Gozumuzun 2 boyutlu olarak gorduğu nesneleri beynimiz nasıl uc boyutlu olarak algılamatadır?

3 boyutlu algının nasıl oluştuğunu araştırmak icin yapılan bilimsel calışmalar, beynin hangi mucize ozelliklerini ortaya cıkarmıştır?

İki gozumuzun olması, gorduğumuz bir objeyi 2 farklı acıdan algılamamızı sağlar. Gozler arasındaki aralık 5 santimetreden biraz daha fazla olduğu icin iki retinada oluşan goruntuler birbirlerinden farklıdır. Bir objenin, iki farklı acıdan elde edilen goruntuleri beynin gorme merkezinde birleştirilir. Ucuncu boyut algısı da beyinde devreye girer ve boylece insan bir objenin goruntusunu uc boyutlu gorur. Ucuncu boyutu, bilinenin aksine, doğrudan gozler sağlamaz, beyin sağlar. Ucuncu boyut bir algıdır ve butun algılama işlemleri beyin duzeyinde gercekleşir. Bu sayede derinlik ve cisimler arasındaki mesafe algılanır. Dış Dunya 3 Boyutlu Değildir

Eğer iki gozde, ayrı ayrı oluşan goruntuler, beyinde tam olarak birleştirilmeseydi dunyayı cift ve iki boyutlu gorecektik. Bu da şu gerceği ortaya cıkarmaktadır; dış dunya uc boyutlu değildir. Herşey aynen bir sinema perdesinde olduğu gibi, iki boyutludur. Bu iki boyutlu goruntuden, her bir gozumuz icin birer adet mevcuttur. Gozlerimizden bir tanesi aynı nesneyi belli bir acıdan iki boyutlu olarak gorurken diğer gozumuz aynı nesneyi farklı bir acıdan iki boyutlu olarak gorur. Bu olağanustu bir durumdur, cunku; bugune kadar gorduğumuz herşey yani vucudumuz, evimiz, arabamız, arkadaşlarımız kısaca herşey birbirinin aynısı olan iki boyutlu, iki goruntuden oluşmaktadır.

Bu bilimsel gercek 1848 yılında İngiliz fizikci Charles Wheatstone tarafından ortaya cıkarılmıştır. Derinliği algılamanın mantığı uzerine araştırma başlatan Wheatstone, stereoskopik gormenin temel ilkelerini ortaya atmıştır. Stereoskopik goruntu oluşturma, duz bir yuzeyde ust uste (biraz farklı acılardan) cizilmiş iki resmi her iki goz icin farklı filtre edip, her goze kendi acısından cekilmiş goruntuyu sunmak ve derinlik algısı oluşturmaktır.

Goruntuler arasındaki fark cok basit bir deneyle ispatlanabilir. Bir ağacın dallarına once iki gozunuzle sonra tek gozunuzle bir sure bakın. Daha sonra iki gozunuzu tekrar acın, dallar daha derin gozukecektir.

Bir başka deney daha yapabiliriz. Tek gozunuzu kapadıktan sonra bir dikiş iğnesine iplik gecirmeye calışın. Buyuk olasılıkla bunu yapmakta zorlanacaksınız. Cunku tek gozle derinlik algısı olmayacağından, iğne ile iplik arasındaki kucuk mesafe farkını algılayamayacak ve ipliği deliğe geciremeyeceksiniz. Birbirlerinden bağımsız olarak goren gozlerin goruntulerinin tek bir goruntu haline getirilmesi, bunu yaparken iki boyutlu goruntulere ucuncu bir boyut eklenmesi olağanustu bir durumdur.

