Uzak mı uzak bir gelecekte vuku bulan Borderlands’in hikayesi kısaca şoyle: Yerleşebilecekleri yeni gezegenler arayan, tahminen evlerinden kovulmuş dunyalı koloniciler, galaksinin kıyısında koşesinde kalmış Pandora’ya gelirler. Geniş topraklarında değerli cevherlerin bulunduğu sanılan ve kimsenin sahiplenmediği Pandora, bu futuristik somurgecilerin elinden kurtulamayacaktır. Ancak ac kurtlar misali gezegene saldıran yerleşimcilerin de kısa bir sure sonra fark ettiği gibi, Pandora’nın, umut edilenin aksine birkac antik uzaylı harabesi dışında, somurulebileceği hicbir şeyi yoktur. Pandora, kısa surede Vahşi Batı benzeri bir kanunsuzluğa ve kaosa suruklenir. Kimisi gunu kurtarmaya calışırken, bazısı antik uzaylıların -giderek efsane halini alan- teknolojisini bulmaya calışır. Altı “standart” dunya yılı sonrasında ise yorunge hızı dunyamıza kıyasla cok yavaş olan Pandora’nın ”yerlileri” kış uykularından uyanıverir... Son zamanlarda -ozellikle rol yapma oyunlarında- soz sahibi olan bazı firmalarla aynı taktiği uygulayan Gearbox’ın bu oyununda, oynanabilir dort adet karakter mevcut olacak. Birbirinden farklı karakter ozelliklerine ve yeteneklere sahip bu dort hazine avcısı (Kas yığını, guzel kız, emekli astsubay ve asosyal keskin nişancı şeklinde tanımlanabilirler.) ile oyunun, modern zamanların Diablo’su olma ihtimali bir hayli fazla. Her karakterin kendine has uc farklı yetenek ağacı mevcut olacak. Fidanken, gunbegun buyucek olan bu ağaclar hakkında ayrıntılı bilgi henuz yok maalesef. Ayrıca her bir karaktere ait farklı silah tipleri olacak Bordelands’te; karakter ve yetenek secimlerinin elimizden alınmış olmasının da bir guzel avantajı mevcut: Karakterlerin secimleri doğrultusunda kurgunun esnekliğinin artması ihtimali. Her karakterin Pandora’ya farklı nedenlerle geldiği duşunulduğunde -ki gorduğum kadarı ile gayet makul nedenler- karaktere ait hikayeler uzerine firmanın daha fazla ozen gostereceği ihmali doğuyor. Ekran goruntulerinden gorduğum kadarıyla -hafifte olsa- cizgi roman tadında tasarlanan grafikler gayet cekici olmuş. Gerci belli bir kesimin hoşuna gitmeyebilir ancak bilimkurgu bir hikayeye sahip bir oyun icin bu tarz bir motor seciminin gayet mantıklı olduğunu duşunuyorum. Ayrıca genel anlamda modellemelerin gayet başarılı olduğunu belirtmekte fayda var. Grafik motoru ve modellemeler, şimdilik gorulduğu kadarıyla oyunun atmosferini gercekten cok iyi yansıtıyor ve birbirini gayet iyi bir şekilde tamamlıyor. Atmosfere bir diğer katkı, cevre modellemelerindeki ve dunyanın genel tasarımındaki ayrıntı duzeyi. Şu ana kadar gorduğum kadarıyla cevreyle etkileşim de, cevrenin ayrıntılı gorunumu kadar derin bir bicimde hazırlanmış. Bircok oyunda es gecilen noktalar, oyunun iddialı olduğu yanı, yani dunya yaratımının (Yazının devamını okuyun!) oldukca ayrıntılı bir bicimde tasarlanmış olması yuzunden iyi bir bicimde tasvir edilmiş. Tabii ki oyun piyasaya cıkmadan once, ozellikle etkileşim konusunda konuşmak abesle iştigal olur ki bu da tam benlik bir durum. Gece ve gunduz olarak iki ayrı yaşam formuna sahip olacağımız Borderlands’te, asıl amacın eğlence olduğunu unutmuyor Gearbox. Uzaylılara ait hazineyi bulmaya calışan ve dort kişiden oluşan paralı askerlerden birini canlandıracağımız bu eğlenceli oyunda, antik hazinenin peşinden koşan tek parlak fikirli tipin biz olmayacağımızı tahmin etmek de guc olmasa gerek. Yerel halkın, uzaklardan gelip topraklarına saygısızlık eden bu acgozlu katillere verecekleri tepkiyi ise yayınlanan fragmanlarda acık ve net bir bicimde gorebilirsiniz. Bir milyon (Şaka değil, okumaya devam.) değil belki ama bolca muhimmata ve silaha ihtiyac duyacağınız bir gercek. Oyunun yetenek ağacının Diablo ile benzerliği bir yana, kurgusu, atmosferi, rol yapma ve FPS kısımları ile Borderlands, Fallout 3’e bir rakip olma ihtimalini taşısa da, şahsen buna pek bir ihtimal vermiyorum. Rol yapma kısmının yetenek ağacı kurcalamaktan pek de oteye gidebileceğini duşunmediğim Borderlands’in aksiyon kısmının -ozellikle de aracları iceren bolumlerinin- ise Halo’ya benzerliği dikkat cekici. Ancak taktik ve rol kısmı şu an cok belirsiz olduğundan, Fallout 3’e kafa tutup tutamayacağı uzerine tartışmak anlamsız bir hal alıyor. Bu arada, oyun cıktığında, koloniciler tarafından Pandora’nın yerlilerine takılmış adlara dikkat edin. Gerci coğunuzun dikkatini cekecektir tahmin ediyorum ama ben gene de belirteyim. Onyuzbinmilyon silahcık! 