OZET
Turkiye ekonomisi gectiğimiz yirmi yılda reel faiz ve buyume oranları acısından cok da istikrarlı olmayan bir donem gecirmiştir. Reel faizlerle buyume oranları arasında nasıl bir ilişki olduğu bu raporda incelenmiştir. Merkez Bankası Yıllık Raporları, Devlet İstatistik Enstitusu verileri, ve bu verilerin grafik uzerinde dağılımları incelenerek bu iki makroekonomik değişken arasında bir bağlantı kurulmaya calışılmıştır. Bu calışmada temel noktayı;
formulu oluşturmuştur. Bu formulde i, devlet tahvili/hazine bonosunun yıllık faiz ortalaması, e TUFE, r ise yıllık reel faiz oranını temsil etmektedir. Bu faiz oranı ile aynı yıllara yonelik buyume oranları zaman grafiği icerisinde gosterilip ilişki o donemdeki makroekonomik olaylar cercevesinde değerlendirilmiştir.
GİRİŞ
Bu konu ile ilgili daha onceden yapılan calışmalar reel faiz oranı ile buyume oranı arasında
kuvvetli bir ilişkinin olduğunu savunmaktadır. DPT Musteşarı Dr.Akın İzmirlioğlu 27.Haziran.2000 tarihli raporunda şoyle der:
Turkiye ekonomisi, son 10 yıllık donemde, artan kamu acıkları, yuksek enflasyon seviyesi ve dalgalı buyume yapısı ile istikrarsız bir gorunum arzetmiştir. Surekli artan kamu kesimi acıkları yeterince derin olmayan yurt ici mali piyasalar uzerinde baskı oluşturmuş ve reel faiz oranlarının yukselmesine neden olmuştur. Yuksek reel faiz oranları kamu acıklarını daha da artırmış ve borc-faiz kısır dongusu surdurulemez boyutlara ulaşmıştır. Nitekim, 1999 yılında kamu finansman dengesi onemli olcude bozulmuş, ic borc stoku hızla artmış, fiyat artışları hızlanma eğilimine girmiş ve ekonomik aktivitede onemli bir daralma yaşanmıştır.
Ekonomideki bu yapı 2000-2002 yıllarında yeni bir ekonomik programın uygulanmasını gerektirmiş ve bu program hazırlanıp uygulamaya konmuştur.
Raporumuza calışmamızın temelini oluşturduğunu soylediğimiz formulu ve bu formuldeki verileri bir tablo halinde ozetleyerek başlayalım.
YILLAR i e Reel Faiz Buyume Oranı
1984 45,00 48,4 -2,2911 7,100
1985 55,00 44,95 6,9334 4,300
1986 48,00 34,62 9,9391 6,800
1987 52,00 38,85 9,4707 9,800
1988 83,90 73,7 5,8722 1,500
1989 58,83 64,3 -3,3293 1,600
1990 59,35 60,4 -0,6546 9,400
1991 72,70 66 4,0361 0,300
1992 74,24 70,1 2,4339 6,400
1993 87,60 66,1 12,9440 8,000
1994 164,40 106,3 28,1629 -6,100
1995 121,80 93,6 14,5661 8,000
1996 134,30 80,4 29,8780 7,100
1997 108,40 85,7 12,2240 8,300
1998 115,60 84,6 16,7931 3,900
1999 109,50 64,9 27,0467 -6,100
2000 38,00 54,9 -10,9103 6,100
2001 96,20 54,4 27,0725 -9,400
2002 67,60 45 15,5862 7,800
Bu tabloyu bir zaman grafiği icinde gosterirsek aşağıdaki sonucu elde ederiz.
Bu grafiği değerlendirirken sozu gecen yıllarda bu değişkenleri etkileyen faktorler de ele alınmalıdır. Bu yuzden merkez bankası raporları ve ceşitli makalelerden yararlanarak bu faktorler değerlendirildi. Buna gore:
• 1984 yılında ekonomide meydana gelen en buyuk değişiklik merkez bankasının kur politikasında bir takım esneklikler sağlamış olmasıdır. 1986 yılının sonlarına doğru bu sistem tekrar gozden gecirilmiş ve bankaların TCMB doviz kurunu aşmamak koşuluyla doviz kurlarını serbestce belirleyebilmelerine olanak tanınmıştır.
