Guneş’e en yakın 2. gezegen konumunda yer alan Venus, uzerinde yer alan lekeler yuzunden uzun bir suredir astronomların kafasını kurcalıyordu. Bu konuda yapılan en son calışma ise lekelerin, dunya dışı yaşamın belirtileri olabileceğini gozler onune seriyor.
Bilim insanları, bir yuzyılı aşkın bir suredir Venus yuzeyinde yer alan ve surekli değişen “lekeler” hakkında zaman zaman araştırmalarda bulunuyor. Sonucları hicbir zaman net bir şekilde acıklanmayan bu calışmalar, nihayetinde bazı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Hatta bazı uzmanlanlar, bu lekelerin, yabancı yaşamın kanıtı olabileceğini bile one surduler.
Hangi sebeple oluştuğu tam olarak bilinmeyen bu lekeleri inceleyen bir araştırma grubu ise bu garip karanlık noktaların aslında gezegenin iklimini etkilediğini keşfetti. Oldukca sıcak ve sert bir yuzeye sahip olan Venus’un atmosferi, yuksek miktarda karbon dioksit ve sulfirik asit iceriyor. Hatta bu atmosferik gazlar, şaşırtıcı derecede yuksek olan bulut katmanları arasında dahi dolaşıyor.

Atmosferde yer alan ve oldukca yuksek seviyelere kadar cıkabilen bu gazlar, gezegendeki lekelerin de kaynağı olarak goruluyor cunku buyuk miktarlarda guneş ışınını emebiliyorlar. Bu yuzden de “bilinmeyen soğurucu” olarak adlandırılıyorlar.
Bilinmeyen soğurucular, Venus’un iklimini de buyuk olcude etkiliyor:

Bu konuyu detaylandırmak isteyen Berlin Teknik Universitesi araştırmacısı Dr. Yeon Joo Lee liderliğindeki bir araştırma ekibi , bu bilinmeyen soğurucuların Venus’un havasını etkilediğini kanıtladılar. Venus’un atmosferinde yer alan ruzgarların yonunu etkileyen enerji, tıpkı Dunya’da da olduğu gibi Guneş’ten kaynaklanıyor.
Avrupa Uzay Ajansı’na (ESA) ait Venus Express ve NASA’nın Hubble Uzay Teleskobu tarafından toplananan verileri inceleyen bu ekip, gezegenin bulutları ve ruzgarları arasında bir ilişki keşfetti. Elde edilen sonuclara gore; bulutlar, guneş ışımasını emerek, sıcaklık değişimlerine neden oluyor ve bu da gezegenin ruzgar duzenini etkiliyor.
Venus’te mikroorganizmal bir yaşam olabilir:

Venus atmosferinde var olan yaşam fikri, saygın Amerikalı gokbilimci Dr. Carl Sagan tarafından yazılan 1963 tarihli bir makaleye dayanıyor. Bu konu uzerine calışan Dr Limaye ise, Venus’un bulutlarındaki kara lekeleri oluşturan parcacıkların, Dunya’nın atmosferindeki mikroorganizmalara nasıl benzediğini gozlemledi.
Akışkan duzeylerdeki suyun 2 milyar yıla yakın bir sure Venus'te var olabileceği ihtimalinin altını cizen Dr. Limaye, Venus’teki olası bir yaşamı ise şu sozlerle acıkladı: “Venus bulutlarının kompozisyonu ile uyumlu fiziksel, kimyasal ve spektral ozelliklere sahip az sayıda tur bulunduğundan, onlar (mikroorganizmalar) Venus'te bağımsız olarak evrilmiş olabilirler.”

Ayrıca Venus’te, aktif yanardağlar ve hidrotermal menfezlerin de mevcut olabileceği duşunuluyor. Bu da Dr Limaye’nin tezini guclendiriyor. Bu konu da da acıklamalarda bulunan Limaye, bu durumu, “Başka bir yerde benzer koşullar yaşamın gelişmesine yol actıysa, neden Venus'te olmasın?” sozleriyle ifade etti.
Venus’te yer alan ust bulutlardan ve atmosferik seviyelerden elde edilen tum bu bilgilerin, hakkında cok az miktarda bilgiye sahip olunan Venus atmosferinin gizeminin cozulmesinde buyuk rol oynaması bekleniyor.
__________________