İLETİŞİMİ ENGELLEYEN FAKTORLER

Acaba hangimizin goren bir bakışa, duyan bir kulağa gereksinimi yok ki???
D. Pire'nin "insanların coğu duvar, cok azı da aralarında kopru kurarlar" sozu, gunumuzun yoğun temposuna kendini kaptıran insanların (yani bizlerin), arka plana ittiği cok onemli bir gereksinimi vurguluyor; yakınlaşma ve ilişki gereksinimi!
Cevremizi duşunelim...kendimizi...Bir sorunumuz olduğunda aklımıza ilk kim geliyor? Kiminle konuşmaya, dertleşmeye istek duyuyoruz? Neden o, başkası değil? Bu kişiyi iyi bir dinleyici yapan hangi ozellikleri? Ya da tam tersini duşunelim...Sorunumuz olduğunda kesinlikle anlatmayı aklımızdan bile gecirmediğimiz kişileri...Neden anlamazlar? Bizi anlamadıklarını nasıl anlıyoruz?
Cevremizdeki bazı insanlarla konuşmak kolay ve zevk vericiyken, bazılarıyla kurduğumuz iletişim cok yuzeysel olabiliyor. Benzer kişilik ozellikleri, ortak ilgi ve hobiler, birbirine yakın değer ve dunya goruşu, yakın ahlak anlayışı ve eğitim duzeyi gibi pek cok faktor, insanlar arası ilişkilerde temel oneme sahiptir. Tum bunlara, hem karşı cinsle hem de hemcinslerimizle kurduğumuz yuz yuze iletişimde, fiziksel cekicilik de katkıda bulunabilir. Ama kişiler arası ilişkilerde, kalitenin asıl belirleyicisi dinleme becerileridir. Ortak bir cok noktamız olsa bile bazı insanlarla yakın ilişkiye girmekten kacınırız. Bu noktada, yaşamınızda boyle biri varsa, onun sizi dinlerken nasıl davrandığını bir duşunmenizi oneririm!
Dinleme becerilerine ve iletişimdeki kaliteyi arttıran tutum ve davranışlara gecmeden once, karşılıklı konuşmaları yuzeysel kılan ve gercek dinlemeyi engelleyen tavırlara bir goz atalım;

1. OĞUT VERMEK, COZUM GETİRMEK, YONLENDİRMEK:
Gerek cocuğumuzla, gerekse arkadaşlarımızla konuşurken iletişimi kesen bazı mesajlar vardır;

§"Şoyle yap, boyle yapma..."
§"Bu şekilde hareket etmemelisin..."
§"Buna uzuleceğine, oturup dersini calışsan daha iyi olur..."
§"Yoruluyorum diye yakınacağına geceleri erken yat..."
§"Kavga edeceğinize guzel guzel oynayın, arkadaşlar kavga etmez..."
§"Paylaşmayı bilmezsen, yalnız kalırsın tabi..."
§"Bu kadar duzensiz calışırsan, işlerini tabi yetiştiremezsin..."

gibi cumleler, konuşan kişide direnc, isyan yaratabilir, konuşan kişiyi savunmaya itebilir. Genellikle oğut, ahlak dersi vermek, direk onerilerde bulunmak, size sorununu acan kişide baskı veya sucluluk duyguları uyandırarak, iletişimin kesilmesine veya yon değiştirmesine neden olabilir.

2. YARGILAMAK, ELEŞTİRMEK, AD TAKMAK:
§"Sen zaten hep kolaya kacarsın..."
§"Bebek gibi davranıyorsun..."
§"Geri zekalı ne olacak..."
§"Şikayetten başka bir şey bilmezsin zaten..."
§"Sulugoz...bir arkadaşınla oynamasını bile bilmiyorsun..."
§"Hicbir fedakarlığa katlanmak istemiyorsun..."

Genellikle yargılama ve eleştirme tepkileri ile karşılaşan kişiler, kendilerini anlaşılmamış, itilmiş, haksızlığa uğramış, daha caresiz hissederler. Bunun sonucunda iletişimi keser ya da ofkeyle karşılık verebilirler. Ozellikle cocuğunuzla iletişiminizde bu yontemi sık kullanıyorsanız, "o" sizin yargı ve eleştirilerinizi ve sık kullandığınız isimlendirmeleri (yaşına gore) gercek olarak algılayabilir. Bu, kendilik algısı uzerinde olumsuz etkiler bırakır, kendine guveni sarsıldığı gibi, başarısı uzerinde de olumsuz etkiler yaratabilir.

