Alzheımer: Organik beyin hastalıkları grubunda, noropsikiatrik sendromlarla seyreden, temel bulgusu bunama olan dejeneratif beyin hastalığıdır.
Yaşlılıkla birlikte Alzheimer riski artıyor. Hastalığın bilinmeyen yonleri tek tek acıklık kazandıkca tedavi umutları da gucleniyor.
Sis, Carl Sandburg 'un dile getirdiği gibi, bir yavru kedinin sessiz ve yumuşak adımlarıyla coker. Once eşyalarınızı bulamamaya başlarsınız; sonra sık sık kullandığınız sozcukleri, daha sonra en son tanıştığınız kişilerin adlarını anımsamakta zorluk cekersiniz. Randevuları unutmak, evinizin yolunu bulamamak, telefon numaralarını karıştırmak gibi unutkanlıklar bir sure sonra rahatsızlık verici boyutlara ulaşır. Bu unutkanlık krizlerini once gizlemeye calışırsınız, ancak bir noktadan sonra olaylar kontrolden cıkarak yaşamınızın normal akışını bozar. Kaza yapmadan araba kullanamazsınız, yataktan kalkınca giyinmekte zorluk cekersiniz, her zaman yaptığınız işleri yapamaz hale gelirsiniz. Orneğin iyi bir piyano virtuozu iseniz, eski performansınızdan eser kalmaz; notaları bile okuyamaz hale gelebilirsiniz. Butun bu aksiliklere once gerekce bulmaya calışır, sonra bunların rastlantı olmadığını anlayarak buyuk bir acı duyarsınız. Size neler olduğunu anlamaya calışırken, zihninizi kuşatan sis giderek koyulaşır. Cocuklarınız size yabancı gibi gelmeye başlar, korkunc kÂbuslar ruyalarınızın dışına cıkarak, uyanıklık bilincinizi bulandırır.
Oyle ki zamanla kol ve bacaklarınız, bağırsaklarınız ve idrar keseniz kontrolden cıkar. Sessiz bir uyuşukluk ve teslimiyet hali icine yuvarlanırsınız; bir iki yıl icinde iyice yatağa duşersiniz; yatak yaraları ve pişikler ortaya cıkar; yutkunma zorluğu başlar. Bu aşamada olum yalnızca bir formalitedir.

Belirtileri kısaca şu şekilde ozetlenebilir:
1. Gunluk yaşam aktivitelerini etkileyen bellek kaybı
2. Gunluk yaşam aktivitelerini yapmada gucluk
3. Kelime bulmada gucluk
4. Zaman ve mekan karmaşası
5. Yargı ve karara varmada gucluk
7. Sık kullanılan eşyaların yerlerini değiştirme
8. Ruh hali yada davranışlarda değişim
9. Kişilik değişimleri
10. Sorumluluktan kacınma

Hastalık, 1906 yılında Alman psikiyatrist Alois Alzheimer tarafından tanımlandığı zaman son derece nadir gorulen bir hastalıktı. O yıllarda insanların coğu genc yaşta olduğu icin hastalığın ortaya cıkma şansı cok duşuktu. O zamandan bu zamana yaşam suresi uzadığı icin (ABD'de 47'den 77'ye cıktı) Alzheimer kendini gosterme fırsatını yakaladı. Bugun 4 milyon Amerikalı (75 ile 84 yaş arasındaki her 5 yaşlıdan biri, 85 ve yukarısındakilerin yaklaşık yarısı) hastalığa yakalanmış durumda. İnsan omrunun her gecen gun uzadığı goz onunde bulundurulursa, onumuzdeki 10 yıl icinde bu sayının 6 milyona, 2050 yılında ise 14 milyona cıkacağı tahmin ediliyor. ABD’de bu hastalığın maliyeti yıllık 80-90 milyar USD civarında ve bir tek hastanın yıllık bakımı 47 bin USD civarındadır.
