İnsan algısında, nesne algılamaya ilişkin kuvvetli eğilimin yanı sıra buyuk bir istikrarlılık (stability) vardır. Bir adamın boyu size doğru yaklaştıkca değişiyor gibi gorunmez, halbuki gozun ağtabakasına (retina) duşen imge gittikce buyumektedir. Tabak bir acıdan bakıldığında cembere, diğer acıdan bakıldığında elipse benzemez; halbuki ağtabakaya duşen imgeler bunlardır.
Pencerenin onunde durduğunuzda, bunun ağtabakadaki imgesi dikdortgen şeklindedir; yandan baktığınızda ise imge bir yamuk şeklini alır. Ancak siz pencereyi dikdortgen olarak gormeye devam edersiniz. Butun bu değişik durumlar, nesnenin daha once oğrenilmiş olan nitelikleriyle gorulduğunu orneklemektedir. Fiziksel uyarımdaki farklılıklara rağmen, nesnelerin goruntuleri algı duzeyinde değişmez kalır. Bu tur istikrarlılığa algısal değişmezlik (perceptual constancy) denir.
Şekil Değişmezliği
Yukarıda verilen tabak ve pencere ornekleri, şekil değişmezliği (shape constancy) ilkesiyle ilgilidir. Ne olduğunu bildiğimiz bir nesnenin şekli, ne taraftan bakarsak bakalım hep aynı kalır. Diğer bir deyişle; değişik acılardan bakılan aşina (familiar) nesneler şekilleri bakımından değişmez olarak algılanır. Burada onemli olan aşinalıktır veya nesnenin neye benzemesi gerektiği konusundaki bilgimizdir. Herhangi bir nedenden oturu nesneyi tanıyamamamız halinde şekil değişmezliği soz konusu olamaz.
Buyukluk Değişmezliği
Nesne uzaklaştıkca bunun ağtabakadaki imgesi gittikce kuculur. Halbuki normal olarak insanlar nesneleri hep aynı buyuklukte gorurler. Bu olaya (phenomenon) buyukluk değişmezliği (size constancy) denir. Bu değişmezlikte iki etkenin etkisi vardır. Bunlardan ilki, şekil değişmezliğinde de soz konusu olan, nesnenin aşinalığı veya kişinin nesnenin niteliği konusunda daha once oğrendikleridir. Bir erkek erkek olarak algılanmışsa; bizden ne kadar uzakta olursa olsun, boyu değişmez bir bicimde algılanacaktır. Bir diğer etken uzaklıktır (distance).
Eğer bir nesne aşina değilse veya herhangi bir buyuklukte olabiliyorsa, orneğin bir sayfa veya kaya gibi, buyukluk değişmezliği ancak nesnenin ne kadar uzakta olduğu bilinerek korunabilir. Bu durumda uzaklık ipucları onem kazanır. Eğer bir derinlik ipucu şekilde olduğu gibi yapay olarak değiştirilmişse, buyukluk değişmezliği kaybolur. Şekilde buyuk zarf daha uzakta ve bu nedenle de, daha "buyuk" gibi gorunmektedir; gercekte ise bu zarf "kucuk" zarftan daha yakındadır. Bu hilenin nasıl sağlandığı, şeklin acıklamasında anlatılmaktadır.
Buyukluk değişmezliği, derinlik ipuclarının tersine bir etki vereceği şekilde değiştirilmesiyle ortadan kalkmıştır. Bu zarflar aynı buyukluktedir ve gercekte "buyuk" zarf "kucuk" zarftan cok daha yakındadır. Daha uzakta olarak gorulmesinin nedeni; bunun gri kartın, gri kartın da "kucuk" zarfın arkasında gibi gorunmesidir. Fakat gercekte gri kart iki zarf arasında değil, bunların arkasındadır. "Buyuk" zarfın koşesi kesilmiş olduğu icin bu kart "buyuk" zarfın onunde gibi gorunmektedir. (Fundamental Photographs.)
Parlaklık Değişmezliği
Algısal değişmezlik parlaklığın algılanılışı icin de gecerlidir; nesnelerin beyazlık, grilik veya siyahlık dereceleri algısal duzeyde değişmezlik gosterir. Parlaklık değişmezliği (brightness constancy) nesnenin uzerine duşen ışık miktarından bağımsızdır, insanlar orneğin komuru, ay ışığında da, parlak guneş ışığı altında da siyah olarak gorurler; aynı koşullarda kar ise daima beyaz olarak gorulur. Bu olayın nedeni; algılanan parlaklığın, parlaklık acısından nesnenin zemine olan oranına bağlı olmasıdır. (Wallach, 1963). Normal hallerde bu oran, aydınlatma koşulu ile etkilenmeksizin hep aynı kalır. Işık miktarının azaltılması veya coğaltılması, nesne ve zeminin her ikisini de daha parlak veya daha mat yapar; boylece insanlar nesnenin parlaklığını değişmez bicimde algılarlar.
__________________
Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Algısal Değişmezlikler
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●38 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Felsefe / Psikoloji / Sosyoloji Algısal Değişmezlikler