3. SORU SORMAK, ARAŞTIRMAK, İNCELEMEK:
§"Neden?...Sen ona ne yaptın?...O sana ne dedi?..."
§"Cocuk neden hastalandı?...İyi giydirmedin mi?..."
§"Neden uyuyamadın?...Ağır mı yedin?...Kahve de ictin mi?..."
§"Neden doğru duzgun oynamayı beceremiyorsun?..."

Genellikle soru, inceleme, nedenini arama gibi yaklaşımların icinde onyargı, eleştiri veya zorunlu cozum bulunur, ayrıca konuşma sorulara cevap vermeye takılarak, yon değiştirip asıl konudan uzaklaşabilir. Sorularla yuruyen iletişimde, genellikle soru soranın nereye varmak istediği konuşan kişi tarafından anlaşılamadığından, konuşan endişeye kapılabilir veya savunmaya gecebilir.

4. TEŞHİS, TANI KOYMAK, TAHLİL ETMEK:
§"Aslında sen oyle demek istemiyorsun..."
§"Ben senin aslında neden oyle yaptığını biliyorum..."
§"Aslında senin derdin başka..."
§"Anlaşılan bir sure sana yardımcı olmamı isteyeceksin..."
§"Bunları beni uzmek icin anlatıyorsun anlaşılan..."

Bu tur yaklaşımlarda, dinleyen kişi sanki konuşanın niyetini, soylemek istediklerini cok iyi biliyormuş, onun kafasının icindekileri okuyormuş gibi bir tavır icine girdiğinden, konuşanı savunmaya ittiği gibi, sinirlenmesine, sabırsızlanmasına veya ofkeli cevaplar vermesine neden olabilir. Konuşan kişi kendini kıstırılmış, yanlış anlaşılmış, yanlış yorumlanmış gibi hissedebileceği icin buyuk olasılıkla iletişimi keser. Psikoloji hobiniz olabilir ama terapatik yontemler arasında kullanılabilen bu tur iletişimin kurallarını tam bilmeden, gunluk ilişkilerinize aktarmaya kalkmanız, sizinle konuşmayı gucleştirebilir. Aklınızda bulunsun...

5. TESELLİ ETMEK, KONUYU DEĞİŞTİRMEK:
§"Aldırma, boşver..."
§"Duzelir canım, bunu dert etme..."
§"Uzulme..."
§"Başka şeyden konuşalım..."
§"Olur boyle şeyler, gecer..."
§"Bir kahve ic duzelirsin..."
§"Boşver canım arkadaşlar arasında olur boyle şeyler..."
§"Aman sen de herşeyi ciddiye alıyorsun, yak bir sigara..."

Aslında teselli etmek cok guzel ve yararlıdır, ancak onemli olan teselliyi kişiyi duyduğumuzu belirttikten sonra verebilmektir. Soyledikleri duyulmadan, teselli ediliyormuş hissini yaşayan kişi, kendini anlaşılmamış, dinlenilmemiş, soyledikleri sacma sapan gibi algılanmış hissedebilir. Onemsenmemiş veya tam olarak dinlenilmemiş olmaktan dolayı kızgınlık duyabilir. Genellikle, dinlemeden verilen teselli mesajları, konuşan kişide sorununun kucumsendiği duygusunu yaratabilir.
Bunların ardından, gelin kendimizi gozden gecirelim...Cocuğumuz, arkadaşımız veya eşimizle yaptığımız gunluk konuşmalarda tarzımız ve yaklaşımımız genelde nasıl?...İletişimimiz yukarda sozu edilen dinleme engellerine takılıyor mu?...Tam yanıtı bulamıyorsanız, kendinizi 1-2 gun izlemenizi oneririm. Cunku iyi bir dinleyici olmanın, yani karşıdakini dinleme ve anlamanın bence birinci şartı; kişinin oncelikle kendini dinlemeyi ve anlamayı başarabilmesidir....




Onerilen kaynaklar:
Atabek, E. (1995). Cocuklar, Buyukler ve Tavşanlar. Altın Kitaplar: İstanbul.
Aydoğmuş, K. ve arkadaşları (1992). Ana-Baba Okulu. Remzi Kitabevi: İstanbul.
Clarke, J. I. (1996). Cocuk Bakımı ve Eğitimi – I. Papirus Yayın Dağıtım: İstanbul.
Gordon, Thomas (1996). E.A.E. Etkili Anababa Eğitimi: Aile İletişim Dili. Sistem Yayıncılık.
Gordon, Thomas (1996). E.A.E. Etkili Anababa Eğitiminde Uygulamalar. Sistem Yayıncılık.
Navaro, Leyla. Beni Duyuyor Musun? Ya-Pa yayınları: İstanbul.
Yavuzer, Haluk (1996). Cocuk Eğitimi El Kitabı. Remzi Kitabevi: İstanbul.
__________________