Turumuz var oluşunu buyuk olcude duyguların insan ilişkilerindeki gucune borcludur. Kararlarımızı ve hareketlerimizi şekillendirirken hislerimiz coğu zaman duşuncelerimize baskın cıkar. Duygular bize hakim olduğu surece, zeka iyi ya da kotu hic bir yere varamaz.

Tum duygular harekete gecmemizi sağlayan durtulerdir.Aslında biz iki zihne sahibiz; birisi duşunuyor, diğeri ise hissediyor. Birbirinden tamamen farklı bu iki kavrama tarzı, zihinsel yaşantımızı oluşturmak icin etkileşim halindedir.Akılcı zihin, bilincimize daha yakındır, duşuncelidir ve tartıp yansıtabilir.

Bunun yanında fevri ve guclu, bazen de mantıksız olan bir kavrama sistemi daha vardır; bu da duygusal zihindir. Hisler yoğunlaştıkca duygusal zihin devreye girer ve akılcı zihin etkisini yitirir.

Duyguların, akıl uzerindeki etkisini anlamak icin beynin gelişimine bakmamız gerekir. Homo sapiens neokorteksi, duşuncenin beşiğidir. Hissettiklerimize duşunce katar. Hayatta kalabilme ustunluğu neokorteksin strateji geliştirme, uzun vadeli plan yapma gibi kurnazlıklarına borcluyuz.

Amigdala, duygusal belleğin ve başlı başına anlamın deposudur; amigdalasız yaşam, kişisel anlamlarından soyutlanmış bir yaşamdır. Amigdala, psikolojik gozcu konumuyla ruh dunyamızda merkezi bir yere yerleşmiştir. Doğrudan amigdalaya ulaşan duygular bizim en ilkel ve en guclu hislerimizi kapsıyor; işte bu devre, duyguların gucunu ve akla olan ustunlu ğunu cok iyi acıklıyor.

Hisler, bize doğru yonu gosterir; ondan sonra kuru mantık işe yarar. Demek ki duygular mantıklı olmak icin gereklidir. Bir bakıma; akılcı ve duygusal olmak uzere iki beynimiz, iki zihnimiz ve iki farklı turden zekamız vardır. Hayatı nasıl yaşadığımız her ikisi tarafından belirlenir. Sadece IQ değil, duygusal zeka da onemlidir.

Aslında akıl, duygusal zeka olmadan tam verimli calışamaz. Akademik zekanın, duygusal yaşamla pek ilgisi yoktur. Kişiler arası ilişkilerde zeka, diğer insanları anlamaktır. Ozbilinc, duyguları idare edebilmek, kendini harekete gecirmek, başkalarının duygularını anlamak, ilişkileri yurutebilmek, duygusal zekaya ait yeteneklerdir. İnsanı insan yapan niteliklerin coğu duygusal zekadan gelmektedir.

Kararlar, salt mantığa dayanarak alınamaz; kişinin gudulerine ve gecmiş deneyimlerden derlenmiş duygusal bilgeliğe ihtiyac vardır. Kişisel acıdan doğru kararlar verebilmenin anahtarı, hislerine kulak vermektir. Bize sıkıntı veren duygulara hakim olabilme, duygusal sağlığımızın anahtarıdır.Duyguların yoğunluğu ve suresi uygun olcuyu aşıyorsa, o zaman rahatsızlık veren uclara, yani kronik kaygı, kontrolsuz ofke ve depresyona doğru kayarlar.

Duygusal zeka acısından umutlu olmak, kişinin zorlu engeller veya yenilgiler karşısında bunaltıcı kaygıya, teslimiyetci bir tutuma ya da depresyona yenik duşmemesi anlamına gelir. İyimserlik tıpkı umut gibi, zorluklara ve engellemelere rağmen genel olarak hayatta herşeyin iyi gideceğine dair beklentidir. İyimserlik ve umut oğrenilebilir. Her ikisinin de temelinde, psikologların ozverimlilik dediği goruş, yani kişinin hayatındaki olaylarla başedebileceğine dair inancı vardır.

Empatinin kokeni ozbilinctir.Başkalarının ne hissettiğini kaydedememek duygusal zeka bakımından buyuk bir eksikliktir. Cunku duygusal ahenk, empati yetisinden kaynaklanır; ahlakın kokleri empatide bulunur.

