MUSTAFA KEMAL
ATATURK







Ulu Onder



Doğumu:19 Mayıs 1881,Selanik. Vefatı:10 Kasım 1938,İstanbul.



Cocukluk ve genclik (1881-1904)



1839'da Kocacık'ta doğduğu sanılan babası Ali Rıza Efendi, aslen Manastır'a bağlı Debre-i BÂlÂ'dandır. Babasının ailesi Arnavutlardan ya da 14-15. yuzyılda Anadolu'dan bolgeye goc etmiş olan Yoruklerdendir.Ailesi ile Selanik'e goc eden Ali Rıza Bey,burada gumruk memurluğu ve kereste ticareti yaptı.Ali Rıza Bey, 93 Harbi (1877-78) esnasında yerel birliklerde teğmenlik yapmıştı. Bu durum, Ataturk'un ailesinin kısmen de olsa Osmanlı'daki egemen elitlerden olduğunu gosterir.
Ali Rıza Bey, 1871 yılında, 1857 yılında Selanik'in batısındaki Langaza'da ciftci bir ailede doğan Zubeyde Hanım'la evlenmişti.Mustafa Kemal Ataturk, bu ciftin cocuğu olarak Rumî 1296 (miladî 1881) yılında Selanik'te doğmuştur. Samsun'a cıktığı 19 Mayıs tarihini doğum gunu kabul etmiştir.Fatma, Omer, Ahmet, Naciye ve Makbule adlı beş kardeşinin ilk dordu kucuk yaşta hayatını kaybetmiştir.

Oğrenim cağına gelen Mustafa'nın hangi okula gideceği konusunda annesi ile babası arasında anlaşmazlık cıkmıştı. Annesi Mustafa'nın Hafız Mehmet Efendi'nin mahalle mektebine gitmesini istiyor, babası ise o donemki yeni yontemlerle eğitim yapan sekuler Mektebi Şemsi İbtidai'nde (Şemsi Efendi Mektebi) okumasını istiyordu. En sonunda once mahalle mektebine başlayan Mustafa, birkac gun sonra Şemsi Efendi Mektebi'ne gecti.Ataturk, okul secimindeki bu kararı icin hayatı boyunca babasına minnettarlık duymuştur. 1888 yılında babasını kaybetti.Bir sure Rapla Ciftliği'nde annesinin uvey kardeşi Huseyin'in yanında kalıp hafif ciftlik işleriyle uğraştıktan sonra -eğitimsiz kalacağından endişe eden annesinin isteğiyle Selanik'e donup okulunu bitirdi.Bu arada Zubeyde Hanım, Selanik'te gumruk memuru olan Ragıp Bey ile evlendi.

Şimdi muze olan Koca Kasım Paşa Mahallesi, Islahhane Caddesi'ndeki ev 1870'te Rodoslu muderris Hacı Mehmed Vakfı tarafından yaptırılmış ve 1878'de yeni evlenen Ali Rıza Bey tarafından kiralanmıştır ancak o oldukten sonra Mustafa ve ailesi bu evden yanındaki 2 katlı, 3 odalı ve mutfaklı daha kucuk eve taşınmışlardır.

Mustafa, sekuler bir okul olan ve burokrat yetiştiren SelÂnik Mulkiye Ruştiyesi'ne kaydoldu. Ancak muhitindeki askerî oğrencilerin uniformalarından da etkilenerek-annesinin karşı cıkmasına rağmen-1893 yılında SelÂnik Askerî Ruştiyesi'ne girdi. Bu okulda matematik oğretmeni Yuzbaşı Uskuplu Mustafa Sabri Bey, ona anlamı mukemmellik, olgunluk olan "Kemal" adını verdi.Fransızca oğretmeni Yuzbaşı Nakiyuddin Bey (Yucekok), ozgurluk duşuncesiyle genc Mustafa Kemal'in duşunce yapısını etkiledi. Mustafa Kemal Kuleli Askerî İdadisi'ne girmeyi duşunduyse de ona ağabeylik yapan SelÂnikli subay Hasan Bey'in tavsiyesine uyarak Manastır Askerî İdadisi'ne kaydoldu. 1896-1899 yıllarında okuduğu Manastır Askerî İdadisi'nde tarih oğretmeni Kolağası Mehmet Tevfik Bey (Bilge), Mustafa Kemal'in tarihe olan merakını guclendirdi.Bu tarihte başlayan 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı'na gonullu olarak katılmak istediyse de hem idadi oğrencisi olduğu icin hem de 16 yaşında olduğundan dolayı cepheye gidememiştir. Bu okulu ikincilikle bitirdi.13 Mart 1899'da İstanbul'da Mekteb-i Harbiye-i Şahane'ye girdi. Birinci sınıfı 27., ikinci sınıfı 11., ucuncu sınıfı 1902'de mulazım bugunku ismiyle Teğmen rutbesiyle 549 kişi arasından piyade sınıf sekizincisi (1317 - P.8) olarak bitirdi.Akabinde Erkan-ı Harbiye Mektebi'ne (Harp Akademisi) devam ederek 11 Ocak 1905'te ''kurmay yuzbaşı'' rutbesiyle mezun oldu.


