İlk nargile orneği Hintliler tarafından yapılmıştır. Hindistan cevizi dışındaki tutun benzeri tabakayı yakan ve cevizin icene soktukları kamışla keyif yapan Hintliler, gecmişten gunumuze olan Nargile seruvenini de başlatmış oldular.
Nargile, gerek bizde gerekse de Doğu ve Afrika kulturlerinde babadan oğluna kalan bir değerli bir obje oldu. Yazıyı yazarken aklıma geldi, Mersin’deki evimizde, tavan arasında, babaannem ve dedemden kalan eşyalar arasında bizim de bir nargilemiz var, ve bu yazı sonrasında, sanırım onu da İstanbul’’daki evimize taşımamız gerekiyor. Dedelerimizden harika ve nadir armağanların yanlarına koyabilmek ve baktıkca onları yad edebilmek amacı ile.
Bir donem sultanların da en onemli keyif zamanlarındaki ihtiyaclarından biri olan nargile, gunumuzde cok değişik tatlarda servis edilmektedir. Doğu kulturunun onemli bir simgesi olan nargile Farsca dilindeki hindistan cevizi anlamına gelen NARGİL kelimesinden gelmektedir. Araplar Şişa, İranlılar ile Galyan olarak adlandırırlar. İlk zamanlarında boş hindistan cevizi iclerine sokulan kamış ile yapılan bu yolculuk yerini porselen ve bronz govdeli nargilelere bıraktı. Kimi zaman ise gumuş, cam hatta cini govdeli nargileler de gormek mumkun.
Araştırmacıların Sohbetin Medeniyeti diye betimlenen Nargile, Osmanlı’da 16. Yuz yıldan bu yana tuketilmektedir. Osmanlı tutunle tanıştığı bu yuzyılda, nargileyi icine cekip, dumanını gokyuzune savurmayı tercih ediyordu.
Tiryakileri icin tek başına icilen nargile keyif vermez, guzel sohbetlerin vazgecilmez unsuru haline gelen nargile icin kahvelerde ve kafelerde ozel mekanlar var olmaya devam ediyor.

Kaynak
__________________