Sakız; yediden yetmişe herkesin, vazgecemediği bir tutku... Cok uzun zamandan beri insanlar, o kucuk paketlerde satılan yumuşak lezzetin tadına varıyor.
Bu tutku, hepimizin bildiği gibi yeni bir buluş değil. Aksine sakızın tarihi, binlerce sene oncesindeki Eski Yunan'a kadar dayanıyor.Eski Yunanlılar, sakız ağaclarından elde ettikleri ve "mastiche" adını verdikleri maddeyi sakız diye ciğniyorlardı. Daha sonraları da Yunanlı doktorlar, sakızı ceşitli hastalıkların tedavisinde kullanıyorlardı. Ozellikle Yunanlı doktor Dioscorides, yazılarında 'mastik'in tedavi edici guclerinden bahsetmiştir.
Dunyanın obur ucunda ise, sakızın tarihini etkileyen bir başka olay yaşanıyordu. Amerika'da 2.yy'da yaşayan Mayalar, sakızın ana bileşeni olan ve 'chicle' adı verilen hindibayı bulmuşlardı.
Ustelik Mayalar Sapodilla ağacının lateksinden elde ettikleri bu bileşeni bulmakla kalmamışlar, aynı zamanda Alacam ağacını da Kuzey Amerika gocmenlerine tanıtmışlardı. Bu gocmenler ise, daha sonra Alacamı satarak sakız ticaretine başlamışlardı. 1850'li yıllara kadar hukmunu suren Alacam, zamanla yerini parafine bıraktı. Daha sonra da diğer hammaddeler sakıza baz oluşturmak icin parafinle yer değiştirdi.
1869 yılında Meksikalı bir general olan Antonio Lopez Santa, mucit Thomas Adams'ı lastiğin yeni formu Chiclet uzerine calışması icin işe almıştır. Adams, ise sakız icin gerekli tum bileşenleri bir araya getirerek, bugun ciğnediğimiz "Balonlu Sakız"ı bulmuştur.
Bu gune kadar Sapodilla ve Alacam ağaclarının yanı sıra başka ağacların lateksleri de sakız endustrisine katkıda bulunmuştur. Bunlardan bazıları, Amazon vadisinde bulunan Leche, Caspi ve Sorva, Orta Amerika'da bulunan Nispero ve Tunu, son olarak ta Endonezya, Malaya ve İngiliz Borneo'sunda bulunan Jelutong lateksleridir.
Chicle ve doğal sakız, sakız endustrisinde kullanılsa bile, her gecen gun artan talepler doğrultusunda bunların yapay materyallerle geliştirilmesini gerektirmiştir. Bu, sakız endustrisinde her zaman ovunulen sureklilik ve yuksek ciğneme kalitesi sağlamıştır.
Bugun icerikleri detayları markalara gore değişiklik gosterse de, ana bileşenler arasında; şeker, glikoz, yumuşatıcılar ve tatlandırıcılar, sakızı oluşturan maddeler olarak sıralanabilir.
Sakızın Anadolu'ya Sıcrayışı
Ege Denizi'ndeki Sakız Adası(Chios), sakız ciğnemeyi Anadolu'ya sevdiren bir yer olmuştur. Yunanlıların Damla Sakızı, zamanla Anadolu'da balmumuyla birlikte ciğnenmeye başlamıştır. Bu karışım da ozellikle Osmanlı haremindeki kadınlar tarafından cok sevilmiştir. Haremin sakıza olan ilgisi zamanla Anadolu'ya dağılmış ve sakız ciğnemek bir modaya donuşmuştur.
Anadolu'da yaygınlaşan bu sakız geleneği, gunumuzde modern tesislerde el değmeden ve tamamen hijyenik olarak uretilen urunlerle devam etmiştir.
Turkiye'de endustriyel sakız uretimi 55 yıl once başlamıştır. Falım Damla sakızı 1989 yılında lanse edilmiş ve Falım, damla sakızı ciğneme keyfini, Turk damak tadına uygun kıvamda 21.yuzyıla taşımıştır. Daha sonraları Falım ailesine nane, karanfil ve gul lezzetli Falımlar da katılmıştır.
1996 yılında Falım Zurih Universitesi Diş hekimliği Fakultesi'nden "Diş dostu" onayı almış, dişlere zarar vermeyen bir urun olduğu belgelenmiştir. 1998 yılında tuketicilerin tercihleri goz onune alınarak cilek ve karışık meyve lezzetlerini de lanse eden Falım, son olarak 1999 yılında Cam Sakızı Aromalı Falım'ı urun portfoyune eklemiştir.
Tuketicilerin diş sağlığı konusunda bilinclenmesi, beklentilerin değişmesi ile Falım da kendini geliştirmektedir. Falım'ın pazara son verdiği Falım Işıl icerdiği karbonat sayesinde yemeklerden sonra dişlerde oluşan tabakayı azaltıp dişleri temizlemeye yardımcı olur.
__________________
Sakızın Tarihcesi
Tarih0 Mesaj
●48 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Kültür
- Tarih
- Sakızın Tarihcesi