kavuşacağımızın mujdesini veriyor. Roportaj: Mazlum Uluc Futbolcu bir babanın oğlu olarak doğduğun gunden beri futbolun icinde olduğunu zannediyorum. Bize futbol topuyla ilk tanıştığın gunleri anlatır mısın? Her cocuk gibi ben de sokakta oynayarak başladım futbola. 6 yaşından itibaren ise Sakaryaspor'un futbol okuluna girdim. O donemde babam Mesut Unal, Sakaryaspor'da oynuyordu. Hatta bugun takım arkadaşım olan Tuncay abi de o yıllarda Sakaryaspor'daydı. Ben de antrenmanlara gider, Tuncay abiyle futbol oynardım. O gunlerden buraya geldim. Babanın ve ailenin bugunlere gelmendeki katkısından soz eder misin? Coğu genc futbolcunun da soyleyeceği gibi ailem bana cok destek oldu. Sadece babamın değil, annemin de buyuk desteğini gordum bu surecte. Zaman zaman "Oğlum derslerine biraz daha onem ver dese" de hep arkamda durdu. Keza amcalarımın desteğini de hep arkamda hissettim. HÂl her mactan once arayıp bana moral verirler. Babanın futbolcu olmasının avantajları var mı? Kesinlikle var. Sonucta bu işi biliyor. Benim yaşadıklarımı o da yaşamış. Ozellikle saha dışı olaylarına cok vurgu yapıyor. Kendi doneminden bir cok genc futbolcuyu ornek gosteriyor ve "Cok yetenekli olmalarına rağmen futbol icin yaşamadıklarından kaybolup gittiler" diyor. Bursaspor altyapısına 9 yaşında girdiğini biliyoruz. Altyapılarda yetenekli oyunculara ozel bir ihtimam gosterilir. Senin icin de boyle bir durum soz konusu muydu? Kendini o yaşlarda da ayrıcalıklı bir oyuncu olarak hissettin mi? Dediğiniz gibi babam Bursaspor'a transfer olunca ben de Sakaryaspor'dan Bursaspor'a gectim. Kendimi ayrıcalıklı bir oyuncu olarak hissetmeye gelince, ben zaten futbolcuların bir ayrıcalığının olmadığını duşunuyorum. Sonucta herkes gibi biz de bir iş yapıyoruz. Bursaspor'un altyapısındaki oyuncuların bir coğu ozel yetenek. Ben de kendimi sadece onlardan biri olarak goruyorum. Seninle ilgili istatistik kayıtları ilk olarak 2009-10 sezonunda ortaya cıkıyor. O sezon U14 takımında yer almış ve 21 macta 8 gol atmışsın. Hemen ardından gelen sezonların istatistiklerine bakıldığında oldukca duşuk bir rakam. O sezon ne olmuştu da kendi olceğinde duşuk bir grafik cizmiştin? U14'te oynamıştım ama benim bir ust yaş grubumdu. O donemde oldukca kucuktum. Zaten takımın yedek oyuncusuydum. Oyuna sonradan giriyordum. Yine de attığım gollerle takıma katkı yapan puanların alınmasını sağlamıştım. 2010-11 sezonundan itibaren gol rakamlarında inanılmaz bir yukseliş goze carpıyor. 50'nin hatta son sezonda 60'ın uzerine cıkan gol sayıları son derecede carpıcı. Senin icin gol makinesi demek bile az kalabilir. Bu cıkışı nasıl sağladın? Sozunu ettiğiniz donemin başında Bursaspor'la uluslararası bir turnuvaya gitmiştik. Orada takım olarak cok iyi anlaşmaya başladık. Cok uyumlu bir ekip haline geldik. Ben de turnuvada 20'nin uzerinde gol atmıştım. Ozguvenimi orada kazandım diyebilirim. Oyle ki, artık gol atamadığım maclarda uzulmeye başladım. Ozguvenim o kadar yukselmişti ki, A takıma ilk cıktığım zaman bile, "Gol atamadığım macta uzulurum" diyebilmiştim. Bu kadar fazla gol atabilmek icin nasıl calışmalar yapıyorsun? Ozellikle son iki-uc sezondur Yılmaz Burul Hocamla ekstra calışmalar yapıyordum. Bu calışmaların dışında yine sahada kalıp gol vuruşları uzerinde calışıyordum. A