FRANSA
Fransa tarihi her ne kadar 1789 Fransız İhtilali ile unlenmiş ve bu ihtilal modern cağların habercisi sayılmışsa da 1789 sonrası Fransası’nda sorunlar tek kalemde cozulmuş değildi. İhtilal sonrası Fransız siyasi tarihinin cok dikkat edilmeyen bir başka ozelliği de bir turlu dikiş tutmayan rejimler ve anayasal duzenlerdir.
20.yuzyılın ikinci yarısına dek Fransa renkli ve calkantılı bir siyasi tarih yaşadı. Modern cağların ilk iki anayasasından biri olan 1787 Amerikan Anayasası kucuk değişikliklerle bugun hala yururlukte iken; aynı yıllarda kabul edilen 1791 Fransız Anayasası’nın hukmu bir yıl bile surememişti. Bunu 20.yuzyılın ikinci yarısına dek yarım duzineden fazla rejim izlemiştir. Sırasıyla gidersek 1793 İhtilal Anayasası’nı kısa sure sonra İsvicre tipi bir “direktoryal sistem” izlemiş; bunlardan sonra iki Bonapart’ın liderliğinde iki imparatorluk devri yaşanmış; bu iki devir arasına İngiliz usulu bir monarşi sıkıştırılmış; 1848 - 1851 arası Amerikan usulu bir cumhuriyet de denenmiştir. 1875 - 1940 arasında nisbeten istikrarlı bir parlamenter demokrasi yaşanmıştır. Bundan sonra gelen İkinci Dunya Savaşı’ndaki Vichy Diktası’nı Fransa’ya bir dayatma olarak kabul ettiğimizden dikkate almıyoruz. İkinci Dunya Savaşı’ndan sonra kurulan 4. Cumhuriyet ise calkantılar icinde 1958’e dek surebildi.
1958’de Cezayir Bunalımı nedeniyle ulke bir ic savaşın eşiğine geldiğinde Fransızlar belki de 169 yıllık tarihlerine bakıyorlar ve orada bir rejimler copluğunden başka bir şey goremiyorlardı. Fransa’da istikrarlı bir demokratik duzen olabileceğine kim inanırdı ki? Sosyalist hukumetin somurgeciliğe mesafeli tavrı nedeniyle Paris’te bir korkaklar rejiminin surduğunden ve Cezayir Savaşı’nda desteksiz bırakıldığından kuşkusu olmayan ordu ofke icindeydi ve hukumet darbesine hazırlanıyordu. Ordunun elindeki Cezayir Radyosu’ndan monoton bir ses bağırıyordu: “Havuclar pişti! Havuclar pişti!” Hukumet darbesinin parolasıydı bu. Darbe planına gore Cezayir’den kalkan ucaklar Paris’e paraşutcu birlikleri indirecek ve kent işgal edilerek hukumet uyeleri tutuklanacaktı. Paris’te 4. Cumhuriyet’in korkudan sararmış yuzlu bakanları telaşla celik miğferli kucuk bir polis ordusunu silahlandırarak harekete gecirmişlerdi. Kimse onların hukumete sadık kalacağına guvenmiyordu. İcişleri Bakanı Jules Moch Paris’i cevreleyen 18 irili ufaklı havaalanından 15’inin pistlerine dikenli tellerden engeller kurulmasını emretmişti. Bir konuğunu makamından dışarı uğurlayan, bir zamanların sosyalist Rezistans lideri başbakan Guy Mollet ona şoyle diyordu: “Bir daha birbirimizi hic goremeyebiliriz. Barikatlara gidiyorum ve orada oleceğim.”
Bugun, 1958 Mayısı’nın bu uc uğursuz haftası o donemi gormuş Fransızların zihninde silik bir hatıradır. Mayıs 1958 sonu İkinci Dunya Savaşı’nın milli kahramanı General Charles de Gaulle, emeklilik hayatını surduğu Colombey-les-Deux-Eglises’den bizzat Cumhurbaşkanı René Coty tarafından goreve cağırılır. 1 Haziran 1958’de meclis, hukumetin yetkilerini de Gaulle’e devreder. De Gaulle hukumet darbesini onler; ama asıl başarısı bu değildir.
Uzerinde yıllardır duşunduğu yeni anayasa 28 Eylul 1958’de halkoyuna sunulur ve 5. Cumhuriyet Anayasası olarak kabul edilir. İşte bu anayasa de Gaulle’un kalıcı buyuk eseri olmuş ve Fransız demokrasisini 44 yıldır suregelen bir istikrara kavuşturmuştur.
Fransız 5.Cumhuriyet Anayasası başkanlık sistemi ve parlamenter sistem arasında bir orta yol cizer. Siyasi literaturde daha sonra buna “yarı başkanlık sistemi” denmiştir. Ancak bu isim Fransız cumhurbaşkanlarının gorev ve yetkilerini tarif etmek acısından yanıltıcıdır. Tek dereceli genel halkoyuyla ve iki turlu bir sistem icinde secilen (Madde 6; Madde 7, Fıkra 1) Fransa cumhurbaşkanlarına Fransız halkının taktığı isim, gorev ve yetkilerini acıklamak acısından cok carpıcıdır: Dieu = Tanrı.
Siyasi uzlaşmazlık ve siyasi radikalizm geleneği acısından Turkiye’den fazlası olup eksiği olmayan Fransa’nın cumhurbaşkanları, her ulkede olduğu gibi anayasal duzenin istikrar icinde işlemesi ve devlet organlarının uyum icinde calışmasından sorumludurlar (Madde 5, Fıkra. 1). Anayasa bu gorevi yerine getirebilmek icin onlara geniş yetkiler tanır: Fransa cumhurbaşkanı parlamentoyu dağıtarak yeniden secime goturebilir (Madde 12, Fıkra 1); hukumeti atar ve bunun icin guven oyu gerekmez (Madde 8). Hukumet uyeleri eğer aynı zamanda meclis uyesi iseler, meclis uyelikleri duşer (Madde 23, Fıkra 1). Ancak parlamento atanmış bir hukumet icin guvensizlik oyu verebilir (Madde 49, Fıkra 2; Madde 50). Dolayısıyla başbakan ve kabinesi meclis dışında ve cumhurbaşkanı ile meclis arasında bir konumdadır.
Fransız anayasasının catışmaları cozucu ve uyumu kolaylaştırıcı bir cok hukuki incelikleri daha varsa da bunların hepsini sergilemek icin yerimiz yetersizdir. Burada dikkat edilmesi gereken parlamentoya hakim irade ile hukumete hakim iradenin kısmen birbirlerinden ayrılması, dolayısıyla James Madison’un tabiriyle “ihtirasa karşı ihtiras” cıkartılarak hukumetin denetlenmesi icin motivasyon getirilmesidir.
__________________
Fransa’nın Tarihcesi
Tarih0 Mesaj
●42 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Gündemdeki Konular - Haberler
- Tarih
- Fransa’nın Tarihcesi