Anne veya babası bu hastalığa yakalanmış olan orta yaşlı insanlar, bir taraftan ebeveynlerinin bakımını ustlenirken, diğer taraftan onlar gibi olmamak icin sağlıklı bir yaşam surmeye cabalıyorlar. Ne var ki bu onlemler ironik olarak onların omrunu uzattıkca, anababalarının kaderini paylaşma olasılığını arttırıyor. , Alzheimer'e ilişkin geleceğe yonelik tahminde bulunmak cok zor. Ve bugunku tedavi yontemleri ancak hastalara semptomatik bir rahatlık sağlıyor. Neyse ki son yıllarda bu tablo hızlı bir değişim geciriyor. ''Hastalık hakkında son 15 yılda oğrendiklerimiz, bundan onceki 85 yılda oğrendiklerimizden fazla'' diye konuşan Harvard Universitesi Tıp Fakultesi'nden Dr. Bruce Yankner, ''Yalnızca gecen yıl bilim adamları Alzheimer'ın beyne yaptığı zararlarla ilgili cok onemli keşiflerde bulundular. Ve bu keşiflerin ışığı altında ilac şirketleri yarım duzine kadar yeni ilac uzerinde calışmalarını surduruyor. Tahminlere gore bir veya birkac ilac gelecek 7 yıl icinde piyasaya cıkacak'' diyor.
Butun bu gelişmelere karşın yaşamakta olan bir kişiye kesin Alzheimer tanısı koymak bilimsel acıdan cok zor. Doktorlar bunama belirtileri gosteren her hastaya Alzheimer tanısı koyma kolaylığına kacmaktan cekiniyor. Bu nedenle doktorlar diğer olasılıkları ortadan kaldırmak icin once hastada tumor, felc veya vitamin eksikliği gibi bulguları araştırmakla işe başlıyor.
Otopsi incelemelerinde hastaların beyin korteksinde ve diğer beyin bolgelerinde onemli olcude hucre kaybı vardır. Beyinde belirgin atrofi(Kuculme –buzulme) izlenir. Beyin kıvrımları ve sıvı dolu boşlukları genişlemiştir. Sinir sistemi ve bu sistemi destekleyen yapılar zedelenmeye karşı bircok bicimde reaksiyon veren dokular ve hucrelerden oluşmaktadır. Bu reaksiyonu veren hucre grubu “glia”lar olarak kabul edilir. Belli odaklarda yoğunlaşıp,biriken glia hucreleri noduller(minik topaklar) oluşturur. Bunlara “Glial Plaklar” denmektedir ve bu bolgelerde normal beyin dokusu yerine dejenerasyona uğramış-inaktif destek dokuları artmış nonfonksiyone kucuk alanlar bulunmaktadır.

Hastanın beyninin plaka tomarları ile ''copluğe'' donuştuğu, plaka noronlarının ise adına ''tengıl'' denilen bukulmuş protein iplikleri ile kaplı olduğu gorulur. Son zamanlara kadar bilim adamları bu lezyonlar hakkında yalnızca tahminlerde bulunabiliyorlardı. ''Kimse bunların ne olduğunu, ve nelerden oluştuğunu bilmiyordu'' diye konuşan Rockefeller Universitesi'ndeki Fisher Alzheimer Merkezi Bbaşkanı Paul Greengard, ''Artık bunların nelerden oluştuğunu ve bunların oluşmasına nelerin yol actığını biliyoruz'' diyor.
1980'li yılların başında bilim adamları APP (amyloid precursor protein) denilen molekulu tanımlayınca ilk ipucu elde edilmiş oldu. APP, sağlıklı noronlar tarafından uretilen normal proteinlerdir. Bunlar, bir iğnenin kumaş parcasından gecmesi gibi hucre zarından iceri sızarlar. APP'nin tanımlanmasıyla vucudumuzun en az uc ceşit enzim urettiği belirlendi. Bunlara alfa, beta ve gama salgıları adı verilir. Bu uc enzim APP uzerinde kısaltıcı etki yaratır. Alfadan farklı olarak, beta ve gama enzimleri, birlikte hareket ederek, adına beta amiloid (A-beta)denilen daha kısa, daha yapışkan bir protein uretirler. Hepimiz A-beta uretiriz, ancak kimse bunun ne işe yaradığını bilmez. Bununla ilgili bilinen tek şey, noronların etrafındaki sıvının icinde birikmeleri ve plaka oluşturmalarıdır.
