ocelikle soliyim melih aratın yazısıdır...
"muhendis mantığı diye bir şey olduğu kabul edilir ve bazen muhendisler yaklaşımlarından oturu eleştrilirler; bezen de ovulurler. eğer eleştiriliyorsa 'işte muhendis kafası' denir; ovuluyor ise 'işte muhendis zekası' denir. İşi zeka kısmından alarak bir iki muhendis fıkrası paylaşacağım, hepimize biraz bulaşsın diye...
Bir oğretmen bir doktor ve bir muhendis golf sahasının kenarında, sahanın boşalmasını beklemektedirler. Muhendis 'Bu adamlar ne yapıyor boyle 15 dakika once bitirip sahadan cıkmaları gerekirdi ' doktor: 'bilmiyorum, ama yaptıkları buyuk bir terbiyesizlik.' oğretmen : 'ustelik cok isabetsiz oynuyorlar. vurdukları hicbir top deliğe girmiyor. işte gorevli geliyor, onunla konuşalım.' gorevli : 'kusura bakmayın. Sahadakiler, kor itfaiyeciler. Kulubumuzde gecen sene yangında ki dumandan gozlerini kaybettiler. bu yuzden istedikleri zaman burada ucretsiz oynamalarına izin veriyoruz.' oğretmen: 'Ne kadar uzucu, eğer cocukları varsa onlara ucretsiz ders verebilirim.' Doktor: 'cok guzel bir fikir, ben de hastanedeki doktor arkadaşlarla konuşup onlar icin birşeyler yapabilir miyiz diye bakacağım.' Muhendis: 'bu adamlar gunduz değil de, neden geceleri oynamıyorlar?' basit bir bakış acısı değişikliği sonucları olduğu gibi değiştirebiliyor.

Bir matematikci, bir fizikci ve bir muhendise bir kırmızı top verip bunun hacmini nasıl bulacaklarını sormuşlar. matematikci bir mezura ile etrafını olcup, cevre uzunluğundan hareket ederek formullyarıcaplarını hesapladıktan sonra diğer formulle yarıcapından hacmini bulacağını soylemiş.. fizikci ise topu suya batırıp yer değiştiren suyun hacmini olcerek topun hacmini bulabileceğini soylemiş. top son olarak muhendisin eline verilmiş. muhendis topu şoyle biraz cevirip bakmış ve sonra 'bana kırmızı toplar kataloğunu bulun ' demiş. Bazen sorunların cozumu yazılı olarak bir yerlerde duruyor olabilir. Bilgiye erişip bakmak oncelikli olabilr.

Adamın biri bir gun yolda giderken bir kurbağa gorur ve kurabağa dile gelir: - Ben aslında bir insanım, eğer beni bir kere opersen cok guzel bir prenses haline gelebilirim. Adama kurbağayı eline alır ve cebine koyar. Kurbağa tekrar dile gelir.: eğer beni opersen cok guzel bir prenses olacağım ve seninle evlenmeye hazırım. Adam kurbağayı cebinden cıkarır, şoyle bir bakar ve gulumseyerek yeniden cebine koyar. Kurbağa yalvarmaya başlar. - Eğer beni oper ve guzel bir prenses haline cevirirsen seninle evlenirim. Adam tekrar kurbağayı cıkarır, şoyle bir bakar ve gulumseyerek cebine koyar. Sonunda kurbağa dayanamaz: - senin neyin var? sana cok guzel bir prenses olduğumu ve beni opersen seninle evleneceğimi soyledim. neden beni opmuyorsun? Sonunda adam konuşmaya başlar. - bak ben bir muhendsim. Kızlarla uğraşacak vaktim yok, fakat konuşan bir kurbağacok ilginc geliyor. Gercekten de evleniyoruz;cocuk yapıyoruz; dunay işlerine karışıyoruz. Bu dunyadaki bircok ilginc şeyi de bu sırada ıskalıyoruz. Dunyada tarihi , aşıkların, evliliklerin ya da yapılan cocukların tarihi değil. bir şey bulan ve bir şey yapan insanların tarihi. Dunyadaki ilginc şeyleri ıskalamamanız dileğiyle."

(vala yeri mi burası mı bu konunun... bence burası diğer yerde niteliği olmadan kaybolacak gidecek. ) hem burada gorulur şu telaşa bir nebze olsun tebessum katar
__________________