Her temasta duygusal sinyaller gondeririz ve bu sinyaller bizimle birlikte olanları da etkiler. EQ, bu alışverişin idaresini icerir. Sosyal zekanın temelinde ise grupları organize edebilme, tartışarak cozum bulma, kişisel bağlantı, sosyal analiz becerileri bulunur.

Duygusal oğrenmede cinsiyetler arasında farklılıklar vardır. Kızlar, sozlu-sozsuz duygusal işaretleri okumakta, hislerini ifade etmekte ustalaşırken, erkekler, incinebilirlik, sucluluk, korku ve acıyla ilgili duygularını en aza indirgemekte beceri sahibi olur. Bu da ikili ilişkilerde ve evliliklerde onemli rol oynar.

Evliliklerde anahtar niteliğindeki yeterliliklerden biri, eşlerin sıkıntılı hisleri kendi başına yatıştırmayı oğrenmesidir. Kendi kendine konuşma, savunmacı olmayan dinleme ve konuşma, saygı ve sevgi evlilikte duşmanlığın onunu keser.

Gelecekte, EQ'nun temel becerileri ekip calışmasında, işbirliğinde ve insanların birlikte daha etkili calışmayı oğrenmelerine yardımcı olunurken buyuk onem kazanacaktır. Duyguların sağlık acısından onemi incelendiğinde ise, merkezi sinir sistemi ile bağışıklık sisteminin sayısız şekilde iletişim halinde olduğu goruldu.

Ofke, kaygı kronikleştiğinde, insanların bir dizi hastalığa karşı direncini kırabilir. Depresyon ise kişilerin daha kolay rahatsızlanmasına neden olmasa bile, ozellikle durumu ağır olan hastaların tıbbi acıdan iyileşmesini engelleyebilir ve olum riskini artırabilir. İyimserlik, umut, duygusal desteğin ise şifa gucu vardır.Ayrıca, kronik ya da ciddi bir hastalıkla savaşanların hislerini umursamayan tıbbi bir bakıma artık yetersiz kalmaktadır. Tıbbın duygu ve sağlık arasındaki bağdan, yontem acısından daha fazla yararlanmasının zamanı coktan gelmiştir.

Ayrıca, cocukların okuldaki başarısızlıklarının ardında da duygusal zekadan yoksunluk yer almaktadır. Bir cocuğun okula hazır olması, nasıl oğreneceğine bağlıdır. Bunun da 7 oğesi vardır: Guven, merak etme, amac gutme, ozdenetim, ilişki kurabilme, iletişim yeteneği, işbirliği yapabilme. Duygusal dersler, (hatta kalbin en derinlerinde yer eden, cocuklukta oğrenilmiş alışkanlıklar bile) yeniden bicimlendirilebilir. Duygusal oğrenme yaşam boyu surer.

Mizac, duygusal hayatımızın ozelliklerini oluşturan ruh halleri olarak tanımlanabilir.Genler tek başına davranışı belirlemez; cevremiz, ozellikle de buyurken yaşadıklarımız ve oğrendiklerimiz, yaşam ilerledikce mizacla ilgili bir eğilimin nasıl ifade bulacağını belirler. Duygusal yeteneklerimiz sabit veriler değildir; doğru bir oğrenmeyle geliştirilebilirler.

Alkoliklik, uyuşturucu bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi kotu alışkanlıklar depresyon, kaygı belirtilerini kendi kendilerine tedavi etme yontemi olarak gelişebilmektedir. Duygusal eğitim; hisleri tanıyıp onları tanımlayacak bir sozcuk oluşturma anlamında ozbilinci; duşunceler, duygular ve tepkiler arasındaki bağlantıları sezmeyi; bir karara duyguların mı yoksa duşuncelerin mi hukmettiğini bilmeyi; farklı secimlerin sonuclarını ongormeyi ve butun bu icgoruleri uyuşturucu kullanmak, sigara icmek ve seks gibi konulardaki kararlarda uygulamayı iceriyor. Ayrıca, duygu yonetimi, duyguların verimli kullanımı, empati, duyguları okuma, ilişkileri yurutme yeteneklerini yerleştirmek de eğitime dahil.

Yapılan araştırmalara gore, duygusal okuryazarlık programları cocukları okuldaki başarı puanlarını ve performansını iyileştirmektedir. Duygusal okuryazarlık karakter, ahlaki gelişim ve yurttaşlık eğitimiyle birlikte gelişir.
__________________