Memler :Yeni Eşleyiciler~
Somut alemi algılama yolundan soyut alemi algılamada ivme, modern teknolojinin yardımı ile giderek buyuyor. Bunun son orneği olarak molekuler genetiğin ve biyo teknolojinin calışma alanı olan DNA molekulu ve genlerin calışma prensipleri hakkındaki yeni bulguları gosterebiliriz.
Hayatımızın temel yapı taşları olan genlerin işlevleri cozumlendikce, duşunce dunyamızın ufkunda yeni hedefler ve soru işaretleri doğmakta.
1953 yılında Watson-Crick’in, DNA molekulunun yapısının cift zincirli ve sarmal yapısını ortaya koyuşundan sonra, gezegenimizdeki tum canlılarda eşleyici ozellikte tek molekulun DNA olduğu duşunuldu. Bu molekul aracılığı ile tum karakterler nesilden nesile yarı korunumlu olarak gecmekte.
İnsanın sıradışı olan yonlerini tek bir kelime ile ozetlemek gerekirse ‘’kultur’’ diyebiliriz. Kulturel aktarım ile genetik aktarım arasında bir benzeşim kurabiliriz. Kulturel olgulardan birini ele alalım: ”Dil”, genetik olmayan yollardan , genetik evrimden birkac kat daha hızlı‘’evrimleşiyor’’ gibi. Bunu kendinizde de gozlemlemeniz mumkun. Nesiller boyunca kelimelerin ve deyimlerin ne derece değişime uğradığını ve yerlerine surekli yenilerinin bicimlendiğini fark etmişsinizdir. Bunlara ‘’kulturel mutasyonlar’’ şeklinde atıfta bulunabiliriz.
Dil, pek cok ornekten yalnızca bir tanesi. Giyim ve beslenme modaları, toreler ve gelenekler; sanat ve mimarlık, muhendislik ve teknoloji, tarih icinde hızlandırılmış genetik evrime benzer bir yolla evrimleşmiştir. Kultur ile genler arasında kurulan bu benzeşime rağmen, genleri boylesine ozel yapan şey nedir? Eşleyici olmaları.
Fizikte, kimyada mevcut olan yasalar, tum erişilebilir evrenimizde gecerlidir. Biyolojide de benzer evrensel gecerliliği olan ilkeler var mı? Cevabı, bugunku bilimin vardığı noktada vermek guc. Gen -DNA molekulu-, kendi gezegenimizdeki eşleşebilen varlık. Başka gezegenlerdeki birimlerin eşleşebilen molekulleri nelerdir bilemeyiz ama son zamanlarda bizim gezegenimizde yeni bir eşleyicinin ortaya cıktığını duşunuyorum: Gen havuzunun evrim surecini sollayan insan kulturunun havuzu...
Kulturel iletim birimi ya da bir taklit birimi duşuncesini taşıyan bir kelime olan’’mimeme’’den tureyen MEM sozcuğunu ilk kez biyolog Richard Dawkins kullanmıştır.
Şarkılar, fikirler, sloganlar, giyside moda, mem ornekleridir. Tıpkı genlerin sperm ya da yumurta yoluyla bir insandan diğerine sıcrayarak gen havuzları oluşturması gibi memler de, taklit denilecek bir surecle bir beyinden bir diğerine atlayarak gen havuzunda coğalırlar.
Bir araştırıcının araştırmaları sonucundaki edinimlerini diğer insanlarla paylaşmasını ve bu duşunce tutulursa, beyinden beyine taklit yollu yayılarak coğalmasını ornek gosterebiliriz. Beyin, bir memin coğalması icin bir arac olur. Bir virusun bir hucrenin genetik mekanizması yardımı ile coğalması gibi,uretken bir fikrin beynimizi konukcu olarak kullanması soz konusu.
Olumden sonraki yaşama inanma duşuncesini bir mem olarak ele alırsak, ilk insanın yaratılmasından bu yana milyonlarca kez, tum bireylerin zihninde fiziksel bir yapı ile butunleşmiştir.
Memlere canlı diyebiliriz. Her an dunya uzerinde yayınlanan memlerin, uygun genetik formasyona sahip beyinler tarafından alınıp coğalması ve yeni beyinlere sıcraması olası. Misal vermek gerekirse, internet uzerinden aldığınız bir programı bilgisayarınıza yuklemeniz ve o programla yeni programlar uretmeniz, sonra da onu kendi sitenizden diğer insanlara yayınlamanız gibi.
Bazı memlerin insanlara cazip gelmesi mumkun olmakla birlikte, bir genelleme yapmak zordur. Hatta cazip sayılan bu memleri kuvvetle reddeden yapılara da rastlamak mumkundur. Memlerin psikolojik cekiciliği olmasına bağlı olarak, cekiciliğinin artması olasıdır. Psikolojik cekicilik beyne cekici geliyor ve beyinler de gen havuzundaki genlerin doğal secilimi ile bicimleniyor. Bunun en iyi orneği tanrı olabilir. İnsanlığın cok buyuk bir yuzdesi bu memden etkilenmiş durumda. Zamanına gore turlu şekiller, semboller ve bilinmezlikler yuklenerek evrimleşmesine devam etmekte.
Gunumuzde tum biyologların Darwin’in kuramına inandığını soylediğimizde, her biyoloğun Charles Darwin’in kendi sozcuklerini bire bir beyinlerine yerleştirdiklerini ileri suremeyiz. Her birey Darwin’in duşuncelerini kendince yorumlar. Buyuk olasılıkla, bunları Darwin’in yazılarından değil, gunumuz yazarlarından oğrenmişlerdir. Darwin’in soylediklerinin coğunluğu ayrıntılarda yanlıştır. Her şeye rağmen, kuramı anlayan her bireyin kafasında Darwincilik konusunda bir oz mevcuttur. Darwin kuramının memi, kuramı anlayan herkesin beyninde ortak olan duşuncenin temelidir.
Memlerin kalıcılığının, memi ureten bireyin genetik formasyonu ve beyninin uretme potansiyeline bağlı olduğunu soyleyebiliriz. “Ben ozgurum” diyebilen insanın, evrensel memleri değerlendirmesi ve bu yonde uretim yapması gerekmektedir
__________________
Tıp / Biyoloji / Farmakoloji Memler :Yeni Eşleyiciler~
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●53 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Tıp / Biyoloji / Farmakoloji Memler :Yeni Eşleyiciler~