takıma cıktıktan sonra da bu calışmalar devam etti. Hikmet Karaman doneminde eski bir santrfor olan antrenorumuz Hasan Ozer benim uzerimde cok durdu. Onunla yaptığım calışmalarda cok ekstra şeyler oğrendiğimi soyleyebilirim. Bir forvetin yapması gereken her şeyi oğretti bana. Daum geldikten sonra da "Almanya'da bu calışmayı yapmayan forvet yok" diyerek ban a cabukluğa dayalı ozel antrenmanlar yaptırdı. Bir yandan cabukluk bir yandan da gol vuruşu uzerine hazırladığı ozel antrenmanları hÂl surduruyorum. Bugun seninle birlikte futbola başlayan arkadaşların henuz U17 takımında oynarken sen Umit Millî Takım kampındasın ve Super Lig'in de gol atan en genc oyuncusu olarak tarihe gectin. Ustelik bunu bir Galatasaray macında başardın. Seni yaşıtlarından ayıran temel farklar neler? Bu kadar erken gelişim gostermeni neye borclusun? Her zaman hedefleri ve hayalleri olan bir oyuncuydum. Mesela iki-uc sene once altyapıdan bir hocamızla konuşmuştum. O sırada yine bir yurtdışı turnuvasındaydık ve benden bir-iki yaş buyuklerin olduğu takımda yedek kalıyordum. Bu duruma da cok uzuluyordum. Hocam bana "Neden boyle yapıyorsun?" diye sorduğunda, "Hocam oynamak, yukarıya cıkmak istiyorum. Dunyada 16 yaşında oynayan futbolcu ornekleri var" karşılığını vermiştim. Hocam da bana, "Turkiye'de boyle bir şeyin olması cok zor. Sabredeceksin" demişti. Ama calışmaya devam ettim, inandım ve inanınca başarılabildiğini de gordum. Sonucta 16 yaşında Super Lig'de oynadım. Kendinizi hem saha icinde hem de mental anlamda geliştirdiğinizde oynayabiliyorsunuz. Okuduğum bir kitapta, "Siz kendinize inanın, o zaman herkes de size inanacaktır" diye bir soz vardı. Bence en onemlisi de bu... Bugune gelişine katkı yapan antrenorlere gelirsek, hangi isimler on plana cıkar? Altyapıdaki hocam Yılmaz Burul'la yaklaşık 4 yıl birlikteydik. Bana surekli "Kitap oku" derdi. Zaten kitap okumayı seven biriydim ve o ozelliğim iyice pekişti. Okuduğunuz kitaplar duşuncelerinizi değiştirebiliyor. Futbolcuların ya da diğer başarılı kişilerin biyografilerini okumayı seviyorum. Onların yaşadığı zorluklara bakarak kendi yaşayabileceğim zorlukları goruyorum ve buna gore onlem alıyorum. Son olarak Tumer Metin'in "Metin olmak" kitabını okudum. Kendini ne kadar geliştirmiş, kulturlu birisi olduğunu yazdığı kitapta gosteriyor. Genc bir oyuncu olarak idollerin veya yerinde olmak istediğin oyuncular var mı? Cocukken Kaka ve Zidane'dı idollerim. Mevkiim oturdukca Ibrahimovic oldu. Hakan Şukur zaten her genc forvetin idoludur. Burak Yılmaz abi cok beğendiğim bir oyuncu. Dunya futbolunda ise Van Persie'yi hayranlıkla izliyorum. Burak ve Van Persie, Ibrahimovic ve Hakan Şukur'e gore biraz daha farklı forvet tipleri. Savunma arkasına patlayıcı bir suratle koşular yapabiliyorlar. Sen kendini o tip bir oyuncu olarak mı goruyorsun yoksa statik bir santrfor musun? Gunumuzde pek statik santrfor tipi kalmadı. Ben de elimden geldiğince hareketli oynamaya calışıyorum. Tabii hepsi cok değerli santrforlar. Ben de zaten bu oyuncuları tumuyle ornek almıyorum. Hepsinin parca parca ozelliklerinden yararlanmaya calışarak kendimi geliştirmeye uğraşıyorum. İki ayağımı da kullanabiliyorum, son zamanlarda kafa toplarımı da geliştirdim. Savunma arkasına yapılacak koşularda ise kendimi geliştirmem