İsrafil Bey'in Yenicağ'da yazmış olduğu ve gercekten cok beğendiğim bir yazı, sabredin sonuna kdr okuyun, bu konu hakkında neler yapabiliriz somut olarak tartışalım, fikirlerinizi bekliyorum.
Ataturk’un fikirleri mi yoksa resimleri mi?
TURKİYE Cumhuriyeti’nin kurucu onderi Gazi Mustafa Kemal Ataturk, ebedi aleme goc eyleyişinin 67’nci yıldonumunde, her yıl olduğu gibi yine butun yurtta, Kuzey Kıbrıs Turk Cumhuriyeti’nde ve yurt dışı temsilciliklerinde duzenlenen torenler ile anıldı!..
Kimileri olum yıldonumunde her gecen gun yokluğunu daha da hissettikleri buyuk devlet adamını, ‘rahmet’ ile andılar!..
Kimileri ise, fikirlerine tahammul edemedikleri bir Turk evladının olumunu ‘timsah gozyaşları’ dokerek, ‘ickili-dansozlu’ eğlenceler ile ‘kutladı’!..
Cumhuriyet’in en cok satan gazetelerinin 10 Kasım 2005 tarihli başlıkları aynen şoyleydi:
- “Ey cılgın Turk, ruh aynı ruh, yol aynı yol!..”
- “Rahat uyu, cumhuriyet emin ellerde!..”
- “Ozlemle anıyoruz!..”
Ne akılalmaz bir ‘pişkinlik’ değil mi?..
Hem ‘O’nun eserinin’ goz goze yokedilmesine alkış tutuyorlar, hem de bu yokoluş surecini ‘O’nun yolu’ olarak takdim ediyorlar!..
Bir gazete ise Ataturk’un ofkeli bakışları ile unlu bir resmini sayfasına koymuş, altına şu sozleri yerleştirmişti:
- “Siz beni hÂl anlamadınız?..”
O’nu anlatabilecek en carpıcı başlık buydu!..
Birileri, aradan onca yıl gecmesine rağmen ne yazık ki Ataturk’u hÂl anlayamadılar!..
Birileri onu ‘anlamamakta’ ısrar ediyorlar!..
Birileri ise maalesef onu ‘yanlış’ anladılar!..
***
Turkiye’de ‘Ataturkculukten’ gecinen ‘seckin’ bir sınıf oluştu!..
Bu sınıf, ‘kendi kafasında’ cizdiği ‘yalan/yanlış’ Ataturk portresini, ‘tepeden inmeci’ bir yaklaşımla Turk milletine de dayatmaya calışıyor!..
O’na ‘insanustu’ vasıflar yukleyip, rozetlerini yakalarından indirmeyenler, onu ne yazık ki sadece ‘icki sofraları’ ile, ‘duzenlediği balolar’ ile, ‘dansa kaldırdığı kadınlar’ ile hatırlamak istiyorlar!..
Onun ‘fikirlerini’, ‘hayallerini’, ‘yapmak istediklerini’ akıllarına dahi getirmek istemiyorlar!..
Onun, “Tam bağımsızlık benim karakterimdir” sozlerini duymazdan geliyorlar!..
Onun, “Turkiye ne Amerikanlaşacak ne batılılaşacaktır!..” sozunu unutup, “Milli kulturumuzu muasır medeniyet seviyesinin uzerine cıkaracağız” ifadesini ‘Batı taklitciliği’ olarak algılıyorlar!..
Onun, Turk milli kulturune hizmet icin kurduğu ‘kurum’ ve ‘kuruluşları’ ideolojik saplantıları icin ‘us’ olarak kullanmaya calışıyorlar!..
Onun, “Yurtta sulh, cihanda sulh!..” sozlerini ‘gerekce’ yapıp, “Omrum vefa ederse Musul, Kerkuk, adalar ve Batı Trakya’yı geri alacağım!..” sozlerini yok sayıyorlar!..
