Araba kullanmaktan nefret ederim; Her ne kadar genel guzergahım olan universite ve evim arasındaki mesafe oldukca sakin gecse de, yol arasındaki her turlu cukur ve manyak şofor ile karşılaşma riski inanın ki bana hic cazip gelmiyor. Bence aslında yarış pistleri caddelerden cok daha guvenli, yarış pistlerinde 3 aylık ehliyetiyle hız yapmaya calışan cocuklar karşınıza cıkmaz, pistlerde belediyelerin acıp kapatmayı unuttuğu cukurlar da yoktur. Ancak pistlerinde eksi yonleri yok değil, herhangi bir sponsor veya turnuva olmadan o pistlerden birini kiralamak gercekten inanılmaz derecede pahalı. Bunun dışında kullandığınız arabayı yarışlar icin uygun normlara getirmek de ekstra masraf demek oluyor. Bu noktada devreye Microsoft giriyor ve Project Gotham Racing 3 (PGR3) ile hız tutkunlarına zevk guvenlik ve ekonomiyi bir arada sunuyor. Oyuncular icin ideal araba yarışı oyununu bulmak kutsal kadehe erişmek gibidir, genel olarak bir yonde one cıkan bir oyun, başka bir noktada oldukca zayıf oluyor. Bunun en buyuk nedeni elbetteki arcade ve similasyon turlerinin getirdiği farklılıklar elbette. Ornek vermek gerekirse Need for Speed serisinde her ne kadar hayallerimizdeki hareketleri ve yarışları kolaylıkla yapabiliyor olsak da, gercek bir araba ile bu hareketlerin yapılması gercekten ustun yetenek ve deneyim gerektirmesi similasyon sevenler boyle durumlarda hayal kırıklığına uğratuyor. Benzer bir şekilde gercekci fizikleriyle ovulen Grand Turismo serisinde ise dudak ucuklatabilecek hareketleri yarıştan kopmadan yapabilmek neredeyse imkansız durumda. PGR serisi ise bambaşka bir yol izleyerek hem similasyon hemde arcade oğeleri taşıyan bir oynanış ile yoluna devam ediyor. Project Gotham Racing 3 oynanış olarak ne bir similasyon kadar sıkı ne de bir arcade kadar bağımsız. Oyun gercekci fizikleri oyunu similasyon sınıfına sokabilirdi belki, ancak kudo puanlarının varlığı oyunun tum oynanışını değiştiriyor. Yarışları kazanarak aldığınız paralarda alabileceğiniz sınırlı sayıda araba var ve kesinlikle en iyileri değiller. Bu noktada devreye kudo puanları geliyor: Kudo puanları yaptığınız her artistik ve goze hoş gelen hareket de size veriliyor, eğer ki bu hareketleri seri olarak yaparsanız puanlar katlanarak artıyor( orneğin 3 hareketlik bir kombinasyonda puanlarınız uce katlanıyor). Bu hareketleri bilincli olarak sergilemek bir noktaya kadar yetenek istese de oyuna biraz alıştıktan sonra kudo puanlarını yarıştaki pozisyonu kaybetmeden toplamak ister istemiz refleksif bir hale geliyor. Kudo puanlarını bu kadar anlattıktan sonra ne işe yaradığını anlatmamak olmaz. Kazandığınız Kudo puanları sayesinde yeni arabalar alınabilir hale geliyor. Bu arabalar genel olarak konsept arabaları olarak duşunebiliriz. Bazıları gercekten hızlı olmasına rağmen, diğerleri genel olarak gozlere hitab etmekten oteye gidemiyor. PGR3 bizlere toplam beş şehirden oluşan pist secenekleri sunuyor: Tokyo, Las Vegas, Londra, New York ve Nurnburgring (Sonuncusu yanılmıyorsam Almanya’nın unlu pistlerinden biri bir şehirden cok). Her şehirin oluşturduğu gorsel tema dışında, şehirlerin yapısından dolayı kaynaklanan oynanış şeklide cok farklı. Japonya’nın kıvrımlı sokakları arasında ardı ardına hızlı donuşler sergilerken, Las Vegas’ın ana bulvarında aracınızın sınırlarını zorlama şansı bulacaksınız. Oyun ile beraber seksen arac geliyor, ancak Xbox Live uzerinden satılan iki paket: Hız ve Stil paketleri bu sayıyı yuze yaklaştırıyor. Arabalardan teker teker bahsetmek yazımızın omrunu uzatacak olsada benim omrumu kısaltacağı icin kısaca firmaları saymakla yetineceğim. PGR 3’te o veya bu şekilde arabası bulunan firmalar Lamborghini, Lotus, Ford, Saleen, Ferrari, RUF ( Porsche) ve Dodge. Yukarıda bahsetmiş olduğum stil ve hız paketleri sayesinde oyuna Cadillac ve BMW gibi firmaların arabaları da ekleniyor Gelelim PGR3’un en cok tartışılan noktası olan grafiklerine; Şunu gonul rahatlığıyla soyleyebilirim ki PGR3 şu