lÂzım ama bunun icin gereken kuvvet calışmalarının da bir zamanı var. Galatasaray macında tarihe gectiğin golun oncesine donersek, o macta oynamayı bekliyor muydun? Nasıl hazırlandın? Şans bulmayı bekliyor ve bunun hayalini de kuruyordum. O hafta Daum cok ustume duşmuş ve beni ozel olarak calıştırmıştı. Mac sırasında da Batalla o kadar iyi bir pas verdi ki bana sadece golu atmak kaldı. Galatasaray'ın golunu son iki sezonun gol kralı Burak Yılmaz atmıştı. Sen de cocukken top oynadığın Tuncay Şanlı gibi marka bir oyuncunun yerine oyuna girip ona cevap verdin. Tum bunların sana neler hissettirdiğini merak ediyorum. Mactan sonra bunları duşunmek beni mutlu etti ama maca cıktığımda, sahanın icinde bu tur duşuncelerin hicbiri aklımda yoktu. Taraftarlar bile aklıma gelmemişti. Sadece oyuna odaklanıp gol atmayı duşunmuştum. Taraftar demişken, onların sana bakışı nasıl? Beklentilerin yuksekliği omuzlarına ekstra bir yuk bindiriyor mu? Bursalıyım, orada buyudum ve altyapıdan cıktım. Taraftarların bana cok değer verdiklerini ve destek olduklarını biliyorum ve onların bu sevgisini, desteğini boşa cıkarmamak icin elimden geleni yapıyorum. Ama acıkcası omuzlarımda ekstra bir yuk hissetmiyorum, rahatım. Bursa'da sokağa cıktığında insanlarla aranda nasıl diyaloglar gelişiyor? İki-uc senedir yerel basında hakkımda cıkan transfer haberleri sebebiyle sokağa cıktığımda tanınıyorum. Yanıma gelip ilgi gosterdiklerinde, imza istediklerinde mutlu oluyorum. Bazı oyuncular halkla diyalogdan ya da kendisinden imza istenmesinden rahatsız olur... Belki yaşım kucuk olduğu icin bu durumdan bir rahatsızlık duymuyorum. İleride ilgi yoğunlaşırsa ne olacağını bilmiyorum ama herhangi bir rahatsızlık hissedeceğimi de sanmıyorum. Cunku insanlarla iletişim kurmak hoşuma gidiyor. Sadece biraz utangacım, bu da beni biraz zorluyor. Galatasaray'a attığın golun ardından neler hissettin? Golu attığım icin mutlu oldum ama sadece beraberlik goluydu. İyi oynuyorduk ve macı kazanmamız gerekiyordu. Bu nedenle golun ardından sadece ikincisini de atmamız gerektiğini duşundum. Ama mactan sonra tabii ki uyuyamadım. İnsanın aklına surekli o an geliyor. Sonrasında takım arkadaşlarından nasıl tepkiler aldığını anlatır mısın? Hepsi tebrik etti. Zaten cok iyi bir takım ortamımız var. Yerlisiyle, yabancısıyla kaynaşmış bir takımız. Yabancılar soğuk olarak bilinir ama bizim takımdakiler oyle değil. Belki de Guney Amerikalı oldukları icin cok sıcakkanlılar. Hepsi bana cok destek oluyor. Civelli bana surekli, "Daha cok calış, daha iyi noktalara geleceksin" diyor. Taiwo ile de cok iyi anlaşıyorum. Bana, "En iyi arkadaşım sensin" diyor. Takımdaki pek cok oyuncunun kardeşi, hatta neredeyse bazılarının cocuğu yaşındasın. Onlarla nasıl anlaşıyorsun, nasıl diyalog kuruyorsun? Bu konuda pek sorun yaşamıyorum. Dediğiniz gibi kimi kardeşi, kimi oğluymuşum gibi davranıyor bana. Civelli mesela "Buyuk bebek" diye cağırıyor beni. Başlangıcta aralarında biraz yabancılık hissetmiş ve cekingen kalmıştım ama şimdi tamamen alıştım. Yaş farkı gozetmeksizin kendimi takımın bir parcası olarak hissediyorum. Ulkemizde genc oyuncular icin en buyuk tehlike, olmadan oldum zannetmek. Genc yaşta buyuk başarılar elde eden pek cok oyuncuyu daha sonra mumla aramaya başlıyoruz. Bursaspor'un