Amnesia: The Dark Descent Demo İnceleme
Oyun Demoları0 Mesaj
●37 Görüntüleme
- ReadBull.net
- Teknoloji Forumları
- Oyun Dünyası
- Oyun Demoları
- Amnesia: The Dark Descent Demo İnceleme
-
26-09-2019, 23:12:28Zaman kadar değerli pek az kavram var hayatımızda, zira gecip gittiğinde geri dondurulemiyor. O yuzden her konuda zamanımı tutarlı harcamaya ozen gostermeye cabalıyorum. Sanat urunleriyle uğraşırken de bu durum değişmiyor; film, muzik ve artık sanat eseri kapsamında değerlendirilen oyunlarda da dikkat ettiğim o eserin uretici, yapımcı, yayıncı gibi ayrıntılarının neler olduğu. Akıllara şu gelebilir: “Hep aynı kişilerin / firmaların urunlerini takip ederek kendini kısıtlamıyor musun?” Hayır. Şoyle ki, yeni cıkan ve bende merak uyandıran firmaların, sanatcıların ya da yonetmenlerin işlerini takip ediyorum, iyiyse devam ediyorum takibe. Yok, kotuyse bir şans daha veriyorum yeni eserlerde ama yine kotuyse yollarımı ayırıyorum onlarla. Bu kadar kesin bir donuş yapmak mecbur bir yerden sonra, hani dedim ya zaman onemli diye. Doner şuna bakarım, ben sana zamanımı verdim, sen bana neler verebildin? Son yıllarda yuzlerce yeni oyun piyasaya cıktı, yapımcıları da kÂh eski kÂh yeni firmalardı bu oyunların. Aksiyon, yarış, vs. tarzlarında her firma iyi kotu kendi capında işler cevirip, ellerinden geldiğince yenilik ve kalite getirebiliyor yapımlarında. Fakat korku, gerilim tarzı oyunlarda inanılmaz bir yavanlık ve dar kapsam sıkıntısı var. FPS olsun TPS olsun, o korku duygusunu yaşatan, oynarken dudaklarımızı kemirdiğimiz kac tane oyun oynadık son yıllarda? Ben saymaya kalksam on taneden oteye gitmez. Cıtır cerez niyetine oynanan korku oyunları da artık turun tadını kacırmaktan fazlasını yapamıyor nihayetinde ve onyargı yaratmaktan başkaca bir temel gorevi olmuyor maalesef. Ne var ki bu durumun farkında olan yaratıcı yapımcılar kolları sıvayıp işe koyuldu ve 2007 senesinde Penumbra Overture ile piyasaya bomba gibi bir oyun yolladı ve ardından gelen Penumbra yapımları ile piyasada kendine kemik bir kitle yarattı. Kimden bahsettiğimizi anlamışsınızdır, Frictional Games. 2009 yılında Unknown adıyla duyurulan, sonrasında Amnesia: The Dark Descent olarak guncellenen oyun, Frictional’ın son şaheseri olma yolunda, en azından demo’nun yaşattıkları neticesinde bunu ifade edebilirim. Korkmuyor gibi yapmak Şimdi şu var, bana ne oldu bilemiyorum ama son yıllarda ozellikle Silent Hill serisini yuttuktan sonra “korkmak” kavramına cok yabancılaştım. Bu serinin beni sınır noktama kadar korkutmasındandır sanırım. Yalnız daha demo’nun başlarında cıkan uyarılar ve acılış sekansı sonucunda icimde ciddi bir urperti oldu. Daha beşinci dakikada ortamdaki anormallikler sonucunda “tamam” dedim, doğru bir yapımla karşı karşıyayım. Oyunda yonettiğimiz karakter hafıza kaybından mustarip Daniel. Bulunduğu ortamdan cıkış yolunu ararken binbir turlu gariplikle muhatap oluyor. Tabi duygularını ve anlık yaşananları bize de goruntudeki bulanıklaşma, derin ve hızlı nefes alıp verme, zaman zaman yere duşme olarak yansıtıyor ki biz de iyice kaptıralım diye, başarılı da oluyor işin acığı. Hic tepki vermeyebileceğim bir olayda, elemanın tepkisi neticesinde 3,5’tan 4 kıvamına geldim, acık soyleyeyim. Ha bir de karakterin tepkileri sadece ortamdaki yaşanan anomaliler ile değil, bizim onu yonlendirmemizle de bağlantılı. Mesela karşımıza anlık olarak bir ucube cıktı diyelim, ona uzunca sure bakmak, karakterin akıl sağlığını, dolayısıyla goruş ve davranış bicimini inanılmaz derecede değiştiriyor, hatta oyunda bununla ilgili uyarı bile gelebiliyor “duşmana uzun sure bakma, kafayı kırabilirsin” diyerekten. Karakterimizin cok korktuğu anlarda ışık kaynağına yakın olması ve envanterimizde sakinleştirici varsa kullanılması, akli dengenin korunması acısından yararlı oluyor. Oynanış bilindik Penumbra yapısında. Bilmeyenler icin kabaca anlatacak olursam, yuksek derecede etkileşim var ve kapı acma, herhangi bir eşya alma, kol dondurme gibi olaylar cok esnek bicimde hazırlanmış. Bu