Yeni nesillerin niteliği de hic kuşkusuz onu yetiştiren oğretmenlerin niteliği ile ozdeş olacaktır. Zaten “ektiğini en gec bicen ciftci oğretmendir” ozdeyişi de bu gerceği oldukca guzel bir bicimde ortaya koymaktadır. Kısaca oğretmen, insan mimarı, insanın kişiliğini bicimlendiren bir sanatkar olmaktadır.
Ancak, bu gerceğin herkesce bilinmesine rağmen, ceşitli nedenlerle ul-kemizde oğretmenlik mesleği ceşitli dalgalanmalarla bugunlere gelmiştir. Kimi zaman “bilen oğretir” diyerek oğretmenlik meslek bilgisinde yetişme aranmaksızın her meslekten kişiler oğretmenliğe atanmış, kimi zaman da “acıkta mı kalsın” endi-şesiyle alan bilgisi bile olmayan kişilere yeni nesiller teslim edilmiştir6. Gunumuz itibariyle de oğretmenlik mesleği istenilen ya da hak ettiği noktaya gelememiştir.
Eğitimin amacı, kişilerin yaşadığı toplumun ve toplumun bağlı olduğu cağ-daş dunyanın uyumlu bir uyesi haline getirerek onları cağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatmaktır. Bireylerin, toplum ve dunyadaki değişme ve gelişmelere ayak uydurabilecek ve katkıda bulunabilecek bir bicimde yetiştirilmeleri gerekir. Bu da, iyi bir eğitim sisteminin yanında, nitelikli bir oğretmen kadrosu ile sağlanır. Oğretmenlerin nitelikli olması ne kadar gerekli ve onemli ise de, yeterli değildir7. Zira bu oğretmen kadrosunun ulke duzeyinde dengeli, etkin ve verimli olarak istih-dam edilebilmeleri ile calışma ve hayat şartlarının iyileşmesi de o derece onemlidir.
Turkiye’de Oğretmenlik Mesleğinin Durumu
Okul denilen sosyal sistemin en stratejik parcalarından biri oğretmendir. Oğretmenler bir mesleğin uyesi olarak kalmak istiyorlarsa, o mesleğin değer sis-temlerine gore davranmaları gerekir8. Oğretmenlik mesleğinin değer sistemini toplumun temel değerleri şekillendirir. Okuldaki yoneticiler, oğretmenlerin bizzat kendileri ve cocuklarını okula gonderen velilerin beklenti ve duşunceleri, bu değer-lerin oluşmasında onemli etkilere sahiptir. Gunumuzde oğretmenlik mesleği, eğitim sektoru ile ilgili olan sosyal, kulturel, ekonomik, bilimsel ve teknolojik boyutlara sahip, alanda ozel uzmanlık bilgi ve becerisini temel alan akademik calışma ve mesleki formasyonu gerektiren, profesyonel statude uğraşı alanıdır9.
Okulların sadece yeterli sayıda oğretmen gereksinimi olmamakta, aynı za-manda yetenekli, mesleğine bağlı ve kendisinden beklentilerin farkında olan ve
5 Ozden, Y. (1999). Eğitimde Donuşum Eğitimde Yeni Değerler, Ankara: Pegem A Ya-yınları, s.9.
6 Kucukahmet, L. (1999). Onsoz, Oğretmenlik Mesleğine Giriş, İstanbul:Alkım Yayıne-vi.
7 Dilaver, H. (1996). Turkiye’de oğretmen istihdamının dunu, bugunu ve yarını, Eğiti-mimize Bakışlar, İstanbul: Kultur Koleji Vakfı Yayınları 1, s.119.
8 Bursalıoğlu, Z. (1994). Okul Yonetiminde Yeni Yapı ve Davranış, Ankara: Pegem Ya-yınları, s.41.
9 Hacıoğlu, F. ve Alkan, C. (1997). Oğretmenlik Uygulamaları, Ankara: Alkım Yayınla-rı.
Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi Sayı : 19 Yıl : 2005/2 (207-237 s.)
210
bunları gercekleştirmeye calışan oğretmenlere de ihtiyacı bulunmaktadır10. Oğuzkan, oğretmenliğin uc yonunun bulunduğunu belirtmektedir11. Bunlar; Turk toplumunun aydın bir uyesi olarak oğretmen, dunya topluluğunun uyanık bir uyesi olarak oğretmen ve mesleğinin yeterli bir uyesi olarak oğretmen. Teknoloji ve anlayışlardaki değişmelerin de etkisi ile toplumu oluşturan kurumlar, veliler, oğ-retmenler, oğrenciler ve araştırmacıların oğretmen davranışlarıyla ilgili beklentileri dolayısıyla da etkili, iyi ya da ideal oğretmen tiplemelerinde de farklılıklar oluşa-bilmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 43. Maddesinde; “Oğretmenlik mesleği, devletin eğitim, oğretim ve bununla ilgili yonetim gorevlerini uzerine alan ozel bir ihtisas mesleği” olarak tanımlanmaktadır. Buna bağlı olarak devletin oğ-retmenlerden temel beklentisi, “Oğretmenler bu gorevlerini Turk Milli Eğitiminin amaclarına ve temel ilkelerine uygun olarak ifade etmekle yukumludurler” bici-minde ozetlenmiştir.
Eğitim planlamalarındaki yanlışlıklar ve aksaklıklar ile eğitime yapılan ge-lişiguzel mudahaleler sebebiyle ortaya cıkan oğretmen ihtiyacını kapatmak icin, oğretmen niteliğini taşımayan kişilerin bu goreve atanması Turkiye’de de yaşanan bir sorundur. Bu gibi uygulamalar oğretmenliğin ozel bir ihtisas mesleği olduğuna ilişkin yukarıda sozu edilen kanun maddesine de aykırıdır12. Ancak, yıllardır izle-nen yanlış politikalar yuzunden Turkiye’de oğretmenlik kapısı daima değişik mes-lek gruplarındaki insanlara acık olmuş, oğretmenlik kolay elde edilebilen, herkesin yapabileceği bir meslek konumuna getirilmiştir. Oğretmenlik, elinde universite diploması olup da kendi alanında iş bulamayanların umit kapısı haline gelmiştir13. Bu uygulamalar kuşkusuz, oğretmenlik mesleğinin statu ve saygınlığını azaltmış, oğretmenliği herkesin yapabileceği bir meslek konumuna duşurmuştur.
Oğretmenlik mesleğinin saygınlığı 1970’li yıllara kadar korunmuş, ancak daha sonra ulkemizdeki hızlı toplumsal değişme ve sanayileşme ile birlikte giderek gerilemeye başlamıştır. 1980’li yıllarda Ozal donemiyle birlikte liberal ekonominin guclenmesi, yeni meslek gruplarının ortaya cıkması, memurların gelir duzeylerinin giderek duşmesi ile birlikte oğretmenlik mesleği de eski saygınlığını giderek yitir-miş ve toplumsal statudeki yeri aşağıya doğru duşmeye başlamıştır14 .
Bilindiği gibi, 1982 yılında yapılan değişiklikle oğretmen yetiştirme so-rumluluğu Milli Eğitim Bakanlığı’ndan alınarak, universitelere verilmiştir. Bu sure icerisinde, eğitim fakulteleri, eğitim sistemimizin gereksinimi olan nitelikli oğret-menleri yetiştirmede onemli katkılar sağlamışlardır.

http://www.academia.edu/981817/HIZME...IN_INCELENMESI
__________________