Askerlik (1905-1918)

Erken donem



Kurmay Yuzbaşı Mustafa Kemal, mezuniyetinin ardından merkezi Şam'da bulunan 5.Ordu'ya staj amacıyla gonderildi. Bu stajında piyade, suvari ve topcu sınıflarında gorev aldı.1905-1907 yılları arasında Şam'da Lutfi Mufit Bey (Ozdeş) 5. Ordu emrinde gorev yaptı. İlk stajı 5. Ordu'ya bağlı 30'uncu Suvari Alayı'nda gercekleşti. Bu donemde duşuk rutbeli stajyer bir kurmay subay olarak Suriye'nin ceşitli bolgelerindeki isyanlarla ilgilenen Mustafa Kemal, "kucuk savaş" (gerilla savaşı) uzerine tecrube kazandı. İsyanlarla uğraştığı dort aydan sonra Şam'a dondu. 1906 Ekim ayında Binbaşı Lutfi Bey, Dr. Mahmut Bey, Lufti Mufit (Ozdeş) Bey ve askerî tabip Mustafa Cantekin ile 'Vatan ve Hurriyet' adlı bir cemiyeti kurduktan sonra ordudan izinsiz SelÂnik'e gitti. SelÂnik Merkez Komutan Muavini Yuzbaşı Cemil Bey (Uybadın)'in yardımıyla karaya cıktı ve orada cemiyetinin şubesini actı. Bir sure sonra arandığını oğrendi ve ona ağabeylik yapan Albay Hasan Bey, Yafa'ya donup oranın komutanı Ahmet Bey'e Mısır sınırında Bîrussebi'ye gonderildiğini bildirmesini onerdi. Ahmet Bey de Mustafa Kemal'i Bîrussebi'ye tayin etti ve bir sure sonra topcu staj icin tekrar Şam'a gonderildi.20 Haziran 1907'de Kolağası (kıdemli yuzbaşı) oldu ve 13 Ekim 1907'de 3.Ordu'ya kurmay olarak atandı ancak SelÂnik'e vardığında 'Vatan ve Hurriyet'in şubesinin İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne ilhak edildiğini oğrendi. Bu yuzden kendisi de 1908 Şubat ayında İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne uye oldu (Uye numarası: 322). 22 Haziran 1908'de Rumeli Doğu Bolgesi Demiryolları Mufettişliğine atandı.

23 Temmuz 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra Aralık 1908 sonlarında İttihat ve Terakki Cemiyeti tarafından toplumsal ve siyasal sorunları ve guvenlik problemlerini incelemek uzere bugunku Libya'nın bir parcası olan Trablusgarp'a gonderildi. Burada 1908 Devrimi'nin fikirlerini Libyalılara yaymaya ve buradaki nufusun farklı kesimlerinden gelenleri Jon Turk politikasına kazanmaya calıştı.Bu siyasi gorevin yanı sıra bolge halkının guvenliği ile de ilgilendi. Kentin dışında yapılan bir savaş tatbikatında Bingazi Garnizonu'na onderlik ederek askerlere modern taktikler oğretti. Bu tatbikat suresince isyana meyilli Şeyh Mansur'un evini sararak bolgede sistem karşıtı başka guclu kişilere ornek olması amacıyla onu kontrol altına aldı. Ayrıca hem kentli insanları hem de kırsal bolge insanlarını korumak icin bir yedek ordu planlamaya başladı.

13 Ocak 1909'da 3. Ordu'ya bağlı SelÂnik Redif Fırkası'nın Kurmay Başkanı oldu ve 13 Nisan 1909'da Meşrutiyet'e karşı 3. Ordu'ya bağlı Taşkışla'da konuşlanmış 2. ve 4. Avcı Taburları'nın isyanıyla başlayan, diğer birliklerin katılımıyla genişleyen 31 Mart Ayaklanması'nı bastırmak uzere SelÂnik ve Edirne'den yola cıkarak Mirliva Mahmut Şevket Paşa komutasında 19 Nisan 1909'da İstanbul'a girecek olan Hareket Ordusu'na bağlı birinci kademe birliklerinin kurmay başkanı oldu. Daha sonra 3. Ordu Kurmaylığı, 3. Ordu Subay TalimgÂhı Komutanlığı, 5. Kolordu Kurmaylığı, 38. Piyade Alayı Komutanlığı gorevlerinde bulundu.
Mustafa Kemal , 12 Eylul - 18 Eylul 1910'da Fransa'da duzenlenen Picardie Manevraları'na gonderildi. Burada ucakların deneme ucuşuna davet edildiyse de yanındaki komutanının uyarısıyla ucağa binmedi. Bineceği ucak yere cakıldı ve ucağın icinde bulunanlar oldu. Bazı yazarlar, omru boyunca ucağa binmeyen Ataturk'un bu davranışını, Picardie Manevraları'nda yaşadığı olayın ardından temkinli davranmasına bağlamışlardır.
Mustafa Kemal, donuşunun ardından 27 Eylul 1911'de İstanbul'da Genelkurmay KarargÂhı'nda gorev aldı.