Dun AP uyesi bir İngiliz milletvekilinin “Ataturk resimleri devlet dairelerinden indirilmelidir!..” sozlerine takılıp kalırken, bugun de utanmadan Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın brovesinden ‘Ataturk resminin’ cıkarılmasını tartışıyorlar!..
Kimse cesaret edip de kendilerine sormuyor:
- “Bre efendiler, Ataturk’un ‘fikirleri’ mi onemli, yoksa resimleri mi?..”
Maalesef Ataturk’un ‘fikirlerinin’ icini boşaltıp, onu devlet dairelerinde asılı duran ‘kuru bir resim’ haline getirmeyi başardılar!..
***
Ataturk, bir ‘milliyetci’ idi!..
O ‘milli’ değerlerine bağlı, bir ‘Turk milliyetcisi’ idi!.. Turkluğu, “Ne mutlu Turkum diyene!..” sozleri ile tarif ediyor, ‘anayasal vatandaşlık bağı’ kavramını şiddetle reddediyordu!..
Asla, ‘Ataturk milliyetcisi’ değildi!..
Ataturk, bir ‘halkcı’ idi!..
“Turk milletinin karakteri yuksektir. Turk milleti calışkandır, zekidir!..” diyor, herkesin ‘eşit’ olmasını, gelirden ‘eşit pay’ almasını istiyordu!..
Asla ‘halk dalkavuğu’ değildi!..
Ataturk bir ‘cumhuriyetci’ idi!..
Egemenliğin, ‘kayıtsız şartsız millete ait olduğunu’ kabul ediyor,‘millet iradesinin’ uzerindeki her turlu egemenliği reddediyordu!..
Asla ‘tepeden inmeci’ değildi!..
Ataturk, bir ‘devletci’ idi!..
‘Vahşi kapitalizmi’ dizginleyecek, “uretim araclarını devletin emrine veren’ komunizme alternatif olabilecek bir ‘karma sistem’ oluşturmuştu!..
Asla ‘tekelci’ değildi!..
Ataturk, bir ‘devrimci’ idi!..
Devletin, oluşacak ‘yeni dengelere’ gore, ‘milli cıkarlar’ doğrultusunda ‘koklu değişikliklere’ gidebilecek bir dinamizm yakalamasını istiyordu!..
Asla ‘marksist/devrimci’ değildi!..
Ataturk, ‘laik duzen’ yanlısı idi!..
‘İmpatorluk’ geleneğine uygun olarak devletin herkese ‘eşit’ yaklaşmasını, ‘din ve vicdan hurriyetine’ saygı gostermesini arzu ediyordu!..
Asla ‘laik’ değildi!..
***
Ataturk, bir vecizesinde şoyle diyordu:
- “Ne kadar zengin ve mureffeh olursa olsun, istiklalden mahrum bir millet beşeriyet-i mutemeddine muvacehesinde uşak olmak mevkiinden yuksek bir muameleye kesb-i liyakat edemez!..”
Onun kurmuş olduğu ‘bağımsız’ Turk devleti, ulkenin tepesine coreklenen ‘gizli’ bir el tarafından daha ‘zengin’ ve ‘mureffeh’ olma vaadi ile Avrupa Birliği’nin kapısında her gecen gun ‘milli’ olma vasfından biraz daha uzaklaştırılıyor!..
‘İhanet cephesi’, butun imkanları ile ‘tam kadro’ işbaşında!..
Peki ya ‘Ataturkculer’ nerede?..
Ataturk’un bu ulkeyi ‘ic’ ve ‘dış’ tehditlerden korumak ve kollamakla gorevlendirdiği kurum ve kuruluşlar nerede?..
Ataturk’un “Cumhuriyet tehlikeye duştuğunde, bu memleketin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adliyesi vardır demeden mudahale edecektir” diyerek Turk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmakla gorevlendirdiği ‘asil kan sahipleri’ ne yapıyor?..
Onlar ne yazık ki ‘Ataturk’un izindeler!..
Ama sadece ‘izin’deler!..
__________________