yakın tarihinde de boyle oyunculara rastlamak mumkun. Sen kendi acından boyle bir risk goruyor musun? Acıkcası gormuyorum. Boyle bir duruma duşmemek icin elimden geleni yapacağım. Dunyanın en iyi oyuncuları kendilerini geliştirmek icin surekli calışıyorsa, 16 yaşında ve henuz hicbir şey başarmamış genc bir oyuncu olarak 1-2 gol atıp, "Tamam ben oldum" demem mumkun değil. Kucukluğumden beri cok buyuk hedeflerim var ve bunları başarmak icin elimden geleni yapacağım. Eğitim hayatını nasıl surduruyorsun? Takım arkadaşlarım gibi ben de Cem Sultan Lisesi'nde okuyorum. Bu yıl ucuncu sınıftayım. Devam etmek zor olsa da gitmeye calışıyorum. Derslerim fena değil. Surekli teşekkur alıyorum ama tabii biraz da okul destek oluyor. Yine de hicbir zaman tembel bir oğrenci olmadığımı soyleyebilirim. Futbolcu olmasaydın ne olurdun peki? Bunu hic duşunmedim acıkcası. Başlangıctan beri tek hedefim futbolcu olmaktı. Okuduğun sınıfta Galatasaray'ı canlı izleyen cocuk sayısı bile sınırlıdır ama sen onlara gol atmayı başardın. Bu durum arkadaşların arasındaki konumunu farklılaştırıyor mu? Onlarla ilişkilerin ne yonde ilerliyor? Arkadaşlarım bana her zaman normal birisi gibi davrandı, ben de onları oyle gordum. Sonucta hepimiz insanız. Aramızda cok iyi bir bağ var ve bu bağın aynı bicimde devam edip gitmesini arzuluyorum. Cok genc yaşta futboldan ciddi paralar kazanmaya başlamak sende değişimlere yol actı mı? Henuz 16 yaşındayım ve parayı ben değil ailem kullnıyor. Ben sadece ailemden harclık alıyorum. Elbette zamanı gelince ben de parayı kullanacağım ama henuz vakit var. Seni Chelsea, Borussia Monchengladbach, Juventus ve Santos gibi kuluplerin istediğini biliyoruz. Geleceğini nasıl planlıyorsun? Dediğiniz gibi beni isteyen takımlar oldu. Kulup de onlarla goruştu ama sonucta benim Bursaspor'da kalmama karar verdiler. Ben de zaten Bursasporluyum ve bundan bir rahatsızlık duymadım. Uc senelik bir planım ve 2016 ile ilgili bir hedefim var ama bu şimdilik bende kalsın. Anadolu'da oynayan oyuncuların bir coğu icin hedef İstanbul takımlarında forma giymektir. Cok az oyuncu kendi kulubunde marka olarak kalmayı tercih eder. Bursaspor icin Sedat III bir markadır mesela. Sen kendine nasıl bir yol cizeceksin? O kadar ileriyi gormek ve planlamak kolay değil. Kucukluğumden beri Bursaspor dışında Turkiye'de herhangi bir takımda oynamayı hayal etmedim. Benim amacım eğer başarabilirsem Avrupa'da oynayabilmek. Millî Takımlara ilk davet edilişine gelirsek, o gunu hatırlıyor musun? Neler hissetmiştin? Cok mutlu olmuştum. Rusya'daki bir turnuva icin U16 Millî Takımı'na davet edilmiştim. Takımın başında Hakan Tecimer Hocamız vardı. Şimdi onumuzde bir Avrupa Şampiyonası finalleri var ve bizim hedefimiz de Avrupa Şampiyonu olmak. 29 millî macta 27 gol atmak senin sadece ulke capında değil, uluslararası arenada da iş yapabileceğinin bir gostergesi olarak değerlendirilebilir mi? Galiba biraz oyle (guluyor)... Ama doğrusunu soylemek gerekirse U16 ve U17 Millî Takımlarımız da cok kaliteli takımlar. Almanya'yı, İtalya'yı yendik, Portekiz'in, İngiltere'nin yer aldığı turnuvalarda şampiyonluklar kazandık. Katıldığımız dort turnuvanın ucunde şampiyon, birinde de ikinci olduk. Bunlar onemli başarılar. Ay-yıldızlı formayı giymek sana neler hissettiriyor ve