Trablusgarp Savaşı




İtalyanlar'ın Trablusgarp'a saldırısıyla 19 Eylul 1911'de başlayan Trablusgarp Savaşı'nda, 27 Kasım 1911'de Binbaşı olan Mustafa Kemal , Binbaşı Enver Bey, Fuat (Bulca), Nuri (Conker) ve Binbaşı Fethi (Okyar) gibi diğer İttihatcı subaylarla birlikte 18 Aralık 1911'de hareket etti. Mustafa Kemal ile grubu, Mısır'da Kahire ve İskenderiye uzerinden Bingazi'ye gitti. 19 Ekimde İskenderiye'den yola cıktıktan bir sure sonra bir hastalık gecirdi.22 Aralık'ta Tobruk yakınında zafer kazandı. Derne'deki 16 - 17 Ocak 1912 taarruzunda gozunden yaralanıp bir ay hastanede tedavi gordu ve 6 Mart'ta Derne Komutanlığı'na getirildi.Aynı yılın eylulunde başlayan barış goruşmelerine rağmen catışmalar surerken, Karadağ'ın 8 Ekim'de Osmanlı Devleti'ne savaş ilan etmesi ve Balkan Savaşları'nın başlaması nedeniyle barışa razı olunmasıyla Mustafa Kemal ve diğer subaylar İstanbul'a geri donduler.

Balkan Savaşları



Mustafa Kemal Balkan Savaşları'nın patlak vermesiyle 24 Ekim 1912'de İstanbul'a hareket etti ve 24 Kasım 1912'de karargÂhı Bolayır'da bulunan Bahr-i Sefit Boğazı (Akdeniz Boğazı) Kuvayi Murettebesi HarekÂt Şubesi Mudurluğu'ne atandı. Osmanlı ordusu burada general Stilian Georgiev Kovachev komutasındaki Bulgar 4. Ordusuna yenildi. Haziran 1913'de başlayan İkinci Balkan Savaşı'nda komutası altındaki birliklerle Dimetoka ve Edirne'ye girdi.

27 Ekim 1913'te Sofya Askerî Ataşeliği'ne atanarak yakın arkadaşı Sofya Sefiri (Elcisi) Fethi Bey (Okyar)'in altında calıştı. Ek gorev olarak Belgrad ve Cetine Askerî Ataşeliğini de yuruttu. Bu gorevde iken 1 Mart 1914'te Kaymakam (Yarbay)lığa yukseldi.

Birinci Dunya Savaşı




Askerî Ataşe gorevi Ocak 1915'te sona erdi. Bu sırada 28 Temmuz 1914'de I. Dunya Savaşı başladı, Osmanlı Devleti de 29 Ekim 1914'te savaşa girdi. 20 Ocak 1915'de Mustafa Kemal 3. Kolordu emrinde Tekfurdağ'da kurulacak olan 19. Fırka Komutanlığına atandı.
19. Fırka, 23 Mart 1915'te Mustahkem Mevki Komutanlığı emriyle Eceabat bolgesinde ihtiyata alındı. 25 Nisan 1915'te Gelibolu Yarımadası'na İtilaf Devletleri'nin yaptığı cıkartmalarıyla Canakkale Savaşı başladı. 3.Kolordu komutanı Mehmet Esat Paşa'nın emrinde savaşan Kaymakam (Yarbay) Mustafa Kemal Arıburnu'na cıkan ANZAC (Avustralya ve Yeni Zelanda Kolordusu) birliklerinin yarımada icine ilerlemesini Conkbayırı'nda durdurdu. Bu başarı uzerine 5. Ordu komutanı Mareşal Otto Liman von Sanders'in takdirini kazandı ve 1 Haziran 1915'te Miralay (Albay)lığa yukseldi.İngilizlerin Ağustos ayında Suvla Korfezi'ne yaptığı ikinci cıkartmadan sonra, 8 Ağustos akşamı Otto Liman von Sanders Anafartalar mevkiinde bulunan birliklerinin komutasını verdi ve 9-10 Ağustos'ta Anafartalar Zaferi'ni kazandı. Bu zaferi 17 Ağustos'ta Kirectepe ve 21 Ağustos'ta II. Anafartalar Zaferi takip etti. Miralay (Albay) Mustafa Kemal , Ruşen Eşref Bey (Unaydın) başta olmak uzere İstanbul basını tarafından "Anafartalar Kahramanı" olarak kamuoyuna tanıtıldı.

