Ortodoksluk (orthodoxy) ideolojik anlamda, birey ve grupları karakterize eden bir ozelliğe işaret etmektedir. Adorno ve Rokeach'ten sonra ortodoks inanclar konusundaki araştırmalarıyla tanınan Deconchy'e (1984) gore, Ortodoks kişi, 'dilinin duşuncesinin ve davranışının, ait olduğu grup ve ozellikle de bu grubun iktidar aygıtları tarafından duzenlenmesini kabul eden, hatta isteyen kişidir'; Ortodoks grup, bu tur bir duzenlemenin sağlandığı, işlediği gruptur; Ortodoks sistem ise, Ortodoks bir grupta Ortodoks bireyin davranışlarını duzenleyen psiko-sosyal oğeler butunudur.

Bu bakış acısında Ortodoksluk, belirli bir ideolojiye ait değildir ve cok ceşitli Ortodoksluklar olabilir.

Ortodoksluk ya da Ortodoks duşunce, birey uzerinde kesin kontrol arayan tum duşunce ve eylem topluluklarıyla (dinsel gruplar, etnik/ayrılıkcı orgutler, sekter siyasal partiler) ilgilidir. Uyeleri ustunde homojenleştirici bir etkide bulunan bu tur topluluklarda, topluluğun dayandığı doktrin icindeki birbiriyle bağdaşmayan duşunce iceriklerinin ya da inancların, sorgulanmaksızın aynıyla tekrarı istenmektedir. Ortodoks grup, tek bir perspektifi kabul etmekte ve bu perspektifle celişen enformasyonlara karşı, bir tur bilişsel bağışıklık geliştirmektedir.

Deconchy, Ortodoksluğu bir kişilik ozelliği olarak gormemektedir. Ortodoksluk, kontrol edilmiş ve duzenlenmiş bir sosyal alana gonderir. Bu tur bir sistemde, enformasyonun rasyonel eksikliği veya eğretiliği (orneğin Katolik Kilisesi'nde teslis inancı), duzenlemenin sağlamlığıyla telafi edilir. Grubun doktrinine rasyonel eleştiriler arttığında, Ortodoks grup da hakimiyetini sertleştirir. Ortodoks inanc sistemlerinde, sosyal kontrol ve duzenleme, grubun inanclarının iceriğinden cok daha acıklayıcı bir değer taşır.

__________________