an piyasada buluanan en iyi gorsellere sahip yarış oyunu. Neredeyse gerceceğinden ayrılamayacak araba detaylarını bir kenara bırakırsak, şehirlerin detayları ve oyunun grafiksel stili tek kelimeyle inanılmaz. Yarış oyunlarının bir başka buyuk sorunu genel olarak ya pistin ya da aracın aşırı sırıtmasıdır. Arac ya pistin ustunde değilmiş gibi gorunuyor, ya da pist arabanın altından akıyormuş gibi bir his oluşabilir. PGR3’te ise hem araba hem de pist sayısız detay icinde muthiş bir ahenk icinde hareket ediyor. Oyunda toplam 6 kamera acısı var ve genel olarak herkese hitap edecek bir oynanış turu bulunuyor. Ozellikle kokpit kamerasından oyunu oynamak kesinlikle bambaşka bir duygu. Araclarda hasar modellemesi olmasına rağmen aracların aldığı hasarlar kesinlikle oldukca yetersiz ancak oluşturdukları hoş goruntuler kesinlikle gorulmeye değer. Orneğin arabanızı duvara carptığınzda yan aynaları kırılabiliyor, boyası cizilebiliyor ve kaput ve bagaj kapakları yerinden cıkabiliyor. Arabaların ic dizaynlarındaki detayların yanısıra Pistlerdeki detaylar ise gercekliği arttıran bir başka onemli etmen, genel olarak pistin etrafı 3d olarak modellenmiş seyirciler ile doluğ taşmakta ve şunu kesinlikle soyleyebilirim ki verdikleri tepkileri kesinlikle oyunun havasını değiştiriyor. Seyirciler arabanız yaklaştığında fotoğraf cekmeye başlıyorlar, eğer ki bulundukları duvarın onune carparsanız o bolumdeki izleyiciler geri cekiliyor, durduğunuzda ise bulunduğunuz bolgeye yaklaşarak sizin icin tezaruhatda bulunuyorlar. Sesler icinde yorumum grafikler icin olandan cok farklı değil, ozellikle 5.1 ses sistemine sahipseniz oyundan aldığınız zevk katlanarak artacak, bir noktadan sonra aracları sadece seslerinden ve hatta hangi devirde olduklarını tanıyabilmek mumkun. Bunun dışında kamera acısına gore motorunuzun sesinin one ve arkaya yonunde değişmesi kesinlikle harika bir detay. Microsoft muzikler konusunda da uşenmemiş ve bize oldukca guzel bir sountrack hazırlamış. Oyunda hint melodilerinden, senfonilere, rap şarkılarından, rock balladlarına kadar oldukca ilginc ve ceşitli şarkılar mevcut. Ben şahsen belirli bir muzik turunde yoğunlaşılmasını tercih ederdim ancak secilen şarkılar o kadar kaliteli ki buyuk ihtimalle belirli bir turden secilen bu kadar cok şarkı boyle başarılı olamazdı. Gelelim cok oyunculu oynanışa, diğer PGR oyunlarının aksine serinin 3. oyununda ağırlık coklu oyunculu oynanışa verilmiş. Verilen haritalardan kendi pistinizi yaratmanız ve bu pisti yarışlarda kullanmanız mumkun. Bunların haricinde tek kişilik oyunda olan kariyer modunu arkadaşlarınıza karşı oynayarak şansınızı deneme hakkınız da mevcut. Bunun dışında oyunun sıralama sisteminde ilk 10’a girmeyi başaran oyuncuların yarışlarını Gotham Hero seceneği sayesinde canlı olarak izleyebiliyorsunuz. Bu oyuncuların oynayışlarındaki kusursuz ve hareketlerindeki anlık detaylar kesinlikle hayranlık uyandırıcı, eğer ki PGR3 sahibiyseniz bu modu bir kereliğine bile olsa denemenizi tavsiye ederim. Bu arada kucuk bir detay olarak şunu soylemeliyim ki oyunun HDTV de verdiği deneyimin normal televiyonla kesinlikle alakası yok, Hdtv sahibi olmasanız bile en azından bu oyun icin konsolunuzu monitorunuze(eğer ki gereken cozunurluğu destekliyorsa) bağlamanızı kesinlikle tavsiye ediyorum. PGR3 her Xbox 360 Sahibinin koleksiyonunda bulunması gereken bir oyun.İster grafikleri olsun isterse de oynanışa getirdiği yenilikler yonunden yeni nesil oyunculuğun nasıl olacağını gosteren onemli oyunlardan birisi. PGR3 benzeri bir oynanış sitiline sahip cok az oyun var, ve işin guzel yanı bu stil kesinlikle cok başarılı. Oyun hakkında kotu veya başarısız olan her ne varsa gercekten odaklanmadan farkedilmeleri neredeyse imkansız. Oyunların birbirlerini kopyalarak veya turune hicbir yenilik getirmeden cıktığı bu donemde boyle "sıradışı" ve kaliteli bir oyuna rastlamak gercekten biz oyuncular icin cok buyuk bir şans alıntıdır __________________