neler kazandırıyor? Her şeyin otesinde bir duygu bu. Ozellikle Turk futbolcular icin millî formayı giymek hayallerin en guzelini gercekleştirmek demek. Benim icin ulaşılabilecek en ust mertebe burası. Ne kazandırdığına gelince... Akademi Ligi'nde oynanan futbolla millî maclar arasında cok ciddi farklar var. Genc Millî Takım'da ilk oynadığımda, "Keşke ligde de her zaman boyle bir futbol oynansa" diye duşunmuştum. Uluslararası macların temposu ve kalitesi bizim gibi genc oyuncuların gelişimine buyuk katkı sağlıyor. Yaşın henuz 16. Bu yaşta Umit Millî Takım'a davet edilmeyi bekliyor muydun? Beklemiyordum acıkcası. Hocamız kadroya cağırıldığımı soylediğinde cok mutlu oldum. U21'deki ilk macımda gol atmak da ayrı bir sevinc kaynağı oldu benim icin. Millî Takımlarda yaş gruplarındaki oyuncular birbirleriyle oynama alışkanlığına sahip. U21'de kendinden 4 yaş buyuk oyuncuların arasında kendini nasıl hissediyorsun? Başlangıcta bir-iki gun uzerimde cekingenlik vardı ama bu diğer oyuncuların davranışlarından değil benden kaynaklandı. Bursaspor'dan takım arkadaşım olan Musa Cağıran abi rahatlamamı sağladı. Onun sayesinde ben de uzerimdeki cekingenliği attım. Birlikte antrenman yaptıkca onlardan birisi oldum. Malta macında takımın dorduncu golunu cok şık bir vuruşla attın. Bize o golden soz eder misin? Abdullah Ercan Hocamız ikinci yarıda beni yanına cağırdı ve "Rahat ol, kendi takımında nasıl oynuyorsan oyle oyna" dedi. Oyuna girdikten iki-uc dakika sonra Kamil abinin yaptığı cok guzel ortaya ben de vurdum ve guzel bir gol oldu. U20 Dunya Kupası kadrosuna cağrılmayı bekledin mi? Acıkcası icimde bir umit vardı ama olmadı. Dunya Kupası sırasında Avusturya'da kamptaydım ama yine de macların bir kısmını izledim. Zaman zaman "Keşke ben de orada olsaydım" diye gecirdim icimden. Bursaspor altyapısı oldukca verimli bir tarla. Yakın zamanda Turk futbolunun vitrinine başka kimler gelebilir oradan? Kendi jenerasyonumdan başlarsam, 1997'lilerin arasında stoperimiz Ertuğrul Ersoy cok başarılı bir oyuncu. İleri cıkışlarında gol de atabilen bir stoper. Yanında oynayan Furkan da cok farklı bir oyuncu. Cok temiz bir ayağı var. İnşallah ikisi birlikte A takıma yukselip Bursaspor'a uzun yıllar hizmet verir. Orta sahada Emirhan, Emre Belozoğlu tipinde bir oyuncu. Acıkcası en cok onu beğeniyorum. Diğer yaş gruplarına da bakarsak 20-30 kişilik cok değerli bir oyuncu havuzu cıkıyor ortaya. Futbolun dışındaki vaktini nasıl geciriyorsun? Kitaplarla aranın iyi olduğunu soylemiştin. Farklı bir kitap okuma tarzım var. Birkac kitabı bir arada okuyorum. Bazen biyografi, bazen roman... Başucumda kitaplarım durur ve ben o anki durumuma gore birini secip okurum. Kitap okumanın dışında başka bir şey yaptığımı soyleyemem. Cunku genellikle tesislerde kalıyorum. Neden, evin tesislere yakın değil mi? Yakın ama yaşım ehliyet almak icin yeterli olmadığı icin arabam yok. Her gun taksiyle gidip gelmek de zor geliyor. Haftada iki gun cift antrenman yaptığımız icin oldukca yoruluyorum. Bu nedenle zamanımın buyuk bolumu tesislerde geciyor. Bu arada Turk oyuncular olarak İngilizce oğrenmek istiyoruz. Kaptanımız İbrahim abiyle bu konuyu konuştuk. Haftanın belli gunlerinde tesislere bir İngilizce oğretmeni gelecek ve bize lisan oğretecek.
__________________