Angajman (commitment), bireyin kendi davranışlarına bağlılığı, bir başka deyişle birey ile edimleri arasındaki bağ şeklinde tanımlanabilir. Kiesler (1971) tarafından incelenen angajman olgusu, ya hep ya hic tarzında değil, bireyin davranışlarını sahiplenme ya da onları benimseme duzeyi olarak kavramsallaştırılmıştır. Bireyin belirli bir edime angajmanı, bu edimi ozumleme derecesinin ifadesidir. Genel olarak bir kişinin, fikir, inanc ve duyguları değil, davranış veya hareketleri tarafından bağlandığı (angaje edildiği) soylenebilir, yani angajman, sadece eylemler icin soz konusudur.

Literaturde angajmanın, kişinin tutumlarıyla ilişkisinden hareketle, tutum yanlısı angajman ve tutum karşıtı angajmandan soz edilmektedir. Bunlardan birincisi, kişinin problematik olmayan bir tarzda, yani mevcut tutumları yonunde (pro) angajmanını, ikincisi ise mevcut tutumlarına karşıt yonde (contre) angajmanını ifade etmektedir.

Angajman duzeyi ya da yoğunluğu, davranışın yapıldığı ortam (başkalarının varlığı, edimin kamusal olup olmaması), davranışın birey icin onemi, davranışın tekrarlanma veya değiştirilebilme imkanı gibi ceşitli değişkenlerden etkilenmektedir. Ama asıl onemli olan davranışı yapan bireyin (algıladığı) ozgurluk duzeyidir, angajmanın olabilmesi icin kişinin mecbur edilmemesi, ozgur bırakılması veya ozgurluk duygusu taşıması gereklidir.

Sosyal psikologlar, angajman konusunda ozgurluğu de dereceli olarak gorme eğilimindedir. Ozgurluğun derecelendirilmesi, odul veya ceza duzeyini yukseltme veya duşurme yoluyla ayarlanabilir. Angajman, buyuk odul veya buyuk ceza durumlarında değil, ozellikle az odul veya az ceza durumlarında soz konusu olmaktadır.

__________________