Bu nasıl oluyor? Sorun normalin uzerinde uretilmeleri değildir. Harvard Universitesi Tıp Fakultesi'nden Dr. Dennis Selkoe, tipik bir Alzheimer hastasının sağlıklı bir insan kadar A-beta urettiğini belirtiyor. Selkoe'ya gore sorun bunların dışarı atılması sırasında ortaya cıkıyor. Normal olarak A. beta hucrenin dışına cıktığı zaman erir, ancak bazen erimesi mumkun olmayan ve adına fibril denilen şekiller oluşturur. Bunlar birbirine yapışarak plakalar haline gelir. Her insan yaşlandıkca plaka uretir. Gercek sorun, bu plakaların iltihaplanma ile sonuclanan reaksiyonları tetiklemesidir. Beyin, genel olarak, enfeksiyonlarla mucadele ederken serbest radikal denilen toksik ajanlar uretir. İşte bu fibriller de benzer reaksiyonlara zemin hazırlar. Harvard Universitesi'nden genetik bilimci Rudy Tanzi, ''Fibrillerin enflamasyona yol acması durumunda, noronlar dost ateşi sonucu olur'' diye konuşuyor.
Plaka formasyonu hakkında bilgiler arttıkca, tengılların beyin hucrelerini nasıl oldurduğu konusu da acıklık kazanmaya başladı. Sağlıklı bir noron bir ahtapota benzer. Noronun kuresel govdesi, akson denilen ince uzantılarla kaplıdır. Bunlar diğer hucrelerle bağlantı kurmaya yarar. Adına mikrotup denilen ic yapıların cevresinde oluşan uzantılar, dolaşım sistemi olarak gorev yapar; besinleri taşır ve kimyasal mesajları iletir. Bu sistemi adına ''tau'' denilen bir ceşit yapışkanlı protein bir arada tutar. Tau molekulleri, mikrotuplerin kenarlarına sıkıca yapışır. Alzheimer soz konusu olduğunda, tau molekulleri ayrılır ve kendiliğinden duğumler oluşturur. Bu durumda mikrotupler parcalara ayrılır ve noronlar olur. Noronlar olurken beraberinde isimleri, adresleri, sayıları da goturur.
Beynimizin bir santimetrekupunde,bir trilyon bağlantılı,100 milyar noron bulunmakta,bunların arasında her bir saniyede 10 milyonXmilyar kere uyarı gercekleşmektedir. Tum bunlar 1300 gramdan hafif,sınırsız kompleks bir kimyasal fabrikayı oluşturmaktadır. Bu fabrika icerisinde hucreler arası bağlantılar ve etkileşimler ve bu etkileşimi sağlayan kimyasal maddeler hafıza sistemimizin temelini teşkil eder.

Tau'nun duğumlenmesine yol acan etmen nedir? Bazı bilim adamları, amiloid plakaların noronların dış yuzeylerine baskı yapmasıyla işlemin başladığını tahmin ediyor. Bunun sonucunda icerde birbiri ardına kimyasal değişiklikler oluşur. Gecen aylarda Harvard Universitesi'nden bir grup bilim adamının yuruttuğu bir calışma, tengılların cdk5 adı verilen enzimin başının altından cıktığını gosteriyor.

Genetik faktorler
AH ile ilişkili 3 kromozom saptanmıştır. Bunlar 21,14 ve 19. kromozomlardır. 21. ve 14. kromozomlar 40-50 yaşlarında başlayan AH ile ilişkili bulunmuştur. İleri yaşlarda başlayan AH ile ilişkili bulunmamıştır.
Kısa bir sure once 19. kromozom uzerinde APOE-e4 adlı bir genin ileri yaşta başlayan (65 yaş uzeri)AH ile ilişkili olduğu saptanmıştır. Bu gen gunumuzde de bircok araştırmacı tarafından risk faktoru olarak kabul edilmektedir. Bu gen hastalık yapıcı değil hastalığa karşı duyarlılığı artırmaktadır.
