KONSERVATUVAR

Turkiye`de ilk konservatuvar 1914 yılında Darulbedayi adıyle kuruldu.

Daha 1908 yılında İstanbul`da ulusal bir tiyatro acılması icin zamanın Maarif nazırı

[IMG]http://img683.**************/img683/315/dsc00007.gif[/IMG]...Recaizade Ekrem Bey, edebiyat adamlarının katıldıkları

bir kurul toplamışsa da olumlu bir sonuc alınamamıştı.

O gune kadar, ustadan cırağa, gelenek ve gorenekle yetişmiş muzik

ve tiyatro sanatcılarının yeni koşullar karşısında yetersiz kaldığı gereceği

acıkca biliniyordu.

Ancak disiplinli ve metotlu bir calismanin sanat hayatini geliştireceği duşuncesi ilk

defa İstanbul şehremini operator Cemil ( Topuzlu ) Paşa tarafindan ortaya atılmiştı.

Bu is icin ilkin batili bir uzmanın gorevlendirilmesi duşunuldu.


Paris`teki Odeon Tiyatrosu muduru....[IMG]http://img155.**************/img155/1435/andra1.jpg[/IMG].... Andre Antoine İstanbul`a cağrıldı

ve Sehzadebaşı `ndaki bir apartmanda ise başlanması kararlaştırıldı.

Adına Darulbedayi denilen bu ilk konservatuvar teşebbusu, İstanbul `da

bir belediye tiyatrosu kuruma duşuncesini de kapsıyordu.

Bu sıralarda Birinci Dunya Savası ilan edildi.

Darulbedayi`nın acılışı ertelendi, fransız rejisor de geri dondu.

Ancak calışmalar tamam iyle durmadı.

Bir sure temsiller verildi, Turk muziği calışmaları yapıldı.


1916 aralık ayında iradei seniye ile bir Musiki Encumeni

ve Darulelhan Talimatnamesi yururluğe girdi. Maarif Nezareti` nce

gorevlendirilen sanat adamları ocak ayı başında...[IMG]http://img19.**************/img19/2289/aaakt.jpg[/IMG].. Sehzadebaşı`nda Fevziye

caddesinde bir konakta calışmaları başlattılar.

Burada yalnız erkekler etiğim goruyorlardı, kadinlar icin baksa bir yer secilmişti.

Dort yıllık bir oğretim suresi kararlaştırılmıştı.

Programda doğu ve bati muziğinin ceşitli konuları karma olarak bir araya getirilmişti.

Erkekler bolumu bir yıl sonra kapandı, doğu muziği aletlerinin oğretimini yapan

kadınlar bolumu calışmalarını surdurdu.


1923 yılında Musiki Encumeni kaldırıldı, Darulelhan, bati muzigini de

kapsamına alan yeni bir talimatname ile yonetilmege başladı.

Avrupa konservatuvarlari biciminde modern bir kurulus o zamanki

İstanbul valisi Haydar ( Yulug ) Bey`in cabaları yle gercekleşmişti.

Alıntı:
Musa Sureyya Bey

Klasik Turk muziğinin Batılı anlayışla yeniden işlenmesi yolunda

yaptığı calışmalarla tanınan besteci ve eğitimci Musa Sureyya Bey

2 Aralık 1932'de İstanbul'da oldu.

1884'te İstanbul'da doğan Musa Sureyya Bey ilk muzik derslerini unlu

bir besteci ve girift virtuozu olan babası Giriftzen Asım Bey' den aldı.

Ortaoğrenimini tamamladıktan sonr muzik oğrenimi gormek uzere devlet bursuyla

Almanya'ya gonderildi; Berlin Kraliyet Akademisi ve Stern Konservatuvarı'nda

oğrenim gordu (1910-1915).

Yurda donuşte Darulelhan'ın (İstanbul Belediye Konservatuarı) başına atandı,

ceşitli okullarda oğretmenlik yaptı.

1931' de sağlık nedenlerini ileri surerek Darulelhan' dan ayrıldı.

Turk ve Batı muziğini iyi bilen Musa Sureyya Bey her alanda da besteler yaptı.

Batılı anlayışla sesli marşlar, lidler, etutler ve cocuk şarkıları besteledi.

Bunların en unlusu Mulkiye Marşı'dır. Makamsal cığırda bircok şarkı da besteleyen

Musa Sureyya Bey'in en tanınmış şarkıları arasında, "Sen sanki baharın gulusun sen

ciceğimsin" (huzzam), "Bir gun o guzel şad edecek ruhumu sandım"

(nihavent), "Sensiz geceler gecti hayalat ile bihab" (suzinak) sayılabilir.