14 Ocak 1916'da Gelibolu'dan Edirne'ye sevk edilmiş olan 16. Kolordu komutanlığına atandı. Edirne'de bulunduğu 2 ay kadar sure boyunca 16. Kolordu'nun ikmali, toparlanması ve eğitimi ile ilgilendi. Doğu Cephesinde Rus birlikleri Osmanlı 3. Ordusu'nu puskurtmuş 16 Şubatta Erzurum'u, 3 Martta Bitlis, Muş, Van ve HakkÂri'yi işgal etmişti. Albay Mustafa Kemal 15 Mart tarihinde 3. Orduyu desteklemesi icin emrindeki 16. Kolordu ile birlikte Diyarbakır'a gonderildi. Rutbesine gore kendisine ağır bir sorumluluk verilen 16. Kolordu Komutanı Mustafa Kemal 1 Nisan 1916'da Diyarbakır'da iken Tuğgeneralliğe (Mirliva) yukseltildi ve Paşa unvanını aldı. Mustafa Kemal taktik bir geri cekilme emri verdi. Daha sonra beklenmedik bir saldırı ile Muş'u Ruslardan kurtararak Osmanlı birliklerine stratejik bir ustunluk sağladı. Kafkas Cephesindeki bu başarısından dolayı Altın Kılıc madalyası ile odullendirildi. Ağustos ayında Muş ve Bitlis tumuyle Rus işgalinden kurtarıldı.

7 Mart 1917'de karargÂhı Diyarbakır'da bulunan 2. Ordu Komutan Vekilliğine atandıktan sonra Hicaz Kuvveyi Seferiyesi Komutanlığına getirilmek istendi. Ancak bunu kabul etmeyerek 5 Temmuz 1917'de Yıldırım Orduları Grubu emrindeki 7. Ordu Komutanlığına atandı.



Mustafa Kemal Diyarbakır'dayken, İttihatcı fedailerden Yakup Cemil bir hukûmet darbesi yapmaya karar vermiştir. Savaşın kaybedildiğini duşunmektedir. Tek kurtuluş yolunun Bab-ı Âli'yi basıp, hukûmeti devirerek Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı'nı değiştirmek olduğuna inanmaktadır. Yeni Başkomutan vekili ve Harbiye Nazırı olarak da Mustafa Kemal'i duşunmektedir. Anlaştığı arkadaşlarından biri komployu Enver Paşa'ya haber vermiştir. Bunun uzerine Yakup Cemil kurşuna dizilerek oldurulmuştur. Mustafa Kemal Falih Rıfkı Atay'a anlattığı hatıralarında şoyle demektedir:"O vakit tumenlerimden birine komuta eden Ali Fuad (Cebesoy)'a : Yakup Cemil asılmış. Sebebi de ben Başkomutan vekili ve Harbiye nazırı olmadıkca kurtuluş yoktur demiş. Dediğini yapmış bile olsaydı ben İstanbul'a gittiğimde ilk iş olarak Yakup Cemil'i cezalandırırdım. Eğer ben, o ve onun gibiler tarafından iktidara getirilecek bir adamsam, adam değilim!" demiştir.

15 Aralık 1917 ile 5 Ocak 1918 tarihleri arasında Veliaht Vahdettin Efendi'nin maiyetinde Almanya'ya giderek Keiser II. Wilhelm, Genel KarargÂhı ve Elsass bolgesini ziyaret etti.
1918 Haziran ayında Viyana ve (bugunku adı Karlovy Vary olan) Karlsbad'a giderek tedavi gordu. Sultan Mehmed Reşad'ın vefatı ve Vahdettin'in culusu uzerine 2 Ağustos'ta İstanbul'a dondu. 15 Ağustos'ta 7. Ordu Komutanı olarak Filistin Cephesi'ne atandı ve ardından Fahri Yaver Hazreti Şehriyari (Padişahın Onursal Yaveri) unvanı verildi. Mustafa Kemal Paşa, 20 Eylul 1918 tarihinde Vahdettin'in başyaveri Naci (Eldeniz) Bey'e bir telgraf cekerek Yıldırım Orduları Grubu'nun savaş gucunun kalmadığını bildirerek mutareke istemesini onerdi. Ayrıca yeni hukûmette kendisinin Harbiye Nazırı ve Başkumandan Vekili olarak gorevlendirilmesini istedi. Ardından 6 Ekim'de 7. Ordu komutanlığından istifa etti.
19 Eylul 1918'de Edmund Allenby komutasındaki İngiliz kuvvetleri, genel taarruza gecerek uc ordudan oluşan Yıldırım Orduları Grubu'nu ağır bir hezimete uğrattı. 1 Ekim'de Şam, 25 Ekim'de Halep duştu. Mustafa Kemal Paşa, İngiliz ordularını, Halep'te durdurarak, savunma hattı kurmayı başardı.

30 Ekim 1918'de Mondros Mutarekesi imzalandı ve ertesi gun oğle vaktinde yururluğe girdi. Mondros Mutarekenamesi 19. maddesi gereğince, Yıldırım Orduları Grubu kumandanı olan Otto Liman von Sanders Paşa'nın gorevden alınması uzerine Mustafa Kemal Paşa bu goreve getirildi. Ancak 7 Kasım'da Yıldırım Orduları Grubu ile 7. Ordu lağvedildi.

10 Kasım 1918 tarihinde Yıldırım Kıt'alarının komutasını 2. Ordu Komutanı Nihat Paşa'ya bırakarak Adana'dan İstanbul'a hareket etti ve 13 Kasım'da İstanbul'a Haydarpaşa Garı'na ulaştı. Haydarpaşa'dan İstanbul'a gecerken boğaza demirli duşman savaş gemilerini gorduğunde unlu "Geldikleri gibi giderler" sozunu soyledi. Mutareke doneminde Fethi Bey (Okyar) ile birlikte Ahmet İzzet (Furgac) Paşa yanlısı ve Ahmet Tevfik Paşa (Okday) karşıtı bir tavrı koyan Minber gazetesini cıkararak siyasi girişimlerde bulundu.