• 1985 yılında GATT'ın Subvansiyon Kodu Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma ihracatta doğrudan teşvikleri azaltıcı bir etki yaratmıştır. İhracatta vergi iadesi oranları kademeli olarak duşmeye başlamış ve 1989 yılında bu uygulama son bulmuştur.
• 1987 yılında, Devlet Yatırım Bankası “Turk İhracat Kredi Bankası” unvanın almış ve ithalat rejiminde onemli değişiklikler yapılmıştır.
• 1983 yılından sonra kambiyo rejimindeki kısıtlamalar buyuk olcude azaltılmıştır. Bu değişiklikler: Turkiye'ye doviz ithali tumuyle serbest bırakılmıştır. Turkiye'de yerleşik kişilerin doviz bulundurmaları, hesap acmaları, doviz satın almaları serbest bırakılmıştır. Kıymetli maden, taş ve eşyaların, dış ticaret rejimi esasları dahilinde, Turkiye'ye ithali ve ihracatı serbest bırakılmıştır.
• Ekonominin tumunu kapsayan bu istikrar programı başarıyla uygulanmış ve 1980-87 doneminde şu onemli sonuc elde edilmiştir. 1980 yılında reel GSMH buyume oranı negatif %2,3 (yeni seri) iken, 1982 yılında %3,1, 1984 yılında %7,1, 1985 yılında %4,3 olarak gercekleşmiştir. Bu donemde(1984-87) buyume oranlarında cok buyuk oynamalar olmamıştır. Aynı şekilde ekonomide kısa sureli de olsa bir istikrarın sağlanması reel faizlerinde duzenli bir seyir izlemesine neden olmuştur.
• 1986-89 donemlerinde ise ilk yarıda canlılık, ikinci yarıda tam tersi bir durgunluk gorulmuştur. 1986 yılında, ekonomi ic talep artışı ve petrol fiyatlarındaki duşmenin yarattığı olumlu hava ve koşullar sebebiyle beklenenden hızlı bir buyume gostermiştir. Bu surec 1987 yılına kadar devam etmiş ve bu yılda buyume oranı %9,7 olarak kendini gostermiştir. Ekonomik buyume oranlarındaki bu gelişme kamu tasarruf yatırım farkını artırmış, bu durum da piyasalarda arz-talep dengesizliklerine yol acarak enflasyonun yukselmesine neden olmuştur. Tablodan da gorebileceğimiz gibi enflasyn (TUFE) oranındaki bu ani artışın sebebi budur. Bu dengesizlikleri gidermek amacı ile Şubat 1988 de alınan bir dizi onlem Turk Lirasına olan talebi artırma amaclı olmuştur. Sonuc olarak faizlerin yukselmiş, bu da finansmanların maliyetlerini artırıcı ve uretimi yavaşlatıcı bir etki gostermiştir.
• 1988 yılında reel GSMH buyume oranı 1,5 olarak gercekleşmiştir. Bunun en onemli nedeni sanayi ve hizmetler sektorlerindeki buyume hızlarının gerilemesidir. Gorulduğu gibi bu donemde buyume hızlarındaki dalgalanmalarda reel faizler cok onemli bir rol oynamamıştır, nitekim reel faiz oranları onemli bir olcude duşmuştur.
• 1988 sonrasında, işsizlik seviyesinde fazla bir değişme olmamış, butce acıkları artmış ve buna bağlı olarak da fiyat artışları hızlanmıştır. Reel faizler onemli olcude duşuş gosterirken(bunun en onemli gostergesi TEFE ve TUFE değerlerinde meydana gelen yuksek artışlardır), buyume oranı ancak 1,6 olabilmiştir.
• 1990 yılında ise tarım sektorunden elde edilen gelir artışı ve uygulanan bazı tedbirler sonucu buyume oranı 9,4 e yukselmiştir.
• Reel faiz- buyume oranı arasındaki ilişkiyi daha iyi ifade edebilmek icin 1990 sonrası durumu biraz daha iyi incelemek gerekir. 1990 sonrasını bir grafik halinde gosterirsek;
• Bu grafikte anlatılmak istenen, 1990’ların ikinci yarısında borc stoğundaki artışta reel faizlerdeki artış belirleyici faktordur. Grafikten de acıkca gorebileceğimiz gibi reel faizler ile GSMH buyume oranı birbiri ile ilişkili bir seyir izlemiştir.
Şimdi yıllar itibariyle incelediğimiz makroekonomik olaylara devam edelim.