Kaynak ata.boun.edu.tr/chronology





Mudur Musa Sureyya Bey

( 1884 – 1932 ) acış konuşmasında Darulelhan`in amaclarinı şoyle ozeledi:

1. Turk muziğinin değerli eserlerini saklayıp koruyarak devamını sağlamak

2. Yapılacak bilimsel araştırmalarla eski muzik eserlerini tespit etmek

3. Son cağın muzik gelişmelerini yurdumuzda yaymak ve yayımlamak

4. Uusal muziği layık olduğu olgunluk duzeyine yukseltmek

5. Opera, operet, koro gibi sanla ilgili bati muziği eserlerini dilimize aktarmak

ve uygulamak v.d.

Bir hazırlık sınifindan sonra batı muziği icin uc yıl, Turk muziği icin iki yıl oğretim

yeterli gorulmuştu.

Maarif Vekaleti 1936 yılında alaturka muzigi kaldırdı.

Darulelhan`in yeni kurulusunda Ekrem ve Zeki Ungor Muhittin Sadak,

Veli Kanık, Cemal Reşit Rey, Seyfettin ve Sezai Asal kardeşler, Ali Sezin,

Mesut Cemil Tel, Nimet Vahit, Musa Sureyya,

Edgar Manas gibi sanatcıların buyuk emekleri oldu.

Omru uc yılı gecmeyen Darulehan`in sanat hareketlerini yayma bakımından

cabaları onemli olmuştur.

Darulehan cabaları onemli olmuştur.

Darulelhan Mecmuası adiyle bir dergi cıkarılmış,

Union Francaise salonunda surekli konserler verilmiştir.

Bundan sonra 1944 yılına kadar, elde bulunan olanaklar olcusunde

bir konservatuvar calışması surduruldu.

Sehzadebaşı`ndaki ashap konakta iken ( 1931 ), kuruluş, yonetim

ve oğretimde tavsiyelerinden yararlanılmak uzere

Viyana`dan Prof. Joseph Marx....[IMG]http://img686.**************/img686/8712/josephmarx1948biberist.jpg[/IMG]... getirildi.


Avusturya`li uzman, konservaturvar

ve gelecekteki calışmaları uzerine ondan fazla rapor hazırladı.

Artık senfonik orkestra konserleri verilebilecek bir duzeye gelinmişti.

1936 yılında, yeni bir yonetmelikle sahne sanatları ve halk turkuleri de

programa alındı.

Muzik ogretimi başlangıc ve gelişme donemleri adı altında iki bolume ayrıldı.

Yatılı bolum Sehir Bando ve Orkestrası`na eleman yetiştiren bir ortaoğretim

kurulusu haline getirildi.


1940 yılında alaturka muzik calışmaları yeniden konservaturvar cercevesi icine alındı.

Konservaturvar İstanbul Belediyesi`ne bağlı katma butceli bir kurum oldu.

Kurulusun, lise dengi meslek okulu olan bir yatılı bolumu, klasik Turk muziği,

batı muziği ve tiyatro bolumleri olan bir de yatısız bolumu vardı.

Bundan sonra Şehir orkestrası ve Şehir korosu falliyete gecti.

1951 yılında yeniden ele alınan ve geliştirilen yonetmelik

1955 yılında son bicimini aldı.

Duzenli konserler her yıl ekim ayından mayıs sonlarına kadar surduruldu.

Sonradan Milli Eğitim Bakanlığı`na bağlı İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası haline

getirilen İstanbul Şehir Orkestrası`nin bircok elemanı buradan yetişti.

Virtuoz bazi sanatcılar, sahnelerimizde isim yapmış bircok unlu oyuncu

bu konservatuvardan gelmedir.

Ankara Devlet Konservatuvar`nın cekirdeği 1924 yılinda acılan Musiki Muallim Mektebi`dir.

Ortaoğretim kurumlarına oğretmen yetiştirmek icin kurulan bu okulun, orkestraya

ve bandoya eleman yetiştirmek gibi yan bir amacı daha vardı.

Oteki oğretmen okullarında gorulen derslerin yani sıra muzik teorisi,

armoni, kontrapunto, muzik tarihi gibi meslek dersleri de oğretiliyordu.


Zamanla solfej ve koro sınıfları acıldı.

Okulun ilk yeri, şimdiki binanın yerinde bulunan, iki bolmelik,

Ankara yapısı kerpic evlerdi. Yatakhane ise, asil binanın arkasında,

Hatip cayının uzerinde Tekke denen cok eski ve yarı harap kerpic evdi.

1929 yılına kadar bu mahrumiyete katlanıldı.

Okul, Ataturk`un direktifi ve mudur Zeki Ungor`un cabalarıyle kısa zamanda gelişti,

yetiştirdiği genc oğretmenler yurdun dort kosesine yayıldı.


1938 – 1939 ders yılında Gazi Eğitim Enstitiusu`ne bağlandi, okulun

son uc sınıfı buraya aktarıldı.

1939 yılında yuksek kısım acildi.

1934 yılında kabul edilen 2541 sayılı Milli Musiki

ve Temsil Akademesi Kanunu`yle Devlet Konservaturvar`nın ilk tohumu atıldı.