Milli Mucadele (1919-1923)


Orgutlenme



2 Şubat 1919 tarihinde Mersinli Cemal Paşa Doğudaki Osmanlı ordularını mutareke koşullarına gore duzenlemek icin mufettiş olarak Anadolu'ya gonderilmişti. İngiliz Yuksek Komiseri Amiral Calthorpe ve Fransız Yuksek Komiseri Amiral Amet, 1918 yılı Kasım ayında Osmanlı hukûmetine nota verdiler. Doğuda Turklerin silahlanıp Hristiyanları oldurduğunu buna karşı onlem alınmasını talep ettiler. Mustafa Kemal Paşa, Padişah Vahdettin tarafından işgal kuvvetlerinin Yuksek Komiserlerinin verdiği notalar gereğince olağanustu yetkilerle donatılarak Vilayet-i Sitte (Altı Vilayet)'deki Hristiyan ahaliyi korumak ve işgal kuvvetlerine karşı yapılan ufak caplı isyanları bastırmak icin gorevlendirildi. Bazı cevrelerce, Samsun'a hareket etmeden once kendisini ziyarete gelen Mustafa Kemal Paşa'ya "Paşa Paşa, şimdiye kadar devlete cok hizmet ettin, bunların hepsi artık bu kitaba girmiştir, tarihe gecmiştir. Bunları unutun, asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden muhim olabilir. Paşa Paşa, devleti kurtarabilirsin!" dediği iddia edilse de, ne Nutuk'ta ne de saray mabeyincilerinin kayıtlarında boyle yahut buna benzer bir goruşmeden bahsedilmemektedir.Mustafa Kemal, 19 Mayıs 1919'da Refet Bey (Bele), KÂzım Bey (Dirik), 'Ayıcı' Mehmet Arif Bey, Husrev Bey (Gerede)lerle beraber Samsun'a cıktı.
Mondros Mutarekesi'nden sonra Anadolu'da milisler (Kuvayı Milliye) şeklinde orgutlenen direniş hareketleri başlamıştı. Kendisi son gorev yeri Adana'dan ayrılmadan Ulukışla'ya gelerek ilk orgutlenmeyi başlatmıştır. 22 Haziran 1919'da Rauf Bey (Orbay), KÂzım Karabekir Paşa, Refet Bey (Bele) ve Ali Fuat Paşa (Cebesoy) ile birlikte Amasya'da yayımladığı genelgeyle "Milletin istiklÂlini yine milletin azim ve kararının kurtaracağını" ilan etti. KÂzım Karabekir Paşa tarafından Erzurum'da toplanan Doğu İlleri Mudafaa-i Hukuk Kongresine (Erzurum Kongresi) katıldı.Kongre uyelerinin ısrarıyla Osmanlı ordusundan istifa etti ve Kongre başkanlığına secildi. 4 - 11 Eylul 1919 tarihleri arasında toplanan Sivas Kongresi'nde alınan kararları uygulamak amacıyla bir Temsil Heyeti oluşturuldu ve başkanlığına da Mustafa Kemal Paşa secildi.27 Aralık 1919'da Ankara'da heyecanla karşılandı. Osmanlı Meclis-i Mebusan'ın Mart 1920'de işgal guclerince basılması ve onde gelen vatanperver mebusların tutuklanması uzerine 23 Nisan 1920'de Ankara'da Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nin acılmasını sağladı. Erzurum mebusu sıfatıyla Meclis ve Hukûmet Başkanlığına secildi. TBMM bir kurucu meclis gibi calışarak Milli Mucadele'yi yurutecek olan Anadolu hukûmetinin altyapısını kurdu.
HÂkimiyetin sağlanması



Merkezi denetimden uzak bulunan Kuva-yi Milliye orgutleri dağıtılarak duzenli bir ordu oluşturuldu. Milli Mucadele'nin en kanlı catışmaları, duzenli orduya katılmayı kabul etmeyen Kuva-yi Milliye gruplarına karşı verildi.