• 1991 yılında, ihracatımızda meydana gelen %4,6’lık artış, ithalatımızda meydana gelen %5,6 lık azalış sonucu ekonomide iyileşme belirtileri gorulmuş ve GSMH buyume oranı 1992 de %6,4 olmuştur. Bu gelişmeler olurken reel faizlerdeki duşuşu de dikkate almak gerekir.
• 1992’de enflasyon artma eğilimini surdurmuştur. TUFE %66 seviyelerine gelmiş, 1993 te de buyume oranı beklenenin ustunde bir oran olan %8,1 olarak gorulmuştur.
• 1993 yılının son aylarında ve 1994’un başlarında kriz sinyalleri gorulmeye başlanmıştır. Bu donemde uygulanan yanlış uygulamalar bu krizde onemli rol oynamıştır. Aşırı spekulatif sermaye girişi Turkiye’yi olumsuz etkilemiştir. Bu yılda meydana gelen reel faizlerdeki onemli artış ve buyume oranındaki duşuş bunu acıkca ortaya koymaktadır.
• Dengeleri yeniden kurmak amacıyla 5.Nisan.1994 yılında hukumet yeni bir istikrar programı acıklamıştır. Bu program 1995 ve 1996 yıllarında her ne kadar buyume oranlarında onemli etkiler yapsa da enflasyondaki artışı engelleyememiş, reel faiz oranları bu donemden sonra oldukca dalgalı bir seyir izlemeye başlamıştır.
• Butce acığındaki artış eğilimi 1997 yılında da surmuş ve acığın finansmanı yılın ilk aylarından sonra yoğun olarak ic piyasadan borclanarak sağlanmıştır. Bu finansman etkisini Hazine bonosu faizleri uzerinde gostermektedir. Enflasyon oranı 1996 yılına nazaran duşmuş, bu da reel faizlerde bir duşuşe yol acmıştır. Reel faiz oranları 1996 ortalarından 1997 sonlarında kadar mevduat faiz oranlarından sınırlı olcude etkilenerek istikrarlı bir seyir izlemiştir. GSMH deki buyume hızı da sanayi sektorundeki buyumeye bağlı olarak 1996’ya nazaran az da olsa bir artış gostermiştir.
• 1998 yılına gelindiğinde ise, 1995 yılının sonlarında başlayan hızlı buyume eğiliminin 1998 yılı sonuna kadar surduğu gorulmektedir. Ancak 1998 yılı başında yuzde 50 enflasyon hedefi cercevesinde alınan para ve maliye politikası onlemleri, Rusya Federasyonu’nda Ağustos ayında başlayan mali kriz nedeniyle Turkiye’nin de etkilenebileceği gerekcesiyle meydana gelen sermaye cıkışının reel sektoru de etkilemesi, Guneydoğu Asya’da 1997 yılında yaşanan ekonomik krizle başlayan ve gelişmekte olan ulkelerin hemen hepsinde gozlenen sermaye cıkışı sonucunda dunya ekonomisinde yaşanan talep daralması ve Reel sektorde, 1996 yılında Gumruk Birliği’ne geciş gerekcesiyle yapılan yatırımların oluşturduğu aşırı kapasitenin, ic ve dış talep daralması sonucunda ortaya cıkan finansman sorunundan oturu bu hızlı buyume eğilimi sona ermiştir. Bu gelişmeler sonucu GSMH buyume oranı %3,9’a kadar inmiş, Yılın ilk yarısında Hazine faiz oranlarında, enflasyon beklentilerindeki duşuş, sermaye girişleri, Uluslararası Para Fonu ile Hukumet arasında yapılan Yakın İzleme Anlaşması ve ozelleştirmeden elde edilen gelirler nedeniyle meydana gelen duşuşun ardından, Temmuz ayının ikinci yarısından itibaren onemli bir artış gozlenmiştir. Bu da reel faiz oranlarında bir artışa neden olmuştur. Temmuz ayında, 1995 yılı Mart ayından beri ilk defa Hazine bonosunun reel getirisi negatif olarak gercekleşmiştir.