1935 yılında Berlin Yuksek Muzik Okulu profesoru...[IMG]http://img30.**************/img30/81/200yl.jpg[/IMG].... Paul Hindemith, ertesi yıl da

alman rejisor Carl Ebert getirildi.

1936 yılında Devlet Konservaturvarı calışmağa başladı.

Unlu Macar besteci...[IMG]http://img18.**************/img18/1898/bartok1.gif[/IMG]... Bela Bartok da

yurdumuza gelmiş

ve turk halk muziği arşivinin kurulmasında hizmetli olmuştur 1937.

Ilkin konservatuvara on bir kız , beş erkek orgenci alındı.

Muzik bolumu dokuz, tiyatro bolumu de beş yıl oğretim gerektiriyordu.

1940 `ta kabul edilen 3829 Sayılı kanunla konservatuvar temsil

ve muzik bolumlerine ayrıldı. Ilk mezunlar,

1941 yılında verildi.

Oğrencilerin sahne calışmaları icin konservatuvarın kucuk bir sahnesi vardı.

Gittikce artan seyirci karşında Ankara Halkevi sahnesinden yararlanılmağa başlandı.

Kucuk tiyator`nun kurulmasından sonra da bir sure, butce zorunlulukları yuzunden,

Tatbikat Sahnesi surdu.

Devlet Tiyatrosu kurulunca konservatuvarin uygulama sahnesi kendi

gorevine devam etti.

Ingiliz balecisi Dame Nette de Valois`nin yaptığı hazırlılara dayanılarak bale bolumu de

acıldı ( 1950 ) .

Genel kultur dersleri yanında muzik bolumunde orkestra yonetimi, piyano, org ve harp,

yaylı sazlar, nefesli sazlar, san dalları, temsil bolumunde ise tiyatro ,

opera, bale, reji dalları vardır.

Bale bolumune ilkokulun ucuncu sınıfını , yaylı, nefesli sazlarla piyano,

org ve harp bolumlerine ilkokulu oteki bolumlere ortaokulu bitiren

orgenciler sınavla alınır.

Konservatuvar, oğretim ve eğitim calışmaları yanı sıra bir hayli zengin bir kitap yayını

da yapmış, tanınmış tiyatro yapıtlarını Turkceye cevirip bastırmıştır.

Konservatuvarı bitirenler Devlet Operası`nda,

Devlet Tiyatrosu`nda, orkestralarda, radyo

ve televizyonda gorev almış sanatcılardır.

Sanat calışmalarını serbest olarak surduren sanatcılar da az değildi


Konservatuvarlarımıya Emek Vermiş Yabancı Sanatcılar


[IMG]http://img404.**************/img404/9320/65533.jpg[/IMG]

Bela BARTOK macar besteci ve piyanist ( Nagyszentmiklos 1881 – New York 1945 )

Muzik oğrenimine Presburg`da ve Budapeste Kraliyet Akademisi`nde başladı:

1907 `de aynı akademiye oğretmen olarak atandı.

Macar halk muziğine buyuk ilgi duyan Bartok okul arkadaşı Zoltan Kodaly`nin de

yuruklendirmesiyle once macar koylerinde giriştiği halk muziği araştrımalarını daha

sonra cevre ulkelerde de surdurerek, Romanya, Slovakya folklorunu

Afrika folklorunu inceledi, pek cok halk şarkısı toplayarak bunları eserlerinde işledi.

Ankara Halkevi`nin cağrısı uzerine 1936 `da ulkemize de gelen Bartok,

Anadolu`da araştırmalar yaptı, muzik folklorculuğu konunda konferanslar verdi

[IMG]http://img684.**************/img684/6594/image8fj.jpg[/IMG]


Carl EBERT. Bk OPERA

Paul HINDEMITH, alman besteci ( 1898 – 1963 ) .

Ceşitli besteleri yanında oğretici yanı ağır basar. 1927 yılında Berlin Ulusal

Yuksek Olulu`na oğretmen oldu.

Turkiye`ya gelerek bir sure Ankara`da kaldı

ve Devlet Konservatuvarı`nın kuruluşuna buyuk katkısı oldu.

Daha sonra Amerika`ya giderek Yale Universitesi`nde calışmalarını surdurdu.

Avrupa`ya donunce Zurih Universitesi`nde bestecilik kursusunprofesor oldu:

Bestecilliği ile birlikte viyola calışmalarını, orkestra şefliğini surdurdu.

Alman muziği teorisi uzerinde calışsmaları oldu.


..
...
....




Kaynak: Kitaplar Basım,Yayın ve Ticaret A.Ş Ansiklopedisinden yazdıklarım
22 - 23 Mayıs 2010
Resimler google uzerine bulabildiklerim
Alıntıladığım alıntı icersin de, kaynak ile.
__________________