500.000’di, daha sonra bu sayı 650.000’e cıktı, son gelen haberlere gore oyundaki silah sayısı 1.000.000’u gecmiş durumda! Şimdi, kafalarımızın ustunde bir suru soru işareti oluştu doğal olarak. Bu kadar cok silahı denemeye kalkarsak oyun bitmez zaten. Her silaha bir dakikamızı ayırsak oyun, aşağı yukarı iki yılda anca sona erer. Silah modellemeleri tabii ki bu kadar fazla ceşitliliğe sahip olmayacak ve bir silah tipinin birden cok eklentisi ve ozelliği olacak; durbun, susturucu ve tam otomatik ozelliklerinin olup olmayışı veya bunların birleşimleri gibi... Tek tek bir milyon silahın modellemesi bile yıllar surer zaten ki oyunda, eşyaların tamamını etkileyen -oyunun diğer bazı yonlerinde de olduğu gibi- bir tur rastlantısal eşya uretim sistemi olacak. Gorunumlerinde bu rasgele uretimden payını alacağı Borderlands’in yapımcısı aksini iddia etse de, birbirinden hem gorunum, hem de işlev olarak cok farklı silahlar beklemek hayal kırıklığı yaratabilir. Bu yondeki beklentilerimizi aşağıda tutmakta fayda var. Karakterlerimizin farklı silah turlerinde ustalaşacağını bildiğimizden, yuvarlak ve yuvarlak olduğu kadar tahmini bir hesap olarak, karakter başına 1.000.000 / 4 = 250.000 adet silah duşecek. Yağmalayacağınız cesetlerden aynı silahın cıkma ihtimali -şimdilik- bir milyonda bir. Zaten bu kadar techizatla ne yapılır bilemedim; turşusunu kurmak dışında... Unutmadan, oyunda, silahların haricinde 500.000’in ustunde de eşya olacak. Silah ve eşyaların bu rastlantısal olarak ortaya cıkan sonucları karşısında, firma yetkililerinin dahi şaşkınlığa duştuğunu belirtmekte de fayda var. Ayrıca birbirinden farklı ozelliklere sahip bu silahların avantajlarının da kendine has dezavantajları olacağı kulağıma calınan bilgiler arasında. Uzun namluya sahip silahların daha guclu olması işimizi kolaylaştırırken, ağırlığı kullanırken zorluk yaratacak ve hatta daha cabuk ısınması, silahın omrunu daha hızlı tuketebilecek. Galaksinin sınır diyarı Pandora’da, alev makinelerinden plazma silahlarına, elektro şokculardan mitralyozlere kadar sayısız ceşitte muhimmat ile 20 ila 30 arası ana gorev ve 130 ila 140 civarı yan goreve ek olarak, bilinmeyen sayıda zindan, mağara ve yerleşim birimi mevcut olacak. Ayrıca grup icindeki karakterlerin yetenekleri sadece kendilerine yaramayacak tabii ki. Karakterler; moral, sağlık ve taktik gibi konularda grubun genelini de etkileyebilecek. Karakterlerin fantastik gucleri olacağını da soylemenin tam sırası sanırım; duşmanı diri diri yakmak ve gorunmezlik gibi... Ayrıca oyunda karşılaşacağımız duşman grupları da, bulunduğumuz mekana ve aktif gorevimize bağlı olarak -tıpkı cesetlerden yağmalayabileceğimiz eşyalar gibi- rasgele bir bicimde mantıklı olarak oyun motoru tarafından oluşturulacak. Rastlantısallık bu kadarla da kalmıyor. Ana şehir ve bunları bağlayan yolların dışında, Pandora’nın yer şekillerinin tamamı -uzerlerinde yuruyen ”yerliler” de dahil olmak uzere- rasgele bir bicimde yaratılacak. Oyunlarda ne zaman rasgele bir şeyler yapılsa sonucları tatmin edici olmaktan uzak olsa da, şimdilik duruma tepkisiz kalmamız gerektiğini duşunuyorum. Aksine Borderlands’teki rastlantısallık -sessizce olsa da- beni oldukca heyecanlandırıyor diyebilirim. Tıpkı silahlar gibi, uzerlerinde değişiklikler yapabileceğimiz ceşit ceşit aracı barındıran Borderlands’in cıkış tarihiyse 20 Ekim 2009 olarak duyuruldu. Dort kişiye kadar multiplayer desteği olan oyunu, iki kişi ise aynı anda ekranı ikiye bolerek (Evet, elektrikli testereyle boleceksiniz ortadan ikiye.) hunharca tuketebilecek. __________________