İngiltere başbakanı Lloyd George'a gore Yunanistan buyumeli ve İngiltere ile menfaatleri birleştirilmeliydi. Yunanistan boğazları Avrupa'ya acık tutmalı, Akdeniz'de İngiltere'nin cıkarlarına uygun davranmalıydı. Eğer boyle davranmazsa İngiliz donanması onu uslandırmak icin yeterdi. Sevres Antlaşması'nın kuvvet kullanılmadan uygulanamayacağı anlaşılmıştı. İtilaf Devletleri ise kuvvet kullanacak halde değildi. İtilaf Devletleri, Yunanlıları yalnız Turk illerini alıp kendi vatanına katmak icin değil, kendi davalarını da yurutmek icin Anadolu'ya cıkardı. Ancak İtilaf Devletleri de Turkiye'ye karşı uygulanacak politikalarda artık beraber değildir. İtalya Yunanlıların Anadolu'ya yerleşmesini kıskandı. Fransa ise Suriye'deki toprak kazanclarını yeterli gormektedir. Artık Yunanlılar kendi ordularıyla Anadolu'ya boyun eğdirmek zorundadır. Mustafa Kemal de Yunan ordusunu yenerse, Turkiye'yi kurtarmış olacaktır.6 Ocak 1921 gunu Bursadan Eskişehir'e ve Uşaktan Afyon'a doğru iki kol hÂlinde ileri harekÂta başlayan Yunan Ordusu, 9 Ocak'ta İnonu mevzilerine kadar ilerledi. Ancak Turk Ordusu'nun savunması karşısında ileri gidemeyeceklerini anlayarak, 11 Ocak 1921 sabahı İnonu mevzilerinden cekilmek zorunda kaldı. Birinci İnonu Muharebesi duzenli ordunun ilk zaferi olduğundan Kuva-yi Milliye'den duzenli orduya geciş hızlanmış, halkın yeni kurulan orduya guveni artmıştır. Bu başarı butun dunyanın dikkatini cekmiş; İtilaf Devletleri, 26 Ocak 1921'de Osmanlı Devletinin Londraya bir heyet gondermesini ve bu toplantıda Ankara Hukûmetinden de temsilci bulundurulmasını istemişlerdir.

Birinci İnonu zaferinden sonra İtilaf Devletleri Sevr Antlaşması'nda Turklerin yararına bir değişiklik yapılmasını goruşmek icin Londrada bir konferans toplanmasına karar vermişlerdir. 21 Şubat 11 Mart 1921 tarihleri arasında yapılan konferansta, Turkler yararına bir sonuc cıkmamış, mucadele devam etmiştir. Yunanistan, Londra Konferansı bitmeden, Anadoluda yeni bir saldırı yapmak uzere hazırlıklara başlamıştır. 23 Mart 1921 gunu sabah erken saatlerde, 3. Yunan Kolordusunun Batı Cephesinden, 1. Yunan Kolordusunun da Guney Cephesinden ileri harekete gecmesiyle muharebeler başlamıştır. 23 Mart 1 Nisan 1921 arasında meydana gelen İkinci İnonu Muharebesi tekrar Turk Kuvvetlerinin zaferiyle sona ermiştir. Bu zaferden sonra Fransızlar Zonguldak'tan, İtalyanlar da Guney Anadolu'dan askerlerini cekmeye başlamıştır.
İnonu Savaşları'nda savunma taktiği uygulayan Turk Ordusu, Aslıhanlar-Dumlupınar carpışmalarında ise henuz saldırı gucune ulaşamadığını gostermişti. Bu durumdan yararlanmaya karar veren Yunan Ordusu İnonu, Eskişehir, Afyon ve Kutahya arasındaki cizgide yer alan Turk mevzilerine yuklenerek buraları işgal etmek ve Ankara'ya kadar ilerlemek istiyordu. Takviye birliklerle iyice guclenen Yunan Ordusu 10 Temmuz 1921'den itibaren saldırıya gecti ve 20 Temmuz'a kadar yaptıkları saldırılarla Turk Ordusu'nu geri cekilmeye zorladı. Mustafa Kemal Paşa Turk Ordusunun Sakarya Irmağı'nın doğusuna kadar cekilmesini emretti. Boylece vakit kazanılacaktı. Bu savaşlar sonunda Eskişehir, Kutahya, Afyon gibi buyuk stratejik bolgeler elden cıktı. TBMM'de moral bozukluğu yaşandı ve sert tartışmalar meydana geldi. Ancak Yunan Ordusu buyuk ateş ve silah ustunluğune rağmen, Turk Ordusunu yok edememişti. Turk Ordusu, guvenli bir şekilde Sakarya'nın doğusuna cekilmişti.

Kutahya-Eskişehir Muharebeleri sonrasında Buyuk Millet Meclisi icinde iktidara yani Mustafa Kemal Paşa'ya karşı tepkiler artmaya başladı. Bu muhalefeti yoneltenler ordunun başına gecmesi icin Mustafa Kemal Paşa'ya baskı yapmaya başladı. Gercek niyetleri ise O'nu Ankara'dan uzaklaştırmak ve Enver Paşa'nın iktidarını sağlamaktı. Mustafa Kemal Paşa, 4 Ağustos 1921 gunu Buyuk Millet Meclisi'nde yaptığı konuşmayla başkomutan olmayı kabul ettiğini ancak başkomutanlığın faydalı olabilmesi icin Meclis'in ordu ile ilgili yetkilerini uc ay sureyle kendisinde toplayacak bir kanun cıkartılması gerektiğini acıkladı. Paşa'nın başkomutanlığını isteyenlerin bu şekilde hayalleri suya duşurulmuş oldu. 5 Ağustos 1921 gunu oy birliği ile cıkartılan yasa ile Mustafa Kemal Paşa, TBMM Orduları Başkomutanlığı'na getirildi.