bağlamda, adamların kendi tarzlarını yaratmaları kesinlikle takdire şayan. Karşımıza cıkabilecek bulmacalar da yine bu etkileşim sayesinde cozulebiliyor. Gaipten sesler korosu Demo’dan cıkarsayabileceğimiz, en azından hikÂyeye dair fazla bir şey olmaması, olsa da anlatmayacak olmamdan dolayı atmosfer nasıldır, ona bir değinelim istiyorum. Bildiğiniz gibi, bu tarz oyunlarda olmazsa olmaz etmen atmosferdir. Yaratıklar cok korkunc da olsa, grafikler inanılmaz da olsa, eğer atmosferi tamamlayıcı ses, muzik ve anlık hareketlilik gibi etkenler olmazsa oyun, arzu edilen etkiyi oyuncuda gosteremiyor. Bu noktada Amnesia TDD olayı nasıl kotardığını tekrar tekrar gosteriyor ve kimi zaman oynayanı yerinden zıplatmayı biliyor. Arka planda calan muzik ve gaipten gelen sesler, yonlendirmeler, uğultular, cığlıklar kendi kendine hareket eden mekÂn dinamikleriyle birleşince oyuncunun ne kadar kaotik bir yerde olduğu konusunda fikir sahibi ediyor. Buna bir de elimizde herhangi bir silah olmadığı, dolayısıyla olumsuz durumlarda kacmak haricinde bir seceneğimiz olmadığı gerceği eklenince halet-i ruhiyemiz bambaşka bir şekle giriyor. Cevrede bulduğumuz birkac kibrit kutusu sayesinde sağdaki soldaki mum ve meşaleleri yakıp aydınlatma işini yapıp karakterimizi rahatlatabiliyoruz. Elimizde de arzu ettiğimiz vakit kullanabileceğimiz bir gaz lambası var, tabi gaz lambasının da icindeki zamanla tukenir, değil mi? Teknik detaylar Son zamanlarda beni grafikle kandırmaya calışan oyunlara nanik yapmaya başladım. Zira firmalar artık grafik kasıp, senaryo, atmosfer gibi oyunu oyun yapan değerleri yok saymaya başladı. O bakımdan Amnesia TDD oyununun grafik ve fizik arayuzunun Penumbra serisinden cok da farklı olmadığını ancak bunun bir eksiklik olmadığını rahatlıkla ifade edebilirim. Siz oyunu oynarken “Aman şu kaplamanın cozunurluğune bak hele!” diyeceğinizi hic sanmıyorum, sebeplerim az yukarıda. Yalnız dikkat edilmesi gereken bir durum var, o da bizim gozlerimizde yaşadığımız durum. Nasıl geceleri ışığı kapattığımızda başlarda ortama uyum sağlayamayız, sonra goz bebeklerimizin buyumesi neticesinde karanlıktaki ayrıntıları da algılayabilir hale geliriz. İşte bu oyunda da Frictional Games bu hadiseyi goz ardı etmemiş ve olduğu gibi oyuna adapte etmiş. Dinamik kontrast değiştirme ile bunun yansıtılması cok hoş bir ayrıntı. Arka planda calan muzikler ve duyulan ses efektleri de yine gayet başarılı. Seslendirmeler ise amatorun bir ustu kıvamında, daha iyi olabilirdi ama ne oyunu ne de anlatılanı baltalamıyor. O bakımdan rahat olabilirsiniz. Oyundaki yoğun etkileşimden bahsetmiştim, bunun icin de gerekli olan sağlam bir fizik motoru. PhysX veya Havok’a bulaşmadan kendi yağlarıyla kavrularak ortaya koydukları fizik teknolojisi sayesinde cevredeki malzemeleri gayet mantıklı ve hatasız şekilde hareket ettirebiliyorsunuz. Yalnız sandalye veya koltukları oynatıp da sehpaları kımıldatamamak cok anlamlı olmamış, yoksa inanılmaz stratejiler ortaya konarak sorunlara cozumler yaratılabilirdi. Son sozler Aslında demo’nun sonlarını oynadıktan sonra “İliklerine kadar korkmuş bir adamın son sozleri” olarak değiştirecektim, vazgectim. Butun bu yazılanları toparladığımızda, demo’nun başarılı olduğu sonucunu cıkarabiliriz. Oyunun tam surumu ise 8 Eylul’de piyasada olacak. O zamana kadar sabırsızlıkla bekliyorum, daha once başka bir inceleme yazısında da dediğim gibi uzun zamandır adam akıllı bir korku oyunu oynayamadım ve sanırım bu aclığımı giderebilecek bir oyun Amnesia: The Dark Descent. Demo’yu kesinlikle karanlıkta oynayın, hem karanlık icerisinde bazı şeylerin seciminin kolaylaşması hem de kendinizi kaptırabilmeniz acısından bu cok onemli. Bir de oyunda yukleme ekranlarının birinde İstanbul’a Constantinople dendiğine şahit oldum, ne var ki oyun 1800’lu yıllarda gecmekte ve malum 1453’ten bu yana o şehrin adı İstanbul. Hala birilerine oğretemedik bu gerceği… Bu hatanın ileride bir yama ile duzeltilmesini beklemek en buyuk hakkımızdır diye duşunuyorum. __________________