• 1998 de başlayan daralma sureci, dunyadaki ekonomik durgunluk ile 1999 yılında iyice derinleşmiş, 1998 yılının Ağustos ayında yaşanan Rusya Kriziyle birlikte Turkiye ekonomisinden sermaye cıkışı gozlenmiştir. Bunun sonucunda Hazine ihale faizleri ve dolayısıyla faizler genel duzeyi onemli oranda yukselmiştir. Bu gelişmelerin sonucunda, 998 yılının tamamında ekonomik buyume onemli olcude yavaşlamıştır. 1999 yılının ilk uc aylık doneminde bir onceki yılın aynı donemine gore GSMH yuzde 8,6, GSYİH ise yuzde 8,9 oranlarında gerilemiştir. Ekonomide 1998 yılı Nisan ayında başlayan ve yılın son uc aylık doneminde hızlanarak devam eden daralma eğilimi 1999 yılında gerileme surecine donuşmuştur. 1998 yılının ilk yarısında temel olarak enflasyon beklentilerindeki duşuş ve sermaye girişleri nedeniyle gerileyen faiz oranları, Ağustos ayında ortaya cıkan Rusya krizi ve piyasalardaki belirsizliklerle tekrar yukseliş eğilimine girmiştir. 1999 yılı genelinde faiz oranlarının duşuş eğiliminde olduğu gozlenmektedir. Ancak bu duşuş reel faiz oranları icin gecerli olmamakla beraber GSMH buyume oranı da onemli olcude bir azalma yaşamıştır.
• Reel faizleri bu şekilde yuksek seviyelerde olması borc stoğunu yukseltmiş, ve 2000 yılında yeni bir orta vadeli program uygulanmasını gerektirmiştir. “Enflasyonu duşurme programı” sonucu kur riskinin ortadan kalkması nominal faiz oranlarının duşmesine neden olmuştur ve ekonomi tekrardan buyume surecine girmiştir. Mevduat faizlerindeki gerilemenin yanısıra tuketici faizlerininde gerilemesi reel faizleri onemli olcude duşurmuştur.
• Turkiye ekonomisi 2001 yılının başında mali piyasalarda yaşanan krizin ardından bir daralma surecine girmiştir. Ulkeden onemli olcude sermaye cıkışı gercekleşmiş ve TL hızla değer kaybetmiştir. Her alanda buyume onemli olcude yavaşlamış GSMH buyume oranı -9,4 olarak gercekleşmiştir. Ekonomideki belirsizliklerin artması ve faiz oranlarının yukselmesi tuketim harcamalarının azalmasına neden olmuştur.
• Turkiye ekonomisi 2001 yılında yaşanan ciddi daralmanın ardından, 2002 de yeniden buyume surecine girmiştir. Uygulanan ekonomik program mali istikrarın yeniden kazanılmasını sağlamış ve bu da buyume oranının %7,8 olarak gercekleşmesine neden olmuştur. Nominal faizler ve enflasyonda bir duşuş gozlenmiş , bu duşuş de reel faiz oranlarında azalmaya neden olmuştur.
SONUC
Reel faiz oranları ve buyume oranları ilgili yıllar cercevesinde incelendiğinde genel olarak birbiri ile ilişkili bir şekilde ilerledikleri gorulmektedir. Ozellikle 1990 yılından sonra, bu ilişki daha da kuvvetli hale gelmiştir. Temelde bu iki değişkeni etkileyen makroekonomik faktorler aynı olduğundan reel faizlerin arttığı donemlerde buyume oranlarında bir duşuş, azaldığı donemlerde buyume oranlarında bir artış gorulmesi hic de şaşırtıcı değildir. Ancak, nominal faiz oranlarındaki istikrarsızlıklar, hukumet ve Merkez Bankasının uyguladığı bazı enflasyonu duşurme yanlısı programlar bu ilişkinin tahrip olmasına yol acmıştır. Reel faizleri belirleyen ana unsurlar enflasyon ve nominal faiz oranlarıdır. Buyume oranı ise tuketim, yatırım ve dış ticaret ile daha yakından ilgilidir. Bu değişkenlerin birbiri ile uyumlu, teoride olması gerektiği gibi değiştiği, siyasilerin doğru politikalar uyguladığı zamanlarda – her ne kadar 1990’dan sonra uygulanan politikalar yanlış olsa da en azından bu değişkenler kendi dinamikleri icinde değişme eğilimi gostermiştir – reel faizler ile buyume oranları arasında yakın bir ilişkinin olduğunu gormek hic de zor değildir.
__________________
Sanat Tarihi / Arkeoloji Reel Faiz Buyume İlişkisi
Üniversite Ders Notları0 Mesaj
●69 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Kültür & Yaşam & Danışman
- Eğitim Öğretim Genel Konular - Sorular
- Üniversiteler
- Üniversite Ders Notları
- Sanat Tarihi / Arkeoloji Reel Faiz Buyume İlişkisi