Mustafa Kemal Paşa, Başkomutanlığa gecmesinin hemen ardından yayınladığı TekÂlif-i Milliye Emirleri ile halkı ordunun donatılması icin seferberliğe cağırdı. 12 Ağustos'ta Polatlı'da teftiş yaparken attan duştu ve kaburga kemiği kırıldı.23 Ağustos-13 Eylul 1921 tarihlerinde yapılan Sakarya Meydan Muharebesi'nde Yunan Ordusu'nun hucum gucu tukendi.Turk Ordusu ani bir taarruzla Yunan Ordusu'nu Sakarya Nehri'nin doğusundan cıkarmayı başardı. Bu zaferden sonra 19 Eylul 1921'de Buyuk Millet Meclisi Başkomutan Mustafa Kemal Paşa'yı oybirliğiyle Mareşal rutbesine terfi ettirdi ve Gazi unvanı verdi.Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Turk ordusunun zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak uzere toplam 49.289'dur. Yunan ordusunun zararı; 3758 olu, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak uzere toplam 23.007'dir.

Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra, 13 Ekim 1921'de Ankara Hukumeti ile Guney Kafkas Cumhuriyetleri arasında Kars Antlaşması imzalandı. Boylece Turkiye'nin doğu sınırı tamamen guvenlik altına alındı. Fransa ise TBMM Hukumeti ile 20 Ekim 1921de Ankara Antlaşması'nı imzaladı. Bu antlaşma ile Fransa TBMM Hukumeti'ni tanımış ve Hatay-İskenderun dışında, Turkiye'nin bugunku guney sınırı cizildi. Antlaşma sayesinde guney cephesi guvenli duruma geldiğinden buradaki Turk birlikleri de Batı Cephesi'ne kaydırıldı. İtalyanlar ise, Sakarya Meydan Muharebesi'nden sonra Guney Ege ve Akdeniz bolgelerinde tutunamayacaklarını anlayarak 1921 yılı sonuna kadar işgal ettikleri yerlerden cekildi. Sakarya Meydan Muharebesi sonrasında İngiltere de Ankara'yı tanıyarak TBMM ile, 23 Ekim 1921 tarihinde tutsakların serbest bırakılması konusunda antlaşma yapıldı.
Tam 1 yıl suren taarruz hazırlıkları sonucunda, 26 Ağustos 1922 sabahı buyuk bir dikkatle hazırlanan taarruz planı uygulamaya konuldu. 26-30 Ağustos 1922de yapılan Buyuk Taarruz, Kurtuluş Savaşı'nın son aşamasıdır. 30 Ağustos gunu Başkomutanlık Meydan Muharebesi'nde bir gun icinde Yunan Ordusunun buyuk bir bolumu imha edildi. 31 Ağustos'ta Mustafa Kemal Paşa komutanlarını Calkoy'deki karargÂhında toplayarak kacabilen Yunan kuvvetlerinin hızlı bir şekilde takip edilmesini ve İzmir ile civarındaki kuvvetleriyle birleşmemesi icin uc koldan Ege'ye doğru ilerlenmesini emretti. 1 Eylul gunu Başkomutan Mustafa Kemal bir bildiri yayımlayarak ordulara şu emrini verdi:“Butun arkadaşlarımın Anadolu'da daha başka meydan muharebeleri verileceğini goz onune alarak ilerlemesini ve herkesin akıl gucunu, yiğitlik ve yurtseverlik kaynaklarını yarışırcasına esirgemeden vermeye devam eylemesini isterim. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir. İleri!



Turk Ordusu 2 Eylulde Uşakı geri aldı. Burada Yunan Ordusu Başkomutanı General Nikolaos Trikupis esir edildi. 9 Eylul'de Turk Suvarileri İzmir'e girdi. 18 Eylul 1922'ye kadar yapılan Takip HarekÂtıyla tum Batı Anadoludaki Yunan birlikleri sınır dışına cıkarıldı. Turk ordusunun kazandığı bu başarı, Mudanya Ateşkes Antlaşmasna giden sureci başlattı.

Karşıyaka'da Mustafa Kemal'in kalması icin yakınları Yunanlıların elinde esir olan bir baba-oğul evlerini hazırlamıştır. Bu evde daha once Yunan Kralı Konstantin de kalmış, eve merdivenlerde ayakları altına serilen Turk Bayrağı'nı ciğneyerek girmiştir. Bu kez baba-oğul merdivenlere Yunan Bayrağı'nı sermiştir. Mustafa Kemal Paşa eve girecekken "Lutfedin, bu karşılıkla bu lekeyi silin!" denilmiştir. Mustafa Kemal Paşa da "O, gecmişse hata etmiş; bir milletin onuru olan bayrak ciğnenmez, ben onun hatasını tekrar etmem. Bayrağı kaldırın yerden." diyerek bayrağı kaldırtmıştır.

Barış




Kurtuluş Savaşı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması'yla sonuclandı. Bu antlaşma ile Sevr Antlaşması yururlukten kalkmış, Turkiye Cumhuriyeti Lozan Antlaşması temelleri uzerine kurulmuştur.

