Ah yine mi gonlumde benim
kuş ucar yana yana
su akar done done?

Filizlerin yaralısı aşkların
sır-sınır tanımayan duşleri
yine mi sarmış teni
asmalarda surgunlerin belalısı işlere?

Gizleyemem:
bir yanım duruşundan sığırcık
bir yanım bakışından tomurcuk...

Bilemedim nasıl oldu:
kayıp gitmiş yureğimin yarısı
ardı sıra ciceğine goncalandı buyusu...

Dahası var:
talan olur, yalan olur
yeşermeden yolan olur diye diye
otesini- berisini soramadım kimselere duşumun
yazılarım- sızılarım saklı kaldı icimde;
bir kez olsun duruşunu saramadan olur isem
suc benim!

"Boşver! " dedim:
eli- gunu duşunecek an değil
yaralanan benim canım kime ne;
dudağımda kıvılcımın irisi...

Korktuğum şu:
urkutursem kavuşamam, ayışığı kirpikleri incinir;
gucenirse barışamam, bu dert beni bitirir...

Kısacası:
yoncalara oyalanmış gozlerinde
usul usul ucuşan kelebeksi o guluş
saclarında esin kuşun yavrusuna
yuva yuva kıvırcık
sesler beni koşe- bucak huyuna...

Neyleyim ki:
şu omrumde doyamadı hasretlerin surusu
gide- gele yol ustunde kanarım;
ne gurbette ne sılada duruldum
ona yanarım.

Nihat Behram

__________________