Alzheimer'ın patolojisi anlaşıldıkca başka sorular ortaya cıkıyor. Hastalık bazı kişilerde 50 yaşlarında kendini belli ederken, nicin bazılarında 90'lı yaşlarda ortaya cıkıyor? Yanıtlardan biri kalıtsallık. Son 10 yılda araştırmacılar mutasyona uğrayan 3 genin hucrelerde A-beta uretimini arttırdığını ortaya cıkarttılar. Bu mutasyonlar soyacekim yoluyla aile bireyleri arasında gorulebilir. Ailesinde Alzheimer vakası gorulen kişilerde hastalık buyuk bir olasılıkla 60'lı yaşlarda ortaya cıkar. Kalıtsal kokenli vakalarda Alzheimer'ın erken yaşlarda gorulmesi nadirdir; tum vakaların yuzde 3 ile 5'ini oluşturur. Hastalığın yaygın şeklinde kalıtsallık payı cok yuksektir. Son calışmalara gore anne veya babası Alzheimer'a yakalanmış kişilerin hastalığa yakalanma eğilimi, sağlıklı ebeveynlere sahip kişilere oranla, 3 mislidir. Hem annesi hem de babası hastalıklı kişilerde bu risk 5 misli artar.

Cevresel faktorler
Cevresel faktorler, genetik acıdan hastalığa eğilim taşıyan kişiler uzerinde, normal kişilere oranla daha etkilidir. Hangi cevresel faktorlerin hastalığı tetiklediği henuz tam olarak bilinmiyor. Bu konuda Sally Luxon ve Diane Schuller adındaki ikizlerin orneği cok belirgin ipucları icermektedir. Tek yumurta ikizi olan Sally ve Diane, aynı genleri paylaşır. Ohio'da buyuyen ikizler, genclik donemlerinde aynı, hemen hemen benzer bir yaşam surmuşlerdir. 63 yaşına gelen Diane, yaşını hic gostermediği gibi eşi ile seyahat etmekten zevk aymakta, cocukları, torunları ve 86 yaşındaki annesi ile gayet iyi gecinmektedir. Ote yandan Sally, ileri bir Alzheimer hastası olup, 1963 yılından bu yana hic konuşmamakta, 1994 yılından beri de yuruyememektedir. Ne cocuklarını ne de torunlarını tanımaktadır. Diane ve Sally bugun Duke Universitesi'nde yurutulmekte olan ''İkiz Alzheimer Hastaları'' calışmasına deneklik etmektedir. İkisinin farklı kaderlerine acıklık getirmek cok zor olmakla birlikte, bilim adamları genetik olmayan faktorleri gun ışığına cıkartmakta bu ikisinden cok yararlandıklarını itiraf ediyor. Kafa travması cevresel faktorlerin başında geliyor. Otopsi raporlarından yararlanan bilim adamları, kafa travmasının amiloid plaka birikimini tetiklediğini ortaya cıkarttı. Epidemiyolojik calışmalar bu ani plaka birikimlerin etkisinin uzun sureli dolduğunu gosteriyor. Orneğin 2 bin denek uzerinde surdurulen 5 yıllık bir araştırma, kafa travmasının Alzheimer riskini 3 misline cıkarttığını ortaya koydu.
Travma gibi, uyarı eksikliği de Alzheimer'a davetiye cıkartır. Dunyanın neresinde olursa olsun, eğitimsiz kişilerde hastalığın gorulme sıklığı daha yuksektir. Son yıllarda Indiana Universitesi'nde, 65 yaşının uzerindeki Afrika kokenli 2. 200 Amerikalı uzerinde yurutulen calışmaya gore, kırsal bolgelerde yaşayan ve 7 yıldan daha kısa sure eğitim alan kişilerin hastalığa yakalanma olasılığı, şehirlerde yaşayan eğitimli kişilere gore 6. 5 mislidir. Bilim adamları burada, eğitim yetersizliğinin cocukluk donemi yoksunluğuna yol actığını duşunuyor. Gectiğimiz hafta ''Neurology'' isimli tıp dergisinde yayınlanan bilimsel bir araştırma raporu da bu savı destekliyor. Rapor, 5 ve daha fazla sayıda kardeşe sahip olan cocukların, az sayıda kardeşe sahip olan cocuklara oranla daha buyuk bir risk ile karşı karşıya olduğunu ileri suruyor.
__________________