Milli Mucadele sonrasında Turkiye'de iki başlı bir yonetim ortaya cıkmıştı.TBMM 1 Kasım 1922'de Osmanlı saltanatını lağvedip Vahdettin'i tahttan indirerek İstanbul hukûmetinin hukuki varlığına son verdi. 16 Ocak 1923'te İzmit HunkÂr Kasrı'nda İstanbul'dan gelen gazetecilerle mulakat yapıldığında Vakit başyazarı Ahmet Emin Bey (Yalman)'in Kurt meselesi hakkında sorusuna karşı 'Başlı başına bir Kurtluk tasavvur etmektense, bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir tur mahalli muhtariyetler teşekkul edecektir' diyerek Kurtlere ozel statu tanımamak icin ihtiyatlı davrandı.



8 Nisan 1923'te, yayımlanan Dokuz Umde ile Gazi Mustafa Kemal yeni rejimin temelini oluşturacak olan Halk Fırkası'nın temellerini attı.Nisan ayında yapılan İkinci Meclis secimlerine sadece Halk Fırkası'nın katılmasına izin verildi. Mebus adayları fırkanın genel başkanı sıfatıyla Gazi Mustafa Kemal tarafından belirlendi.
25 Ekim 1923 gunu aynı anda hem Başbakanlık hem de İcişleri Bakanlığı gorevlerini yuruten Fethi Bey, İcişleri Bakanlığını bıraktığını acıkladı. Aynı gun Meclis İkinci Başkanlığı gorevini yapan Ali Fuat Paşa'da ordu mufettişliğine atandığı icin gorevinden ayrıldı. Bu iki boş koltuk icin yapılan secimleri Gazi Mustafa Kemal'e muhalif olan milletvekilleri kazandı. Meclis İkinci Başkanlığına Rauf Bey, İcişleri Bakanlığına Sabit Bey secildiler. Bu durumdan hoşnut olmayan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ekim 1923'te Başbakan Fethi Bey'den "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili" Fevzi Paşa'nın dışında hukûmetin istifa etmesini ve istifa edenlerin yeniden secilirlerse gorevi kabul etmemesini istedi. Boylece bir hukûmet krizi cıkmış oldu. Yeni bakanlar kurulu uyelerinin 29 Ekim gunu secileceği duyuruldu.

Bu gelişmeler uzerine "Cumhuriyet İlanı" ile işi kokunden cozmeye karar veren Gazi Mustafa Kemal 28 Ekim 1923 gecesi Cankaya'da İsmet Paşa ve bazı kimseleri toplantıya cağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını acıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra İsmet Paşa'yı alıkoydu ve birlikte, Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değişikliği sağlayacak onergeyi hazırladılar. 29 Ekim 1923 Pazartesi gunu Halk Fırkası Meclis Grubunda, Bakanlar Kurulunun oluşturulması konusunda tartışıldı. Sorun cozulemeyince, Gazi Mustafa Kemal'den duşuncelerini acıklaması istendi. Gazi Mustafa Kemal, bunalımdan cıkış yolunu Anayasanın değiştirilmesi zorunluluğu ile acıkladı. Cumhuriyetin ilanını hedefleyen tasarıyı da grubun bilgisine sundu. Tasarının parti grubunda kabulunden sonra aynı akşam saat 18.45'te TBMM Genel kurul toplantısı başladı. Anayasa Komisyonu'nun değişiklik ile ilgili rapor ve onergesi genel kurulun onayına sunuldu ve 29 Ekim 1923 Pazartesi akşamı saat 20.30'da milletvekillerinin alkışları

ve "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ile Turkiye Cumhuriyeti ilan edildi.



Ey yukselen yeni nesil, istikbal sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk, Onu yukseltecek ve surdurecek sizlersiniz.

Mustafa Kemal ATATURK





Vefatı



Ataturk'un sağlık durumu 1937 yılından itibaren bozulmaya başladı. Kendisine 1938 yılı başlarında siroz teşhisi konuldu. Avrupa'dan doktorlar getirildi. Turk ve yabancı doktorların tedavileri sonuc vermedi. Turkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı Ataturk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 09.05'te İstanbul Dolmabahce Sarayı'nda hayatını kaybetti. Cenazesi buyuk bir torenle Ankara'ya uğurlandı ve Ataturk 21 Kasım 1938 gunu Ankara'da yapılan buyuk bir torenle Ankara Etnografya Muzesi'ndeki gecici kabrine konuldu. Bundan 15 yıl sonra da 10 Kasım 1953'te kendisi icin yaptırılan Anıtkabir'deki ebedi istirahatgÂhında toprağa verildi. Vasiyetinde varlığını Cumhuriyet Halk Fırkası'na, Turk Tarih Kurumu'na ve Turk Dil Kurumu'na bıraktı, Makbule Atadan'ın Cankaya'da oturmasını istedi, Sabiha Gokcen icin ev ve para verilmesini istedi, ayrıca İsmet İnonu'nun cocuklarına yurt dışı eğitim yardımı verdi.


BAŞKOMUTAN MUSTAFA KEMAL ATATURK








__________________