Retinada İkiye Ayrılan Goruntu, Beyinde Kusursuz Bir Şekilde Birleştirilir

Her gozun gorduğu goruntu retinada ortadan ikiye ayrılır. Bu bolumlerden gelen sinyaller ayrı ayrı yollardan beyne ulaşır ve burada tekrar birleştirilir. Bu goruntulerin parcalanması ve tekrar birleştirilmesi icin mukemmel bir geometrik uyumun yanı sıra birbirini izleyen kompleks işlemler gerekmektedir. Bu noktada daha ilginc olan bir olay ise beynin parcalanan goruntuyu orjinaline uygun olarak tekrar birleştirmesi ve bu goruntude hicbir kayma, karmaşa, kopukluk bulunmamasıdır. Butun bu mucizevi olaylar insanın iradesi dışında gercekleşmektedir:

Gorme olayı biraz daha detaylı incelendiğinde, goz ile beynin buyuk bir uyum icinde hareket ettiği daha iyi anlaşılacaktır. Bu işlemlerden birkacı şu şekildedir:

İki ayrı gozun retinasından gelen sinyallerin ust uste cakıştırılması.

Bu goruntulerin karşılaştırılarak derinliğin algılanması.

Cizgi ve sınırların fark edilmesi.

Gorme merkezinde renk analizi.

Beyinde parlaklığın algılanması.

Retinadan gelen goruntunun parcalanıp tekrar birleştirilmesi ve gorsel hafızayla tamamlanması.

Goruntunun ters cevrilmesi.

Kor noktaya duşen goruntunun, boşluk olarak kalmaması icin doldurulması.

Mekan ve Derinlik Hissini Yaratan Allah’tır

Beynimiz, iki boyutlu goruntuleri uc boyutlu hale cevirmekte, derinliği, golgeleri, renkleri kendi başına ayırt edebilmektedir, butun bunları kucuk bir et parcasının gercekleştirmesi imkansızdır. Bu muhteşem sistemi yoktan var eden, yaratan ve yapacaklarını ona ilham eden yerlerin ve goğun yegane hakimi olan Allah'tır. Dış dunya hakkındaki bilgilerimiz hem beş duyu ile sınırlıdır, hem de bu duyuların bize algılattığı dunyanın "asıl dunya" ile birebir uyumlu olduğunu gosterecek hic bir kanıt yoktur. Gorduğumuz dunya zihnimizdedir ve bunun dış dunyada var olan karşılığına ulaşmamız kesinlikle imkansızdır.

Maddeyi iki boyutlu olarak yaratıp, iki farklı acıdan gormemizi sağlayan da, bunları birleştirerek uc boyutlu bir şekilde algılattırarak bize mekan ve derinlik hissini yaşatan da O’dur. Bir ayette şoyle buyrulur:

“O, sizin icin kulakları, gozleri ve gonulleri inşa edendir; ne az şukrediyorsunuz.” (Mu'minun Suresi, 78)

Kor Nokta ve Beynin Tamamlayıcı İşlevi

Bu yazıya bakıyor ve sayfayı tam olarak gorduğunuzu sanıyorsunuz. Ama durum oyle değildir. Sayfanın kucuk bir noktası var ki o noktayı goremiyorsunuz. Bu, deneylerle ispatlanmış bir gercektir. Bugune kadar gorduğunuz goruntulerin her bir karesinde aslında kucuk bir noktayı gorememiştiniz, cunku gozunuz bir nokta icin hep kordu.

Bu korluğun sebebi, gozu beyne bağlayan sinirlerin gozun bir noktasında bulunmamasıdır. Retinanın bu kucuk bolumunde koni ve cubuk hucreleri yoktur. Bu yuzden burası ışığa duyarlı değildir ve retinanın bu bolgesinde goruntu okunmaz.

Peki goz icinde boyle kor bir nokta bulunduğu halde nasıl olur da etrafımızdaki herşeyi eksiksiz goruruz. Bunun sebebi beynin tamamlayıcı ozelliğidir. Kor nokta yuzunden eksik kalan nokta, cevresindeki fona uygun olarak tamamlanır. Yani beyin, bu noktayı olabilecek en uygun renge boyayarak kamufle eder. (Meliha Terzioğlu, Fizyoloji Ders Kitabı, Cilt 1, İstanbul: Cerrahpaşa Tıp Fakultesi Yayınları, s. 437; Jillyn Smith, Sense and Sensebilities, Wiley Science Edition, s. 57)
__________________